
velâ yü'ẕenü lehüm feya`teẕirûn.
Türkçe:
İzin verilmez ki onlara özür dilesinler.
İngilizce:
Nor will it be open to them to put forth pleas.
Fransızca:
et point ne leur sera donné permission de s'excuser.
Almanca:
und ihnen nicht erlaubt wird, damit sie sich entschuldigen.
Rusça:
и не будет им дозволено оправдываться.
Arapça:
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerine izin de verilmez ki, özür beyan etsinler.
Diyanet Vakfı:
Onlara izin de verilmez ki (sözde) mazeretlerini beyan etsinler.

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.
Türkçe:
Vay haline o gün, yalanlayanların!
İngilizce:
Ah woe, that Day, to the Rejecters of Truth!
Fransızca:
Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.
Almanca:
Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!
Rusça:
Горе в тот день обвиняющим во лжи!
Arapça:
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün yalanlayanların vay haline!
Diyanet Vakfı:
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!

hâẕâ yevmü-lfaṣl. cema`nâküm vel'evvelîn.
Türkçe:
Ayırma günüdür bu! Sizinle öncekileri bir yere topladık.
İngilizce:
That will be a Day of Sorting out! We shall gather you together and those before (you)!
Fransızca:
C'est le Jour de la Décision [Jugement], où nous vous réunirons ainsi que les anciens.
Almanca:
Dies ist der Tag des Richtens. WIR sammelten euch und die Früheren.
Rusça:
Вот День различения! Мы собрали вас и тех, кто был прежде.
Arapça:
هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ ۖ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bu, işte o hüküm günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya topladık.
Diyanet Vakfı:
(O zaman şöyle denir:) Bu, ayırım günüdür. Sizi ve sizden öncekileri bir araya getirdik.

fein kâne leküm keydün fekîdûn.
Türkçe:
Eğer bir hileniz/bir tuzağınız varsa, hadi hile yapıp tuzak kurun bana!
İngilizce:
Now, if ye have a trick (or plot), use it against Me!
Fransızca:
Si vous disposez d'une ruse, rusez donc contre Moi.
Almanca:
Also wenn ihr über List verfügt, so plant List gegen Mich!
Rusça:
Если у вас есть какая хитрость, то ухитритесь против Меня!
Arapça:
فَإِن كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir hileniz varsa beni atlatın.
Diyanet Vakfı:
(Azaptan kurtulmanız için) bir hileniz varsa, gösterin bana hilenizi!

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.
Türkçe:
Vay haline o gün, yalanlayanların!
İngilizce:
Ah woe, that Day, to the Rejecters of Truth!
Fransızca:
Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.
Almanca:
Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!
Rusça:
Горе в тот день обвиняющим во лжи!
Arapça:
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün yalanlayanların vay haline!
Diyanet Vakfı:
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!

inne-lmütteḳîne fî żilâliv ve`uyûn.
Türkçe:
Takvaya sarılanlar gölgeler altında, su kaynaklarındadır.
İngilizce:
As to the Righteous, they shall be amidst (cool) shades and springs (of water).
Fransızca:
Les pieux seront parmi des ombrages et des sources.
Almanca:
Gewiß, die Muttaqi sind heute in Schatten und an Quellen
Rusça:
Воистину, богобоязненные пребудут среди сеней и источников
Arapça:
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz takva sahipleri gölgeler altında ve pınar başlarındadır.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz (o gün) takva sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında,

vefevâkihe mimmâ yeştehûn.
Türkçe:
Canlarının çektiği meyvelerle yanyanadırlar.
İngilizce:
And (they shall have) fruits,- all they desire.
Fransızca:
De même que des fruits selon leurs désirs.
Almanca:
sowie mit Obst von dem, was sie begehren.
Rusça:
и плодов, каких только пожелают.
Arapça:
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Canlarının çektiğinden türlü meyveler arasındadırlar.
Diyanet Vakfı:
Canlarının çektiği çeşit çeşit meyveler arasındadırlar.

külû veşrabû henîem bimâ küntüm ta`melûn.
Türkçe:
"Yapıp ürettiklerinize karşılık olarak afiyetle yiyip için."
İngilizce:
Eat ye and drink ye to your heart's content: for that ye worked (Righteousness).
Fransızca:
"Mangez et buvez agréablement, pour ce que vous faisiez".
Almanca:
Esst und trinkt wohlbekömmlich für das, was ihr zu tun pflegtet.
Rusça:
Ешьте и пейте во здравие за то, что вы совершали!
Arapça:
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin, için" (denir).
Diyanet Vakfı:
(Kendilerine:) "İşlediklerinizin karşılığı olarak şimdi afiyetle yeyin için" (denir).

innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.
Türkçe:
İşte böyle ödüllendiririz biz, güzellikler sergileyenleri!
İngilizce:
Thus do We certainly reward the Doers of Good.
Fransızca:
C'est ainsi que Nous récompensons les bienfaisants.
Almanca:
Gewiß, solcherart belohnen WIR die Muhsin.
Rusça:
Так Мы вознаграждаем творящих добро.
Arapça:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte biz güzel amel işleyenleri böyle mükafatlandırırız.
Diyanet Vakfı:
İşte, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.
Türkçe:
Vay haline o gün, yalanlayanların!
İngilizce:
Ah woe, that Day, to the Rejecters of Truth!
Fransızca:
Malheur, ce jour-là, à ceux qui criaient au mensonge.
Almanca:
Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugnenden bestimmt!
Rusça:
Горе в тот день обвиняющим во лжи!
Arapça:
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün yalanlayanların vay haline!
Diyanet Vakfı:
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!
Sayfalar
