Arapça:
وَآخَرُونَ مُرْجَوْنَ لِأَمْرِ اللَّهِ إِمَّا يُعَذِّبُهُمْ وَإِمَّا يَتُوبُ عَلَيْهِمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Çeviriyazı:
veâḫarûne mürcevne liemri-llâhi immâ yü`aẕẕibühüm veimmâ yetûbü `aleyhim. vellâhü `alîmün ḥakîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Savaşa katılmayanlardan diğer bir kısmının affı da Allah'ın emrini beklemek için geri bırakılmıştır. Ya kendilerini cezalandırır ya da tevbelerini kabul eder. Allah alîmdir, hakîmdir.
Diyanet İşleri:
Savaştan geri kalanların bir kısmının işi de Allah'ın buyruğuna kalmıştır. Allah onlara ya azabeder, ya da tevbelerini kabul eder. O bilendir, hakimdir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bir başka bölük de var ki işleri, Allah'ın emrine kalmış; dilerse azaplandırır onları, dilerse tövbelerini kabul eder ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Şaban Piriş:
(Tebük seferine katılmayanlardan) diğer bir kısmı da, Allah’ın emrine bırakılmışlardır. Allah onlara ya azap eder, ya da tevbelerini kabul eder. O, Alim'dir, Hakim'dir.
Edip Yüksel:
Bir başka grup da ALLAH'ın hükmünü bekliyor. Kendilerini ya cezalandırır veya tevbelerini kabul eder. ALLAH Bilendir, Bilgedir.
Ali Bulaç:
Diğer bir kısmı, Allah'ın emri için ertelenmişlerdir. O, bunları, ya azaplandıracak veya tevbelerini kabul edecektir. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Suat Yıldırım:
Sefere katılmayan bazı kişilerin akıbetleri de Allah'ın emrine kalmıştır:Allah ister onları cezalandırır, ister merhamet eder.Allah alîmdir, hakîmdir (her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve diğer birtakımı da Allah Teâlâ´nın emri için tehir edilmişlerdir. Ya onları muazzep kılacak veya onların tevbelerini kabul buyuracaktır. Ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bir kısmı da umutları Allah'ın emrine bağlı, beklemektedir. Allah onlara ya azap edecektir ya tövbe nasip edecektir. Allah, Alîm'dir, Hakîm'dir.
Bekir Sadak:
Allah suphesiz, Allah yolunda savasip, olduren ve oldurulen muminlerin canlarini ve mallarini Tevrat, Incil ve Kuran´da soz verilmis bir hak olarak cennete karsilik satin almistir. Verdigi sozu Allah´tan daha cok tutan kim vardir? Oyleyse, yaptiginiz alisverise sevinin
İbni Kesir:
Diğer bir kısmı da Allah´ın emrine bırakılmışlardır
Adem Uğur:
(Sefere katılmayanlardan) diğer bir gurup da Allah´ın emrine bırakılmışlardır. O, bunlara ya azap eder veya tevbelerini kabul eder. Allah çok bilendir, hikmet sahibidir.
İskender Ali Mihr:
Ve diğerleri, Allah´ın emri için ertelenmiştir. Onları ya azaplandırır ya da onların tövbesini kabul eder. Ve Allah
Celal Yıldırım:
(Tebük Seferi´ne katılmayanlardan) başka bir kısmı da Allah´ in vereceği hükme bırakılmışlardır
Tefhim ul Kuran:
Diğer bir kısmı da, Allah´ın emri için ertelenmişlerdir. O, bunları, ya azablandıracak veya tevbelerini kabul edecektir. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Fransızca:
Et d'autres sont laissés dans l'attente de la décision d'Allah, soit qu'Il les punisse, soit qu'Il leur pardonne. Et Allah est Omniscient et Sage.
İspanyolca:
A otros se les hace esperar la decisión de Alá: castigo o misericordia. Alá es omnisciente, sabio.
İtalyanca:
Altri sono lasciati in attesa del decreto di Allah: li punirà o accoglierà il loro pentimento. Allah è audiente, sapiente.
Almanca:
Und es gibt andere, die (bis zum Eintreffen) der Entscheidung ALLAHs zurückgestellt werden - entweder peinigt ER sie oder nimmt ER ihre Reue an. Und ALLAH ist allwissend, allweise.
Çince:
还有别的人留待真主的命令;或惩罚他们,或饶恕他们。真主是全知的,是至睿的。
Hollandaca:
Er zijn anderen, die met verlangen Gods besluit afwachten, hetzij hij hen zal straffen, of dat hij zich tot hen zal wenden; maar God is alwetend en wijs.
Rusça:
Есть и такие, которые выжидают веления Аллаха. Он либо накажет их, либо примет их покаяния. Аллах - Знающий, Мудрый.
Somalice:
Kuwo kalana waxaa dib loogu dhigay amarka Eebe inuu Cadaabo iyo inuu Ka toobad aqbalo, Eebana waa oge Falsan.
Swahilice:
Na wapo wengine wanangojea amri ya Mwenyezi Mungu - ama atawaadhibu au atawasamehe. Na Mwenyezi Mungu ni Mwenye kujua Mwenye hikima.
Uygurca:
يەنە بىر قىسىم (جىھادقا چىقمىغان) كىشىلەر (نىڭ ئىشى) اﷲ نىڭ ئەمرىگە قالدۇرۇلدى، اﷲ يا ئۇلارنى (تەۋبە قىلمىسا) جازالايدۇ، يا ئۇلارنى تەۋبىگە مۇۋەپپەق قىلىدۇ (ۋە مەغپىرەت قىلىدۇ). اﷲ ئۇلارنى (يەنى ئۇلارنىڭ ئەھۋالىنى) بىلىپ تۇرغۇچىدۇر، ھېكمەت بىلەن ئىش قىلغۇچىدۇر
Japonca:
その外に,アッラーが懲罰なされるのか,または悔悟を赦されるのか,かれの裁決を待たされる者がいる。本当にアッラーは全知にして英明であられる。
Arapça (Ürdün):
«وآخرون» من المتخلفين «مُرْجَؤُن» بالهمز وتركه: مؤخرون عن التوبة «لأمر الله» فيهم بما يشاء «إما يعذبهم» بأن يميتهم بلا توبة «وإما يتوب عليهم والله عليم» بخلقه «حكيم» في صنعه بهم، وهم الثلاثة الآتون بعد: مرارة بن الربيع وكعب بن مالك وهلال بن أمية، تخلفوا كسلا وميلا إلى الدعة، لا نفاقا ولم يعتذروا إلى النبي صلى الله عليه وسلم كغيرهم فوقف أمرهم خمسين ليلة وهجرهم الناس حتى نزلت توبتهم بعد.
Hintçe:
और कुछ लोग हैं जो हुक्मे ख़ुदा के उम्मीदवार किए गए हैं (उसको अख्तेयार है) ख्वाह उन पर अज़ाब करे या उन पर मेहरबानी करे और ख़ुदा (तो) बड़ा वाकिफकार हिकमत वाला है
Tayca:
และมีชนอีกกลุ่มหนึ่ง ที่ยังรอคำบัญชาของอัลลออ์ พระองค์อาจจะทรงลงโทษพวกเขาและพระองค์ก็อาจจะทรงอภัยโทษให้แก่พวกเขาและอัลลอฮ์นั้นเป็นผู้ทรงรอบรู้ ผู้ทรงปรีชาญาณ
İbranice:
ואחרים כאלה שחריצת דינם מתאחרת, והם מחכים לציווי של אלוהים. אולי הוא יעניש החרטה הכנה אותם או יקבל את חרטתם הכנה, כי אלוהים הוא יודע הכול והחכם מכל
Hırvatça:
Ima i drugih koji su u neizvjesnosti da li će ih Allah kazniti ili će im oprostiti. AAllah je Onaj Koji sve zna i mudar je.
Rumence:
Şi alţii aşteaptă Porunca lui Dumnezeu: ori îi va osândi, ori se va întoarce către ei. Dumnezeu este Ştiutor, Înţelept.
Transliteration:
Waakharoona murjawna liamri Allahi imma yuAAaththibuhum waimma yatoobu AAalayhim waAllahu AAaleemun hakeemun
Türkçe:
Bir kısmı da umutları Allah'ın emrine bağlı, beklemektedir. Allah onlara ya azap edecektir ya tövbe nasip edecektir. Allah, Alîm'dir, Hakîm'dir.
Sahih International:
And [there are] others deferred until the command of Allah - whether He will punish them or whether He will forgive them. And Allah is Knowing and Wise.
İngilizce:
There are (yet) others, held in suspense for the command of Allah, whether He will punish them, or turn in mercy to them: and Allah is All-Knowing, Wise.
Azerbaycanca:
(Bədəvilərdən və Mədinə əhalisindən) döyüşə getməyənlərin bir qisminin də işi Allaha qalıb. Allah ya onlara əzab verəcək, ya da tövbələrini qəbul edəcək. Allah (hər şeyi) biləndir, hikmət sahibidir!
Süleyman Ateş:
Başka bir takımları da var ki Allah'ın emrine bırakılmışlardır. (Allah) ya onlara azabeder, ya da onları affeder. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Diyanet Vakfı:
(Sefere katılmayanlardan) diğer bir gurup da Allah'ın emrine bırakılmışlardır. O, bunlara ya azap eder veya tevbelerini kabul eder. Allah çok bilendir, hikmet sahibidir.
Erhan Aktaş:
Geri kalan bir bölümün işi de Allah’ın yargısına kalmıştır; onlara ya azâp eder veya tevbelerini kabul eder. Allah, Her Şeyi Bilen’dir, En İyi Hüküm Veren’dir.
Kral Fahd:
(Sefere katılmayanlardan) diğer bir grup da Allah'ın emrine bırakılmışlardır. O, bunlara ya azap eder veya tevbelerini kabul eder. Allah hakkıyla bilendir, hikmet sahibidir.
Hasan Basri Çantay:
(Savaşa gitmeyenlerden) diğer bir takımı da Allahın emrine (intizaren) gecikdirilmişlerdir. O, bunları ya azaba uğratacak, yahud tevbelerini kabul edecekdir. Allah (onların hallerini) çok iyi bilen, (her şey´i) tam bir hikmetle yapandır.
Muhammed Esed:
Bir de, (durumlarının ne olacağı) Allah´ın yargı ve iradesine kalmış olan başka bir kısım insanlar (var ki), bunları (Allah) ya azaplandıracak ya da yine acıması, esirgemesiyle yönelecektir onlara. Çünkü Allah doğru hüküm ve hikmetle yargılayan mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir.
Gültekin Onan:
Diğer bir kısmı, Tanrı´nın buyruğu için ertelenmişlerdir. O, bunları ya azablandıracak ya da tevbelerini kabul edecektir. Tanrı, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ali Fikri Yavuz:
O savaştan geri kalan diğer bir kısmı da, Allah’ın kaderi icabı tevbe etmekte gecikmişlerdi. Eğer günahlarında ısrar edip tevbe etmezlerse, Allah onlara azab eder
Portekizce:
Outros estão esperançosos quanto aos desígnios de Deus, sem saber se Ele os castigará ou os absolverá; saibam queEle é Sapiente, Prudentíssimo.
İsveççe:
Men [det finns] andra, som måste invänta Guds avgörande; Han kommer antingen att straffa dem eller omfatta dem med Sin barmhärtighet - Gud är allvetande, vis.
Farsça:
و گروهی دیگر کارشان موقوف به مشیّت خداست، یا آنان را عذاب می کند یا توبه آنان را می پذیرد؛ و خدا دانا و حکیم است.
Kürtçe:
(لە بە جێماوەکاندا) کەسانێکی تر ھەبوون کە دواخران بۆ فەرمان و بڕیاری خوا یان سزایان دەدات یان پەشیمانیان لێ وەردەگرێت وە خوا زانا و کار دروستە
Özbekçe:
Ва Аллоҳнинг амрига ҳавола қилинган бошқалар бор. Уларни ёки азоблайдир ёки тавбаларини қабул қиладир. Аллоҳ билгувчи ва ҳикматли зотдир. (Уламоларимиз бу тоифадаги одамлар мазкур оят нозил бўлган пайтда уч киши, яъни, Ҳилол ибн Умаййа, Каъб ибн Молик ва Мирор ибн ар-Робийълар эди, дейдилар. Улар мунофиқ эмас, балки чин мусулмон бўлганлар, лекин хато қилиб, Табук ғазотига бормай қолганлар. Сўнгра афсус-надомат қилганлар-у, аммо Абу Лубоба ва унинг шерикларига қўшилиб, ўзларини масжид устунига боғламаганлар. Абу Лубоба ва унинг шерикларининг тавбалари қабул қилинди, гуноҳлари кечирилди. Аммо бу уч кишининг амри Аллоҳнинг Ўзига ҳавола қилинди. Хоҳласа, уларни азоблайди, хоҳласа, тавбаларини қабул қилиб, гуноҳларини кечиради.)
Malayca:
Dan segolongan yang lain (dari orang-orang yang tidak turut berperang); ditempohkan keputusan mengenai mereka kerana menunggu perintah Allah; sama ada dia mengazabkan mereka ataupun Ia menerima taubat mereka. Dan (ingatlah) Allah Maha Mengetahui, lagi Maha Bijaksana.
Arnavutça:
E ka edhe të tjerë, të cilët shpresojnë urdhërin e Perëndisë, - që ose do t’i dënojë ata, ose do t’ua pranojë pendimin – Dhe Perëndia, është i Plotëdijshëm dhe i Gjithëdijshëm.
Bulgarca:
А други [от неизлезлите за битка] са получили отсрочка за решението на Аллах - или ще ги накаже, или ще приеме покаянието им. Аллах е всезнаещ, премъдър.
Sırpça:
Има и других који су у неизвесности да ли ће Аллах да их казни или ће да им опрости. А Аллах све зна и мудар је.
Çekçe:
Jiným pak byl dán odklad až do rozhodnutí Božího: buď je potrestá, anebo přijme jejich pokání a Bůh vševědoucí je i moudrý.
Urduca:
کچھ دوسر ے لوگ ہیں جن کا معاملہ ابھی خدا کے حکم پر ٹھیرا ہوا ہے، چاہے انہیں سزا دے اور چاہے اُن پر از سر نو مہربان ہو جائے اللہ سب کچھ جانتا ہے اور حکیم و دانا ہے
Tacikçe:
Ва гурӯҳе дигар ба машийяти (хости) Худованд вогузошта шудаанд, ки ё азобашон мекунад ё тавбаашонро мепазирад. Ва Худо донову ҳаким аст!
Tatarca:
Әнә алардан икенче җәмәгать бар Аллаһуның теләвенә куелмышлар, Аллаһ теләсә аларны ґәзаб кылыр яки тәүбәләрен кабул итеп рәхмәт кылыр, Аллаһ белүче вә гадел хөкем итүче.
Endonezyaca:
Dan ada (pula) orang-orang lain yang ditangguhkan sampai ada keputusan Allah; adakalanya Allah akan mengazab mereka dan adakalanya Allah akan menerima taubat mereka. Dan Allah Maha Mengetahui lagi Maha Bijaksana.
Amharca:
ሌሎችም ለአላህ ትዕዛዝ የተቆዩ ሕዝቦች አልሉ፡፡ ወይ ይቀጣቸዋል ወይም ከነሱ ላይ ጸጸትን ይቀበላል፡፡ አላህም ዐዋቂ ጥበበኛ ነው፡፡
Tamilce:
இன்னும், அல்லாஹ்வின் உத்தரவிற்காக தள்ளிவைக்கப்பட்ட மற்றவர்கள் சிலர் இருக்கிறார்கள். ஒன்று, (அவர்கள் திருந்தவில்லை என்றால்) அல்லாஹ் அவர்களை தண்டிப்பான். அல்லது, (அவர்கள் திருந்திவிட்டால்) அவன் அவர்களை மன்னிப்பான். இன்னும், அல்லாஹ் நன்கறிந்தவன், மகா ஞானவான்.
Korece:
거기에는 아직 하나님의 명령을 기다리는 자들이 있으니 그 들 위에 벌이 아니면 관용이라 실 로 하나님은 아심과 지혜로 충만 하심이라
Vietnamca:
Còn những người không tham chiến khác (mặc dù không có lý do chính đáng) đang chờ đợi(3) phán quyết của Allah, hoặc là Ngài sẽ trừng phạt họ hoặc là Ngài chấp nhận sự sám hối của họ, bởi lẽ, Allah là Đấng Hằng Biết, Đấng Sáng Suốt. (3) Đó là ba người đàn ông gồm Ka’ab bin Malik, Murarah bin Al-Rabi’a và Hilaal bin Umaiyah. Cả ba đã không tham chiến trận Tabuk nhưng không có lý do ngăn cản họ tham chiến. Tuy nhiên, họ là những người trung thực trong lời nói và hành động của mình.
Ayet Linkleri: