
veyevme teḳûmü-ssâ`atü yevmeiẕiy yeteferraḳûn.
Türkçe:
Saat gelip çattığı gün, o gün, hepsi birbirinden ayrılacaktır.
İngilizce:
On the Day that the Hour will be established,- that Day shall (all men) be sorted out.
Fransızca:
Le jour où l'Heure arrivera, ce jour-là ils se sépareront [les uns des autres].
Almanca:
Und an dem Tag, wenn die Stunde anschlägt, an diesem Tag werden sie auseinandergehen.
Rusça:
В тот день, когда наступит Час, они (творения) разделятся.
Arapça:
وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَتَفَرَّقُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kıyamet saatinin gelip çattığı gün varya, o gün (inananlarla inanmayanlar) ayrılırlar.
Diyanet Vakfı:
Kıyamet kopacağı gün, işte o gün (müminlerle inkarcılar) birbirlerinden ayrılacaklardır.

feemme-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti fehüm fî ravḍatey yuḥberûn.
Türkçe:
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar bir bahçe içinde mutlu kılınırlar.
İngilizce:
Then those who have believed and worked righteous deeds, shall be made happy in a Mead of Delight.
Fransızca:
Ceux qui auront cru et accompli de bonnes oeuvres se réjouiront dans un jardin;
Almanca:
Also hinsichtlich derjenigen, die den Iman verinnerlicht und gottgefällig Gutes getan haben, diese sind in einem Garten, sie freuen sich.
Rusça:
Те, которые уверовали и совершали праведные деяния, будут радоваться (или слушать пение) в Райском саду.
Arapça:
فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَهُمْ فِي رَوْضَةٍ يُحْبَرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi iman edip salih ameller yapmış olanlara gelince, onlar bir bahçe içinde neşelenirler.
Diyanet Vakfı:
İman edip iyi işler yapanlara gelince, onlar, cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır.

veemme-lleẕîne keferû vekeẕẕebû biâyâtinâ veliḳâi-l'âḫirati feülâike fi-l`aẕâbi muḥḍarûn.
Türkçe:
İnkâr edip ayetlerimizi ve âhiret buluşmasını yalanlayanlara gelince, onlar azabın içinde hazır bulundurulurlar.
İngilizce:
And those who have rejected Faith and falsely denied our Signs and the meeting of the Hereafter,- such shall be brought forth to Punishment.
Fransızca:
et quant à ceux qui n'auront pas cru et auront traité de mensonges Nos signes ainsi que la rencontre de l'au-delà, ceux-là seront emmenés au châtiment.
Almanca:
Doch hinsichtlich derjenigen, die Kufr betrieben und Unsere Ayat und die Begegnung im Jenseits abgeleugnet haben, diese werden der Peinigung ausgeliefert.
Rusça:
А те, которые не уверовали и сочли ложью Наши знамения и встречу в Последней жизни, будут испытывать мучения.
Arapça:
وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَلِقَاءِ الْآخِرَةِ فَأُولَٰئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Âyetlerimizi ve âhiret buluşmasını yalan sayıp da küfredenlere gelince, işte onlar o zaman azab içinde hazır bulundurulurlar.
Diyanet Vakfı:
İnkar edenler, ayetlerimizi ve ahiret buluşmasını yalan sayanlar ise, işte onlar azapla yüzyüze bırakılacaklardır.

fesübḥâne-llâhi ḥîne tümsûne veḥîne tuṣbiḥûn.
Türkçe:
O halde tespih Allah için. Akşama erdiğinizde de sabaha erdiğinizde de...
İngilizce:
So (give) glory to Allah, when ye reach eventide and when ye rise in the morning;
Fransızca:
Glorifiez Allah donc, soir et matin !
Almanca:
Also subhanallah , wenn ihr in die Abendzeit und in die Morgenzeit hineingeht.
Rusça:
Славьте же Аллаха, когда для вас наступает вечер и когда наступает утро!
Arapça:
فَسُبْحَانَ اللَّهِ حِينَ تُمْسُونَ وَحِينَ تُصْبِحُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O halde akşama girdiğiniz zaman da, sabaha girdiğiniz zaman da tesbih Allah'ındır. (daima O, tesbih edilir).
Diyanet Vakfı:
Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur.

velehü-lḥamdü fi-ssemâvâti vel'arḍi ve`aşiyyev veḥîne tużhirûn.
Türkçe:
Göklerde ve yerde hamt da O'na; gün sonunda da öğleye erdiğinizde de.
İngilizce:
Yea, to Him be praise, in the heavens and on earth; and in the late afternoon and when the day begins to decline.
Fransızca:
A Lui toute louange dans les cieux et la terre, dans l'après-midi et au milieu de la journée .
Almanca:
Und Ihm gebührt alles Lob in den Himmeln und auf Erden nachts und wenn ihr in die Mittagszeit hineingeht.
Rusça:
Ему надлежит хвала на небесах и на земле. Славьте Его после полудня и в полдень!
Arapça:
وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Göklerde ve yerde, ikindileyin de, öğleye erdiğiniz zaman da hamd O'na mahsustur.
Diyanet Vakfı:
Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur.

yuḫricü-lḥayye mine-lmeyyiti veyuḫricü-lmeyyite mine-lḥayyi veyuḥyi-l'arḍa ba`de mevtihâ. vekeẕâlike tuḫracûn.
Türkçe:
Diriyi ölüden çıkarır O, ölüyü diriden çıkarır. Ölümünün ardından toprağa hayat verir. Siz de işte böyle çıkarılacaksınız.
İngilizce:
It is He Who brings out the living from the dead, and brings out the dead from the living, and Who gives life to the earth after it is dead: and thus shall ye be brought out (from the dead).
Fransızca:
Du mort, Il fait sortir le vivant, et du vivant, Il fait sortir le mort. Et Il redonne la vie à la terre après sa mort. Et c'est ainsi que l'on vous fera sortir (à la résurrection).
Almanca:
ER bringt das Lebendige vom Toten heraus, das Tote vom Lebendigen und belebt die Landschaft nach ihrem Tod. Und solcherart werdet ihr hervorgebracht.
Rusça:
Он выводит живое из мертвого и выводит мертвое из живого. Он оживляет землю после ее смерти, и таким же образом вы будете выведены из могил.
Arapça:
يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا ۚ وَكَذَٰلِكَ تُخْرَجُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır ve toprağa ölümünden sonra hayat verir. Sizler de işte öyle çıkarılacaksınız.
Diyanet Vakfı:
Ölüden diriyi, diriden de ölüyü O çıkarıyor; yeryüzünü ölümünün ardından O canlandırıyor. İşte siz de (kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız.

vemin âyâtihî en ḫaleḳaküm min türâbin ŝümme iẕâ entüm beşerun tenteşirûn.
Türkçe:
Onun ayetlerinden biri de sizi, topraktan yaratmış olmasıdır. Sonra siz bir insan türü oldunuz, her tarafa yayılıyorsunuz.
İngilizce:
Among His Signs in this, that He created you from dust; and then,- behold, ye are men scattered (far and wide)!
Fransızca:
Parmi Ses signes : Il vous a créés de terre, - puis, vous voilà des hommes qui se dispersent [dans le monde]-.
Almanca:
Auch zu Seinen Ayat zählt, daß ER euch aus Erde erschuf, dann - da seid ihr Menschen, die sich ausbreiten.
Rusça:
Среди Его знамений - то, что Он сотворил вас из земли. После этого вы стали родом человеческим и расселяетесь.
Arapça:
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ إِذَا أَنتُم بَشَرٌ تَنتَشِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O'nun âyetlerinden (kudretinin delillerinden)dir ki, sizi bir topraktan yarattı. Sonra da siz şimdi yeryüzünde dağılıp yayılan insanlar oluverdiniz.
Diyanet Vakfı:
Sizi topraktan yaratması, O'nun (varlığının) delillerindendir. Sonra siz, (her tarafa) yayılan insanlar oluverdiniz.

vemin âyâtihî en ḫaleḳa leküm min enfüsiküm ezvâcel liteskünû ileyhâ vece`ale beyneküm meveddetev veraḥmeh. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy yetefekkerûn.
Türkçe:
Onun ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ayetler vardır.
İngilizce:
And among His Signs is this, that He created for you mates from among yourselves, that ye may dwell in tranquillity with them, and He has put love and mercy between your (hearts): verily in that are Signs for those who reflect.
Fransızca:
Et parmi Ses signes Il a créé de vous, pour vous, des épouses pour que vous viviez en tranquillité avec elles et Il a mis entre vous de l'affection et de la bonté. Il y a en cela des preuves pour des gens qui réfléchissent.
Almanca:
Ebenso zu Seinen Ayat zählt, daß ER für euch von eurem Wesen Partnerwesen erschuf, damit ihr bei ihnen Geborgenheit findet. Und ER setzte zwischen euch Liebe und Barmherzigkeit. Gewiß, darin sind doch Ayat für Leute, die nachdenken.
Rusça:
Среди Его знамений - то, что Он сотворил из вас самих жен для вас, чтобы вы находили в них успокоение, и установил между вами любовь и милосердие. Воистину, в этом - знамения для людей размышляющих.
Arapça:
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yine O'nun âyetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratmış, aranıza bir sevgi ve merhamet koymuştur. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır.
Diyanet Vakfı:
Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.

vemin âyâtihî ḫalḳu-ssemâvâti vel'arḍi vaḫtilâfü elsinetiküm veelvâniküm. inne fî ẕâlike leâyâtil lil'`âlimîn.
Türkçe:
Göklerin ve yerin yaratılmasıyla dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun ayetlerindendir. Bunda, ilim sahipleri için elbette ibretler vardır.
İngilizce:
And among His Signs is the creation of the heavens and the earth, and the variations in your languages and your colours: verily in that are Signs for those who know.
Fransızca:
Et parmi Ses signes la création des cieux et de la terre et la variété de vos idiomes et de vos couleurs. Il y a en cela des preuves pour les savants.
Almanca:
Ebenfalls zählt zu Seinen Ayat die Schöpfung der Himmel und der Erde und die Vielfalt an euren Sprachen und euren Farben. Gewiß, darin sind doch Ayat für die Wissenden.
Rusça:
Среди Его знамений - сотворение небес и земли и различие ваших языков и цветов. Воистину, в этом - знамения для обладающих знанием.
Arapça:
وَمِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّلْعَالِمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yine göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu da O'nun âyetlerindendir. Şüphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardır.
Diyanet Vakfı:
O'nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır.

vemin âyâtihî menâmüküm billeyli vennehâri vebtigâüküm min faḍlih. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy yesme`ûn.
Türkçe:
Gece ve gündüz uyumanız, onun lütfundan nasip aramanız da O'nun ayetlerindendir. Bunda, işitebilen bir toplum için elbette ibretler vardır.
İngilizce:
And among His Signs is the sleep that ye take by night and by day, and the quest that ye (make for livelihood) out of His Bounty: verily in that are signs for those who hearken.
Fransızca:
Et parmi Ses signes votre sommeil la nuit et le jour, et aussi votre quête de Sa grâce. Il y a en cela des preuves pour des gens qui entendent.
Almanca:
Und zu Seinen Ayat zählt euer Schlaf während der Nacht und am Tag und euer Anstreben nach Seiner Gunst. Gewiß, darin sind doch Ayat für Leute, die hören.
Rusça:
Среди Его знамений - ваш ночной и дневной сон и ваши поиски Его милости. Воистину, в этом - знамения для людей слышащих.
Arapça:
وَمِنْ آيَاتِهِ مَنَامُكُم بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَابْتِغَاؤُكُم مِّن فَضْلِهِ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَسْمَعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yine gecede ve gündüzde uyumanız ve lütfundan nasib aramanız da O'nun âyetlerindendir. Şüphesiz ki bunda dinleyecek bir kavim için nice ibretler vardır.
Diyanet Vakfı:
Gece olsun gündüz olsun, uyumanız ve Allah'ın lütfundan (nasibinizi) aramanız da O'nun (varlığının) delillerindendir. Gerçekten bunda, işiten bir kavim için ibretler vardır.
Sayfalar
