Sayfa 564

 
00:00

felemmâ raevhü zülfeten sîet vucûhü-lleẕîne keferû veḳîle hâẕe-lleẕî küntüm bihî tedde`ûn.

Arapça:

فَلَمَّا رَأَوْهُ زُلْفَةً سِيئَتْ وُجُوهُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَقِيلَ هَٰذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تَدَّعُونَ

Türkçe:

Onu yakından gördüklerinde, inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Şöyle denildi: "O habire çağırıp durduğunuz şey budur."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onu yakın görünce inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Ve: "İşte çağırıp durduğunuz şey budur!" dendi.

Diyanet Vakfı:

Ama onu (azabı) yakından gördükleri zaman, inkar edenlerin yüzleri kararacak ve (kendilerine): İşte sizin isteyip durduğunuz budur! denecektir.

İngilizce:

At length, when they see it close at hand, grieved will be the faces of the Unbelievers, and it will be said (to them): "This is (the promise fulfilled), which ye were calling for!"

Fransızca:

Puis, quand ils verront (le châtiment) de près, les visages de ceux qui ont mécru seront affligés. Et il leur sera dit : "Voilà ce que vous réclamiez".

Almanca:

Und nachdem sie diese nahe gesehen hatten, betrübt wurden die Gesichter derjenigen, die Kufr betrieben haben, und es wurde gesagt: "Dies ist das, wonach ihr zu verlangen pflegtet."

Rusça:

Когда они узреют его (наказание в День воскресения) вблизи от себя, лица неверующих опечалятся, и тогда им скажут: "Вот то, что вы призывали!"

Açıklama:
 
00:00

ḳul era'eytüm in ehlekeniye-llâhü vemem me`iye ev raḥimenâ femey yücîru-lkâfirîne min `aẕâbin elîm.

Arapça:

قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَهْلَكَنِيَ اللَّهُ وَمَن مَّعِيَ أَوْ رَحِمَنَا فَمَن يُجِيرُ الْكَافِرِينَ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ

Türkçe:

Söyle onlara: "Diyelim ki, Allah beni ve beraberimdekileri öldürdü, yahut bize acıdı. Peki, kâfirleri korkunç bir azaptan kim kurtaracak?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

De ki: "Baksanıza, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları öldürse, yahut bize merhamet etse, kâfirleri acı bir azabdan kim kurtarabilir?

Diyanet Vakfı:

De ki: Allah beni ve beraberimdekileri (sizin istediğiniz üzere) yok etse veya (öyle olmayıp da) bizi esirgese, (söyleyin bakalım) inkarcıları yakıcı azaptan kurtaracak kimdir?

İngilizce:

Say: "See ye?- If Allah were to destroy me, and those with me, or if He bestows His Mercy on us,- yet who can deliver the Unbelievers from a grievous Penalty?"

Fransızca:

Dis : "Que vous en semble ? Qu'Alla me fasse périr ainsi que ceux qui sont avec moi ou qu'Il nous fasse miséricorde, qui protégera alors les mécréants d'un châtiment douloureux ? ".

Almanca:

Sag: "Wie seht ihr es?Wenn ALLAH mich und diejenigen mit mir zugrunde richtet oder Gnade erweist, wer gewährt den Kafir einen Schutz vor einer qualvollen Peinigung?"

Rusça:

Скажи: "Как вы думаете, если Аллах погубит меня и тех, кто со мной, или помилует нас, то кто защитит от мучительных страданий неверующих?"

Açıklama:
 
00:00

ḳul hüve-rraḥmânü âmennâ bihî ve`aleyhi tevekkelnâ. feseta`lemûne men hüve fî ḍalâlim mübîn.

Arapça:

قُلْ هُوَ الرَّحْمَٰنُ آمَنَّا بِهِ وَعَلَيْهِ تَوَكَّلْنَا ۖ فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ

Türkçe:

De ki: "Rahman'dır O, O'na inandık biz ve yalnız O'na güvendik. Yakında bileceksiniz kimmiş apaçık sapıklığın içinde."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

De ki: "O çok merhametlidir. O'na inanmış, O'na dayanmışızdır. Yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz."

Diyanet Vakfı:

De ki: (Sizi imana davet ettiğimiz) O (Allah) çok esirgeyicidir; biz O'na iman etmiş ve sırf O'na güvenip dayanmışızdır. Siz kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında öğreneceksiniz!

İngilizce:

Say: "He is (Allah) Most Gracious: We have believed in Him, and on Him have we put our trust: So, soon will ye know which (of us) it is that is in manifest error."

Fransızca:

Dis : "C'est Lui, le Tout Miséricordieux. Nous croyons en Lui et c'est en Lui que nous plaçons notre confiance. Vous saurez bientôt qui est dans un égarement évident".

Almanca:

Sag: "ER ist Der Allgnade Erweisende. An Ihn verinnerlichten wir den Iman und Ihm gegenüber üben wir Tawakkul." Also ihr werdet doch noch wissen, wer im eindeutigen Irregehen ist.

Rusça:

Скажи: "Он - Милостивый! Мы уверовали в Него и уповаем только на Него, и вы узнаете, кто пребывает в очевидном заблуждении".

Açıklama:
 
00:00

ḳul era'eytüm in aṣbeḥa mâüküm gavran femey ye'tîküm bimâim me`în.

Arapça:

قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَصْبَحَ مَاؤُكُمْ غَوْرًا فَمَن يَأْتِيكُم بِمَاءٍ مَّعِينٍ

Türkçe:

Şunu da söyle: "Bir sabah suyunuz çekiliverse, kim getirecek fışkırıp akan bir su size?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

De ki: "Baksanıza, eğer suyunuz çekilse, size kim bir akarsu getirebilir?"

Diyanet Vakfı:

De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akar su getirebilir?

İngilizce:

Say: "See ye?- If your stream be some morning lost (in the underground earth), who then can supply you with clear-flowing water?"

Fransızca:

Dis : "Que vous en semble ? Si votre eau était absorbée au plus profond de la terre, qui donc vous apporterait de l'eau de source ? "

Almanca:

Sag: "Wie seht ihr es?Wenn euer Wasser versiegt, wer bringt euch denn fließendesWasser?"

Rusça:

Скажи: "Как вы думаете, если ваша вода уйдет под землю, то кто дарует вам родниковую воду?"

Açıklama:
 
00:00

nûn. velḳalemi vemâ yesṭurûn.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ ن ۚ وَالْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَ

Türkçe:

Nûn! Yemin olsun kaleme ve satır satır yazdıklarına

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Nûn, Kaleme ve yazdıklarına andolsun.

Diyanet Vakfı:

Nun. Kaleme ve (kalem tutanların) yazdıklarına andolsun ki,

İngilizce:

Nun. By the Pen and the (Record) which (men) write,-

Fransızca:

Noun . Par la plume et ce qu'ils écrivent !

Almanca:

Nuun . Bei Al-qalam und dem, was sie in Zeilen schreiben!

Rusça:

Нун. Клянусь письменной тростью и тем, что они пишут!

Açıklama:
 
00:00

mâ ente bini`meti rabbike bimecnûn.

Arapça:

مَا أَنتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍ

Türkçe:

Ki sen, cin tasallutuna uğramış değilsin; Rabbinin nimeti sayesinde,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sen Rabbinin nimetiyle mecnun değilsin.

Diyanet Vakfı:

Sen -Rabbinin nimeti sayesinde- mecnun değilsin.

İngilizce:

Thou art not, by the Grace of thy Lord, mad or possessed.

Fransızca:

Tu (Muhammad) n'est pas, par la grâce de ton Seigneur, un possédé.

Almanca:

Du bist wegen der Wohltat deines HERRN kein Geistesgestörter.

Rusça:

Ты по милости своего Господа не являешься одержимым.

Açıklama:
 
00:00

veinne leke leecran gayra memnûn.

Arapça:

وَإِنَّ لَكَ لَأَجْرًا غَيْرَ مَمْنُونٍ

Türkçe:

Senin için kesintisiz bir ödül var.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kuşkusuz senin için tükenmez bir ecir var.

Diyanet Vakfı:

Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükafat vardır.

İngilizce:

Nay, verily for thee is a Reward unfailing:

Fransızca:

Et il y aura pour toi certes, une récompense jamais interrompue.

Almanca:

Und gewiß, für dich ist doch eine nicht ausgehende Belohnung bestimmt.

Rusça:

Воистину, награда твоя неиссякаема.

Açıklama:
 
00:00

veinneke le`alâ ḫulüḳin `ażîm.

Arapça:

وَإِنَّكَ لَعَلَىٰ خُلُقٍ عَظِيمٍ

Türkçe:

Ve gerçekten sen, çok büyük bir ahlak üzerindesin.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.

Diyanet Vakfı:

Ve sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.

İngilizce:

And thou (standest) on an exalted standard of character.

Fransızca:

Et tu es certes, d'une moralité imminente.

Almanca:

Und gewiß, du verfügst doch über einen vortrefflichen Charakter.

Rusça:

Воистину, твой нрав превосходен.

Açıklama:
 
00:00

fesetübṣiru veyübṣirûn.

Arapça:

فَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَ

Türkçe:

Yakında göreceksin, onlar da görecekler,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sen de göreceksin, onlar da görecek.

Diyanet Vakfı:

(Sen de) göreceksin, onlar da görecekler,

İngilizce:

Soon wilt thou see, and they will see,

Fransızca:

Tu verras et ils verront.

Almanca:

Also du wirst noch Einblick haben, und sie haben Einblick

Rusça:

Ты увидишь, и они тоже увидят,

Açıklama:
 
00:00

bieyyikümü-lmeftûn.

Arapça:

بِأَييِّكُمُ الْمَفْتُونُ

Türkçe:

Hanginizmiş fitneye tutulan, deliren!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hanginizde imiş o fitne ve cinnet.

Diyanet Vakfı:

Hanginizde delilik olduğunu yakında.

İngilizce:

Which of you is afflicted with madness.

Fransızca:

qui d'entre vous a perdu la raison.

Almanca:

darüber, wer von euch der Fitna-Geplagte ist.

Rusça:

кто из вас бесноват.

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 564 beslemesine abone olun.