Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 563
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
5261 563 67 20 29 أَمَّنْ هَٰذَا الَّذِي هُوَ جُندٌ لَّكُمْ يَنصُرُكُم مِّن دُونِ الرَّحْمَٰنِ ۚ إِنِ الْكَافِرُونَ إِلَّا فِي غُرُورٍ emmen hâẕe-lleẕî hüve cündül leküm yenṣuruküm min dûni-rraḥmân. ini-lkâfirûne illâ fî gurûr. Yahut, Rahman olan Allah'ın dışında size yardımda bulunabilecek taraftarlarınız kimdir? İnkarcılar sadece aldanmaktadırlar. Or who is it that could be an army for you to aid you other than the Most Merciful? The disbelievers are not but in delusion. Sayfa 563, Cuz 29, الملك, Al-Mulk—الملك
5262 563 67 21 29 أَمَّنْ هَٰذَا الَّذِي يَرْزُقُكُمْ إِنْ أَمْسَكَ رِزْقَهُ ۚ بَل لَّجُّوا فِي عُتُوٍّ وَنُفُورٍ emmen hâẕe-lleẕî yerzüḳuküm in emseke rizḳah. bel leccû fî `utüvviv venüfûr. Allah size verdiği rızkı kesiverirse, size rızık verecek başka kim vardır? Hayır; onlar, azgınlık ve nefrette direnmektedirler. Or who is it that could provide for you if He withheld His provision? But they have persisted in insolence and aversion. Sayfa 563, Cuz 29, الملك, Al-Mulk—الملك
5263 563 67 22 29 أَفَمَن يَمْشِي مُكِبًّا عَلَىٰ وَجْهِهِ أَهْدَىٰ أَمَّن يَمْشِي سَوِيًّا عَلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ efemey yemşî mükibben `alâ vechihî ehdâ emmey yemşî seviyyen `alâ ṣirâṭim müsteḳîm. Yüzükoyun sürünen mi, yoksa doğru yolda düpedüz yürüyen mi daha doğru yoldadır? Then is one who walks fallen on his face better guided or one who walks erect on a straight path? Sayfa 563, Cuz 29, الملك, Al-Mulk—الملك
5264 563 67 23 29 قُلْ هُوَ الَّذِي أَنشَأَكُمْ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ ۖ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ ḳul hüve-lleẕî enşeeküm vece`ale lekümü-ssem`a vel'ebṣâra vel'ef'ideh. ḳalîlem mâ teşkürûn. De ki: "Sizi yaratan sizin için kulaklar, gözler ve kalbler var eden O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!" Say, "It is He who has produced you and made for you hearing and vision and hearts; little are you grateful." Sayfa 563, Cuz 29, الملك, Al-Mulk—الملك
5265 563 67 24 29 قُلْ هُوَ الَّذِي ذَرَأَكُمْ فِي الْأَرْضِ وَإِلَيْهِ تُحْشَرُونَ ḳul hüve-lleẕî ẕera'eküm fi-l'arḍi veileyhi tuḥşerûn. Sizi yerde yaratıp yayan O'dur ve O'nun huzurunda toplanacaksınız. Say, "It is He who has multiplied you throughout the earth, and to Him you will be gathered." Sayfa 563, Cuz 29, الملك, Al-Mulk—الملك
5266 563 67 25 29 وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ veyeḳûlûne metâ hâẕe-lva`dü in küntüm ṣâdiḳîn. Doğru sözlü iseniz bildirin bu azap sözü ne zamandır? derler. And they say, "When is this promise, if you should be truthful?" Sayfa 563, Cuz 29, الملك, Al-Mulk—الملك
5267 563 67 26 29 قُلْ إِنَّمَا الْعِلْمُ عِندَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ ḳul inneme-l`ilmü `inde-llâh. veinnemâ ene neẕîrum mübîn. De ki: "Onu bilmek ancak Allah'a mahsustur. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım." Say, "The knowledge is only with Allah, and I am only a clear warner." Sayfa 563, Cuz 29, الملك, Al-Mulk—الملك
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 564
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
5268 564 67 27 29 فَلَمَّا رَأَوْهُ زُلْفَةً سِيئَتْ وُجُوهُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَقِيلَ هَٰذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تَدَّعُونَ felemmâ raevhü zülfeten sîet vucûhü-lleẕîne keferû veḳîle hâẕe-lleẕî küntüm bihî tedde`ûn. Azabı yaklaşırken gördükleri zaman, inkar edenlerin yüzleri çirkinleşip kararır; onlara: "Sizin arayıp durduğunuz işte budur" denir. But when they see it approaching, the faces of those who disbelieve will be distressed, and it will be said, "This is that for which you used to call." Sayfa 564, Cuz 29, الملك, Al-Mulk—الملك
5269 564 67 28 29 قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَهْلَكَنِيَ اللَّهُ وَمَن مَّعِيَ أَوْ رَحِمَنَا فَمَن يُجِيرُ الْكَافِرِينَ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ ḳul era'eytüm in ehlekeniye-llâhü vemem me`iye ev raḥimenâ femey yücîru-lkâfirîne min `aẕâbin elîm. De ki: "Allah, beni ve benimle beraber bulunanları isterse yok eder veya isterse merhamet eder; söyleyin, bu takdirde inkarcıları, can yakıcı azabdan kim alıkoyabilir?" Say, [O Muhammad], "Have you considered: whether Allah should cause my death and those with me or have mercy upon us, who can protect the disbelievers from a painful punishment?" Sayfa 564, Cuz 29, الملك, Al-Mulk—الملك
5270 564 67 29 29 قُلْ هُوَ الرَّحْمَٰنُ آمَنَّا بِهِ وَعَلَيْهِ تَوَكَّلْنَا ۖ فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ ḳul hüve-rraḥmânü âmennâ bihî ve`aleyhi tevekkelnâ. feseta`lemûne men hüve fî ḍalâlim mübîn. De ki: "Bizim inandığımız ve kendisine güvendiğimiz, Rahman olan Allah'tır. Kimin apaçık bir sapıklıkta olduğunu yakında bileceksiniz." Say, "He is the Most Merciful; we have believed in Him, and upon Him we have relied. And you will [come to] know who it is that is in clear error." Sayfa 564, Cuz 29, الملك, Al-Mulk—الملك
5271 564 67 30 29 قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَصْبَحَ مَاؤُكُمْ غَوْرًا فَمَن يَأْتِيكُم بِمَاءٍ مَّعِينٍ ḳul era'eytüm in aṣbeḥa mâüküm gavran femey ye'tîküm bimâim me`în. De ki: "Suyunuz yere batarsa, söyleyin, size kim temiz bir su kaynağı getirebilir?" Say, "Have you considered: if your water was to become sunken [into the earth], then who could bring you flowing water?" Sayfa 564, Cuz 29, الملك, Al-Mulk—الملك
5272 564 68 1 29 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ ن ۚ وَالْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَ nûn. velḳalemi vemâ yesṭurûn. Nun; kalem ve onunla yazılanlara and olsun ki, sen Rabbinin nimetine uğramış bir kimsesin, deli (cinlenmiş) değilsin. Nun. By the pen and what they inscribe, Sayfa 564, Cuz 29, القلم, Al-Qalam—القلم
5273 564 68 2 29 مَا أَنتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍ mâ ente bini`meti rabbike bimecnûn. Nun; kalem ve onunla yazılanlara and olsun ki, sen Rabbinin nimetine uğramış bir kimsesin, deli (cinlenmiş) değilsin. You are not, [O Muhammad], by the favor of your Lord, a madman. Sayfa 564, Cuz 29, القلم, Al-Qalam—القلم
5274 564 68 3 29 وَإِنَّ لَكَ لَأَجْرًا غَيْرَ مَمْنُونٍ veinne leke leecran gayra memnûn. Doğrusu sana kesintisiz bir ecir vardır. And indeed, for you is a reward uninterrupted. Sayfa 564, Cuz 29, القلم, Al-Qalam—القلم
5275 564 68 4 29 وَإِنَّكَ لَعَلَىٰ خُلُقٍ عَظِيمٍ veinneke le`alâ ḫulüḳin `ażîm. Şüphesiz sen büyük bir ahlaka sahipsindir. And indeed, you are of a great moral character. Sayfa 564, Cuz 29, القلم, Al-Qalam—القلم
5276 564 68 5 29 فَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَ fesetübṣiru veyübṣirûn. Hanginizin aklından zoru olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler. So you will see and they will see Sayfa 564, Cuz 29, القلم, Al-Qalam—القلم
5277 564 68 6 29 بِأَييِّكُمُ الْمَفْتُونُ bieyyikümü-lmeftûn. Hanginizin aklından zoru olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler. Which of you is the afflicted [by a devil]. Sayfa 564, Cuz 29, القلم, Al-Qalam—القلم
5278 564 68 7 29 إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ inne rabbeke hüve a`lemü bimen ḍalle `an sebîlih. vehüve a`lemü bilmühtedîn. Doğrusu senin Rabbin, yolundan sapıtanları çok iyi bilir; O, doğru yolda olanları da çok iyi bilir. Indeed, your Lord is most knowing of who has gone astray from His way, and He is most knowing of the [rightly] guided. Sayfa 564, Cuz 29, القلم, Al-Qalam—القلم
5279 564 68 8 29 فَلَا تُطِعِ الْمُكَذِّبِينَ felâ tüṭi`i-lmükeẕẕibîn. Bundan böyle, yalanlayanlara itaat etme; Then do not obey the deniers. Sayfa 564, Cuz 29, القلم, Al-Qalam—القلم
5280 564 68 9 29 وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ veddû lev tüdhinü feyüdhinûn. (Onlar sana indirilen ayetlerden beğenmediklerini bırakman suretiyle senin) kendilerine yumuşak davranmanı isterler; böyle yapsan, onlar da seni över, yumuşak davranırlar. They wish that you would soften [in your position], so they would soften [toward you]. Sayfa 564, Cuz 29, القلم, Al-Qalam—القلم

Sayfalar

CSV