Arapça:
ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ
Çeviriyazı:
ŝümme tevellev `anhü veḳâlû mü`allemüm mecnûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra onlar, o peygamberden yüz çevirdiler ve: "Bu öğretilmiş bir delidir." dediler.
Diyanet İşleri:
Nerde onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti ve ondan yüz çevirmişler, "Belletilmiş bir deli" demişlerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sonra yüz çevirdiler ondan ve kendisine birşeyler öğretilmiş delinin biri dediler.
Şaban Piriş:
Sonra ondan yüz çevirmişler ve: Öğretilmiş bir mecnun/deli demişlerdi.
Edip Yüksel:
Sonra ondan yüz çevirdiler ve, "Öğrenim görmüş bir deli!" dediler.
Ali Bulaç:
Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: "(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir."
Suat Yıldırım:
Onlar nerede, iman nerede! Onlar ibret alan, hisse kapan insanlar değil.Böyle olmadıkları için, gerçekleri apaçık anlatan Peygamber geldiği halde ona sırtlarını döndüler de: “Bu, başkaları tarafından bir şeyler belletilmiş delinin teki!” dediler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
44:13
Yaşar Nuri Öztürk:
Ama ondan yüz çevirdiler ve şöyle dediler: "Eğitilmiş bir mecnun!"
Bekir Sadak:
«eni taslamanizdan oturu, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah´a sigindim.»
İbni Kesir:
Ondan yüz çevirmişler
Adem Uğur:
Sonra ondan yüz çevirdiler ve: Bu, öğretilmiş bir deli! dediler.
İskender Ali Mihr:
Ve (O´NA) (şeytan tarafından vahyedilerek) “öğretilmiş” ve “deli” dediler ve sonra O´NDAN yüz çevirdiler.
Celal Yıldırım:
44:13
Tefhim ul Kuran:
Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: «(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir.»
Fransızca:
Puis ils s'en détournèrent en disant : "C'est un homme instruit [par d'autres], un possédé".
İspanyolca:
y se han apartado de él y dicho: «¡Es uno a quien se ha instruido, un poseso!»?
İtalyanca:
e gli voltarono le spalle dicendo: «E' un neofita invasato».
Almanca:
Dann wandten sie sich von ihm ab und sagten: "Er ist belehrt, geistesgestört."
Çince:
而他们却鄙弃他。他们说:他是受教的,是疯狂的。
Hollandaca:
En zij zich van hem verwijderden, zeggende: Deze man is door anderen onderricht, of hij is een uitzinnig mensch.
Rusça:
Затем они отвернулись от него и сказали: "Он - обученный, одержимый".
Somalice:
Markaasay ka, jeedsadeen Nabiga waxayna dheheen waa waxlabare waalan.
Swahilice:
Na wao wakamgeuzia uso, na wakasema: Huyu amefunzwa, naye ni mwendawazimu.
Uygurca:
ئاندىن ئۇلار ئۇنىڭدىن يۈز ئۆرۈدى ۋە: «ئۇ ئۆگىتىلگەن (يەنى قۇرئاننى كىشىلەردىن ئۆگەنگەن) دۇر، مەجنۇندۇر» دېدى
Japonca:
かれらはかれ(使徒)から背き去って,「他人に入れ智恵された者,(ほ?)かれた者です。」と言ったではないか。
Arapça (Ürdün):
«ثم تولوْا عنه وقالوا معلم» أي يعلمه القرآن بشر «مجنون».
Hintçe:
इस पर भी उन लोगों ने उससे मुँह फेरा और कहने लगे ये तो (सिखाया) पढ़ाया हुआ दीवाना है
Tayca:
แล้วพวกเขาก็ผินหลังออกไปจากเขา และพวกเขากล่าวว่าเขา (มุฮัมมัด) เป็นคนบ้าที่ได้รับการเสี้ยมสอน
İbranice:
והם סובבו לו גב ואמרו: 'הוא משוגע אשר למד מאחרים' (או משטנים)
Hırvatça:
od koga se oni potom okrenuše i rekoše: "Poučeni - umno poremećeni!"
Rumence:
Ei i-au întors însă spatele, spunând: “Este un însemnat, un îndrăcit!”
Transliteration:
Thumma tawallaw AAanhu waqaloo muAAallamun majnoonun
Türkçe:
Ama ondan yüz çevirdiler ve şöyle dediler: "Eğitilmiş bir mecnun!"
Sahih International:
Then they turned away from him and said, "[He was] taught [and is] a madman."
İngilizce:
Yet they turn away from him and say: "Tutored (by others), a man possessed!"
Azerbaycanca:
Onlar isə ondan üz çevirib belə dedilər: “(Bu başqası tərəfindən) öyrədilmiş bir divanədir! (Özü heç bir şey bilmir, Qur’anı kimsə ona öyrədir)”.
Süleyman Ateş:
Ondan yüz çevirdiler: "Bu, öğretilmiştir, cinlenmiştir" dediler.
Diyanet Vakfı:
Sonra ondan yüz çevirdiler ve: Bu, öğretilmiş bir deli! dediler.
Erhan Aktaş:
“Öğretilmiş bir deli.” dediler. Ve ondan yüz çevirdiler.
Kral Fahd:
Sonra ondan yüz çevirdiler ve: Bu, öğretilmiş bir deli! dediler.
Hasan Basri Çantay:
Yine ondan yüz çevirdiler. (Ona kimi) «bir öğretilmiş», (kimi) «bir mecnun» dediler.
Muhammed Esed:
ama yüz çevirip uzaklaşmışlar ve "O (başkalarınca) öğretilmiş biridir, bir delidir!" demişlerdi.
Gültekin Onan:
Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Sonra ondan yüz çevirdiler ve şöyle dediler: “- (Bu peygamberlik iddia eden) öğretilmiştir, mecnundur.”
Portekizce:
E o rechaçaram, dizendo: Ele foi ensinado (por outros), e é um energúmeno.
İsveççe:
då vände de honom ryggen med orden: "[Denne] galning har lärts upp [av andra]!"
Farsça:
آن گاه از او روی گرداندند و گفتند: تعلیم یافته ای دیوانه است!!
Kürtçe:
لە پاشان گوێیان پێنەداو وە ووتیان: فێرکراوێکی شێـتە
Özbekçe:
Сўнгра ундан юз ўгирдилар ва: «Бу ўргатилган мажнун», дедилар.
Malayca:
Sekalipun demikian, mereka juga berpaling ingkar daripada menerima keterangannya sambil berkata (sesama sendiri): "Dia seorang yang diajar (oleh bangsa asing), dia juga seorang yang gila!"
Arnavutça:
E u shmangën prej tij dhe thanë: “(Ai është) i mësuar (prej tjetërkujt) – i çmendur (prej xhindëve)”.
Bulgarca:
а те се отметнаха от него и рекоха: “Той е подучен, луд.”
Sırpça:
од кога се они потом окренуше и рекоше: „Подучени - умно поремећени!“
Çekçe:
však zády se k němu obrátili a řekli: 'Blázen je to, jinými poučený!'
Urduca:
پھر بھی یہ اُس کی طرف ملتفت نہ ہوئے اور کہا کہ "یہ تو سکھایا پڑھایا باولا ہے"
Tacikçe:
аз ӯ рӯйгардон шуданд ва гуфтанд: «Девонаест таълимёфта!»
Tatarca:
Соңра пәйгамбәрләрдән баш тарттылар, вә: "Ул Коръәнне башка бер кешедән өйрәнүче мәҗнүндер" – диделәр.
Endonezyaca:
kemudian mereka berpaling daripadanya dan berkata: "Dia adalah seorang yang menerima ajaran (dari orang lain) lagi pula seorang yang gila".
Amharca:
ከዚያም ከእርሱ የዞሩ፤ (ከሰው) «የተሰተማረ ዕብድ ነው» ያሉም ሲኾኑ፡፡
Tamilce:
பிறகு, அவர்கள் அவரை விட்டு விலகி சென்று விட்டனர். இன்னும், (பிற மனிதர்களால் இந்த வேதத்தை) கற்பிக்கப்பட்டவர், பைத்தியக்காரர் என்று (அவரைப் பற்றி) கூறினார்கள்.
Korece:
그러나 그들은 그로부터 등 을 돌리며 그가 미친자라 말하더 라
Vietnamca:
Nhưng chúng đã quay lưng lại với Y và nói: “Đồ học mót, kẻ khùng điên.”
Ayet Linkleri: