Arapça:
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ
Çeviriyazı:
inne-lmütteḳîne fî żilâliv ve`uyûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz takva sahipleri gölgeler altında ve pınar başlarındadır.
Diyanet İşleri:
Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlar, elbette gölgeliklerde ve pınar başlarındadırlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Şüphe yok ki çekinenler, gölgeliklerdedir ve pınar başlarında,
Şaban Piriş:
Allah’tan sakınanlar ise gölgeler içinde ve pınar başlarındadır.
Edip Yüksel:
Erdemliler gölgeliklerde ve pınarlar arasında...
Ali Bulaç:
Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadır;
Suat Yıldırım:
Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ise o gün gölgeliklerde, pınar başlarındadırlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Şüphe yok ki, muttakîler ise gölgelerde ve çeşmelerdedirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Takvaya sarılanlar gölgeler altında, su kaynaklarındadır.
Bekir Sadak:
O gun yalanlamis olanlarin vay haline!
İbni Kesir:
Muhakkak ki muttakiler, gölgeliklerde ve pınarlardadırlar.
Adem Uğur:
Şüphesiz (o gün) takvâ sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında,
İskender Ali Mihr:
Muhakkak ki takva sahipleri gölgelerde ve pınarbaşlarındadır.
Celal Yıldırım:
Şüphesiz ki muttakîler (Allah´tan saygı ile korkup hile, yalan ve düzenbazlıktan sakınanlar) gölgelikte pınarlar başında, canlarının çektiği meyveler arasındadırlar.
Tefhim ul Kuran:
Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar başlarındadırlar
Fransızca:
Les pieux seront parmi des ombrages et des sources.
İspanyolca:
Los temerosos de Alá estarán a la sombra y entre fuentes,
İtalyanca:
I timorati [di Allah] saranno tra ombre e sorgenti,
Almanca:
Gewiß, die Muttaqi sind heute in Schatten und an Quellen
Çince:
敬畏的人们,必定在树荫之下,清泉之滨,
Hollandaca:
Maar de vrome zal te midden van schaduwen en fonteinen wonen.
Rusça:
Воистину, богобоязненные пребудут среди сеней и источников
Somalice:
Kuwa Eebe ka Dhawrsada waxay ku sugnaan hoos iyo ilo;
Swahilice:
Hakika wachamngu watakuwa katika vivuli na chemchem,
Uygurca:
شۈبھىسىزكى، تەقۋادارلار سايىلەردىن، بۇلاقلاردىن ۋە كۆڭلى تارتقان مېۋىلەردىن بەھرىمەن بولىدۇ
Japonca:
主を畏れる者は,本当に(涼しい)影と泉の間にいるだろう。
Arapça (Ürdün):
«إن المتقين في ظلال» أي تكاثف أشجار إذ لا شمس يظل من حرها «وعيون» نابعة من الماء.
Hintçe:
बेशक परहेज़गार लोग (दरख्तों की) घनी छाँव में होंगे
Tayca:
แท้จริงบรรดาผู้ยำเกรงจะอยู่ท่ามกลางร่มเงาและน้ำพุ
İbranice:
אך, היראים ישכנו באותו היום במעיינות מתחת לצל
Hırvatça:
Oni koji su se Allaha bojali bit će među izvorima, u gustim baščama.
Rumence:
Cei temători vor sta la umbră, lângă izvoare,
Transliteration:
Inna almuttaqeena fee thilalin waAAuyoonin
Türkçe:
Takvaya sarılanlar gölgeler altında, su kaynaklarındadır.
Sahih International:
Indeed, the righteous will be among shades and springs
İngilizce:
As to the Righteous, they shall be amidst (cool) shades and springs (of water).
Azerbaycanca:
Həqiqətən, (o gün) müttəqilər kölgəliklərdə və çeşmələr başında,
Süleyman Ateş:
Korunanlar ise gölgeler altında, çeşme başındadırlar.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz (o gün) takva sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında,
Erhan Aktaş:
Takvâ(1) sahipleri gölgelerde ve pınar başlarındadırlar.
Kral Fahd:
Şüphesiz (o gün) takvâ sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında,
Hasan Basri Çantay:
(41-42) Hakıykat, takva saahibleri gölgeler, pınarlar ve canları ne isterse onlardan bir çok meyveler içindedirler.
Muhammed Esed:
(Ama,) Allah´a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlar, (serin) gölgeler altında ve pınarlar arasında oturacaklar,
Gültekin Onan:
Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar başlarındadır.
Ali Fikri Yavuz:
Doğrusu takva sahibleri, gölgelerle kaynaklarda
Portekizce:
Por outra, os tementes estarão entre sombras e mananciais,
İsveççe:
DE SOM fruktade Gud skall få njuta av [svalkande] skugga bland [porlande] källor,
Farsça:
به یقین پرهیزکاران در زیر سایه ها و کنار چشمه سارهایند،
Kürtçe:
بێگومان پارێزکاران ولەخواترسان لە سێبەرو (قەراغی) کانیاوی زۆران
Özbekçe:
Албатта тақводорлар соялар ва булоқлардадир.
Malayca:
Sesungguhnya orang-orang yang bertaqwa berada di tempat teduh (yang dipenuhi pelbagai nikmat), dan yang berdekatan dengan matair-matair (yang mengalir), -
Arnavutça:
Ata që ruhen nga të kundërshtuarit Perëndinë, do të jenë në mesin e burimeve dhe të hijeve,
Bulgarca:
Богобоязливите ще бъдат сред сенки и извори,
Sırpça:
Они који су се бојали Аллаха биће међу изворима, у густим баштама.
Çekçe:
Bohabojní ve stínu a u pramenů budou dlít
Urduca:
متقی لوگ آج سایوں اور چشموں میں ہیں
Tacikçe:
Парҳезгорон дар сояҳову канори чашмасоронанд,
Tatarca:
Аллаһудан куркып гөнаһлардан сакланучылар, җәннәттә чишмә буйларында күләгәдә рәхәтлектәләр.
Endonezyaca:
Sesungguhnya orang-orang yang bertakwa berada dalam naungan (yang teduh) dan (di sekitar) mata-mata air.
Amharca:
ጥንቁቆቹ በጥላዎችና በምንጮች ውስጥ ናቸው፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக இறையச்சம் உள்ளவர்கள் (அடர்த்தியான மரங்களின்) நிழல்களிலும் ஊற்றுகளிலும்,
Korece:
그러나 의로운 자들은 시원 한 그늘과 우물 가운데 있게 될 것이며
Vietnamca:
Thật vậy, những người ngoan đạo sẽ ở giữa các bóng râm và suối nước.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: