Sayfa 452

fetevelle `anhüm ḥattâ ḥîn.

Türkçe:
Bir vakte kadar onlardan yüz çevir!
İngilizce:
So turn thou away from them for a little while,
Fransızca:
éloigne-toi d'eux, jusqu'à un certain temps;
Almanca:
So wende dich von ihnen bis zu einer Zeit ab!
Rusça:
Отвернись же от них до определенного срока.
Arapça:
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّىٰ حِينٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onun için sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
Diyanet Vakfı:
Onun için sen bir süreye kadar onlara aldırma.

veebṣirhüm fesevfe yübṣirûn.

Türkçe:
Gözün, üstlerinde olsun; yakında görecekler.
İngilizce:
And watch them (how they fare), and they soon shall see (how thou farest)!
Fransızca:
et observe-les : ils verront bientôt !
Almanca:
Und gewähre ihnen Einblick, denn sie werden den Einblick haben.
Rusça:
Посмотри на них, и скоро они увидят.
Arapça:
وَأَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara (inecek azabı) gözetle. Yakında onlar da göreceklerdir.
Diyanet Vakfı:
Onların halini gör, onlar da görecekler.

efebi`aẕâbinâ yesta`cilûn.

Türkçe:
Azabımız gelsin diye acele mi ediyorlar?
İngilizce:
Do they wish (indeed) to hurry on our Punishment?
Fransızca:
Quoi ! est-ce Notre châtiment qu'ils cherchent à hâter ?
Almanca:
Fordern sie etwa mit Unserer Peinigung zur Eile auf?!
Rusça:
Неужели они торопят мучения от Нас?
Arapça:
أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ya şimdi onlar, bizim azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar?
Diyanet Vakfı:
Azabımızı acele mi istiyorlar?

feiẕâ nezele bisâḥatihim fesâe ṣabâḥu-lmünẕerîn.

Türkçe:
Azap, yurtlarına indiğinde, uyarılanların sabahı ne kötü olacaktır!
İngilizce:
But when it descends into the open space before them, evil will be the morning for those who were warned (and heeded not)!
Fransızca:
Quand il tombera dans leur place, ce sera alors un mauvais matin pour ceux qu'on a avertis !
Almanca:
Und käme sie auf ihre Landschaft herunter, so wäre erbärmlich der Morgen der Gewarnten.
Rusça:
Когда они сойдут на их участки, то скверно будет утро тех, кого предостерегали.
Arapça:
فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَاءَ صَبَاحُ الْمُنذَرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat (azabımız) onların sahasına indiği zaman, (o acı sonuçla) uyarılanların sabahı ne kötüdür!
Diyanet Vakfı:
Azap yurtlarına indiğinde, uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) sabahı ne kötü olur!

vetevelle `anhüm ḥattâ ḥîn.

Türkçe:
Yüz çevir onlardan belli bir vakte kadar!
İngilizce:
So turn thou away from them for a little while,
Fransızca:
Et éloigne-toi d'eux jusqu'à un certain temps;
Almanca:
So wende dich von ihnen bis zu einer Zeit ab!
Rusça:
Отвернись же от них до определенного срока.
Arapça:
وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّىٰ حِينٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yine sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
Diyanet Vakfı:
Sen bir zamana kadar onlara aldırma.

veebṣir fesevfe yübṣirûn.

Türkçe:
Ve gör neler olacak. Onlar da görecekler.
İngilizce:
And watch (how they fare) and they soon shall see (how thou farest)!
Fransızca:
et observe; ils verront bientôt !
Almanca:
Und blicke ein, denn sie werden den Einblick haben.
Rusça:
Посмотри, и скоро они увидят.
Arapça:
وَأَبْصِرْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(İnecek azabı) gözetle! Yakında onlar da göreceklerdir.
Diyanet Vakfı:
Onların halini gör, onlar da göreceklerdir.

sübḥâne rabbike rabbi-l`izzeti `ammâ yeṣifûn.

Türkçe:
Senin Rabbinin, o ululuk ve kudretin Rabbinin şanı yücedir onların verdiği sıfatlardan...
İngilizce:
Glory to thy Lord, the Lord of Honour and Power! (He is free) from what they ascribe (to Him)!
Fransızca:
Gloire à ton Seigneur, le Seigneur de la puissance. Il est au-dessus de ce qu'ils décrivent !
Almanca:
Gepriesen-erhaben ist dein HERR, Der HERR der Würde, über das, was sie erdichten,
Rusça:
Твой Господь, Господь могущества, пречист и далек от того, что они приписывают Ему.
Arapça:
سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Senin güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir.
Diyanet Vakfı:
Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir.

veselâmün `ale-lmürselîn.

Türkçe:
Selam olsun tüm hak elçilerine!...
İngilizce:
And Peace on the messengers!
Fransızca:
Et paix sur les Messagers,
Almanca:
und Salam sei über die Gesandten
Rusça:
Мир посланникам!
Arapça:
وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun.
Diyanet Vakfı:
Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun!

velḥamdü lillâhi rabbi-l`âlemîn.

Türkçe:
Hamt olsun âlemlerin Rabbi Allah'a!...
İngilizce:
And Praise to Allah, the Lord and Cherisher of the Worlds.
Fransızca:
et louange à Allah, Seigneur de l'univers !
Almanca:
und alhamdulillah: Alles Lob gebührt ALLAH, Dem HERRN aller Schöpfung.
Rusça:
Хвала Аллаху, Господу миров!
Arapça:
وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
Diyanet Vakfı:
Alemlerin Rabbi olan Allah'a da hamd olsun!

Sayfalar

Sayfa 452 beslemesine abone olun.