Arapça:
فَأَعْقَبَهُمْ نِفَاقًا فِي قُلُوبِهِمْ إِلَىٰ يَوْمِ يَلْقَوْنَهُ بِمَا أَخْلَفُوا اللَّهَ مَا وَعَدُوهُ وَبِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ
Çeviriyazı:
fea`ḳabehüm nifâḳan fî ḳulûbihim ilâ yevmi yelḳavnehû bimâ aḫlefü-llâhe mâ ve`adûhü vebimâ kânû yekẕibûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için, O da bu yaptıklarının sonucunu kıyamet gününe kadar yüreklerinde sürüp gidecek bir münafıklığa çevirdi.
Diyanet İşleri:
Allah'a verdikleri sözden caydıkları ve yalancı oldukları için O'nunla karşılaşacakları güne kadar Allah kalblerine nifak soktu.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Böylece de Allah'a ettikleri vaadi tutmadıklarından ve yalan söylediklerinden dolayı kendisine kavuşacakları güne dek yüreklerine münafıklığı ilka etti.
Şaban Piriş:
Allah’a verdikleri sözden caydıkları ve yalancı oldukları için, O’nunla karşılaşacakları güne kadar Allah onların kalplerinde bir nifak sokmuştur.
Edip Yüksel:
ALLAH'a verdikleri sözden caydıkları ve yalan söyledikleri için kendisiyle karşılacakları güne kadar kalplerine iki yüzlülük soktu.
Ali Bulaç:
Böylece O da, Allah'a verdikleri sözü tutmamaları ve yalan söylemeleri nedeniyle, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar, kalplerinde nifakı (sonuçta köklü bir duygu olarak) yerleşik kıldı.
Suat Yıldırım:
Allah'a verdikleri sözden dönmeleri ve yalan söylemeyi âdet edinmeleri sebebiyle,Allah da bu işlerinin neticesini, kalplerinde kıyamet gününe kadar sürecek bir münafıklık kıldı.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Artık Allah Teâlâ´ya vaadettikleri şeyde O´na muhalefet ettikleri için ve yalan söyler oldukları için O da onların bu hareketlerinin akibetini ona mülâki olacakları güne kadar onların kalplerinde bir nifaka döndürdü.
Yaşar Nuri Öztürk:
Nihayet, Allah, kendisine verdikleri söze ters düştüklerinden, yalana sapıp durduklarından, huzuruna çıkacakları güne kadar onların kalplerine ikiyüzlülük yerleştirdi.
Bekir Sadak:
Yaptiklarinin cezasi olarak, bundan boyle az gulsunler, cok aglasinlar.
İbni Kesir:
Allah´a verdikleri vaadi tutmadıkları ve yalanı adet edindikleri için, kendisinin huzuruna çıkacakları güne kadar Allah kalblerine nifak soktu.
Adem Uğur:
Nihayet, Allah´a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak (iki yüzlülük) soktu.
İskender Ali Mihr:
Böylece O´na (Allahû Tealâ´ya) vaadettikleri şeyi, Allah´a karşı yerine getirmediklerinden ve yalan söylemiş olduklarından dolayı, (onların bu yaptıklarının) sonucunda (Allah), onların kalplerine, onunla karşılaşacakları güne kadar nifak duygusu verdi.
Celal Yıldırım:
Allah´a karşı verdikleri sözü yerine getirmedikleri, va´dlerini tutmadıkları ve yalan söyledikleri için Allah da kendisine kavuşacakları güne kadar, yaptıklarını kendi kalblerinde nifaka çeviriverdi.
Tefhim ul Kuran:
Böylece O da, Allah´a verdikleri sözü tutmamaları ve yalan söylemeleri nedeniyle, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar, kalplerinde nifakı (sonuçta köklü bir duygu olarak) yerleşik kıldı.
Fransızca:
Il a donc suscité l'hypocrisie dans leurs coeurs, et cela jusqu'au jour où ils Le rencontreront, pour avoir violé ce qu'ils avaient promis à Allah et pour avoir menti.
İspanyolca:
Así, ha infundido en su ánimo la hipocresía hasta el día que Le encuentren, por haber faltado a lo que habían prometido a Alá y por haber mentido.
İtalyanca:
[Per questo] l'ipocrisia si stabilisce nei loro cuori, fino al Giorno in cui Lo incontreranno, perché mancarono alla promessa ad Allah e perché mentirono!
Almanca:
So hat ER in ihre Herzen Nifaq einziehen lassen - bis zu dem Tag, an dem sie Ihm begegnen werden -, weil sie ALLAH gegenüber das verletzten, was sie Ihm versprachen, und wegen dem, was sie zu lügen pflegten.
Çince:
故真主使他们心中常怀伪信,直到见主之日,因为他们对真主爽约,而且常撒谎。
Hollandaca:
Daarom liet God huichelarij in hunne harten opvolgen, tot den dag dat zij voor hem zullen verschijnen, om rekenschap te geven van hunne schending der beloften, die zij Gode hebben gedaan, en omdat zij bedriegelijk hebben gehandeld.
Rusça:
Он наказал их, вселив в их сердца лицемерие до того дня, когда они встретятся с Ним, за то, что они нарушили данное Аллаху обещание, и за то, что они лгали.
Somalice:
wuxuu ku reebay quluubtooda munaafiqnimo tan iyo maalintay la kulmi ka baajintooda Eebe waxay kula ballantameen iyo beenintoodii darteed.
Swahilice:
Basi akawalipa unaafiki kuutia nyoyoni mwao mpaka Siku watapo kutana naye, kwa sababu ya kuwa walimkhalifu Mwenyezi Mungu katika yale waliyo muahidi, na kwa sababu ya kusema kwao uwongo.
Uygurca:
ئۇلار (سەدىقە قىلىمىز، ياخشىلاردىن بولىمىز دەپ) اﷲ قا بەرگەن ئەھدىسىگە خىلاپلىق قىلغانلىقلىرى، (ئىمانىنى، ئېھسانىنى، دەۋا قىلىشتىكى) يالغانچىلىقلىرى ئۈچۈن، اﷲ قا مۇلاقات بولىدىغان كۈن (يەنى قىيامەت كۈنى) گە قەدەر مۇناپىقلىقنىڭ دىللىرىدا (يىلتىز تارتىپ) تۇرۇشىنى اﷲ ئۇلارنىڭ (ئىشىنىڭ) ئاقىۋىتى قىلدى
Japonca:
それでかれらがかれに会う日まで,その心の中に偽善を抱かせて懲らしめられる。それはかれらがアッラーとの約束を破り,(度々)偽りを言っていたためである。
Arapça (Ürdün):
«فأعقبهم» أي فصير عاقبتهم «نفاقا» ثابتا «في قلوبهم إلى يوم يلقونه» أي الله وهو يوم القيامة «بما أخلفوا الله ما وعدوه وبما كانوا يكذبون» فيه فجاء بعد ذلك إلى النبي صلى الله عليه وسلم بزكاته فقال إن الله منعني أن أقبل منك، فجعل يحثو التراب على رأسه ثم جاء إلى أبي بكر فلم يقبلها ثم إلى عمر فلم يقبلها ثم إلى عثمان فلم يقبلها ومات في زمانه.
Hintçe:
फिर उनसे उनके ख़ामयाजे (बदले) में अपनी मुलाक़ात के दिन (क़यामत) तक उनके दिल में (गोया खुद) निफाक डाल दिया इस वजह से उन लोगों ने जो ख़ुदा से वायदा किया था उसके ख़िलाफ किया और इस वजह से कि झूठ बोला करते थे
Tayca:
“แล้วพระองค์ก็ทรงให้การกลับกลอกในหัวใจของพวกเขาเป็นผลลัพธ์ แก่พวกเขา จนกระทั่งถึงวันที่พวกเขาจะพบพระองค์ เนื่องจากการที่พวกเขาบิดพริ้วต่ออัลลอฮ์ ในสิ่งที่พวกเขาให้สัญญาไว้แก่พระองค์ และเนื่องจากการที่พวกเขาปฏิเสธ ”
İbranice:
לכן אלוהים הוסיף צביעות בלבבם, עד היום שיפגשוהו (יום הדין) משום שהם הפרו את התחייבותם לאלוהים, ובמה שהיו משקרים
Hırvatça:
I nadovezao im je On na to i licemjerstvo u srcima sve do dana kada će pred Njega stati, a to stoga što su iznevjerili ono što su Allahu obećali, i zato što su stalno lagali.
Rumence:
Dumnezeu i-a pedepsit cu făţărnicia în inimi până în Ziua când Îl vor întâlni, căci ei nu au împlinit ce i-au făgăduit lui Dumnezeu, ci au minţit.
Transliteration:
FaaAAqabahum nifaqan fee quloobihim ila yawmi yalqawnahu bima akhlafoo Allaha ma waAAadoohu wabima kanoo yakthiboona
Türkçe:
Nihayet, Allah, kendisine verdikleri söze ters düştüklerinden, yalana sapıp durduklarından, huzuruna çıkacakları güne kadar onların kalplerine ikiyüzlülük yerleştirdi.
Sahih International:
So He penalized them with hypocrisy in their hearts until the Day they will meet Him - because they failed Allah in what they promised Him and because they [habitually] used to lie.
İngilizce:
So He hath put as a consequence hypocrisy into their hearts, (to last) till the Day, whereon they shall meet Him: because they broke their covenant with Allah, and because they lied (again and again).
Azerbaycanca:
(Allaha) verdikləri və’də xilaf çıxdıqlarına, yalan danışdıqlarına görə Allah da onların ürəyinə qarşılaşacaqları günə (qiyamət gününə) qədər (davam edəcək) nifaq saldı.
Süleyman Ateş:
Kendisine verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalblerine iki yüzlülük sokmuştur.
Diyanet Vakfı:
Nihayet, Allah'a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak (iki yüzlülük) soktu.
Erhan Aktaş:
Allah’a verdikleri sözü tutmamaları ve yalan söylemeleri nedeniyle, Kendisi ile karşılaşacakları güne kadar onların kalplerine nifak(1) soktu.
Kral Fahd:
Nihayet, Allah'a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak (ikiyüzlülük) soktu.
Hasan Basri Çantay:
Nihayet, Allaha va´d etdiklerini tutmadıkları, yalan söyledikleri için O da (bu fiillerinin) akıbetini kalblerinde, kendisinin huzuruna çıkacakları güne kadar (sürecek), bir nifak yapdı.
Muhammed Esed:
Bunun üzerine Allah da, kendisiyle karşılaşacakları Güne kadar içlerinde taşıyacakları bir nifakı sokar onların yüreklerine. Bu, onların, Allaha verdikleri sözü yerine getirmekten geri durmaları ve yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmeleri yüzündendir.
Gültekin Onan:
Böylece O da, Tanrı´ya verdikleri sözü tutmamaları ve yalan söylemeleri nedeniyle, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar, kalplerinde nifakı [sonuçta köklü bir duygu olarak] yerleşik kıldı.
Ali Fikri Yavuz:
Nihayet Allah’a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söylemeği âdet edindikleri için, Allah da bu işlerinin sonunu, kalblerinde kıyamet gününe kadar devam edecek bir nifaka çeviriverdi.
Portekizce:
Então, Deus aumentou a hipocrisia em seus corações, fazendo com que a mesma durasse até ao dia em quecomparecessem ante Ele, por causa da violação das suas promessas a Deus, e por suas mentiras.
İsveççe:
Och då låter Han följden bli att hyckleriet slår djupa rötter i deras hjärtan [och får växa] intill den Dag då de skall möta Honom, detta därför att de bröt sitt löfte till Gud och inte upphörde med sina lögner.
Farsça:
پس برای آنکه به وعده های خود با خدا وفا نکردند، و همواره دروغ می گفتند، نفاقی [ثابت] در دل هایشان تا روزی که خدا را ملاقات کنند، باقی گذاشت.
Kürtçe:
ئەمجا خواش سەرئەنجامی ئەوانی گێڕا بەدوو ڕوویی لەدڵیاندا ھەتا ئەو ڕۆژەی بەدیداری (خوا) دەگەن بەھۆی نەبرد نەسەری ئەو بەڵێنەی کەدابوویان بەخوا و بەھۆی ئەوە شەوە درۆیان دەکرد
Özbekçe:
Бас, Аллоҳга берган ваъдаларига хилоф қилганлари ва ёлғон гапирганлари учун Унга рўбарў бўладиган кунгача қалбларида нифоқни оқибат қилиб қўйди.
Malayca:
Akibatnya Allah menimbulkan perasaan munafik dalam hati mereka (berkekalan) hingga ke masa mereka menemui Allah, kerana mereka telah memungkiri apa yang mereka janjikan kepada Allah dan juga kerana mereka sentiasa berdusta.
Arnavutça:
Prandaj, Ai, ua përcolli (këtë sjellje) hipokrite në zemrat e tyre deri në ditën kur do të dalin para Tij, sepse, e shkelën premtimin dhenë Perëndisë. Ata e kishin zakon gënjeshtrën.
Bulgarca:
Впоследствие Той вложи в сърцата им лицемерие до Деня, в който ще Го срещнат, защото нарушиха пред Аллах онова, което Му обещаха, и защото са лъгали.
Sırpça:
И надовезао им је Он на то и лицемерство у срцима све до дана када ће пред Њим да стану, а то је због тога што су изневерили оно што су обећали Аллаху, и зато што су стално лагали.
Çekçe:
A mělo to za následek, že pokrytectví vstoupilo do jejich srdci až do dne, kdy setkají se s Ním a budou potrestáni za to, že porušili slib svůj daný Bohu, a za to, že prolhaní byli.
Urduca:
نتیجہ یہ نکلا کہ ان کی اِس بد عہدی کی وجہ سے جو انہوں نے اللہ کے ساتھ کی، اور اس جھوٹ کی وجہ سے جو وہ بولتے رہے، اللہ نے ان کے دلوں میں نفاق بٹھا دیا جو اس کے حضور ان کی پیشی کے دن تک ان کا پیچھا نہ چھوڑے گا
Tacikçe:
Ва аз он пас то рӯзе, ки бо ӯ мулоқот кунанд, бо он ваъдахилофӣ бо Худо ва он дурӯғҳо, ки мегуфтанд, дилҳояшонро ҷои нифоқ сохт.
Tatarca:
Ялган сөйләүләре вә Аллаһуга биргән вәгъдәләрендә тормаулары сәбәпле, Аллаһу тәгалә аларның күңеленә Аллаһуга юлыгачак көннәренә чаклы нифак – монафикълык чирен салды.
Endonezyaca:
Maka Allah menimbulkan kemunafikan pada hati mereka sampai kepada waktu mereka menemui Allah, karena mereka telah memungkiri terhadap Allah apa yang telah mereka ikrarkan kepada-Nya dan juga karena mereka selalu berdusta.
Amharca:
አላህንም ቃል የገቡለትን በማፍረሳቸውና ይዋሹትም በነበሩት ምክንያት እስከሚገናኙት ቀን ድረስ ንፍቅናን አስከተላቸው፡፡
Tamilce:
ஆகவே, அவர்கள் அல்லாஹ்விடம் தாங்கள் வாக்களித்ததற்கு மாறாக நடந்த காரணத்தினாலும் அவர்கள் பொய் சொல்பவர்களாக இருந்த காரணத்தாலும் அவர்கள் அவனை சந்திக்கின்ற நாள் வரை அவர்களுடைய உள்ளங்களில் அவர்களுக்கு நயவஞ்சகத்தையே முடிவாக (இறுதி வரை) அல்லாஹ் ஆக்கினான்.
Korece:
이처럼 그들이 약속을 실천 하지 아니하고 또한 거짓말을 하 였으매 그들이 하나님을 만나는 그날 하나님은 그들의 마음속에 위증을 하게끔 하시리라
Vietnamca:
Bởi sự giả tạo trong lòng chúng, bởi chúng đã bội ước với Allah và bởi những điều chúng đã thường dối gạt Ngài nên Ngài đã trừng phạt chúng cho đến Ngày chúng sẽ gặp lại Ngài.
Ayet Linkleri: