Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

9

Sûredeki Ayet No: 

78

Ayet No: 

1313

Sayfa No: 

199

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُمْ وَأَنَّ اللَّهَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ

Çeviriyazı: 

elem ya`lemû enne-llâhe ya`lemü sirrahüm venecvâhüm veenne-llâhe `allâmü-lguyûb.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah'ın, onların sırlarını da, fısıltılarını da bilip durduğunu ve Allah'ın bütün bilinmeyenleri bildiğini hâlâ öğrenemediler mi?

Diyanet İşleri: 

İkiyüzlüler, Allah'ın onların sırlarını ve gizli toplantılarını bildiğini, Allah'ın görünmeyenleri bilen olduğunu bilmiyorlar mıydı?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hala da bilmezler mi ki Allah, şüphe yok ki onların gizlediklerini de bilir, fısıltıyla konuşup aralarında gizli kalan sözlerini de ve şüphe yok ki gizli şeyleri en iyi bilen, Allah'tır.

Şaban Piriş: 

Allah’ın onların sırlarını ve fısıltılarını bildiğini bilmiyorlar mı? Allah gaybları çok iyi bilendir.

Edip Yüksel: 

Bilmezler mi ki, ALLAH onların hem gizlediklerini hem açıkladıklarını bilir ve ALLAH tüm gizlileri Bilendir?

Ali Bulaç: 

Onlar bilmiyorlar mı ki, elbette Allah, onların gizli tuttuklarını da, fısıldaştıklarını da biliyor. Gerçekten Allah, gaybın bilgisine sahip olandır.

Suat Yıldırım: 

O münafıklar hâlâ anlamadılar mı ki Allah onların sözlerini de, fısıldaşmalarını da bilir hem Allah bütün gaybleri tam tamına bilir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Daha bilmediler mi ki, Allah Teâlâ, onların sırlarını da fısıltılarını da muhakkak ki bilir. Ve şüphe yok ki, Allah Teâlâ gaybleri pek iyi bilendir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bilmediler mi ki, Allah onların sırrını da fısıldaşmalarını da bilir; Allah gaybları çok iyi bilendir.

Bekir Sadak: 

Allah seni geri dondurup, onlardan bir toplulukla karsilastirdigi zaman , senden savasa cikmak icin izin isterlerse, de ki: «Benimle asla cikamayacaksiniz, benim yanimda hicbir dusmanla savasmiyacaksiniz

İbni Kesir: 

Bilmezler mi ki

Adem Uğur: 

(Münafıklar), Allah´ın, onların sırrını da fısıltılarını da bildiğini ve gaybları (gizli şeyleri) çok iyi bilen olduğunu hâla anlamadılar mı?

İskender Ali Mihr: 

Allah´ın, onların sırlarını ve fısıldaşmalarını bildiğini bilmiyorlar mı? Ve muhakkak ki

Celal Yıldırım: 

Bilmezler mi ki, Allah onların sırlarını da, gizli toplantı ve fısıltılarını da bilir. Allah gaybleri de yeterince bilendir.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar bilmiyorlar mı ki, elbette Allah, onların gizli tuttuklarını da, fısıldaştıklarını da biliyor. Gerçekten Allah, gaybın bilgisine sahip olandır.

Fransızca: 

Ne savent-ils pas qu'Allah connaît leur secret et leurs conversations confidentielles et qu'Allah connaît parfaitement les (choses) inconnaissables.

İspanyolca: 

¿No saben que Alá conoce sus secretos y sus conciliábulos, y que Alá conoce a fondo las cosas ocultas?

İtalyanca: 

Non sanno che Allah conosce i loro segreti e i loro conciliaboli e che Allah è il supremo conoscitore delle [cose] invisibili?

Almanca: 

Wußten sie etwa nicht, daß ALLAH gewiß ihre Heimlichkeiten und ihre Tuscheleien genau kennt, und daß ALLAH gewiß Der Allwissende über das Verborgene ist?!

Çince: 

难道他们不晓得真主是知道他们的隐情和密谋的,是深知一切幽玄的吗?难道他们不晓得吗?

Hollandaca: 

Weten zij dan niet, dat God kent wat zij verbergen en hunne onderlinge gesprekken, en dat God alle geheimen kent?

Rusça: 

Разве они не знали, что Аллаху известны их секреты и тайные беседы и что Аллах является Ведающим сокровенное?

Somalice: 

miyeyna ogayn in Eebe ogyahay qarsoodigooda iyo muuqooda iyo in Eebe ogyahay waxa maqan.

Swahilice: 

Je, hawajui kwamba Mwenyezi Mungu anajua siri zao na minong'ono yao, na kwamba Mwenyezi Mungu ni Mwenye kuyajua sana ya ghaibu?

Uygurca: 

اﷲ نىڭ ئۇلارنىڭ ئىچكى سىرلىرىنى، (ئۆزئارا قىلىشقان) يوشۇرۇن سۆزلىرىنى بىلىپ تۇرىدىغانلىقىنى، پۈتۈن غەيبلەرنى چوڭقۇر بىلىدىغانلىقىنى ئۇلار ئۇقمامدۇ؟

Japonca: 

かれらはアッラーが,かれらの隠し(た考え)も秘密の相談も,知っておられることを知らないのか。またアッラーが,見得ないこと凡てを熟知されている(ことを)。

Arapça (Ürdün): 

«ألم يعلموا» أي المنافقون «أن الله يعلم سرهم» ما أسروه في أنفسهم «ونجواهم» ما تناجوا به بينهم «وأنّ الله علام الغيوب» ما غاب عن العيان ولما نزلت آية الصدقة جاء رجل فتصدق بشيء كثير فقال المنافقون: مُراءٍ وجاء رجل فتصدق بصاع فقالوا: إنّ الله غني عن صدقة هذا فنزل.

Hintçe: 

क्या वह लोग इतना भी न जानते थे कि ख़ुदा (उनके) सारे भेद और उनकी सरगोशी (सब कुछ) जानता है और ये कि ग़ैब की बातों से ख़ूब आगाह है

Tayca: 

“พวกเขามิได้รู้ดอกหรือว่า แท้จริงอัลลอฮ์นั้นทรงรู้ความเร้นลับของพวกเขา และการพูดซุบซิบของพวกเขา และแท้จริงอัลลอฮ์ เป็นผู้ทรงรอบรู้ในซึ่งสิ่งเร้นลับทั้งหลาย”

İbranice: 

האם אינם יודעים כי אלוהים יודע את מה שהם מסתירים ואת סוד שיחם? ואכן אלוהים יודע את הנסתרות

Hırvatça: 

Zar oni ne znaju da Allah zna ono što oni u sebi kriju, ono o čemu se sašaptavaju i da je Allah znalac svega što je čulima nedokučivo.

Rumence: 

Ei nu ştiu că Dumnezeu le cunoaşte secretele şi sfaturile. Dumnezeu este Cunoscător al Tainelor!

Transliteration: 

Alam yaAAlamoo anna Allaha yaAAlamu sirrahum wanajwahum waanna Allaha AAallamu alghuyoobi

Türkçe: 

Bilmediler mi ki, Allah onların sırrını da fısıldaşmalarını da bilir; Allah gaybları çok iyi bilendir.

Sahih International: 

Did they not know that Allah knows their secrets and their private conversations and that Allah is the Knower of the unseen?

İngilizce: 

Know they not that Allah doth know their secret (thoughts) and their secret counsels, and that Allah knoweth well all things unseen?

Azerbaycanca: 

Məgər (o münafiqlər) bilmirdilər ki, Allah onların (ürəklərindəki) sirlərini də bilir, gizli danışıqlarını da. Və Allah qeybləri (gizli şeyləri) çox gözəl biləndir?!

Süleyman Ateş: 

Bilmediler mi ki Allah, onların sırlarını ve gizli konuşmalarını bilir ve Allah, gizlileri bilendir?

Diyanet Vakfı: 

(Münafıklar), Allah'ın, onların sırrını da fısıltılarını da bildiğini ve gaybları (gizli şeyleri) çok iyi bilen olduğunu hala anlamadılar mı?

Erhan Aktaş: 

Bilmiyorlar mı ki, Allah onların sırlarını da fısıldaşmalarını da bilmektedir. Allah, gaybı bilendir.

Kral Fahd: 

(Münafıklar), Allah'ın, onların sırrını da fısıltılarını da bildiğini ve gaybları (gizli şeyleri) çok iyi bilen olduğunu hâla anlamadılar mı?

Hasan Basri Çantay: 

(Münafıklar) halâ bitmediler mi ki Allah, şübhesiz onların içlerinde gizlediklerini de, fısıltılarını da biliyor ve muhakkak ki Allah, gayıbları çok iyi bilendir.

Muhammed Esed: 

Bilmiyorlar mı ki, onların (bütün o) sırlarından, (bütün o) gizli görüşmelerinden Allahın haberi var? (Ve yine bilmiyorlar mı ki,) Allah, insan idrakini aşan şeyler hakkında eksiksiz bilgi sahibidir?

Gültekin Onan: 

Onlar bilmiyorlar mı ki, elbette Tanrı, onların gizli tuttuklarını da, fısıldaştıklarını da biliyor. Gerçekten Tanrı, gaybın bilgisine sahip olandır.

Ali Fikri Yavuz: 

Hâlâ (o münafıklar) bilmediler mi ki, Allah, onların gizledikleri sırları da bilir, fısıltılarını da... Allah, bütün gaibleri kemâliyle bilendir.

Portekizce: 

Ignoram, acaso, que Deus bem conhece os seus segredos e as suas confidências e é Conhecedor do Incognoscível?

İsveççe: 

Vet de inte att Gud känner deras tysta tankar och deras hemliga överläggningar, och att Han har full kännedom om allt som är dolt [för människor]

Farsça: 

آیا ندانستند که خدا اسرار و پنهان سخن گفتن آنان را می داند و قطعاً خدا دانای به همه نهان هاست؟!

Kürtçe: 

ئایا نەیان زانیوە کەبێگومان خوا ئاگادارە بەنھێنی و چپەیان بەڕاستی خوا ئەو پەڕیڕادە ئاگاو زانایە بەشاراوە و پەنھانەکان

Özbekçe: 

Улар Аллоҳ уларнинг сирларини ҳам, яширин гапларини ҳам албатта билишини ва Аллоҳ, албатта, ғайбларни билгувчи зот эканини билмасмидилар?

Malayca: 

Tidakkah mereka mengetahui bahawa Allah sentiasa mengetahui apa yang mereka rahsiakan serta apa yang mereka bisikkan, dan bahawasanya Allah Maha Mengetahui akan perkara-perkara yang ghaib?

Arnavutça: 

Vallë, a nuk e dinë ata, se Perëndia i di sekretet e tyre dhe bisedat e fshehta. Me të vërtetë, Perëndia është Ai, që i di të gjitha fshehtësitë.

Bulgarca: 

Нима не знаеха, че Аллах знае какво потулват и скришом шепнат, и че Аллах е Всезнаещия тайните?

Sırpça: 

Зар они не знају да Аллах зна оно што они у себи крију и оно о чему се сашаптавају и да Аллах Зна све скривено?

Çekçe: 

Což nevědí, že Bůh zná tajemství jejich i skryté rozhovory jejich a že Bůh zná dobře i nepoznatelné?

Urduca: 

کیا یہ لوگ جانتے نہیں ہیں کہ اللہ کو ان کے مخفی راز اور ان کی پوشیدہ سرگوشیاں تک معلوم ہیں اور وہ تمام غیب کی باتوں سے پوری طرح باخبر ہے؟

Tacikçe: 

Оё намедонанд, ки Худо рози дили онҳоро медонад ва аз пич-пич карданашон огоҳ аст? Зеро Ӯст, ки донои ниҳонҳост.

Tatarca: 

Әйә алар белмиләрме Аллаһу тәгалә аларның тышларын да вә эчләрен дә белгәнлегене? Тәхкыйк Аллаһу тәгалә яшерен нәрсәләрне белә.

Endonezyaca: 

Tidaklah mereka tahu bahwasanya Allah mengetahui rahasia dan bisikan mereka, dan bahwasanya Allah amat mengetahui segala yang ghaib.

Amharca: 

አላህ ምስጢራቸውንና ውይይታቸውን የሚያውቅ መኾኑን አላህም ሩቆችን ሁሉ በጣም ዐዋቂ መኾኑን አያውቁምን

Tamilce: 

“நிச்சயமாக அவர்களின் இரகசியத்தையும்; இன்னும், அவர்களின் பேச்சையும் அல்லாஹ் அறிவான் என்பதையும், நிச்சயமாக அல்லாஹ் மறைவானவற்றை மிகமிக அறிந்தவன் என்பதையும்” அவர்கள் அறியவில்லையா?

Korece: 

하나님은 그들이 감추는 그 들의 마음과 드러내는 모든 것을 알고 계시며 보이지 않는 모든 것도 알고 계신다는 것을 그들은 알지 못하느뇨

Vietnamca: 

Lẽ nào chúng không biết rằng Allah biết rõ bí mật và những cuộc trò chuyện riêng tư của chúng? Lẽ nào chúng không biết rằng Allah biết rõ mọi điều vô hình?