Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

26

Sûredeki Ayet No: 

60

Ayet No: 

2992

Sayfa No: 

369

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَأَتْبَعُوهُم مُّشْرِقِينَ

Çeviriyazı: 

feetbe`ûhüm müşriḳîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Derken (Firavun ve adamları) güneş doğmuştu ki, onların ardına düştüler.

Diyanet İşleri: 

Firavun ve adamları güneş üzerlerine doğarken onların ardına düştüler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Firavun'a uyanlar, gün doğunca İsrailoğullarının artlarına düştüler.

Şaban Piriş: 

Güneşin doğuşuyla birlikte onların peşine düştüler.

Edip Yüksel: 

Onları doğuya doğru izlediler.

Ali Bulaç: 

Böylece (Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular.

Suat Yıldırım: 

(Takip kıssasına dönelim) Güneş doğup ortalığı aydınlatırken Firavun'un ordusu onları takibe koyuldu. [44,24]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Derken (Fir´avun ile kuvvetleri) güneş parlamaya başlamış iken onların (İsrailoğullarının) arkalarına düştüler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Firavun ve adamları, gün doğarken onları izlemeye başladılar.

Bekir Sadak: 

Oburlerini suda bogduk.

İbni Kesir: 

Güneş üzerlerine doğarken onları izlediler.

Adem Uğur: 

Derken (Firavun ve adamları) gün doğumunda onların ardına düştüler.

İskender Ali Mihr: 

Böylece doğuya doğru (Kızıldeniz´e doğru), onların peşine düştüler.

Celal Yıldırım: 

Güneş doğup ortalığı aydınlatırken Fir´avn ve adamları onları takibe koyuldular.

Tefhim ul Kuran: 

Böylece (Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular.

Fransızca: 

Au lever du soleil, ils les poursuivirent.

İspanyolca: 

A la salida del sol, les persiguieron.

İtalyanca: 

Al levarsi del sole li inseguirono.

Almanca: 

Dann folgten sie ihnen beim Sonnenaufgang,

Çince: 

敌人在日出时赶上他们。

Hollandaca: 

En zij vervolgden hen bij het opgaan der zon.

Rusça: 

Они последовали за ними на восходе.

Somalice: 

Markaasay Raacen (ka daba Duulcen) Qorrax soo Bixii.

Swahilice: 

Basi wakawafuata lilipo chomoza jua.

Uygurca: 

ئۇلار (يەنى پىرئەۋن بىلەن ئۇنىڭ قوشۇنى) ئۇلارنى كۈن چىققان چاغدا قوغلاپ چىقتى

Japonca: 

さてかれら(フィルアウンの軍勢)は日の出の時,かれらを追って来た。

Arapça (Ürdün): 

«فأتبعوهم» لحقوهم «مشرقين» وقت شروق الشمس.

Hintçe: 

ग़रज़ (मूसा) तो रात ही को चले गए

Tayca: 

แล้วพวกเขา(ฟิรเอาน์) ได้ติดตามพวกเขา(วงศ์วานอิสรออีล) เมื่อเวลาตะวันขึ้น

İbranice: 

ורדפו אחריהם עם עלות הבוקר

Hırvatça: 

I oni ih, kad se sunce rađalo, sustigoše,

Rumence: 

I-au urmărit înspre Răsărit.

Transliteration: 

FaatbaAAoohum mushriqeena

Türkçe: 

Firavun ve adamları, gün doğarken onları izlemeye başladılar.

Sahih International: 

So they pursued them at sunrise.

İngilizce: 

So they pursued them at sunrise.

Azerbaycanca: 

(Fir’on və əsgərləri) günəş doğduqda onların (İsrail oğullarının) arxasınca düşdülər.

Süleyman Ateş: 

(Fir'avn ve adamları), güneş doğarken onların ardına düştüler.

Diyanet Vakfı: 

Derken (Firavun ve adamları) gün doğumunda onların ardına düştüler.

Erhan Aktaş: 

Gün doğarken onların ardına düştüler.

Kral Fahd: 

Derken (Firavun ve adamları) gün doğumunda onların ardına düştüler.

Hasan Basri Çantay: 

Derken (Fir´avncular) güneş doğarken onların arkalarına düşdüler.

Muhammed Esed: 

Ve sonunda (Mısırlılar) gün doğarken onlara yetiştiler;

Gültekin Onan: 

Böylece (Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular.

Ali Fikri Yavuz: 

Nİhayet güneş doğarken (Firavun ordusu), İsraîloğullarının arkalarına düştüler.

Portekizce: 

E eis que (o Faraó e seu povo) os perseguiram ao nascer do sol.

İsveççe: 

Och de förföljande [egyptierna] hann upp dem vid soluppgången;

Farsça: 

فرعونیان هنگام طلوع آفتاب آنان را دنبال کردند.

Kürtçe: 

ئەمجا (فیرعەون و لەشکرەکەی) کاتێک خۆر ھەڵھاتن شوێنیان کەوتن

Özbekçe: 

Бас, уларни қуёш чиқиш пайтида қувиб етдилар.

Malayca: 

Maka Firaun dan tenteranya pun mengejar mereka ketika matahari terbit.

Arnavutça: 

Dhe, ata (populli i Faraonit), në mëngjez iu afruan atyre (Israelitëve),

Bulgarca: 

И тръгнаха да ги преследват по изгрев [хората на Фараона].

Sırpça: 

и они их, у зори, сустигоше,

Çekçe: 

a pronásledovalo je vojsko Faraóna, k východu pochodující.

Urduca: 

صبح ہوتے ہی یہ لوگ اُن کے تعاقب میں چل پڑے

Tacikçe: 

Фиръавниён ба ҳангоми баромадани офтоб аз паи онҳо рафтанд.

Tatarca: 

Һәм Фиргаун гаскәре белән Муса артыннан кояш чыккан вакытта куып киттеләр.

Endonezyaca: 

Maka Fir'aun dan bala tentaranya dapat menyusuli mereka di waktu matahari terbit.

Amharca: 

ፀሐይዋ ስትወጣም ተከተሉዋቸው፡፡

Tamilce: 

ஆக, (ஃபிர்அவ்னின் கூட்டத்தார்) காலைப் பொழுதில் அவர்களைப் பின்தொடர்ந்தனர்.

Korece: 

그들은 동녘에 그들을 추적 하였으며

Vietnamca: 

Rồi (Pha-ra-ông và quân lính của hắn) truy đuổi họ (dân Israel) vào lúc hừng đông.