Arapça:
لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ
Çeviriyazı:
linec`alehâ leküm teẕkiratev vete`iyehâ üẕünüv vâ`iyeh.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye.
Diyanet İşleri:
Su taştığı vakit, size bir ibret olmak üzere, anlayışlı kulaklar anlasın diye süzülen gemide, sizi Biz taşımışızdır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bu, size bir öğüt ve ibret olsun ve belleyip unutmayan kulaklarda kalsın diye.
Şaban Piriş:
Bunu sizin için bir öğüt kılalım ve anlayışlı kulaklar duysun diye.
Edip Yüksel:
Ki o size bir ders olsun ve dinleyen kulaklar anlasın.
Ali Bulaç:
Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. 'Gerçeği belleyip kavrayabilen' kullar da onu belleyip-kavrasın.'
Suat Yıldırım:
Unutmayın ki Nûh zamanında, sular taştığı vakit, sizi (varlığınıza vesile olan atalarınızı) emniyetli gemide Biz taşımıştık! Onu sizin için hem bir ibret vesilesi kılalım, hem de can kulağı ile dinleyip ders alanlar iyice bellesinler diye böyle yapmıştık. [36,41-42; 43,12-14; 16,14; 35,12]
Ömer Nasuhi Bilmen:
69:11
Yaşar Nuri Öztürk:
Ki onu size bir hatırlatıcı/düşündürücü yapalım ve kavrayabilen kulak kavrasın.
Bekir Sadak:
O gun siz huzura alinirsiniz, hicbir seyiniz gizli kalmaz.
İbni Kesir:
Ki bunu sizin için bir öğüt ve ibret yapalım. Ve anlayışlı kulaklar anlasın diye.
Adem Uğur:
Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.
İskender Ali Mihr:
Onu sizin için bir ibret kılalım ve işiten kulaklar onu bellesin diye.
Celal Yıldırım:
69:11
Tefhim ul Kuran:
Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. ´Gerçeği belleyip kavrayabilen´ kullar da onu belleyip kavrasın.
Fransızca:
afin d'en faire pour vous un rappel que toute oreille fidèle conserve.
İspanyolca:
para hacer de ella un recuerdo para vosotros, para que el oído atento lo retuviera.
İtalyanca:
affinché essa diventasse un monito ricordato da ogni orecchio che ricorda.
Almanca:
damit WIR sie für euch zu einer Ermahnung machen, und es ein bewußtes Ohr sich bewußt macht.
Çince:
以便我以那件事为你们的教训,以便能记忆的耳朵把它记住。
Hollandaca:
Om die tot eene gedachtenis te maken, en opdat het aandachtige oor er de herinnering van zou bewaren.
Rusça:
чтобы он стал для вас напоминанием и чтобы запоминающее ухо запомнило это.
Somalice:
si aan uga yeelno waano ay una xafiddo dhag wax maqasha.
Swahilice:
Ili tuyafanye hayo kuwa ni waadhi kwenu na kila sikio linalo sikia liyahifadhi.
Uygurca:
شۈبھىسىزكى، (نۇھنىڭ زامانىدا) چوڭ سۇ يامراپ كەتكەن چاغدا، سىلەرنى (يەنى ئەجدادىڭلارنى) بىز كېمىگە سالدۇق، سىلەرگە ئۇنى ئىبرەت قىلىش ئۈچۈن، تۇتۇۋالىدىغان قۇلاقلارنىڭ ئۇنى تۇتۇۋېلىشى ئۈچۈن (بىز شۇنداق قىلدۇق)
Japonca:
それをあなたがたへの数訓とさせ,注意深い耳がそれを(聞いて)記憶に留めるためである。
Arapça (Ürdün):
«لنجعلها» أي هذه الفعلة وهي إنجاء المؤمنين وإهلاك الكافرين «لكم تذكرة» عظة «وتعيها» ولتحفظها «أذن واعية» حافظة لما تسمع.
Hintçe:
ताकि हम उसे तुम्हारे लिए यादगार बनाएं और उसे याद रखने वाले कान सुनकर याद रखें
Tayca:
เพื่อเราจักได้ทำให้มันเป็นเครื่องเตือนสติแก่พวกเจ้า และหูที่สำเหนียกจะได้จดจำมันไว้อย่างแม่นยำ
İbranice:
כדי שזה יהיה לכם תזכורת, וכדי שאלה אשר בינה להם יבינו
Hırvatça:
da vam je poukom učinimo i da to od zaborava sačuva uho koje pamti.
Rumence:
ca să vă facem vouă din aceasta o amintire pe care urechea păstrătoare să o păstreze.
Transliteration:
LinajAAalaha lakum tathkiratan wataAAiyaha othunun waAAiyatun
Türkçe:
Ki onu size bir hatırlatıcı/düşündürücü yapalım ve kavrayabilen kulak kavrasın.
Sahih International:
That We might make it for you a reminder and [that] a conscious ear would be conscious of it.
İngilizce:
That We might make it a Message unto you, and that ears (that should hear the tale and) retain its memory should bear its (lessons) in remembrance.
Azerbaycanca:
Ona görə ki, bunu (mö’minlərə nicat verib kafirləri məhv etməyimizi) sizə bir ibrət dərsi edək və dərk edən (öyüd-nəsihəti cani-dildən dinləyən) qulaq bunu eşidib yadda saxlasın!
Süleyman Ateş:
Ki onu size bir ibret yapalım ve belleyen kulak(lar) onu bellesin.
Diyanet Vakfı:
Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.
Erhan Aktaş:
Onu sizin için bir öğüt yapalım, duyan kulaklar onu duysun diye.
Kral Fahd:
onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.
Hasan Basri Çantay:
Onu sizin için bir öğüt ve ibret yapalım, onu belleyen kulaklar da bellesin diye.
Muhammed Esed:
ki bütün bunları size (kesintisiz) bir uyarı haline getirelim ve her uyanık ve duyarlı kulak onu bilinçle algılayabilsin.
Gültekin Onan:
Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. ´Gerçeği belleyip kavrayabilen´ kullar da onu ´belleyip kavrasın´.
Ali Fikri Yavuz:
Onu (müminleri kurtarıp da kâfirleri boğmamızı) size bir ibret yapalım ve onu belleyip saklıyan kulaklar saklasın diye...
Portekizce:
Para fazemos disso um memorial para vós, e para que o recordasse qualquer mente atenta.
İsveççe:
Den skulle bli ett tecken och en påminnelse för er, som varje uppmärksam lyssnare bevarar i sitt hjärta.
Farsça:
تا آن را برای شما مایه تذکر و بیداری قرار دهیم و گوش شنوا آن را [به عنوان مایه عبرت و تذکر] حفظ کند.
Kürtçe:
تا ئەم کردەوەیە بکەینە بیرھێنەرەوە بۆ ئێوە وە تا لە گوێی بگرێت گوێگرێکی تێگەیشتوو
Özbekçe:
Уни сизларга эслатма қилиш учун ва англовчи қулоқлар англаб олиши учун. (Бўлиб ўтган қисса ва ҳодисалар ҳамма учун ўрнак, эслатма, ваъз-насиҳат бўлиши керак.)
Malayca:
(Kami lakukan yang demikian) untuk Kami jadikan peristiwa itu satu pelajaran bagi kamu, dan untuk didengar serta diambil ingat oleh telinga (orang-orang) yang mahu menerima pengajaran.
Arnavutça:
për t’ju bërë këtë juve mësim dhe që të mbajnë mend veshët e atyre njerëzve (të dijshëm),
Bulgarca:
за да го сторим поука за вас и да го запомнят помнещи уши.
Sırpça:
да вам је учинимо поуком и да то од заборава сачува уво које памти.
Çekçe:
abychom ji pro vás připomenutím učinili a aby uši pozorné to podržely.
Urduca:
تاکہ اِس واقعہ کو تمہارے لیے ایک سبق آموز یادگار بنا دیں اور یاد رکھنے والے کان اس کی یاد محفوظ رکھیں
Tacikçe:
то онро мояи пандатон гардонем ва гӯшнигаҳдорандаи панд онро фаро гирад.
Tatarca:
Ул вакыйганы гыйбрәт сезгә ядкәр кылдык, вә ул вакыйганы ишетүче колаклар ишетеп саклансыннар өчен гыйбрәт кылдык.
Endonezyaca:
agar Kami jadikan peristiwa itu peringatan bagi kamu dan agar diperhatikan oleh telinga yang mau mendengar.
Amharca:
ለእናንተ መገሰጫ ልናደርጋት አጥኒ የኾነችም ጆሮ ታጠናት ዘንድ፡፡
Tamilce:
(நம்பிக்கையாளர்கள் பாதுகாக்கப்பட்டு பாவிகள் மூழ்கடிக்கப்பட்ட) அ(ந்த சம்பவத்)தை உங்களுக்கு ஓர் உபதேசமாக ஆக்குவதற்காகவும் கவனித்து செவியுறுகிற செவிகள் அவற்றை கவனித்து புரிந்து கொள்வதற்காகவும் (நாம் உங்கள் முன்னோரை கப்பலில் ஏற்றி பாதுகாத்தோம். அப்படித்தான் உங்களையும் இந்த நிராகரிப்பாளர்களிடமிருந்து பாதுகாப்போம்).
Korece:
이로 하여 너희에게 교훈이 되고 귀를 가진자는 그것을 기억 하여 그 교훈을 기억하도록 하였 노라
Vietnamca:
Mục đích để TA làm cho các ngươi một lời nhắc nhở và (rằng) một đôi tai (tỉnh táo) sẽ nghe và ghi nhớ nó.
Ayet Linkleri: