Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

77

Sûredeki Ayet No: 

41

Ayet No: 

5663

Sayfa No: 

581

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ

Çeviriyazı: 

inne-lmütteḳîne fî żilâliv ve`uyûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kuşkusuz takva sahipleri gölgeler altında ve pınar başlarındadır.

Diyanet İşleri: 

Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlar, elbette gölgeliklerde ve pınar başlarındadırlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Şüphe yok ki çekinenler, gölgeliklerdedir ve pınar başlarında,

Şaban Piriş: 

Allah’tan sakınanlar ise gölgeler içinde ve pınar başlarındadır.

Edip Yüksel: 

Erdemliler gölgeliklerde ve pınarlar arasında...

Ali Bulaç: 

Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadır;

Suat Yıldırım: 

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ise o gün gölgeliklerde, pınar başlarındadırlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Şüphe yok ki, muttakîler ise gölgelerde ve çeşmelerdedirler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Takvaya sarılanlar gölgeler altında, su kaynaklarındadır.

Bekir Sadak: 

O gun yalanlamis olanlarin vay haline!

İbni Kesir: 

Muhakkak ki muttakiler, gölgeliklerde ve pınarlardadırlar.

Adem Uğur: 

Şüphesiz (o gün) takvâ sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında,

İskender Ali Mihr: 

Muhakkak ki takva sahipleri gölgelerde ve pınarbaşlarındadır.

Celal Yıldırım: 

Şüphesiz ki muttakîler (Allah´tan saygı ile korkup hile, yalan ve düzenbazlıktan sakınanlar) gölgelikte pınarlar başında, canlarının çektiği meyveler arasındadırlar.

Tefhim ul Kuran: 

Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar başlarındadırlar

Fransızca: 

Les pieux seront parmi des ombrages et des sources.

İspanyolca: 

Los temerosos de Alá estarán a la sombra y entre fuentes,

İtalyanca: 

I timorati [di Allah] saranno tra ombre e sorgenti,

Almanca: 

Gewiß, die Muttaqi sind heute in Schatten und an Quellen

Çince: 

敬畏的人们,必定在树荫之下,清泉之滨,

Hollandaca: 

Maar de vrome zal te midden van schaduwen en fonteinen wonen.

Rusça: 

Воистину, богобоязненные пребудут среди сеней и источников

Somalice: 

Kuwa Eebe ka Dhawrsada waxay ku sugnaan hoos iyo ilo;

Swahilice: 

Hakika wachamngu watakuwa katika vivuli na chemchem,

Uygurca: 

شۈبھىسىزكى، تەقۋادارلار سايىلەردىن، بۇلاقلاردىن ۋە كۆڭلى تارتقان مېۋىلەردىن بەھرىمەن بولىدۇ

Japonca: 

主を畏れる者は,本当に(涼しい)影と泉の間にいるだろう。

Arapça (Ürdün): 

«إن المتقين في ظلال» أي تكاثف أشجار إذ لا شمس يظل من حرها «وعيون» نابعة من الماء.

Hintçe: 

बेशक परहेज़गार लोग (दरख्तों की) घनी छाँव में होंगे

Tayca: 

แท้จริงบรรดาผู้ยำเกรงจะอยู่ท่ามกลางร่มเงาและน้ำพุ

İbranice: 

אך, היראים ישכנו באותו היום במעיינות מתחת לצל

Hırvatça: 

Oni koji su se Allaha bojali bit će među izvorima, u gustim baščama.

Rumence: 

Cei temători vor sta la umbră, lângă izvoare,

Transliteration: 

Inna almuttaqeena fee thilalin waAAuyoonin

Türkçe: 

Takvaya sarılanlar gölgeler altında, su kaynaklarındadır.

Sahih International: 

Indeed, the righteous will be among shades and springs

İngilizce: 

As to the Righteous, they shall be amidst (cool) shades and springs (of water).

Azerbaycanca: 

Həqiqətən, (o gün) müttəqilər kölgəliklərdə və çeşmələr başında,

Süleyman Ateş: 

Korunanlar ise gölgeler altında, çeşme başındadırlar.

Diyanet Vakfı: 

Şüphesiz (o gün) takva sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında,

Erhan Aktaş: 

Takvâ(1) sahipleri gölgelerde ve pınar başlarındadırlar.

Kral Fahd: 

Şüphesiz (o gün) takvâ sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında,

Hasan Basri Çantay: 

(41-42) Hakıykat, takva saahibleri gölgeler, pınarlar ve canları ne isterse onlardan bir çok meyveler içindedirler.

Muhammed Esed: 

(Ama,) Allah´a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlar, (serin) gölgeler altında ve pınarlar arasında oturacaklar,

Gültekin Onan: 

Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar başlarındadır.

Ali Fikri Yavuz: 

Doğrusu takva sahibleri, gölgelerle kaynaklarda

Portekizce: 

Por outra, os tementes estarão entre sombras e mananciais,

İsveççe: 

DE SOM fruktade Gud skall få njuta av [svalkande] skugga bland [porlande] källor,

Farsça: 

به یقین پرهیزکاران در زیر سایه ها و کنار چشمه سارهایند،

Kürtçe: 

بێگومان پارێزکاران ولەخواترسان لە سێبەرو (قەراغی) کانیاوی زۆران

Özbekçe: 

Албатта тақводорлар соялар ва булоқлардадир.

Malayca: 

Sesungguhnya orang-orang yang bertaqwa berada di tempat teduh (yang dipenuhi pelbagai nikmat), dan yang berdekatan dengan matair-matair (yang mengalir), -

Arnavutça: 

Ata që ruhen nga të kundërshtuarit Perëndinë, do të jenë në mesin e burimeve dhe të hijeve,

Bulgarca: 

Богобоязливите ще бъдат сред сенки и извори,

Sırpça: 

Они који су се бојали Аллаха биће међу изворима, у густим баштама.

Çekçe: 

Bohabojní ve stínu a u pramenů budou dlít

Urduca: 

متقی لوگ آج سایوں اور چشموں میں ہیں

Tacikçe: 

Парҳезгорон дар сояҳову канори чашмасоронанд,

Tatarca: 

Аллаһудан куркып гөнаһлардан сакланучылар, җәннәттә чишмә буйларында күләгәдә рәхәтлектәләр.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya orang-orang yang bertakwa berada dalam naungan (yang teduh) dan (di sekitar) mata-mata air.

Amharca: 

ጥንቁቆቹ በጥላዎችና በምንጮች ውስጥ ናቸው፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக இறையச்சம் உள்ளவர்கள் (அடர்த்தியான மரங்களின்) நிழல்களிலும் ஊற்றுகளிலும்,

Korece: 

그러나 의로운 자들은 시원 한 그늘과 우물 가운데 있게 될 것이며

Vietnamca: 

Thật vậy, những người ngoan đạo sẽ ở giữa các bóng râm và suối nước.