Arapça:
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ
Çeviriyazı:
velâ yü'ẕenü lehüm feya`teẕirûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerine izin de verilmez ki, özür beyan etsinler.
Diyanet İşleri:
Onlara izin de verilmez ki özür beyan etsinler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlara izin de verilmez, özür getiremezler.
Şaban Piriş:
Özür dilemeleri için onlara izin verilmez
Edip Yüksel:
Ve özür dilemeleri için onlara izin de verilmez.
Ali Bulaç:
Ve onlara özür beyan etmeleri için izin verilmez.
Suat Yıldırım:
Kendilerine konuşma izni verilmez ki özür dilesinler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onlar için izin verilmez, itizarda da bulunamazlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
İzin verilmez ki onlara özür dilesinler.
Bekir Sadak:
Canlarinin istedigi meyveler arasindadirlar.
İbni Kesir:
Onlara izin de verilmez ki özür dilesinler.
Adem Uğur:
Onlara izin de verilmez ki (sözde) mazeretlerini beyan etsinler.
İskender Ali Mihr:
Ve onlara izin verilmez ki, özür beyan etsinler.
Celal Yıldırım:
Kendilerine izin verilmez ki özür beyân etsinler.
Tefhim ul Kuran:
Ve onlara, özür beyan etmeleri için izin de verilmez.
Fransızca:
et point ne leur sera donné permission de s'excuser.
İspanyolca:
ni se les permitirá excusarse.
İtalyanca:
e non sarà dato loro il permesso di scusarsi.
Almanca:
und ihnen nicht erlaubt wird, damit sie sich entschuldigen.
Çince:
他们不蒙许可,故不能道歉。
Hollandaca:
En het zal hun niet geoorloofd worden, zich te verontschuldigen.
Rusça:
и не будет им дозволено оправдываться.
Somalice:
Lamana idmo si Ay u cudurdaartaan.
Swahilice:
Wala hawataruhusiwa kutoa udhuru.
Uygurca:
ئۇلارنىڭ ئۆزرە ئېيتىشىغا ئىزنى بېرىلمەيدۇ
Japonca:
また申し開きも,かれらに許されないであろう。
Arapça (Ürdün):
«ولا يؤذن لهم» في العذر «فيعتذرون» عطف على يؤذن من غير تسبب عنه فهو داخل في حيز النفي، أي لا إذن فلا اعتذار.
Hintçe:
और उनको इजाज़त दी जाएगी कि कुछ उज्र माअज़ेरत कर सकें
Tayca:
และจะไม่เปิดโอกาสให้แก่พวกเขาเพื่อแก้ตัว
İbranice:
ולא יורשו להמציא תירוצים
Hırvatça:
i pravdanje im neće dozvoljeno biti.
Rumence:
şi nu li se va îngădui să se dezvinovăţească.
Transliteration:
Wala yuthanu lahum fayaAAtathiroona
Türkçe:
İzin verilmez ki onlara özür dilesinler.
Sahih International:
Nor will it be permitted for them to make an excuse.
İngilizce:
Nor will it be open to them to put forth pleas.
Azerbaycanca:
Onlara üzr istəməyə izin də verilməz.
Süleyman Ateş:
Kendilerine izin de verilmez ki özür dilesinler.
Diyanet Vakfı:
Onlara izin de verilmez ki (sözde) mazeretlerini beyan etsinler.
Erhan Aktaş:
Onlara izin verilmez ki, özür dilesinler.
Kral Fahd:
Onlara izin de verilmez ki (sözde) mazeretlerini beyan etsinler.
Hasan Basri Çantay:
Onlara izin de verilmeyecek ki özür dilesinler.
Muhammed Esed:
ve özür dilemelerine izin verilmeyeceği o Gün.
Gültekin Onan:
Ve onlara özür beyan etmeleri için izin verilmez.
Ali Fikri Yavuz:
Kendilerine izin verilmez ki, özür dilesinler.
Portekizce:
Nem lhes será permitido escusarem-se.
İsveççe:
ingen kommer att tillåtas urskulda sig.
Farsça:
و به آنان اجازه داده نمی شود که عذرخواهی کنند.
Kürtçe:
وە مۆڵەت نادرێن کە بڕوبیانوو بھێننەوە
Özbekçe:
Ва уларга узр айтишга изн берилмайдир.
Malayca:
Dan tidak pula diizinkan mereka bercakap, maka mereka tidak dapat meminta maaf.
Arnavutça:
dhe nuk jepet leje për ta, për t’u arsyetuar. –
Bulgarca:
И не ще им бъде позволено да се оправдават.
Sırpça:
и правдање неће да им буде дозвољено.
Çekçe:
ani dovoleno jim nebude, aby vznesli své omluvy.
Urduca:
اور نہ اُنہیں موقع دیا جائے گا کہ کوئی عذر پیش کریں
Tacikçe:
Онҳоро рухсат надиҳанд, то узр хоҳанд.
Tatarca:
Дәхи кешеләрнең кылган гөнаһларына гозер күрсәтергә рөхсәт бирелми торган көндер.
Endonezyaca:
dan tidak diizinkan kepada mereka minta uzur sehingga mereka (dapat) minta uzur.
Amharca:
ይቅርታም ይጠይቁ ዘንድ፤ ለእነርሱ አይፈቀድላቸውም፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்களுக்கு அனுமதி தரப்படாது. (அனுமதி கொடுத்தால்தானே) அவர்கள் சாக்குபோக்குகள் கூறுவதற்கு.
Korece:
그들에게는 어떠한 변명도 허락되지 아니하니
Vietnamca:
Chúng cũng sẽ không được phép biện minh.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: