Arapça:
ثُمَّ جَاءَهُم مَّا كَانُوا يُوعَدُونَ
Çeviriyazı:
ŝümme câehüm mâ kânû yû`adûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa,
Diyanet İşleri:
Söylesene, Biz onlara yıllar yılı nimetler vermiş olsak, sonra da tehdit edildikleri şey başlarına gelse, kendilerine verilmiş olan nimetler onlara bir fayda sağlar mı?
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sonra onlara vaadedilen azap geldi.
Şaban Piriş:
Sonra da onlara vaat edilen azap gelse.
Edip Yüksel:
Ve sonra kendilerine söz verilen başlarına gelse,
Ali Bulaç:
Sonra kendilerine va'dolunan (azap günü) geliverse,
Suat Yıldırım:
Ne dersin: Onları yıllarca yaşatsak da, sonra tehdit edildikleri o azap başlarına gelse, onca seneler yaşayıp zevklenmeleri kendilerini kurtarabilir mi? [2,96; 92,11]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Sonra onlara tehdit edilmiş oldukları şey gelecek olsa.
Yaşar Nuri Öztürk:
Sonra, tehdit edildikleri şey kendilerine ulaşsa,
Bekir Sadak:
Dogrusu onlar vahyi dinlemekten uzak tutulmuslardir.
İbni Kesir:
Sonra kendilerine vaadolunan şey başlarına gelse,
Adem Uğur:
Sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse!
İskender Ali Mihr:
Sonra vaadolundukları şey (azap) onlara geldi.
Celal Yıldırım:
26:205
Tefhim ul Kuran:
Sonra kendilerine va´dolunan (azab günü) geliverse,
Fransızca:
et qu'ensuite leur arrive ce dont on les menaçait,
İspanyolca:
y, luego, se cumpliera en ellos la amenaza,
İtalyanca:
e quindi giungesse loro ciò di cui furono minacciati,
Almanca:
dann käme zu ihnen das, was ihnen angedroht wurde,
Çince:
然后,他们所被警告的刑罚降临他们,
Hollandaca:
En datgene, waarmede zij bedreigd werden, later over hen komt.
Rusça:
после чего к ним явится то, что им было обещано,
Somalice:
Markaas uu u Yimaaddo wixii loogu Goodinaayey.
Swahilice:
Kisha yakawafikia waliyo kuwa wakiahidiwa,
Uygurca:
ئېيتىپ باققىنا! ئەگەر ئۇلارنى (نۇرغۇن) يىللار (نېمەتلىرىمىزدىن) بەھرىمەن قىلساق، ئاندىن ئۇلارغا ئاگاھلاندۇرۇلغان ئازاب كەلسە، ئۇلارنىڭ بەھرىمەن بولغان نېمەتلىرى (ئۇلاردىن ئازابنى دەپئى قىلىشتا) ھېچ نەرسىگە ئەسقاتمايدۇ
Japonca:
なお,かれらに約束されたこと(天罰)が来るとすれば,
Arapça (Ürdün):
«ثم جاءهم ما كانوا يوعدون» من العذاب.
Hintçe:
उसके बाद जिस (अज़ाब) का उनसे वायदा किया जाता है उनके पास आ पहुँचे
Tayca:
แล้วสิ่งที่พวกเขาถูกสัญญาไว้ ก็ได้เกิดขึ้นแก่พวกเขา
İbranice:
ואחר-כך בא עליהם מה שהוזהרו ממנו
Hırvatça:
i naposljetku ih snađe ono što im se kao prijetnja obećava,
Rumence:
tot vine la ei ceea ce li s-a făgăduit şi
Transliteration:
Thumma jaahum ma kanoo yooAAadoona
Türkçe:
Sonra, tehdit edildikleri şey kendilerine ulaşsa,
Sahih International:
And then there came to them that which they were promised?
İngilizce:
Yet there comes to them at length the (Punishment) which they were promised!
Azerbaycanca:
Sonra və’d (təhdid) olunduqları (əzab) onlara yetişsə,
Süleyman Ateş:
Sonra tehdidedildikleri (azab) kendilerine gelse,
Diyanet Vakfı:
Sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse!
Erhan Aktaş:
Sonra da onlara yapılan uyarı(1) gerçekleşse,
Kral Fahd:
sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse!
Hasan Basri Çantay:
26:205
Muhammed Esed:
ve sonra vaad edildikleri (azap) başlarına gelmişse;
Gültekin Onan:
Sonra kendilerine vaadolunan (azab günü) geliverse,
Ali Fikri Yavuz:
Sonra kendilerine verilen azab vaadi gelip çatarsa,
Portekizce:
E os açoitasse aquilo que lhes foi prometido,
İsveççe:
och sedan lät det [straff] drabba dem som de hade varnats för,
Farsça:
سپس آن عذابی که به آن تهدید می شدند، به سراغشان آید.
Kürtçe:
لە پاشان ئەو سزایەی کە لێی ترسێنرا بوون بێت بۆیان
Özbekçe:
сўнгра уларга ваъда қилинган нарса келса.
Malayca:
Kemudian mereka didatangi azab seksa yang dijanjikan kepada mereka,
Arnavutça:
e pastaj, t’i godet ata, ajo që u është premtuar (dënimi),
Bulgarca:
а после ги сполети онова, с което бяха заплашвани,
Sırpça:
и на крају их снађе оно чиме им се прети,
Çekçe:
že potom dostaví se to, co jim jsme slibovali,
Urduca:
اور پھر وہی چیز ان پر آ جائے جس سے انہیں ڈرایا جا رہا ہے
Tacikçe:
боз ҳам азобе, ки ба онҳо ваъда шуда буд, бар сарашон омад.
Tatarca:
соңра аларга вәгъдә ителмеш газап килсә,
Endonezyaca:
Kemudian datang kepada mereka azab yang telah diancamkan kepada mereka,
Amharca:
ከዚያም ያ ይስፈራሩበት የነበሩት ቢመጣባቸው፤
Tamilce:
பிறகு, அவர்கள் எதைப் பற்றி எச்சரிக்கப்பட்டார்களோ அ(ந்த தண்டனையான)து அவர்களிடம் வந்தால்,
Korece:
약속된 벌이 드디어 그들에 게 이르니
Vietnamca:
Rồi sau đó, hình phạt đã được hứa mới đến chụp bắt họ,
Ayet Linkleri: