
vemâ minnâ illâ lehû meḳâmüm ma`lûm.
Türkçe:
Bizim, istisnasız herbirimizin bilinen bir makamı vardır.
İngilizce:
(Those ranged in ranks say): "Not one of us but has a place appointed;
Fransızca:
Il n'y en a pas un, parmi nous, qui n'ait une place connue ;
Almanca:
Und es ist keiner unter uns (Engeln), außer daß es für ihn eine bekannte Stellung gibt.
Rusça:
Ангелы сказали: "У каждого из нас есть известное место.
Arapça:
وَمَا مِنَّا إِلَّا لَهُ مَقَامٌ مَّعْلُومٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Melekler): "Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler.
Diyanet Vakfı:
"(Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır."

veinnâ lenaḥnu-ṣṣâffûn.
Türkçe:
O saf saf dizilenler elbette biziz.
İngilizce:
And we are verily ranged in ranks (for service);
Fransızca:
nous sommes certes, les rangés en rangs;
Almanca:
Und gewiß, wir sind doch die Reihenden.
Rusça:
Воистину, мы выстраиваемся рядами.
Arapça:
وَإِنَّا لَنَحْنُ الصَّافُّونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Melekler): "Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler.
Diyanet Vakfı:
" Şüphesiz biz, orada sıra sıra dururuz."

veinnâ lenaḥnü-lmüsebbiḥûn.
Türkçe:
O durmadan tespih edenler elbette biziz.
İngilizce:
And we are verily those who declare (Allah's) glory!
Fransızca:
et c'est nous certes, qui célébrons la gloire [d'Allah].
Almanca:
Und gewiß, wir sind doch die Lobpreisenden.
Rusça:
Воистину, мы прославляем Аллаха".
Arapça:
وَإِنَّا لَنَحْنُ الْمُسَبِّحُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Melekler): "Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler.
Diyanet Vakfı:
"Ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz."

vein kânû leyeḳûlûn.
Türkçe:
O inkârcılar şunu da söylüyorlardı:
İngilizce:
And there were those who said,
Fransızca:
Même s'ils disaient :
Almanca:
Und sie pflegten doch zu sagen:
Rusça:
Они (мекканские многобожники) сказали:
Arapça:
وَإِن كَانُوا لَيَقُولُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk."
Diyanet Vakfı:
"Putperestler şöyle diyorlardı".

lev enne `indenâ ẕikram mine-l'evvelîn.
Türkçe:
"Eğer katımızda öncekilere verilenlerden bir öğüt/bir düşündürücü olsaydı,
İngilizce:
If only we had had before us a Message from those of old,
Fransızca:
"Si nous avions eu un Rappel de [nos] ancêtres,
Almanca:
"Verfügten wir doch über eine Ermahnung von den Früheren,
Rusça:
"Если бы у нас было напоминание от первых поколений,
Arapça:
لَوْ أَنَّ عِندَنَا ذِكْرًا مِّنَ الْأَوَّلِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk."
Diyanet Vakfı:
"Eğer öncekilere verilenlerden bizde de bir kitap olsaydı",

lekünnâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn.
Türkçe:
Elbette biz de Allah'ın samimi kullarından olurduk."
İngilizce:
We should certainly have been Servants of Allah, sincere (and devoted)!
Fransızca:
nous aurions été certes les serviteurs élus d'Allah !
Almanca:
so wären wir gewiß ALLAHs auserwählte Diener gewesen.
Rusça:
то мы непременно были бы избранными рабами Аллаха".
Arapça:
لَكُنَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk."
Diyanet Vakfı:
"Mutlaka Allah'ın ihlaslı kulları olurduk!".

fekeferû bih. fesevfe ya`lemûn.
Türkçe:
Fakat ardından onu inkâr ettiler. Yakında bilecekler.
İngilizce:
But (now that the Qur'an has come), they reject it: But soon will they know!
Fransızca:
Ils y ont mécru et ils sauront bientôt.
Almanca:
So betrieben sie Kufr an ihn. So werden sie noch wissen.
Rusça:
Они не уверовали в него, и скоро они узнают.
Arapça:
فَكَفَرُوا بِهِ ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat şimdi onu inkâr ettiler. Ama ilerde bileceklerdir.
Diyanet Vakfı:
İşte şimdi onu inkar ettiler. Ama ileride bileceklerdir!

veleḳad sebeḳat kelimetünâ li`ibâdine-lmürselîn.
Türkçe:
Yemin olsun, elçi olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz hükümleşmişti:
İngilizce:
Already has Our Word been passed before (this) to our Servants sent (by Us),
Fransızca:
En effet, Notre Parole a déjà été donnée à Nos serviteurs, les Messagers,
Almanca:
Und gewiß, bereits erging Unser Wort zu Unseren entsandten Dienern:
Rusça:
Нашим посланным рабам уже было сказано Наше Слово.
Arapça:
وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَلِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: "Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim ordularımız mutlaka galip geleceklerdir."
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir:

innehüm lehümü-lmenṣûrûn.
Türkçe:
Onlar, yardım görenlerin ta kendileri olacaklar.
İngilizce:
That they would certainly be assisted,
Fransızca:
que ce sont eux qui seront secourus,
Almanca:
"Gewiß, sie sind doch die Unterstützer.
Rusça:
Воистину, им будет оказана помощь.
Arapça:
إِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنصُورُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: "Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim ordularımız mutlaka galip geleceklerdir."
Diyanet Vakfı:
Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır.

veinne cündenâ lehümü-lgâlibûn.
Türkçe:
Ordularımız, galip gelenlerin ta kendileri olacaklar.
İngilizce:
And that Our forces,- they surely must conquer.
Fransızca:
et que Nos soldats auront le dessus.
Almanca:
Und gewiß, Unsere Schar sind doch die Sieger."
Rusça:
Воистину, Наше войско одержит победу.
Arapça:
وَإِنَّ جُندَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: "Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim ordularımız mutlaka galip geleceklerdir."
Diyanet Vakfı:
Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.
Sayfalar
