Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

18

Sûredeki Ayet No: 

92

Ayet No: 

2232

Sayfa No: 

303

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

ثُمَّ أَتْبَعَ سَبَبًا

Çeviriyazı: 

ŝümme etbe`a sebebâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Sonra yine bir yol tuttu.

Diyanet İşleri: 

Sonra yine bir yol tuttu.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Sonra gene bir yol tuttu.

Şaban Piriş: 

Sonra yoluna devam etti.

Edip Yüksel: 

Sonra yine bir yol tuttu.

Ali Bulaç: 

Sonra bir yol (daha) tuttu.

Suat Yıldırım: 

Sonra o başka bir yol tuttu.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Sonra diğer bir yolu takibe başladı.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sonra yine bir sebebi izledi.

Bekir Sadak: 

Artik Yecuc ve Mecuc onu ne asabildiler ve ne de delip gecebildiler.

İbni Kesir: 

Sonra da bir yol tuttu.

Adem Uğur: 

Sonra yine bir yol tuttu.

İskender Ali Mihr: 

Sonra (başka) bir sebebe tâbî oldu (yola koyuldu).

Celal Yıldırım: 

Sonra o başka bir yol tuttu.

Tefhim ul Kuran: 

(92-93) Sonra (yine) bir yol tuttu. Nihayet iki dağ arasına ulaştığı zaman orada hiç söz anlamayan bir kavim buldu.

Fransızca: 

Puis, il suivit (une autre) voie.

İspanyolca: 

Luego, siguió otro camino

İtalyanca: 

Seguì poi una via.

Almanca: 

Dann folgte er einem Weg.

Çince: 

随后,他又遵循一条路,

Hollandaca: 

En hij zette zijne reis voort van het zuiden naar het noorden.

Rusça: 

Потом он отправился в путь дальше.

Somalice: 

markaasuu raacay waddo,

Swahilice: 

Kisha akaifuata njia.

Uygurca: 

ئاندىن ئۇ (اﷲ ئۇنىڭغا قولايلىق قىلىپ بەرگەن) يولغا ماڭدى

Japonca: 

それからかれは(更に外の)一つの道を辿った。

Arapça (Ürdün): 

«ثم أتبع سببا».

Hintçe: 

(ग़रज़) उसने फिर एक और राह एख्तियार की

Tayca: 

แล้วเขาได้มุ่งไปอีกทางหนึ่ง(ไปทางเหนือ)

İbranice: 

ולאחר מכן הוא הלך בשביל אחר

Hırvatça: 

I on opet pođe.

Rumence: 

El urmă apoi un alt drum.

Transliteration: 

Thumma atbaAAa sababan

Türkçe: 

Sonra yine bir sebebi izledi.

Sahih International: 

Then he followed a way

İngilizce: 

Then followed he (another) way,

Azerbaycanca: 

Daha sonra o (Zülqərneyn) başqa bir yola (cənubdan şimala) üz tutub getdi.

Süleyman Ateş: 

Sonra yine bir yol tuttu.

Diyanet Vakfı: 

Sonra yine bir yol tuttu.

Erhan Aktaş: 

Sonra bir sebebe tâbi oldu.

Kral Fahd: 

Sonra yine bir yol tuttu.

Hasan Basri Çantay: 

Sonra yine bir yol tutdu.

Muhammed Esed: 

Ve o (böylece, doğru bir amaca ulaşmak için) bir kere daha, doğru aracı seçmiş oldu.

Gültekin Onan: 

Sonra bir yol (daha) tuttu.

Ali Fikri Yavuz: 

Sonra da (güneyden kuzeye doğru üçüncü) bir yol tuttu.

Portekizce: 

Então, seguiu (outro) rumo.

İsveççe: 

Därpå följde han en väg,

Farsça: 

سپس [با توسل به وسیله،] راهی را [برای سفر دیگر] دنبال کرد.

Kürtçe: 

پاشان گەڕایەوە بۆ ڕۆژھەڵات، وئەو ھۆکارانەی گرتەبەر کە خوای گەورە پێی دابوو

Özbekçe: 

Сўнгра у яна сабабга эргашди.

Malayca: 

kemudian ia berpatah balik menurut jalan yang lain.

Arnavutça: 

Dhe, ai përsëri shkoi (në një rrugë kah veriu).

Bulgarca: 

После той пак тръгна на път,

Sırpça: 

И он опет настави.

Çekçe: 

Po té sledoval další lano,

Urduca: 

پھر اس نے (ایک اور مہم کا) سامان کیا

Tacikçe: 

Боз ҳам роҳро пеш гирифт.

Tatarca: 

Соңра янә алып барып җиткерә торган сәбәпкә иярде.

Endonezyaca: 

Kemudian dia menempuh suatu jalan (yang lain lagi).

Amharca: 

ከዚያም (ወደ ሰሜን አቅጣጫ) መንገድን ቀጠለ፡፡

Tamilce: 

பிறகு, அவர் (மற்ற) ஒரு வழியைப் பின்தொடர்ந்(து அதில் ஓர் எல்லையை அடைந்)தார்.

Korece: 

그런 후 그는 또다른 길을 따라가다가

Vietnamca: 

Rồi Y lại đi hướng đến một nơi khác (ở giữa phía đông và phía tây).