Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

82

Sûredeki Ayet No: 

16

Ayet No: 

5845

Sayfa No: 

587

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَائِبِينَ

Çeviriyazı: 

vemâ hüm `anhâ bigâibîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar o cehennemin gözünden kaçamazlar.

Diyanet İşleri: 

Oradan bir daha ayrılamazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve oradan hiç ayrılmazlar.

Şaban Piriş: 

Onlar, oradan kaybolacak değillerdir.

Edip Yüksel: 

Oradan hiç ayrılamazlar.

Ali Bulaç: 

Ve ondan ayrılıp-kaybolacak değildirler.

Suat Yıldırım: 

Hem oradan hiç ayrılmazlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

82:14

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlar ondan, görülmeyecek şekilde uzaklaşmış değillerdir.

Bekir Sadak: 

83:1

İbni Kesir: 

Ve orada kaybolacak değildirler.

Adem Uğur: 

Onlar (kâfirler) oradan bir daha da ayrılmazlar.

İskender Ali Mihr: 

Ve onlar, ondan (alevli ateşten) gaib olacak (kaybolacak, yanıp bitecek) değillerdir.

Celal Yıldırım: 

Oradan artık ayrılıp uzaklaşamıyacaklar.

Tefhim ul Kuran: 

Ve kendileri ondan ayrılıp kaybolacak değildirler.

Fransızca: 

incapables de s'en échapper.

İspanyolca: 

y no se ausentarán de él.

İtalyanca: 

senza potervi sfuggire.

Almanca: 

und sie werden von ihr nie abwesend sein.

Çince: 

他们绝不得离开它。

Hollandaca: 

Zij zullen zich daaraan nimmer kunnen onttrekken.

Rusça: 

Они не смогут избежать этого.

Somalice: 

Kamana maqnaadaan Naarta.

Swahilice: 

Na hawatoacha kuwamo humo.

Uygurca: 

ئۇلار ھەرگىز دوزاختىن ئايرىلمايدۇ

Japonca: 

そこから,逃れられない。

Arapça (Ürdün): 

«وما هم عنها بغائبين» بمخرجين.

Hintçe: 

और वह लोग उससे छुप न सकेंगे

Tayca: 

และพวกเขาจะไม่เป็นผู้ออกจากมัน (อยู่ในกองไฟตลอดไป)

İbranice: 

ולעולם לא יצאו משם

Hırvatça: 

i više iz njega izbivati neće.

Rumence: 

de la care nu vor putea lipsi.

Transliteration: 

Wama hum AAanha bighaibeena

Türkçe: 

Onlar ondan, görülmeyecek şekilde uzaklaşmış değillerdir.

Sahih International: 

And never therefrom will they be absent.

İngilizce: 

And they will not be able to keep away therefrom.

Azerbaycanca: 

Onlar əsla oradan çıxan deyillər!

Süleyman Ateş: 

Onlar ondan (hiçbir yere kaçıp) kaybolacak değillerdir.

Diyanet Vakfı: 

Onlar (kafirler) oradan bir daha da ayrılmazlar.

Erhan Aktaş: 

Onlar, onda yanıp bitecek değillerdir.

Kral Fahd: 

Onlar (kâfirler) oradan bir daha da ayrılmazlar.

Hasan Basri Çantay: 

Ve onlar bundan ayrılanlar da değildir.

Muhammed Esed: 

ve ondan kurtulmaları mümkün olmaz.

Gültekin Onan: 

Ve ondan ayrılıp kaybolacak değildirler.

Ali Fikri Yavuz: 

Oradan asla çıkacak değillerdir.

Portekizce: 

Da qual jamais poderão esquivar-se.

İsveççe: 

och de skall inte komma undan [straffet].

Farsça: 

و آنان از دوزخ غایب نمی شوند

Kürtçe: 

وە ئەوان لێی دەرناچن

Özbekçe: 

Ва улар ундан ғойиб бўла олмайдир.

Malayca: 

Dan mereka (sentiasa berada dalam azab seksanya), tidak ghaib daripadanya.

Arnavutça: 

dhe kurrë nuk do të dalin prej tij.

Bulgarca: 

и не ще избягат от него.

Sırpça: 

и више из њега да изађу неће.

Çekçe: 

a z něho vzdálit se moci nebudou.

Urduca: 

اور اُس سے ہرگز غائب نہ ہو سکیں گے

Tacikçe: 

ва аз он ғоиб нашаванд

Tatarca: 

Вә алар җәһәннәмнән юк булып китмәсләр, һәмишә бар булып ґәзаб кылынырлар.

Endonezyaca: 

Dan mereka sekali-kali tidak dapat keluar dari neraka itu.

Amharca: 

እነርሱም ከርሷ ራቂዎች አይደሉም፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்கள் அ(ந்த நரகத்)திலிருந்து மறைபவர்களாக (வெளியேறி தப்பிக்கக் கூடியவர்களாக) இல்லை.

Korece: 

그때 그들은 그곳으로부터 결코 나갈 수 없노라

Vietnamca: 

Chúng sẽ không bao giờ vắng mặt ở nơi đó.