Arapça:
كَذَٰلِكَ وَقَدْ أَحَطْنَا بِمَا لَدَيْهِ خُبْرًا
Çeviriyazı:
keẕâlik. veḳad eḥaṭnâ bimâ ledeyhi ḫubrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte Zülkarneyn'in kudret ve saltanatı böyleydi. Ve biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık.
Diyanet İşleri:
İşte bunun gibi, onun yaptıklarının hepsini baştanbaşa biliyorduk.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Böyleydi işte bu, gerçekten de nesi var, nesi yoksa bilgimiz hepsine şamildir, hepsinden de haberdarız.
Şaban Piriş:
İşte böyle, onun yanındakilerin hepsini ilmimizle kuşattık
Edip Yüksel:
İşte böyle... Onun her bulduğunu tamamıyla biliyorduk.
Ali Bulaç:
İşte böyle, onun yanında "özü kapsayan bilgi olduğunu" (veya yanında olup-biten herşeyi) Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.
Suat Yıldırım:
İşte Zülkarneyn, böyle yüksek bir hükümranlığa sahip idi. Onun yanında ne var, ne yoksa Biz hepsine vakıf idik.
Ömer Nasuhi Bilmen:
İşte böylece. Ve şüphe yok ki, onun yanında neler olduğunu Biz ilmen ihata etmişizdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
İşte böyle! Biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık.
Bekir Sadak:
18:95
İbni Kesir:
İşte bunun gibi, onun yaptıklarının hepsini baştan başa biliyorduk Biz.
Adem Uğur:
İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık.
İskender Ali Mihr:
İşte böylece Biz, onun yanında oluşan şeyleri (olayları), haberdar olarak, (ilmimizle) ihata ettik.
Celal Yıldırım:
İşte böylece onun yanında olan her şeyi kuşatıp biliyorduk.
Tefhim ul Kuran:
İşte böyle, onun yanında «özü kapsayan bilgi olduğunu» (veya yanında olup biten her şeyi) Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.
Fransızca:
Il en fut ainsi et Nous embrassons de Notre Science ce qu'il détenait.
İspanyolca:
Así fue. Nosotros teníamos pleno conocimiento de lo que él tenía.
İtalyanca:
Così avvenne e Noi abbracciavamo nella Nostra scienza tutto quello che era presso di lui.
Almanca:
Solcherart war es. Und bereits hatten WIR umfassendes Wissen über das, worüber er verfügte.
Çince:
事实就像说的那样。我已彻知他拥有的一切。
Hollandaca:
Zoo was het, en wij begrepen, door onze kennis, de krachten die met hem waren.
Rusça:
Вот так! Мы объяли знанием все, что происходило с ним.
Somalice:
waa sidaas, waxaana ku koobnaa waxa agtaada ah ogaansho.
Swahilice:
Ndio hivyo hivyo. Na Sisi tulizijua vilivyo khabari zake zote.
Uygurca:
ئەھۋال شۇنداق بولدى (يەنى زۇلقەرنەين كۈنچىقىش تەرەپتىكى كىشىلەرگىمۇ كۈنپېتىش تەرەپتىكى كىشىلەرگە قىلغان مۇئامىلىنى قىلدى). بىز ئۇنىڭ قولىدىكى نەرسىلەردىن تولۇق خەۋەردار ئىدۇق
Japonca:
そのようにし(てそっと置い)た。われはかれが持つものを知り尽くしている。
Arapça (Ürdün):
«كذلك» أي الأمر كما قلنا «وقد أحطنا بما لديه» أي عند ذي القرنين من الآلات والجند وغيرهما «خبرا» علما.
Hintçe:
और था भी ऐसा ही और जुलक़रनैन के पास वो कुछ भी था हमको उससे पूरी वाकफ़ियत थी
Tayca:
เช่นนั้นแหละ เราหยั่งรู้ข่าวคราวที่เกี่ยวกับเขา
İbranice:
ואכן אנחנו בקיאים בכל אשר ידע
Hırvatça:
Tako to bi. A Mi obuhvatamo znanjem sve što je imao on.
Rumence:
Aşa a fost şi Noi am cuprins tot ceea ce el ştia.
Transliteration:
Kathalika waqad ahatna bima ladayhi khubran
Türkçe:
İşte böyle! Biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık.
Sahih International:
Thus. And We had encompassed [all] that he had in knowledge.
İngilizce:
(He left them) as they were: We completely understood what was before him.
Azerbaycanca:
(Zülqərneynin qüdrət və səltənəti, səyahəti) belə idi. Biz hələ onun yanında daha nələr olduğunu da bilirik. (Zülqərneynin qüdrətini, nə qədər əsgərlə səfərə çıxdığını Allahdan başqa heç kəs dəqiq bilməz).
Süleyman Ateş:
İşte (Zu'l-Karneyn) böyle (yüksek bir mevkie ve hükümranlığa sahip) idi. Onun yanında (daha) nice bilgi ve yetki bulunduğunu biliyorduk.
Diyanet Vakfı:
İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık.
Erhan Aktaş:
İşte böyle! Biz, onun yanında olan şeyleri bilgimizle kuşatmıştık.
Kral Fahd:
İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık.
Hasan Basri Çantay:
İşte (Zülkarneynin işi) böyle idi. Halbuki onun yanında (neler vardı) ki biz hepsini ilm (imiz) le kuşatmışızdır.
Muhammed Esed:
(Biz onları) işte böyle (bir yaşama tarzı içinde, böyle bir düzeyde bırakmıştık ve o da onları öylece kendi hallerine bıraktı;) ve muhakkak ki sınırsız bilgimizle Biz onun zihninden geçenleri kuşatmış bulunuyorduk.
Gültekin Onan:
İşte böyle, onun yanında "
Ali Fikri Yavuz:
İşte Zü’l-karneyn’in kudret ve saltanatı böyleydi. Halbuki onun yanında (asker ve harp vasıtaları gibi daha) neler vardı ki, biz, tamamını ilmimizle kuşatmışızdır.
Portekizce:
Assim foi, porque temos pleno conhecimento de tudo sobre ele.
İsveççe:
Så som [han fann dem, så lämnade han dem]; Vi hade kännedom om allt som rörde honom och [Vi stödde honom i allt].
Farsça:
[سرگذشت ذوالقرنین و ملت ها] این گونه [بود] ، و یقیناً ما به آنچه [از وسایل و امکانات مادی و معنوی] نزد او بود، احاطه [علمی ] داشتیم.
Kürtçe:
ھەر بەو شێوە بوو (بەسەرھاتی ذو القرنین) بێگومان ئێمە بەوەی ھەیبوو (لەبیریدا بوو) ئاگادار بووین
Özbekçe:
Ана шундай, батаҳқиқ, Биз унинг олдидаги нарсанинг хабарини иҳота қилдик. (Яъни, мағрибдаги ҳақ сўзлар ва ишлар машриқда ҳам жорий қилинди. Зулқарнайн мағрибда ҳукмронлик қилганидек, машриқда ҳам ҳукмронлик қилди. Биз, шубҳасиз, Зулқарнайннинг ҳузуридаги ҳамма нарсанинг хабарини тўлиқ биламиз.)
Malayca:
Demikianlah halnya; dan sesungguhnya Kami mengetahui secara meliputi akan segala yang ada padanya.
Arnavutça:
Kështu ka qenë ajo (ngjarja e Dhulkarnejnit). Na e kemi përfshirë tërë dijeninë se ç’ka pasur tek ai.
Bulgarca:
Така Ние обгръщаме със знание всичко, което е у него.
Sırpça:
Тако то би. А Ми обухватамо знањем све што је он поседовао.
Çekçe:
A tak tomu bylo a My jsme již obsáhli ve vědění Svém vše, co u něho bylo.
Urduca:
یہ حال تھا اُن کا، اور ذوالقرنین کے پاس جو کچھ تھا اُسے ہم جانتے تھے
Tacikçe:
Чунин буд. Ва мо бар аҳволи ӯ хабар дорем.
Tatarca:
Зүл-карнәенне мәшрыйкка ирештерүе дә мәгърибкә ирештерүе кебидер. Зул-карнәен кулында булган гаскәр, корал вә башка нәрсәләрне белем белән ихата кылдык.
Endonezyaca:
demikianlah. dan sesungguhnya ilmu Kami meliputi segala apa yang ada padanya.
Amharca:
(ነገሩ) እንደዚሁ ነው፡፡ እርሱም ዘንድ ባለው ነገር ሁሉ በእርግጥ በዕውቀት ከበብን፡፡
Tamilce:
(அவர்களுடைய நிலைமை) அப்படித்தான் (இருந்தது). மேலும், திட்டமாக அதனிடத்தில் இருந்தவற்றை நாம் ஆழமாக சூழ்ந்தறிந்தோம்.
Korece:
그는 그들을 그들대로 두었 으니 우리는 그가 하였던 것을 충분히 알았노라
Vietnamca:
Giống như thế, TA thực sự đã quán triệt mọi điều ở nơi Y.
Ayet Linkleri: