Rubu 213

 
00:00

vel'arḍa veḍa`ahâ lil'enâm.

Arapça:

وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ

Türkçe:

Ve yerküre. Koydu onu toprakta yaşayacak yaratıklar için.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Allah) yeri mahlukat için (aşağıya) koydu.

Diyanet Vakfı:

Allah, yeri canlılar için yaratmıştır.

İngilizce:

It is He Who has spread out the earth for (His) creatures:

Fransızca:

Quant à la terre, Il l'a étendue pour les êtres vivants :

Almanca:

Und die Erde setzte ER für die Lebewesen ein.

Rusça:

Он установил землю для тварей.

Açıklama:
 
00:00

fîhâ fâkiheh. vennaḫlü ẕâtü-l'ekmâm.

Arapça:

فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ

Türkçe:

Bir meyve var onda. Ve salkımlarla donatılmış hurma ağaçları.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Orada meyvalar ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

Diyanet Vakfı:

Orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

İngilizce:

Therein is fruit and date-palms, producing spathes (enclosing dates);

Fransızca:

il s'y trouve des fruits, et aussi les palmiers aux fruits recouverts d'enveloppes,

Almanca:

Auf ihr sind Obst und Dattelbäume mit Blütenkelchen

Rusça:

На ней есть фрукты и пальмы с чашечками (или волокнами),

Açıklama:
 
00:00

velḥabbü ẕü-l`aṣfi verrayḥân.

Arapça:

وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ

Türkçe:

Çimli ve samanlı dâne ve hoş kokulu otlar vardır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.

Diyanet Vakfı:

Yapraklı daneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.

İngilizce:

Also corn, with (its) leaves and stalk for fodder, and sweet-smelling plants.

Fransızca:

tout comme les grains dans leurs balles, et les plantes aromatiques.

Almanca:

sowie Körner mit Halmen und Blättern.

Rusça:

а также злаки с листьями и травы благоуханные.

Açıklama:
 
00:00

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.

Arapça:

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Türkçe:

Bu böyle iken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı:

O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

İngilizce:

Then which of the favours of your Lord will ye deny?

Fransızca:

Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?

Almanca:

Also, welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!

Rusça:

Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?

Açıklama:
 
00:00

ḫaleḳa-l'insâne min ṣalṣâlin kelfeḫḫâr.

Arapça:

خَلَقَ الْإِنسَانَ مِن صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ

Türkçe:

İnsanı, pişirilmiş çamur gibi kuru bir balçıktan yarattı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah insanı, pişmiş bir çamura benzeyen bir balçıktan yarattı.

Diyanet Vakfı:

Allah insanı, pişmiş çamura benzeyen bir balçıktan yarattı.

İngilizce:

He created man from sounding clay like unto pottery,

Fransızca:

Il a créé l'homme d'argile sonnante comme la poterie;

Almanca:

ER erschuf den Menschen aus Salsal wie Ton

Rusça:

Он создал человека из сухой (или звенящей) глины, подобной гончарной,

Açıklama:
 
00:00

veḫaleḳa-lcânne mim mâricim min nâr.

Arapça:

وَخَلَقَ الْجَانَّ مِن مَّارِجٍ مِّن نَّارٍ

Türkçe:

Cini de ateşin dumansızından yarattı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Cinleri de hâlis ateşten yarattı.

Diyanet Vakfı:

Cinleri öz ateşten yarattı.

İngilizce:

And He created Jinns from fire free of smoke:

Fransızca:

et Il a créé les djinns de la flamme d'un feu sans fumée;

Almanca:

und erschuf die Dschinn aus rauchlosem Feuer.

Rusça:

и создал джиннов из чистого пламени.

Açıklama:
 
00:00

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.

Arapça:

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Türkçe:

Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı:

O halde, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

İngilizce:

Then which of the favours of your Lord will ye deny?

Fransızca:

Lequel donc des bienfaits de votre Seigneur nierez-vous ?

Almanca:

Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!

Rusça:

Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?

Açıklama:
 
00:00

rabbü-lmeşriḳayni verabbü-lmagribeyn.

Arapça:

رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ

Türkçe:

İki doğunun Rabbi de O'dur, iki batının Rabbi de.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(O) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.

Diyanet Vakfı:

(O,) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.

İngilizce:

(He is) Lord of the two Easts and Lord of the two Wests:

Fransızca:

Seigneur des deux Levants et Seigneur des deux Couchants !

Almanca:

ER ist der HERR beider Osten und beider Westen .

Rusça:

Господь обоих востоков и Господь обоих западов!

Açıklama:
 
00:00

febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.

Arapça:

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Türkçe:

Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı:

Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

İngilizce:

Then which of the favours of your Lord will ye deny?

Fransızca:

Lequel donc des bienfaits de votre seigneur nierez-vous ?

Almanca:

Also welche von den Wohltaten eures HERRN leugnet ihr beide ab?!

Rusça:

Какую же из милостей вашего Господа вы считаете ложью?

Açıklama:
 
00:00

merace-lbaḥrayni yelteḳiyân.

Arapça:

مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ

Türkçe:

Salmıştır iki denizi; buluşup kucaklaşıyorlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar.

Diyanet Vakfı:

İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.

İngilizce:

He has let free the two bodies of flowing water, meeting together:

Fransızca:

Il a donné libre cours aux deux mers pour se rencontrer ;

Almanca:

ER ließ beide Meere aufeinandertreffen,

Rusça:

Он смешал два моря, которые встречаются друг с другом.

Açıklama:

Sayfalar

Rubu 213 beslemesine abone olun.