Sayfa 371

vec`al lî lisâne ṣidḳin fi-l'âḫirîn.

Türkçe:
"Sonradan gelecekler arasında benimle ilgili doğru/isabetli bir dil oluştur."
İngilizce:
Grant me honourable mention on the tongue of truth among the latest (generations);
Fransızca:
fais que j'aie une mention honorable sur les langues de la postérité;
Almanca:
Und gewähre mir eine Zunge der Wahrhaftigkeit bei den Nachkömmlingen!
Rusça:
Оставь обо мне правдивую молву в последующих поколениях!
Arapça:
وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra gelecekler içinde beni doğrulukla anılanlardan eyle!
Diyanet Vakfı:
Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle!

vec`alnî miv veraŝeti cenneti-nne`îm.

Türkçe:
"Beni, nimetlerle dolu cennetin mirasçılarından kıl."
İngilizce:
Make me one of the inheritors of the Garden of Bliss;
Fransızca:
et fais de moi l'un des héritiers du Jardin des délices.
Almanca:
Und mache mich von den Erben der Dschanna desWohlergehens!
Rusça:
Сделай меня одним из наследников Сада блаженства!
Arapça:
وَاجْعَلْنِي مِن وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!
Diyanet Vakfı:
Beni, Naim cennetinin varislerinden kıl.

vagfir liebî innehû kâne mine-ḍḍâllîn.

Türkçe:
"Babamı da affet. Çünkü o, sapmışlardandır."
İngilizce:
Forgive my father, for that he is among those astray;
Fransızca:
et pardonne à mon père : car il a été du nombre des égarés;
Almanca:
Und vergib meinem Vater. Er war gewiß von den Irrenden.
Rusça:
Прости моего отца, ибо он был одним из заблудших!
Arapça:
وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Babamı da bağışla, çünkü o yanlış gidenlerdendir.
Diyanet Vakfı:
Babamı da bağışla (ona tevbe ve iman nasip et). Çünkü o sapıklardandır.

velâ tuḫzinî yevme yüb`aŝûn.

Türkçe:
"Herkesin diriltileceği gün beni utandırma."
İngilizce:
And let me not be in disgrace on the Day when (men) will be raised up;-
Fransızca:
et ne me couvre pas d'ignominie, le jour où l'on sera ressuscité,
Almanca:
Und lasse mich nicht erniedrigt werden an dem Tag, wenn sie erweckt werden.
Rusça:
И не позорь меня в День воскресения -
Arapça:
وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(İnsanların) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme.
Diyanet Vakfı:
(İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcup etme.

yevme lâ yenfe`u mâlüv velâ benûn.

Türkçe:
"Bir gündür ki o, ne mal fayda verir ne oğullar."
İngilizce:
The Day whereon neither wealth nor sons will avail,
Fransızca:
le jour où ni les biens, ni les enfants ne seront d'aucune utilité,
Almanca:
An dem Tag, wenn weder Vermögen nützt noch Kinder,
Rusça:
в тот день, когда ни богатство, ни сыновья не принесут пользы никому,
Arapça:
يَوْمَ لَا يَنفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!
Diyanet Vakfı:
O gün, ne mal fayda verir ne de evlat.

illâ men ete-llâhe biḳalbin selîm.

Türkçe:
"Yalnız temiz bir kalple Allah'a varan kurtulur."
İngilizce:
But only he (will prosper) that brings to Allah a sound heart;
Fransızca:
sauf celui qui vient à Allah avec un cœur sain".
Almanca:
außer dem, der zu ALLAH mit einem reinen Herz kam."
Rusça:
кроме тех, которые предстанут перед Аллахом с непорочным сердцем".
Arapça:
إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer).
Diyanet Vakfı:
Ancak Allah'a kalb-i selim (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur).

veüzlifeti-lcennetü lilmütteḳîn.

Türkçe:
Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır.
İngilizce:
To the righteous, the Garden will be brought near,
Fransızca:
On rapprochera alors le Paradis pour le pieux.
Almanca:
Und die Dschanna wurde den Muttaqi näher gebracht.
Rusça:
Рай будет приближен к богобоязненным,
Arapça:
وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(O gün) Cennet müttakilere yaklaştırılmıştır.
Diyanet Vakfı:
(O gün) cennet, takva sahiplerine yaklaştırılır.

vebürrizeti-lceḥîmü lilgâvîn.

Türkçe:
Cehennem de şımarıp azanların karşısına getirilir.
İngilizce:
And to those straying in Evil, the Fire will be placed in full view;
Fransızca:
et l'on exposera aux errants la Fournaise,
Almanca:
Und die Hölle wurde den Fehlgehenden hervorgebracht.
Rusça:
а Ад будет ясно показан заблудшим.
Arapça:
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِلْغَاوِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Azgınlar için de cehennem hortlatılmıştır.
Diyanet Vakfı:
Cehennem de azgınlara apaçık gösterilir.

veḳîle lehüm eyne mâ küntüm ta`büdûn.

Türkçe:
Denir ki onlara: "O ibadet ettikleriniz nerede?"
İngilizce:
And it shall be said to them: 'Where are the (gods) ye worshipped-
Fransızca:
et on leur dira : "Où sont ceux que vous adoriez,
Almanca:
Und ihnen wurde gesagt: "Wo ist das, dem ihr gedient habt
Rusça:
Им скажут: "Где же те, кому вы поклонялись
Arapça:
وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.
Diyanet Vakfı:
Onlara: Allah'tan gayrı taptıklarınız hani nerede? denilir.

min dûni-llâh. hel yenṣurûneküm ev yenteṣirûn.

Türkçe:
"Allah'ın dışındakiler, size yardım ediyorlar mı? Peki, kendilerine yardımları dokunuyor mu?"
İngilizce:
Besides Allah? Can they help you or help themselves?'
Fransızca:
en dehors d'Allah ? vous secourent-ils ? ou se secourent-ils eux-mêmes ? "
Almanca:
anstelle von ALLAH? Können sie euch beistehen oder gar siegen?!"
Rusça:
наряду с Аллахом? Помогут ли они вам и помогут ли они себе?"
Arapça:
مِن دُونِ اللَّهِ هَلْ يَنصُرُونَكُمْ أَوْ يَنتَصِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.
Diyanet Vakfı:
Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine (olsun) yardımları dokunuyor mu?.

Sayfalar

Sayfa 371 beslemesine abone olun.