084. İnşikak - (Çatlama) Al-Inshiqaq—الانشقاق

 
00:00

fesevfe yed`û ŝübûrâ.

Arapça:

فَسَوْفَ يَدْعُو ثُبُورًا

Türkçe:

Bir ölüm çağıracak,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yetiş ey ölüm! diye bağıracak

Diyanet Vakfı:

Derhal yok olmayı isteyecek,

İngilizce:

Soon will he cry for perdition,

Fransızca:

il invoquera la destruction sur lui-même,

Almanca:

so wird er nach Vernichtung rufen,

Rusça:

станет призывать погибель

Açıklama:
 
00:00

veyaṣlâ se`îrâ.

Arapça:

وَيَصْلَىٰ سَعِيرًا

Türkçe:

Ve korkunç ateşe girecektir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve alevli ateşe girecektir.

Diyanet Vakfı:

Ve alevli ateşe girecektir.

İngilizce:

And he will enter a Blazing Fire.

Fransızca:

et il brûlera dans un feu ardent.

Almanca:

und in Gluthitze hineingeworfen.

Rusça:

и будет гореть в Пламени.

Açıklama:
 
00:00

innehû kâne fî ehlihî mesrûrâ.

Arapça:

إِنَّهُ كَانَ فِي أَهْلِهِ مَسْرُورًا

Türkçe:

O, ailesi içinde sevinçli idi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çünkü o ailesi içinde sevinçli idi.

Diyanet Vakfı:

Zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal-mülk sebebiyle) şımarmıştı.

İngilizce:

Truly, did he go about among his people, rejoicing!

Fransızca:

Car il était tout joyeux parme les siens,

Almanca:

Gewiß, er war in seiner Familie glücklich.

Rusça:

Он радовался, находясь в кругу своей семьи,

Açıklama:
 
00:00

innehû żanne el ley yeḥûr.

Arapça:

إِنَّهُ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ

Türkçe:

Daha düşkün bir konuma asla geçmeyeceğini sanmıştı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hiç Rabbine dönmeyeceğini sanmıştı.

Diyanet Vakfı:

O hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sandı.

İngilizce:

Truly, did he think that he would not have to return (to Us)!

Fransızca:

et il pensait que jamais il ne ressusciterait

Almanca:

Gewiß, er dachte, daß er nicht zurückkehrt.

Rusça:

и полагал, что не вернется обратно.

Açıklama:
 
00:00

belâ. inne rabbehû kâne bihî beṣîrâ.

Arapça:

بَلَىٰ إِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِهِ بَصِيرًا

Türkçe:

Hayır! Rabbi onu iyice görmekteydi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır Rabbi onu görmekte idi.

Diyanet Vakfı:

Oysa gerçekten Rabbi onu görüyordu.

İngilizce:

Nay, nay! for his Lord was (ever) watchful of him!

Fransızca:

Mais si ! Certes, son Seigneur l'observait parfaitement.

Almanca:

Doch, mit Sicherheit! Gewiß, sein HERR war über ihn allsehend.

Rusça:

Но нет! Господь его видел его.

Açıklama:
 
00:00

felâ uḳsimü bişşefeḳ.

Arapça:

فَلَا أُقْسِمُ بِالشَّفَقِ

Türkçe:

İş, sandıkları gibi değil! Yemin ederim akşamın kızıllığına,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şimdi, yemin ederim o şafağa,

Diyanet Vakfı:

Hayır! Şafağa, yemin ederim ki,

İngilizce:

So I do call to witness the ruddy glow of Sunset;

Fransızca:

Non ! ... Je jure par le crépuscule,

Almanca:

Nein, ICH schwöre bei der Abendröte

Rusça:

Клянусь вечерней зарею!

Açıklama:
 
00:00

velleyli vemâ veseḳa.

Arapça:

وَاللَّيْلِ وَمَا وَسَقَ

Türkçe:

Geceye ve derlediğine,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Geceye ve içinde barındırdığı şeylere,

Diyanet Vakfı:

Geceye ve onda basan karanlığa,

İngilizce:

The Night and its Homing;

Fransızca:

et par la nuit et ce qu'elle enveloppe,

Almanca:

und bei der Nacht und dem, was sie zusammenbringt,

Rusça:

Клянусь ночью и тем, что она собирает!

Açıklama:
 
00:00

velḳameri iẕe-tteseḳa.

Arapça:

وَالْقَمَرِ إِذَا اتَّسَقَ

Türkçe:

Toparlandığı zaman Ay'a,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Derlendiği zaman o aya,

Diyanet Vakfı:

Dolunay olmuş aya,

İngilizce:

And the Moon in her fullness:

Fransızca:

et par la lune quand elle devient pleine-lune !

Almanca:

und bei dem Mond, wenn er voll wird,

Rusça:

Клянусь полной луною!

Açıklama:
 
00:00

leterkebünne ṭabeḳan `an ṭabaḳ.

Arapça:

لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍ

Türkçe:

Ki siz boyuttan boyuta/halden hale mutlaka geçeceksiniz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz.

Diyanet Vakfı:

Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz.

İngilizce:

Ye shall surely travel from stage to stage.

Fransızca:

Vous passerez, certes, par des états successifs !

Almanca:

ihr werdet doch von einem Zustand zum anderen aufsteigen.

Rusça:

Вы переходите из одного состояния в другое.

Açıklama:
 
00:00

femâ lehüm lâ yü'minûn.

Arapça:

فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ

Türkçe:

Peki onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Böyleyken onlar neden acaba iman etmezler?

Diyanet Vakfı:

Böyleyken onlar acaba neden iman etmezler?

İngilizce:

What then is the matter with them, that they believe not?-

Fransızca:

Qu'ont-ils à ne pas croire ?

Almanca:

Weshalb verinnerlichen sie den Iman nicht?!

Rusça:

Почему же они не веруют

Açıklama:

Sayfalar

084. İnşikak - (Çatlama) Al-Inshiqaq—الانشقاق beslemesine abone olun.