Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

54

Sûredeki Ayet No: 

15

Ayet No: 

4861

Sayfa No: 

529

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَقَد تَّرَكْنَاهَا آيَةً فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ

Çeviriyazı: 

veleḳat teraknâhâ âyeten fehel mim müddekir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bunu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?

Diyanet İşleri: 

And olsun ki Biz, o gemiyi bir ibret olarak bıraktık; öğüt alan yok mudur?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve andolsun ki bir delil olarak bıraktık onu, fakat bir ibret alan mı var?

Şaban Piriş: 

Onu bir ayet (işaret) olarak bırakmıştık. İbret alan var mı?

Edip Yüksel: 

Bunu bir ders olarak bıraktık. Öğüt alan yok mudur?

Ali Bulaç: 

Andolsun, Biz bunu bir ayet olarak bıraktık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?

Suat Yıldırım: 

Biz bir ibret olsun diye, o gemiyi geriye bıraktık. Haydi, var mı ibret alan? [36,41-42]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(15-16) Ve şanım hakkı için onu (o gemiyi) bir ibret olmak üzere bıraktık fakat hani yâd edip ibret alan? Artık Benim azabım ve korkutmam nasıl imiş?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun ki, biz onu bir ibret ve işaret olarak arkaya bıraktık. Yok mu araştırıp öğüt alacak?

Bekir Sadak: 

Benim azabim ve uyarmam nasilmis?

İbni Kesir: 

Andolsun ki Biz, onu bir ayet olarak bıraktık. Düşünüp ibret alan var mı?

Adem Uğur: 

Andolsun ki onu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?

İskender Ali Mihr: 

Ve andolsun ki Biz, onu (o gemiyi) bir âyet (ibret) olarak bıraktık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?

Celal Yıldırım: 

And olsun ki biz, o gemiyi bir âyet (açık belge ve tarihî bir ibret) olarak bıraktık. Acaba öğüt ve ibret alan var mıdır?

Tefhim ul Kuran: 

Andolsun, biz bunu bir ayet olarak bıraktık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?

Fransızca: 

Et Nous la laissâmes, comme un signe [d'avertissement]. Y a-t-il quelqu'un pour réfléchir ?

İspanyolca: 

La dejamos como signo. Pero ¿hay alguien que se deje amonestar?

İtalyanca: 

La lasciammo come segno. C'e qualcuno che se ne ricorda?

Almanca: 

Und gewiß, bereits ließen WIR es als eine Aya! Gibt es etwa einen sich Erinnernden?!

Çince: 

我确已将这件事留作一种迹象,有接受劝告者吗?

Hollandaca: 

Wij lieten dat schip tot een teeken dienen. Maar is iemand daardoor gewaarschuwd?

Rusça: 

Мы оставили его (корабль или рассказ о Нухе) в качестве знамения. Но есть ли поминающие?

Somalice: 

Waxaan uga tagnay (yuu Eebe yidhi) Calaamad (lagu wantoobo) ee ma jirtaa cid wacdoomi (oo wax xusuusan).

Swahilice: 

Na bila ya shaka tuliiacha iwe ni Ishara. Lakini je, yupo anaye kumbuka?

Uygurca: 

ئۇنى (يەنى توپان بالاسىنى) ئىبرەت قىلىپ قالدۇردۇق، ئىبرەت ئالغۇچى بارمۇ؟

Japonca: 

われはこれを一つの印として残した。さて誰か悟ろ者はあるか。

Arapça (Ürdün): 

«ولقد تركناها» أبقينا هذه الفعلة «آية» لمن يعتبر بها، أي شاع خبرها واستمر «فهل من مدَّكر» معتبر ومتعظ بها وأصله مذتكر أبدلت التاء دالا مهملة وكذا المعجمة وأدغمت فيها.

Hintçe: 

और हमने उसको एक इबरत बना कर छोड़ा तो कोई है जो इबरत हासिल करे

Tayca: 

และโดยแน่นอนเราได้ทิ้งมันไว้เป็นสัญญาณหนึ่ง แต่มีผู้ใดบ้างที่รับข้อตักเตือนนั้น

İbranice: 

וכבר השארנו אותה כאות, אבל, האם מישהו מפנים את המסר

Hırvatça: 

I Mi to ostavismo kao znak - pa ima li ikoga ko bi se prisjetio?

Rumence: 

Cum au fost osânda Mea şi prevenirile Mele!

Transliteration: 

Walaqad taraknaha ayatan fahal min muddakirin

Türkçe: 

Yemin olsun ki, biz onu bir ibret ve işaret olarak arkaya bıraktık. Yok mu araştırıp öğüt alacak?

Sahih International: 

And We left it as a sign, so is there any who will remember?

İngilizce: 

And We have left this as a Sign (for all time): then is there any that will receive admonition?

Azerbaycanca: 

And olsun ki, Biz onu (tufan hadisəsini, yaxud Nuh qövmünün başına gələnləri sonrakı nəsillərə) ibrət üçün saxladıq. Amma heç bir ibrət alan (öyüd-nəsihət qəbul edən) varmı?!

Süleyman Ateş: 

Bunu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?

Diyanet Vakfı: 

Andolsun ki onu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?

Erhan Aktaş: 

Ant olsun ki onu(1) bir âyet(2) olarak bıraktık. İbret alan yok mudur?

Kral Fahd: 

Andolsun ki onu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?

Hasan Basri Çantay: 

Andolsun ki biz bunu bir âyet olarak bırakmışızdır. O halde bir düşünüb ibret alan var mı?

Muhammed Esed: 

Ve böyle (yüzen gemi)leri (insana rahmetimizin) ebedi bir işareti kıldık. Öyleyse, yok mudur ondan ders almak isteyen?

Gültekin Onan: 

Andolsun, biz bunu bir ayet olarak bıraktık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?

Ali Fikri Yavuz: 

Celâlim hakkı için, biz bu vak’ayı (veya gemiyi), bir alâmet (ve ibret dersi) olarak bıraktık

Portekizce: 

E a expusemos, como sinal. Haverá, porventura, alguém que receberá a admoestação?

İsveççe: 

Vi gjorde denna [katastrof] till ett tecken, [ett exempel för människorna] - finns det någon som bevarar den i minnet [och tar lärdom]?

Farsça: 

و بی تردید آن سرگذشت را [برای آیندگان] مایه پند و عبرت باقی گذاشتیم، پس آیا پند گیرنده ای هست؟

Kürtçe: 

بێگومان ئەو ڕووداوەمان ھێشتەوە تاببێتە پەندێك، جا ئایا کەسێك ھەیە پەند وەرگرێت؟

Özbekçe: 

Ва у(ҳодиса)ни белги қилиб қолдирдик. Қани, ибрат олувчи борми?

Malayca: 

Dan demi sesungguhnya! Kami telah jadikan bahtera itu sebagai satu tanda yang menjadi pengajaran, maka adakah orang yang mahu beringat dan insaf?

Arnavutça: 

Dhe, Ne atë e kemi lënë si dokument, e a ka kush që këshillohet (me të)?

Bulgarca: 

И оставихме това за знамение, но има ли кой да се поучи?

Sırpça: 

И Ми то остависмо као знак - па има ли икога ко би поуку узео?

Çekçe: 

A ponechali jsme ji jako znamení. Což není nikoho, kdo připomněl by si to nyní?

Urduca: 

اُس کشتی کو ہم نے ایک نشانی بنا کر چھوڑ دیا، پھر کوئی ہے نصیحت قبول کرنے والا؟

Tacikçe: 

Ва албатта он киштиро нишонае сохтем. Оё ҳеҷ пандгирандае ҳаст?

Tatarca: 

Тәхкыйк калдырдык ул көймә вакыйгасын галәмәт этеп, әйә ул галәмәтләрдән гыйбрәтләнеп Аллаһуга кайтучы бармы?

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya telah Kami jadikan kapal itu sebagai pelajaran, maka adakah orang yang mau mengambil pelajaran?

Amharca: 

ተዓምር አድርገንም በእርግጥ ተውናት፡፡ ከተገሳጭም አልለን?

Tamilce: 

அதை ஓர் அத்தாட்சியாக திட்டவட்டமாக நாம் விட்டுவைத்தோம். ஆக, நல்லறிவு பெறுபவர் யாரும் இருக்கிறாரா?

Korece: 

하나님이 이것을 예증으로 남겼으되 그것을 교훈으로 받아들 일 자 있겠느뇨

Vietnamca: 

Thật vậy, TA đã để (câu chuyện đó) được lưu truyền như một bài học (cho hậu thế) để xem ai có nhớ chăng?