Sayfa 496

 
00:00

yagşe-nnâs. hâẕâ `aẕâbün elîm.

Arapça:

يَغْشَى النَّاسَ ۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ

Türkçe:

İnsanları kuşatıp sarar. İnletici bir azaptır bu.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ey Muhammed! Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle. Bu acı bir azabdır.

Diyanet Vakfı:

Duman insanları bürüyecektir. Bu, elem verici bir azaptır.

İngilizce:

Enveloping the people: this will be a Penalty Grievous.

Fransızca:

qui couvrira les gens. Ce sera un châtiment douloureux.

Almanca:

der die Menschen umhüllt. Dies ist eine qualvolle Peinigung.

Rusça:

который окутает людей. Это будут мучительные страдания!

Açıklama:
 
00:00

rabbene-kşif `anne-l`aẕâbe innâ mü'minûn.

Arapça:

رَّبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ

Türkçe:

"Ey Rabbimiz, kaldır bizden bu azabı. Biz gerçekten müminleriz."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O gün insanlar: "Ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Artık biz inanıyoruz" derler.

Diyanet Vakfı:

(İşte o zaman insanlar:) Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz (derler).

İngilizce:

(They will say:) "Our Lord! remove the Penalty from us, for we do really believe!"

Fransızca:

"Seigneur, éloigne de nous le châtiment. Car [à présent] nous croyons".

Almanca:

"Unser HERR, nimm von uns die Peinigung weg! Gewiß, wir sind Mumin."

Rusça:

Они скажут: "Господь наш! Избавь нас от страданий, ведь мы уверовали".

Açıklama:
 
00:00

ennâ lehümü-ẕẕikrâ veḳad câehüm rasûlüm mübîn.

Arapça:

أَنَّىٰ لَهُمُ الذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ

Türkçe:

Nerede onlarda öğüt almak? Yemin olsun, delillerle açıklayan bir resul gelmişti onlara.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar için bunu düşünüp öğüt almak nerede? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir de peygamber gelmişti.

Diyanet Vakfı:

Nerede onlarda öğüt almak? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti.

İngilizce:

How shall the message be (effectual) for them, seeing that an Messenger explaining things clearly has (already) come to them,-

Fransızca:

D'où leur vient cette prise de conscience alors qu'un Messager explicite leur est déjà venu,

Almanca:

Woher soll denn für sie die Ermahnung sein, und bereits kam zu ihnen ein deutlicher Gesandter?!

Rusça:

Но как они могут помянуть такое назидание, если к ним уже приходил разъясняющий посланник.

Açıklama:
 
00:00

ŝümme tevellev `anhü veḳâlû mü`allemüm mecnûn.

Arapça:

ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ

Türkçe:

Ama ondan yüz çevirdiler ve şöyle dediler: "Eğitilmiş bir mecnun!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra onlar, o peygamberden yüz çevirdiler ve: "Bu öğretilmiş bir delidir." dediler.

Diyanet Vakfı:

Sonra ondan yüz çevirdiler ve: Bu, öğretilmiş bir deli! dediler.

İngilizce:

Yet they turn away from him and say: "Tutored (by others), a man possessed!"

Fransızca:

Puis ils s'en détournèrent en disant : "C'est un homme instruit [par d'autres], un possédé".

Almanca:

Dann wandten sie sich von ihm ab und sagten: "Er ist belehrt, geistesgestört."

Rusça:

Затем они отвернулись от него и сказали: "Он - обученный, одержимый".

Açıklama:
 
00:00

innâ kâşifü-l`aẕâbi ḳalîlen inneküm `âidûn.

Arapça:

إِنَّا كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلًا ۚ إِنَّكُمْ عَائِدُونَ

Türkçe:

Biz azabı biraz kaldırırız; siz eski halinize tekrar dönersiniz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz o azabı sizden birazcık kaldırırız. Ama siz mutlaka eski halinize dönersiniz.

Diyanet Vakfı:

Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine (eski halinize) döneceksiniz.

İngilizce:

We shall indeed remove the Penalty for a while, (but) truly ye will revert (to your ways).

Fransızca:

Nous dissiperons le châtiment pour peu de temps; car vous récidiverez.

Almanca:

Gewiß, WIR werden die Peinigung ein wenig wegnehmen. Gewiß, ihr seid Rückfällige.

Rusça:

Мы избавим вас от страданий ненадолго, но вы вернетесь к неверию.

Açıklama:
 
00:00

yevme nebṭişü-lbaṭşete-lkübrâ. innâ münteḳimûn.

Arapça:

يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَىٰ إِنَّا مُنتَقِمُونَ

Türkçe:

Gün gelir, en büyük vuruşla vururuz biz. Şu bir gerçek ki, intikam da alırız biz!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz o büyük şiddetle çarptığımız gün mutlaka intikamımızı alırız.

Diyanet Vakfı:

Fakat biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız.

İngilizce:

One day We shall seize you with a mighty onslaught: We will indeed (then) exact Retribution!

Fransızca:

Le jour où Nous userons de la plus grande violence et Nous Nous vengerons.

Almanca:

An dem Tag, wenn WIR die größte Gewalt anwenden lassen, gewiß, WIR sind Vergeltung Übende.

Rusça:

В тот день, когда Мы схватим вас величайшей Хваткой, Мы будем мстить.

Açıklama:
 
00:00

veleḳad fetennâ ḳablehüm ḳavme fir`avne vecâehüm rasûlün kerîm.

Arapça:

۞ وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَاءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ

Türkçe:

Kudretimize yemin olsun ki, onlardan önce Firavun'un kavmini de ince bir imtihana çektik de, asil ve onurlu bir resul geldi onlara.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Andolsun ki, biz onlardan önce Firavun kavmini de denemiştik. Onlara çok kıymetli bir peygamber gelmişti.

Diyanet Vakfı:

Andolsun, kendilerinden önce biz, Firavun'un kavmini de imtihan etmiştik. Onlara şerefli bir elçi geldi. (Şöyle diyerek)

İngilizce:

We did, before them, try the people of Pharaoh: there came to them a messenger most honourable,

Fransızca:

Et avant eux, Nous avons déjà éprouvé le peuple de Pharaon, quand un noble Messager leur était venu ,

Almanca:

Und gewiß, bereits unterzogen vor ihnen Pharaos Leute eine Fitna und zu ihnen kam ein edler Gesandter:

Rusça:

До вас Мы уже испытали народ Фараона, и к ним явился благородный посланник.

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 496 beslemesine abone olun.