Rubu 149

 
00:00

veevḥaynâ ilâ mûsâ en esri bi`ibâdî inneküm müttebe`ûn.

Arapça:

۞ وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ

Türkçe:

Mûsa'ya şunu vahyettik: Kullarımı geceleyin yola çıkar. Mutlaka peşinize takılacaklar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz, Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik.

Diyanet Vakfı:

Musa'ya: Kullarımı geceleyin yola çıkar; çünkü takip edileceksiniz, diye vahyettik.

İngilizce:

By inspiration we told Moses: "Travel by night with my servants; for surely ye shall be pursued."

Fransızca:

Et Nous révélâmes à Moïse [ceci]: "Pars de nuit avec Mes serviteurs, car vous serez poursuivis".

Almanca:

Und WIR ließen Musa Wahy zuteil werden: "Ziehe mit Meinen Dienern nachts aus, denn gewiß, ihr werdet verfolgt."

Rusça:

Мы внушили Мусе (Моисею): "Отправляйся в путь с Моими рабами ночью, ибо вас будут преследовать".

Açıklama:
 
00:00

feersele fir`avnü fi-lmedâini ḥâşirîn.

Arapça:

فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ

Türkçe:

Bunun üzerine Firavun, kentlere toplayıcılar gönderdi:

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:

Diyanet Vakfı:

Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:

İngilizce:

Then Pharaoh sent heralds to (all) the Cities,

Fransızca:

Puis, Pharaon envoya des rassembleurs [dire] dans les villes :

Almanca:

Dann schickte Pharao in die Städte Versammelnde:

Rusça:

Фараон разослал по городам сборщиков.

Açıklama:
 
00:00

inne hâülâi leşirẕimetün ḳalîlûn.

Arapça:

إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ

Türkçe:

"Kuşkusuz bunlar, küçücük bir topluluktur."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Esasen bunlar, sayıları azar azar, bölük pörçük bir cemaattır.

Diyanet Vakfı:

"Esasen bunlar, sayıları az, bölük pörçük bir cemaattır."

İngilizce:

(Saying): "These (Israelites) are but a small band,

Fransızca:

"Ce sont, en fait, une bande peu nombreuse,

Almanca:

"Gewiß, diese sind doch nur eine unbedeutende kleine Gruppe,

Rusça:

Он сказал: "Это - всего лишь малочисленная кучка.

Açıklama:
 
00:00

veinnehüm lenâ legâiżûn.

Arapça:

وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ

Türkçe:

"Fakat bize gerçekten öfke püskürüyolar."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Böyle iken) hakkımızda çok gayz (öfke) besliyorlar.

Diyanet Vakfı:

"(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir."

İngilizce:

And they are raging furiously against us;

Fransızca:

mais ils nous irritent,

Almanca:

und gewiß, sie sind für uns doch Verärgernde,

Rusça:

Они разгневали нас,

Açıklama:
 
00:00

veinnâ lecemî`un ḥâẕirûn.

Arapça:

وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَاذِرُونَ

Türkçe:

"Biz ise dikkatli davranan koca bir kitleyiz."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz ise, elbette uyanık (ve tekvücut) bir cemaatız. (diyor ve dedirtiyordu.)

Diyanet Vakfı:

"Biz ise, elbette uyanık (ve yekvücut) bir cemaatız." (diyor ve dedirtiyordu).

İngilizce:

But we are a multitude amply fore-warned.

Fransızca:

tandis que nous sommes tous vigilants".

Almanca:

und gewiß, wir sind alle doch Achtgebende."

Rusça:

и мы все должны быть настороже".

Açıklama:
 
00:00

feaḫracnâhüm min cennâtiv ve`uyûn.

Arapça:

فَأَخْرَجْنَاهُم مِّن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ

Türkçe:

Bunun üzerine biz onları bahçelerinden, pınarlarından çıkardık.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ama (sonunda) biz, onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan,

Diyanet Vakfı:

Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, çıkardık.

İngilizce:

So We expelled them from gardens, springs,

Fransızca:

Ainsi, Nous les fîmes donc sortir des jardins, des sources,

Almanca:

Dann vertrieben WIR sie aus Dschannat, Quellen,

Rusça:

Мы вынудили их покинуть сады и источники,

Açıklama:
 
00:00

vekünûziv vemeḳâmin kerîm.

Arapça:

وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ

Türkçe:

Hazinelerinden, mutlu-kutlu yerlerinden ettik.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık.

Diyanet Vakfı:

Hazinelerden ve değerli bir yerlerden.

İngilizce:

Treasures, and every kind of honourable position;

Fransızca:

des trésors et d'un lieu de séjour agréable.

Almanca:

Schätzen und edlem Aufenthalt.

Rusça:

сокровища и благородные места.

Açıklama:
 
00:00

keẕâlik. veevraŝnâhâ benî isrâîl.

Arapça:

كَذَٰلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا بَنِي إِسْرَائِيلَ

Türkçe:

Böylece oralara İsrailoğullarını vâris kıldık.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve onlara İsrail oğullarını mirasçı yaptık.

Diyanet Vakfı:

Böylece, bunlara İsrailoğullarını mirasçı yaptık.

İngilizce:

Thus it was, but We made the Children of Israel inheritors of such things.

Fransızca:

Il en fut ainsi ! Et Nous les donnâmes en héritage aux enfants d'Israël.

Almanca:

Solcherart und WIR ließen sie die Kinder Israils beerben.

Rusça:

Вот так! Мы позволили унаследовать это сынам Исраила (Израиля).

Açıklama:
 
00:00

feetbe`ûhüm müşriḳîn.

Arapça:

فَأَتْبَعُوهُم مُّشْرِقِينَ

Türkçe:

Firavun ve adamları, gün doğarken onları izlemeye başladılar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Derken (Firavun ve adamları) güneş doğmuştu ki, onların ardına düştüler.

Diyanet Vakfı:

Derken (Firavun ve adamları) gün doğumunda onların ardına düştüler.

İngilizce:

So they pursued them at sunrise.

Fransızca:

Au lever du soleil, ils les poursuivirent.

Almanca:

Dann folgten sie ihnen beim Sonnenaufgang,

Rusça:

Они последовали за ними на восходе.

Açıklama:
 
00:00

felemmâ terâe-lcem`âni ḳâle aṣḥâbü mûsâ innâ lemüdrakûn.

Arapça:

فَلَمَّا تَرَاءَى الْجَمْعَانِ قَالَ أَصْحَابُ مُوسَىٰ إِنَّا لَمُدْرَكُونَ

Türkçe:

İki topluluk birbirini görecek hale gelince, Mûsa'nın adamları seslendi: "İşte şimdi yakalandık!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları "Eyvah, yakalandık! dediler.

Diyanet Vakfı:

İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları: İşte yakalandık! dediler.

İngilizce:

And when the two bodies saw each other, the people of Moses said: "We are sure to be overtaken."

Fransızca:

Puis, quand les deux partis se virent, les compagnons de Moïse dirent : "Nous allons être rejoints".

Almanca:

und als beide Gruppierungen sich gegenseitig sahen, sagten die Weggenossen von Musa: "Gewiß, wir werden doch noch eingeholt:"

Rusça:

Когда два сборища увидели друг друга, сподвижники Мусы (Моисея) сказали: "Нас непременно настигнут".

Açıklama:

Sayfalar

Rubu 149 beslemesine abone olun.