Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ لَمْ يَكُنِ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ مُنفَكِّينَ حَتَّىٰ تَأْتِيَهُمُ الْبَيِّنَةُ
Çeviriyazı:
lem yeküni-lleẕîne keferû min ehli-lkitâbi velmüşrikîne münfekkîne ḥattâ te'tiyehümü-lbeyyineh.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kitap ehlinden ve müşriklerden (Hakk'ı) tanımayanlar, kendilerine açık delil gelinceye kadar inkârlarından ayrılacak değillerdi.
Diyanet İşleri:
Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Vaz geçemezlerdi kafirlikten kitap ehlinden kafir olanlar ve şirk koşanlar, kendilerine apaçık kesin bir delil gelmedikçe.
Şaban Piriş:
Kitap ehlinden ve müşriklerden kâfirler, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar (küfürlerinden) ayrılacak değiller.
Edip Yüksel:
Kitap halkının inkarcıları ve putperestler, kendilerine açık delil/kanıt gelmesine rağmen yollarını terketmezler.
Ali Bulaç:
Kitap Ehlinden ve müşriklerden inkar edenler, kendilerine apaçık bir delil gelinceye kadar, (bulundukları durumdan) kopup-ayrılacak değillerdi.
Suat Yıldırım:
Gerek Ehl-i kitaptan, gerek müşriklerden olan kâfirler, kendilerine o açık ve kesin delil gelmedikçe, inkârlarından ayrılacak değillerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ehl-i kitaptan ve müşriklerden kâfir olanlar kendilerine apaçık bir hüccet gelinceye değin (küfürlerinden) ayrılacak değillerdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ehlikitap'tan küfre sapanlarla müşrikler, kendilerine beyyine/açık kanıt gelinceye kadar çözülüp ayrılacak değillerdi.
Bekir Sadak:
Fakat, inanip yararli is isleyenler, iste onlar da, yaratiklarin en iyileridirler.
İbni Kesir:
Kitab ehlinden ve müşriklerden küfredenler, kendilerine apaçık bir huccet gelinceye kadar vazgeçecek değillerdi.
Adem Uğur:
Apaçık delil kendilerine gelinceye kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden inkârcılar (küfürden) ayrılacak değillerdi.
İskender Ali Mihr:
Kitap ehlinden ve müşriklerden kâfir olanlar, kendilerine beyyine (açık delil) gelinceye kadar (küfürlerinden) ayrılacak değillerdir.
Celal Yıldırım:
(1-2-3) Kitap Ehli (Yahudi ve Hıristiyanlar) ve müşrikler (Allah´a i ortak koşanlar)dan küfre sapanlar, kendilerine açık ve kesin delil
Tefhim ul Kuran:
Kitap ehlinden ve müşriklerden küfre sapanlar kendilerine apaçık bir delil gelinceye kadar, (bulundukları durumdan) kopup ayrılacak değillerdi.
Fransızca:
Les infidèles parmi les gens du Livre, ainsi que les Associateurs, ne cesseront pas de mécroire jusqu'à ce que leur vienne la Preuve évidente :
İspanyolca:
Los que no creen, tanto gente de la Escritura como asociadores, no podían renunciar hasta que les viniera la prueba clara:
İtalyanca:
I miscredenti fra la gente della Scrittura e gli associatori, non cesseranno, finché che non giunga loro la Prova Evidente.
Almanca:
Diejenigen von den Schriftbesitzern, die Kufr betrieben haben, und die Muschrik werden nicht loslassen, bis zu ihnen die Deutlichkeit kommt,
Çince:
信奉天经者和以物配主者,他们中不信道的人没有离开自己原有的信仰,直到明证来临他们。
Hollandaca:
De ongeloovigen onder hen, aan wie de schriften werden gegeven en onder de afgodendienaars wankelden niet, dan nadat het duidelijke teeken tot hen was gekomen;
Rusça:
Неуверовавшие люди Писания и многобожники не расстались с неверием, пока к ним не явилось ясное знамение -
Somalice:
Ma aha Kuwii Gaaloobay ee ahaa ehlu kitaabka (Yahuud iyo Nasaara) iyo Gaaladii kuwo ka taga (xumaanta) intuu uga yimaaddo wax cad (xuja ah).
Swahilice:
Hawakuwa walio kufuru miongoni mwa Watu wa Kitabu na washirikina waache walio nayo mpaka iwajie bayana,
Uygurca:
ئەھلى كىتابتىن (يەنى يەھۇدىيلار ۋە ناسارالاردىن) كاپىر بولغانلار ۋە مۇشرىكلار ئۆزلىرىگە روشەن دەلىل كەلگەنگە قەدەر كۇفرىدىن ئايرىلغۇچى بولمىدى
Japonca:
啓典の民の中(真理を)拒否した者も多神教徒も,かれらに明証が来るまで,(道から)離れようとしなかった。
Arapça (Ürdün):
«لم يكن الذين كفروا من» للبيان «أهل الكتاب والمشركين» أي عبدة الأصنام عطف على أهل «منفكين» خبر يكن، أي زائلين عما هم عليه «حتى تأتيهم» أي أتتهم «البينة» أي الحجة الواضحة وهي محمد صلى الله عليه وسلم.
Hintçe:
अहले किताब और मुशरिकों से जो लोग काफिर थे जब तक कि उनके पास खुली हुई दलीलें न पहुँचे वह (अपने कुफ्र से) बाज़ आने वाले न थे
Tayca:
บรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาในหมู่อะฮฺลุลกิตาบและพวกบูชาเจว็ดนั้นจะไม่พ้นจาก (หลักศรัทธาของพวกเขา) จนกว่าจะได้มีหลักฐานอันชัดแจ้งมายังพวกเขา
İbranice:
אלה אשר כפרו, מבין אנשי הספר ,והמשתפים (עבודה זרה,) לא נטשו את כפירתם עד אשר הוצגה בפניהם ההוכחה
Hırvatça:
Nisu se oni od sljedbenika Knjige koji ne vjeruju i višebošci okanili, sve dok im nije došao dokaz jasni:
Rumence:
Cei dintre oamenii Cărţii care tăgăduiesc, precum şi închinătorii la idoli, nu se vor răsfira până ce nu le va veni dovada desluşită:
Transliteration:
Lam yakuni allatheena kafaroo min ahli alkitabi waalmushrikeena munfakkeena hatta tatiyahumu albayyinatu
Türkçe:
Ehlikitap'tan küfre sapanlarla müşrikler, kendilerine beyyine/açık kanıt gelinceye kadar çözülüp ayrılacak değillerdi.
Sahih International:
Those who disbelieved among the People of the Scripture and the polytheists were not to be parted [from misbelief] until there came to them clear evidence -
İngilizce:
Those who reject (Truth), among the People of the Book and among the Polytheists, were not going to depart (from their ways) until there should come to them Clear Evidence,-
Azerbaycanca:
Kitab əhlindən (yəhudilərdən və xaçpərəstlərdən) kafir olanlar və müşriklər özlərinə açıq-aşkar bir dəlil gəlməyənə qədər (dinlərindən) ayrılan deyildilər.
Süleyman Ateş:
Kitap ehlinden ve müşriklerden (hakk'ı) tanımayanlar, kendilerine açık kanıt gelinceye dek (halleri üzere) bırakılacak değillerdi (mutlaka kendilerine açıklama gelecekti).
Diyanet Vakfı:
Apaçık delil kendilerine gelinceye kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden inkarcılar (küfürden) ayrılacak değillerdi.
Erhan Aktaş:
Kitâp Ehli’nden ve Müşriklerden Kâfirler kendilerine beyyine(1) gelmeden ayrılığa düşmüş değillerdi.
Kral Fahd:
Apaçık delil kendilerine gelinceye kadar ehli kitaptan ve müşriklerden inkârcılar (küfürden) ayrılacak değillerdi.
Hasan Basri Çantay:
(1-2-3) Kitablardan ve müşriklerden küfredenler kendilerine apaçık bir hüccet, (ya´nî) içinde (kitabların) en doğru (hükümleri) yazılı, (baatıldan âzâde ve) temiz sahîfeleri okuyacak Allahdan bir peygamber gelinceye kadar (gûyâ intizaar edeceklerdi, dînlerinden) ayrılacak değillerdi.
Muhammed Esed:
Hakikati inkara şartlanmış olanlar, -ister geçmiş vahyin mensuplarından isterse Allah´tan başkasına da ilahlık yakıştıranlardan (olsunlar)- kendilerine hakikatin açık kanıtları gelmeden (O´nun tarafından) gözden çıkarılacak değillerdir,
Gültekin Onan:
Kitap ehlinden ve müşriklerden küfredenler kendilerine apaçık bir delil gelinceye kadar (bulundukları durumdan) kopup ayrılacak değillerdi.
Ali Fikri Yavuz:
Ehl-i kitab (Yahûdi’lerle Hristiyanlar) ve müşriklerden (putlara tapanlardan) o kafir olanlar, kendilerine açık bir hüccet gelinceye kadar (üzerinde bulundukları dinden) ayrılacak değillerdi.
Portekizce:
Os incrédulos, entre os adeptos do Livro, bem como os idólatras, não desistiriam da sua religião, a não ser quando lhes chegasse a Evidência:
İsveççe:
DE SOM framhärdar i att förneka sanningen, antingen de är efterföljare av äldre tiders uppenbarelser eller sådana som sätter gudar vid Guds sida, utestängdes inte [från Guds nåd] förrän det klara vittnesbördet hade nått dem -
Farsça:
کافران از اهل کتاب و مشرکان [از آیین خود] جدا نمی شدند تا آن دلیل روشن برای آنان بیاید.
Kürtçe:
ئەوانەی کە بێ بڕوا بوون لە خاوەن نامە وبت پەرستان دەستیان ھەڵنەگرت(لەو بێ بڕواییە) تا نیشانە ڕوونەکەیان بۆ ھات
Özbekçe:
Аҳли китоб ва мушриклардан бўлган куфр келтирганларга «баййина» келмагунча ажралмасдилар.
Malayca:
Orang-orang yang kafir dari Ahli Kitab (Yahudi dan Nasrani) serta orang-orang musyrik, tidak akan terlepas (dari kepercayaan dan amalan masing-masing) sehingga datang kepada mereka bukti yang jelas nyata, -
Arnavutça:
Nuk u larguan nga feja e tyre – mohuesit, që ishin nga idhtarët e Librit, si dhe paganët, deri sa ju erdhi argumenti i qartë:
Bulgarca:
Онези от хората на Писанието и съдружаващите, които не вярваха, не се разделиха [с неверието си], докато при тях не дойде ясният знак -
Sırpça:
Нису се неверници између следбеника Књиге и незнанобожаца раздвојили, све док им није дошао јасни доказ:
Çekçe:
Ti, kdož z vlastníků Písma a z modloslužebníků jsou nevěřícími, se nezačali uvolňovat, pokud k nim nepřišel důkaz jasný,
Urduca:
اہل کتاب اور مشرکین میں سے جو لوگ کافر تھے (وہ اپنے کفر سے) باز آنے والے نہ تھے جب تک کہ ان کے پاس دلیل روشن نہ آ جائے
Tacikçe:
Кофирони аҳли китоб ва мушрикон даст барнадоранд (аз куфри худ), то барояшон хуҷҷате равшан биёяд —
Tatarca:
Китаби кәферләр һәм китапсыз мөшрикләр, көферлекләреннән аерылмадылар, хәтта хакның хаклыгын вә батылның батыллыгын ачык аңлатучы вә хакны батылдан ачык аеручы Коръән килгәнгә чаклы.
Endonezyaca:
Orang-orang kafir yakni ahli Kitab dan orang-orang musyrik (mengatakan bahwa mereka) tidak akan meninggalkan (agamanya) sebelum datang kepada mereka bukti yang nyata,
Amharca:
እነዚያ ከመጽሐፉ ባለቤቶች ከአጋሪዎቹም የካዱት ግልጹ አስረጅ እስከ መጣላቸው ድረስ (ከነበሩበት ላይ) ተወጋጆች አልነበሩም፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக நாம் இதை ‘கத்ர்’ இரவில் இறக்கினோம்.
Korece:
성서의 백성들 가운데 진리 를 거역한 자들과 불신자들은 분 명한 예증이 그들에게 이를 때 까지 그들은 길을 떠나려 하지 아니 하였노라
Vietnamca:
Những kẻ không tin thuộc dân Kinh Sách và những kẻ thờ đa thần sẽ không chịu từ bỏ (tín ngưỡng của chúng) cho đến khi có bằng chứng rõ ràng đến với chúng.
Ayet Linkleri: