Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

27

Sûredeki Ayet No: 

85

Ayet No: 

3244

Sayfa No: 

384

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَوَقَعَ الْقَوْلُ عَلَيْهِم بِمَا ظَلَمُوا فَهُمْ لَا يَنطِقُونَ

Çeviriyazı: 

veveḳa`a-lḳavlü `aleyhim bimâ żalemû fehüm lâ yenṭiḳûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yaptıkları haksızlıktan dolayı, o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar.

Diyanet İşleri: 

Haksızlıklarından ötürü, söylenilen söz başlarına gelir. Artık konuşamaz olurlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Zulmettiklerinden dolayı o söz, tahakkuk etmiş, başlarına gelmiştir, artık onlar konuşamazlar da.

Şaban Piriş: 

Zulmetmelerinden dolayı aleyhlerinde söz (azap) gerçekleşmiş olur ve onlar artık konuşamazlar.

Edip Yüksel: 

Haksızlık ettikleri için verilen söz başlarına gelir ve artık konuşamazlar.

Ali Bulaç: 

Zulmetmelerine karşılık, söz, kendi aleyhlerine gelmiş bulunmaktadır, artık konuşmazlar.

Suat Yıldırım: 

İşledikleri zulüm yüzünden tehdit olundukları azap hükmü onlar hakkında gerçekleşti, onların artık konuşacak halleri kalmadı.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve zulümleri sebebiyle o söylenen söz, üzerlerine vukû bulmuştur. Artık onlar söz söyleyemezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İşledikleri zulümler yüzünden o söz tepelerine inmiştir; artık tek kelime söyleyemezler.

Bekir Sadak: 

(91-92) De ki: «Ben, yalniz her seyin sahibi olan ve bu kutlu kilinmis sehrin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Muslumanlardan olmakla ve Kuran okumakla emrolundum.» Kim dogru yolu bulmussa, yalniz kendisi icin bulmus olur, kim sapitmissa kendine etmis olur. De ki: «Ben sadece, uyaranlardan biriyim.»

İbni Kesir: 

Zulümleri yüzünden, söylenilen söz başlarına geldi. Artık konuşamaz olurlar.

Adem Uğur: 

Yaptıkları haksızlıktan ötürü, (azaba uğrayacaklarını bildiren) o söz gerçekleşmiştir

İskender Ali Mihr: 

Ve zulümleri sebebiyle onların üzerine (Allah´ın) sözü vaki oldu (yerine geldi). Artık onlar konuşamaz.

Celal Yıldırım: 

İşledikleri zulümden dolayı söylenen söz (va´dedilen azâb) başlarına gelir de artık söz söyleyecek (güçleri) kalmaz.

Tefhim ul Kuran: 

Zulmetmelerine karşılık, söz, kendi aleyhlerine gelmiş bulunmaktadır

Fransızca: 

Et la Parole leur tombera dessus à cause de leurs méfaits. Et ils ne pourront rien dire.

İspanyolca: 

Se pronunciará contra ellos la sentencia por haber obrado impíamente y no tendrán qué decir.

İtalyanca: 

Il Decreto cadrà loro addosso, perché furono ingiusti e non parleranno [più].

Almanca: 

Und die Bestimmung ist gegen sie ergangen wegen dem, was sie an Unrecht taten, so geben sie von sich keinen Laut.

Çince: 

预言将对他们的不义而对他们实现,所以他们哑口无言。

Hollandaca: 

En het vonnis der verdoemenis zal op hen nederkomen, omdat zij onrechtvaardig hebben gehandeld, en zij zullen geen woord tot hunne verontschuldiging spreken.

Rusça: 

Слово свершится над ними за то, что они поступали несправедливо, и они будут безмолвствовать.

Somalice: 

Waxaa ku Dhacey Qawlkii (Ciqaabtii) Dulmigooda Dartiis mana Hadlayaan.

Swahilice: 

Na kauli itawaangukia juu yao kwa vile walivyo dhulumu. Basi hao hawatasema lolote.

Uygurca: 

ئۇلار) ئۆزلىرىگە) زۇلۇم قىلغانلىقلىرى ئۈچۈن، ئۇلارغا ئازاب ھەقلىق بولدى. ئۇلار (ئۆزرىلىرى بولمىغانلىقى ئۈچۈن) سۆز قىلالمايدۇ

Japonca: 

そして御言葉が,かれらに対し下されると,その自ら行った悪行のためにかれらは(一言も)言えないであろう。

Arapça (Ürdün): 

«ووقع القول» حق العذاب «عليهم بما ظلموا» أي أشركوا «فهم لا ينطقون» إذ لا حجة لهم.

Hintçe: 

इन पर (अज़ाब का) वायदा पूरा हो गया फिर ये लोग कुछ बोल भी तो न सकेंगें

Tayca: 

และหลักฐานได้ปรากฏขึ้นแก่พวกเขาเนื่องจากพวกเขาได้อธรรม ดังนั้นพวกเขาจึงไม่ได้

İbranice: 

אז יתרחש האירוע (העונש) שנפסק נגדם, באשר קיפחו, והם לא יאמרו דבר

Hırvatça: 

I riječi o kazni njima namijenjenoj ostvarit će se zato što su zulumćari bili, pa neće moći ni riječi izustiti.

Rumence: 

Cuvântul va cădea asupra lor, căci au fost nedrepţi, iar ei nu vor putea vorbi.

Transliteration: 

WawaqaAAa alqawlu AAalayhim bima thalamoo fahum la yantiqoona

Türkçe: 

İşledikleri zulümler yüzünden o söz tepelerine inmiştir; artık tek kelime söyleyemezler.

Sahih International: 

And the decree will befall them for the wrong they did, and they will not [be able to] speak.

İngilizce: 

And the Word will be fulfilled against them, because of their wrong-doing, and they will be unable to speak (in plea).

Azerbaycanca: 

Etdikləri zülm (küfr) üzündən onlara deyilən söz yerinə yetər (və’d olunduqları əzab, müsibət başlarına gələr). Onlar heç danışa da bilməzlər!

Süleyman Ateş: 

Zulmetmeleri yüzünden o (azab) karar(ı) başlarına gelmiştir, artık konuşmazlar.

Diyanet Vakfı: 

Yaptıkları haksızlıktan ötürü, (azaba uğrayacaklarını bildiren) o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar.

Erhan Aktaş: 

Ve haksızlıkları(1) nedeniyle üzerlerine söz(2) gerçekleşmiş oldu. Artık onlar konuşamazlar.

Kral Fahd: 

Yaptıkları haksızlıktan ötürü, (azaba uğrayacaklarını bildiren) o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar.

Hasan Basri Çantay: 

Zulüm etdikleri sebebiyle üzerlerine o söz vukuua gelmişdir. Artık onlar söz de söyleyemeyeceklerdir.

Muhammed Esed: 

Ve (böylece, onlara vaktiyle söylenen) söz, onların tüm karalamalarına rağmen, olanca gerçekliğiyle karşılarına çıkacak ve onlar da buna karşılık artık diyecek söz bulamayacaklar;

Gültekin Onan: 

Zulmetmelerine karşılık, söz, kendi aleyhlerine gelmiş bulunmaktadır, artık konuşmazlar.

Ali Fikri Yavuz: 

Yaptıkları küfür yüzünden o vaadedilen azap tepelerine inmiştir

Portekizce: 

E a sentença recairá sobre eles, por sua iniqüidade, e nada terão a alegar.

İsveççe: 

Och på grund av det onda de har gjort kommer Ordet att drabba dem och de står förstummade.

Farsça: 

و به سبب ستمی که [به آیات ما] روا داشتند، عذاب ما بر آنان حتمی و لازم می شود، پس [برای معذور نشان دادن خود] سخن نمی گویند.

Kürtçe: 

وە بڕیاری (سزادانیان) بەسەرا دەسەپێ بەھۆی ستەمکاریانەوە ئەمجا ئەوان ھیچ قسە ناکەن

Özbekçe: 

Ва уларга зулм қилганлари сабабли сўз(ланган азоб) тушар. Бас, улар сўзлай олмаслар.

Malayca: 

Dan jatuhlah hukuman atas mereka (dengan azab) disebabkan kezaliman mereka (berlaku kufur ingkar), lalu mereka diam membisu.

Arnavutça: 

Dhe do t’i godet ata dënimi, meqë kanë qenë zullumqarë, e nuk do të mund të bëzejnë asnjë fjalë.

Bulgarca: 

И ще се сбъдне срещу тях словото, защото угнетяваха, а те не ще проговорят.

Sırpça: 

И њих ће стићи казна зато што су незнанобошци били, па неће моћи ни реч да изусте.

Çekçe: 

A dopadne na ně slovo rozhodné za to, že nespravedliví byli, a nebudou s to promluvit ani.

Urduca: 

اور ان کے ظلم کی وجہ سے عذاب کا وعدہ ان پر پورا ہو جائے گا، تب وہ کچھ بھی نہ بول سکیں گے

Tacikçe: 

Ба ҷазои ситаме, ки мекарданд, ҳукми азоб бар онҳо муқаррар шавад, бе он, ки ҳеҷ сухане бигӯянд.

Tatarca: 

Золым итүләре сәбәпле аларга ґәзаб хак вә лаек булды, алар гозер күрсәтеп сөйләшергә кадир булмаслар.

Endonezyaca: 

Dan jatuhlah perkataan (azab) atas mereka disebabkan kezaliman mereka, maka mereka tidak dapat berkata (apa-apa).

Amharca: 

በመበደላቸውም በእነርሱ ላይ ቃሉ ይፈጸምባቸዋል፡፡ እነርሱም አይናገሩም፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்கள் (இம்மையில்) செய்த தீமைகளால் (அல்லாஹ்வின் தண்டனையின்) கூற்று அவர்கள் மீது (மறுமையில்) நிகழ்ந்து விட்டது. ஆகவே, அவர்கள் (விசாரணையின் போது எதிர்த்து) பதில் பேசமாட்டார்கள்.

Korece: 

죄지은 그들 위에 판결이 있을 것이라 그때 그들은 말문을 열지 못하리라

Vietnamca: 

Lời hứa về việc trừng phạt họ bởi những sai quấy mà họ đã làm chắc chắn sẽ được thể hiện, rồi lúc đó họ sẽ không thể nói được gì.