Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

8

Sûredeki Ayet No: 

49

Ayet No: 

1209

Sayfa No: 

183

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ غَرَّ هَٰؤُلَاءِ دِينُهُمْ ۗ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَإِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

Çeviriyazı: 

iẕ yeḳûlü-lmünâfiḳûne velleẕîne fî ḳulûbihim meraḍun garra hâülâi dînühüm. vemey yetevekkel `ale-llâhi feinne-llâhe `azîzün ḥakîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O sırada münafıklar ve kalblerinde hastalık bulunanlar, (müslümanlar hakkında) "şu adamları dinleri aldattı" diyorlardı. Oysa her kim Allah'a tevekkül ederse bilsin ki, Allah galiptir, güçlüdür ve hikmet sahibidir.

Diyanet İşleri: 

İkiyüzlüler ve kalblerinde hastalık bulunanlar "Müslümanları dinleri aldattı" diyorlardı; oysa, kim Allah'a güvenirse bilmelidir ki Allah güçlüdür, hakimdir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hani münafıklarla gönüllerinde hastalık olanlar, bunları dinleri aldatmıştır demişlerdi; halbuki kim Allah'a dayanırsa bilsin ki Allah, şüphe yok ki üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Şaban Piriş: 

Münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar: "Müslümanları dinleri aldattı" diyorlardı. Oysa kim Allah’a tevekkül ederse bilmelidir ki; Allah Aziz'dir, Hakim'dir.

Edip Yüksel: 

İkiyüzlüler ve kalplerinde hastalık bulunanlar, "Bunları dinleri aldatmış," diyorlardı. Kim ALLAH'a güvenirse, kuşkusuz ALLAH Üstündür, Bilgedir.

Ali Bulaç: 

Münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: "Bunları (Müslümanları) dinleri aldattı." Oysa kim Allah'a tevekkül ederse, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

Suat Yıldırım: 

O zaman münafıklar ve kalplerinde şüphe bulunanlar diyorlardı ki: “Bu Müslümanları dinleri aldatmış, (çünkü kendilerinden çok üstün bir ordu ile savaşa girişiyorlar.)”Halbuki kim Allah'a güvenip dayanırsa Allah ona yeter. Şüphe yok ki Allah azîzdir, hakîmdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O zaman münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunanlar diyordu ki: «Onları dinleri aldatmıştır.» Halbuki her kim Allah Teâlâ´ya tevekkül ederse artık şüphe yok ki Allah Teâlâ azîzdir, hakîmdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İkiyüzlülerle kalplerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: "Bunları, dinleri aldatmış." Oysa Allah'a güvenip dayanan bilir ki, Allah Azîz ve Hakîm'dir.

Bekir Sadak: 

Firavun taifesi ve onlardan oncekilerin gidisi gibi, Rablerinin ayetlerini yalanladilar da onlari gunahlarindan oturu yok ettik. Firavun taifesini suda bogduk, hepsi zalimlerdi.

İbni Kesir: 

Hani münafıklar, kalblerinde hastalık bulunanlar: Bunları, dinleri aldattı, diyorlardı. Halbuki kim Allah´a tevekkül ederse

Adem Uğur: 

O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), &quot

İskender Ali Mihr: 

Münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler şöyle diyorlardı: “Bunları, kendilerinin dîni aldattı.” Ve kim Allah´a tevekkül ederse o taktirde Allah, muhakkak ki Azîz (en üstün) ve Hakîm´dir (hüküm sahibi) dir.

Celal Yıldırım: 

Hani bir vakit de münafıklar ve kalblerinde (inkâr, inat, cehalet ve fitne) hastalığı bulunanlar diyorlardı ki: «Canım şu mü´minleri de dinleri aldatmıştır.» Kim Allah´a güvenip dayanırsa şüphesiz ki Allah yegâne üstün ve yegâne hikmet sahibidir.

Tefhim ul Kuran: 

Munafıklar ve kalblerinde hastalık bulunanlar şöyle diyorlardı: «Bunları (müslümanları) dinleri aldattı.» Oysa kim Allah´a tevekkül ederse, hiç şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

Fransızca: 

(Et rappelez-vous), quand les hypocrites et ceux qui ont une maladie au cœur [dont la foi est douteuse] disaient : "Ces gens-là, leur religion les trompe." Mais quiconque place sa confiance en Allah (sera victorieux)... car Allah est Puissant et Sage.

İspanyolca: 

Cuando los hipócritas y los enfermos de corazón dijeron: «A éstos les ha engañado su religión». Pero quien confía en Alá... Alá es poderoso, sabio.

İtalyanca: 

Gli ipocriti e quelli nei cui cuori c'è una malattia dicevano: «Quella gente è accecata dalla loro religione!». Chi confida in Allah, sappia che Egli è eccelso e saggio.

Almanca: 

Als die Munafiq und diejenigen, in deren Herzen 1 Krankheit ist, sagten: "Ihr Din hat diese überheblich gemacht." Und wer Tawakkul ALLAH gegenüber übt, so ist ALLAH gewiß allwürdig, allweise.

Çince: 

当时,伪信的人和心中有病的人都说:这等人的宗教已欺骗他们了。谁信赖真主,(谁必胜利),因为真主确是强大的,确是至睿的。

Hollandaca: 

Toen de huichelaars, en zij in wier harten een gebrek zetelde, zeiden: Hun geloof verblindt hen. Maar hij die zijn vertrouwen in God stelt, weet dat hij machtig en wijs is.

Rusça: 

Вот лицемеры и те, чьи сердца были поражены недугом, сказали: "Эти люди обмануты своей религией". Но если кто уповает на Аллаха, то ведь Аллах - Могущественный, Мудрый.

Somalice: 

Markay dhahayeen Munaafiqiintu iyo kuwa Cudurku Qalbiga kaga jiro, waxaa Dhagray Kuwaas Diintooda, Ciddii Eebe tala saarata Ilaahay waa Adkaade Falsan.

Swahilice: 

Na walipo sema wanaafiki, na wale wenye ugonjwa nyoyoni mwao: Watu hawa dini yao imewadanganya. Na Mwenye kumtegemea Mwenyezi Mungu basi hakika Mwenyezi Mungu ni Mwenye nguvu Ametukuka, na Mwenye hikima.

Uygurca: 

ئۆز ۋاقتىدا مۇناپىقلار ۋە دىللىرىدا كېسىلى (يەنى شەك) بارلار: «بۇلارنى (يەنى مۇسۇلمانلارنى) ئۇلارنىڭ دىنى ئالدىدى (يەنى مۇسۇلمانلار ئۆز دىنىغا مەغرۇر بولۇپ، ئۆزلىرىنى يېڭىلمەس دەپ گۇمان قىلىپ، ئاز سانلىق تۇرۇقلۇق كۆپ سانلىقلار بىلەن ئۇرۇشۇشقا چىقتى)» دېدى. كىمكى اﷲ قا يۆلىنىدىكەن (اﷲ ئۇنىڭغا ئەلۋەتتە ياردەم بېرىدۇ). چۈنكى اﷲ غالىبتۇر، ھېكمەت بىلەن ئىش قىلغۇچىدۇر

Japonca: 

背信者と心に病のある者たちが,「かれらの教えは,かれらを惑わせた。」と言った時を思い起せ。だがアッラーを信頼する者ならば,本当にアッラーは偉力ならびなく英明であられる。

Arapça (Ürdün): 

«إذ يقول المنافقون والذين في قلوبهم مرض» ضعف اعتقاد «غرَّ هؤلاء» أي المسلمين «دينُهم» إذ خرجوا مع قتلهم يقاتلون الجمع الكثير توهما أنهم ينصرون بسببه قال تعال في جوابهم: «ومن يتوكل على الله» يثق به يغلب «فإن الله عزيز» غالب على أمره «حكيم» في صنعه.

Hintçe: 

(ये वक्त था) जब मुनाफिक़ीन और जिन लोगों के दिल में (कुफ्र का) मर्ज़ है कह रहे थे कि उन मुसलमानों को उनके दीन ने धोके में डाल रखा है (कि इतराते फिरते हैं हालॉकि जो शख़्स ख़ुदा पर भरोसा करता है (वह ग़ालिब रहता है क्योंकि) ख़ुदा तो यक़ीनन ग़ालिब और हिकमत वाला है

Tayca: 

“จงรำลึกขณะที่บรรดามุนาฟิก และบรรดาผู้ที่ในหัวใจของพวกเขามีโรค กล่าวว่า ที่ได้ลวงผู้คนเหล่า นี้นั้น คือศาสนาของพวกเขา และผู้ใดมอบหมายแด่อัลลอฮฺ แท้จริงอัลลอฮฺนั้นคือผู้ทรงเดชานุภาพผู้ทรงปรีชาญาณ”

İbranice: 

כאשר יגידו הצבועים ואלה אשר יש מחלה בלבבם : ' דתם של אלה הוליכה אותם שולל.' ואולם כל הנסמך על אלוהים, הן, אלוהים הוא העזוז והחכם

Hırvatça: 

I sjeti se kada su licemjeri i oni čija su srca bolesna govorili: "Ove je obmanula vjera njihova!" A onaj ko se u Allaha pouzda - pa Allah je, zaista, silan i mudar.

Rumence: 

Făţarnicii şi cei care au boală în inimi spun: “Pe aceştia i-a amăgit credinţa lor!” Pentru cel care se încredinţează lui Dumnezeu, Dumnezeu este Puternic, Înţelept.

Transliteration: 

Ith yaqoolu almunafiqoona waallatheena fee quloobihim maradun gharra haolai deenuhum waman yatawakkal AAala Allahi fainna Allaha AAazeezun hakeemun

Türkçe: 

İkiyüzlülerle kalplerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: "Bunları, dinleri aldatmış." Oysa Allah'a güvenip dayanan bilir ki, Allah Azîz ve Hakîm'dir.

Sahih International: 

[Remember] when the hypocrites and those in whose hearts was disease said, "Their religion has deluded those [Muslims]." But whoever relies upon Allah - then indeed, Allah is Exalted in Might and Wise.

İngilizce: 

Lo! the hypocrites say, and those in whose hearts is a disease: "These people,- their religion has misled them." But if any trust in Allah, behold! Allah is Exalted in might, Wise.

Azerbaycanca: 

O zaman münafiqlər və ürəklərində mərəz (e’tiqad zəifliyi və islama qarşı şəkk-şübhə) olanlar: “Bunları (müsəlmanları) öz dinləri aldatdı!” – deyirdilər. Lakin Allaha təvəkkül edən (qalib olar). Çünki Allah, həqiqətən, yenilməz qüvvət sahibidir, hikmət sahibidir!

Süleyman Ateş: 

Münafıklar ve kalblerinde hastalık bulunanlar (sizin için): "Bunları dinleri aldatmış, (baksana başa çıkamayacakları bir kuvvetle savaşmağa kalkıyorlar)." diyorlardı. Oysa, kim Allah'a dayanırsa şüphesiz Allah, daima galib, hüküm ve hikmet sahibidir.

Diyanet Vakfı: 

O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), "Bunları, dinleri aldatmış" diyorlardı. Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. (Kendisine güveneni üstün ve galip kılacak O'dur. Yoksa orduların sayı ve techizat üstünlüğü değildir).

Erhan Aktaş: 

Münafıklar, o kalplerinde hastalık bulunanlar: “Bunları, dinleri aldatmış.” diyorlardı. Oysa kim Allah’a tevekkül(1) ederse Allah, Mutlak Üstün Olan’dır, En İyi Hüküm Veren’dir.

Kral Fahd: 

O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), «Bunları, dinleri aldatmış» diyorlardı. Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. (Kendisine güveneni üstün ve galip kılacak O'dur. Yoksa orduların sayı ve teçhizat üstünlüğü değildir).

Hasan Basri Çantay: 

O zaman münafıklarla yüreklerinde maraz bulunanlar şöyle diyordu: «Bunları (müslümanları) dînleri aldatdı». Halbuki kim Allaha dayanıb güvenirse hiç şübhesiz Allah mutlak gaalibdir, tam hüküm ve hikmet saahibidir.

Muhammed Esed: 

Bu arada, ikiyüzlüler ve kalplerinde eğrilik bulunanlar: "Bu adamları dinleri yanlış yola götürüyor!" diyorlardı. Ama Allaha güvenip dayanan kişiye gelince, (o bilir ki), Allah mutlaka doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen en yüce iktidar sahibidir.

Gültekin Onan: 

Münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

O sıra münafıklarla, kalblerinde bir hastalık bulunanlar (henüz İslâmı kabul etmekle imanları kökleşmiyenler), şöyle diyorlardı. “- Bu müslümanları, dinleri aldattı.” Halbuki Allah’a tevekkül edip ona güvenen galip olur. Çünkü Allah (her şeye) galiptir

Portekizce: 

Os hipócritas e aqueles que abrigam a morbidez em seus corações dizem dos fiéis: A estes, sua religião os temalucinado. Mas quem se encomenda a Deus, saiba que Ele é Poderoso, Prudentíssimo.

İsveççe: 

Och hycklarna och de vars hjärtan är sjuka av tvivel sade: "Dessa [troende] har vilseletts av sin tro." Men den som litar till Gud [vet att] Gud är allsmäktig, vis.

Farsça: 

و [یاد کنید] هنگامی را که منافقان و آنان که در دل هایشان بیماری [شک و تردید نسبت به حقایق] است، می گفتند: مؤمنان را دینشان [با این جمعیت اندک و اسلحه ناچیز برای شرکت در میدان نبرد] فریفت، و [آنان باور نمی کردند که] هر کس بر خدا توکل کند [بی تردید پیروز می شود]؛ زیرا خدا توانای شکست ناپذیر و حکیم است.

Kürtçe: 

(بیربکەرەوە) کاتێک دووڕووەکان و ئەوانەی نەخۆشی لەدڵیاندابوو دەیانووت ئەوانە (موسوڵمانەکان) ئاینەکەیان فریوی داوون ھەرکەسێک پشت بەخوا ببەستێت ئەوە بەڕاستی خوا بە دەسەڵاتی کار دروستە

Özbekçe: 

Ўшанда мунофиқлар ва дилларида мараз бўлганлар: «Анавиларни дини мағрур қилиб юборди», дедилар. Ким Аллоҳга таваккул қилса, бас, албатта, Аллоҳ ғолиб ва ҳикматли зотдир.

Malayca: 

(Ingatlah) ketika orang-orang munafik dan orang-orang yang ada penyakit (syak) dalam hatinya berkata: "Orang-orang (Islam) itu telah diperdayakan oleh ugama mereka (sehingga mereka berani menentang kami yang lebih besar bilangannya)". Dan (yang sebenarnya) sesiapa yang bertawakal kepada Allah (dengan sepenuh- penuh yakin, maka Allah akan menolongnya untuk mengalahkan musuh yang lebih besar bilangannya), kerana Allah Maha Kuasa, lagi Maha Bijaksana.

Arnavutça: 

(Kujtoje) kur hipokritët dhe ata, në zemrat e të cilëve kishte sëmundje (dyshim), thoshin: “Këta i ka mashtruar feja e tyre!” Por, ai që mbështetet në Perëndinë, me të vërtetë, Perëndia është i Plotëfuqishëm dhe i Gjithëdijshëm.

Bulgarca: 

И лицемерите, и онези, които имаха болест в сърцата, рекоха: “Тези ги подмами тяхната религия.” А който се уповава на Аллах - Аллах е всемогъщ, премъдър.

Sırpça: 

И сети се када су лицемери и они чија су срца болесна говорили: „Ове је обманула њихова вера!“ А онај ко се поузда у Аллаха – па Аллах је, заиста, силан и мудар.

Çekçe: 

A hle, řekli pokrytci a ti, jichž srdce jsou nemocná: 'Tyto lidi oklamalo náboženství jejich!' Ale ten, kdo se spoléhá na Boha - vždyť Bůh mocný je i moudrý.

Urduca: 

جب کہ منافقین اور وہ سب لوگ جن کے دلوں کو روگ لگا ہوا ہے، کہہ رہے تھے کہ ان لوگوں کو تو اِن کے دین نے خبط میں مبتلا کر رکھا ہے حالانکہ اگر کوئی اللہ پر بھروسہ کرے تو یقیناً اللہ بڑا زبردست اور دانا ہے

Tacikçe: 

Мунофиқон ва он касоне, ки дар дил беморие доранд, гуфтанд: «Инҳоро динашон фирефта аст». Ва ҳар кас, ки ба Худо таваккул кунад, ӯро пирӯзманд ва ҳаким хоҳад ёфт!

Tatarca: 

Мөселманнарның азлыгын күргәч, монафикълар вә күңелләрендә Аллаһуга каршылык чире булган кешеләр әйттеләр: "Бу мөселманнарны диннәре алдады бит", – дип. Берәү Аллаһуга тәвәккәл кылып ислам динен дөресләп тотса, ул кеше алданучы түгел. Бит Аллаһ һәр эштә җиңүче вә мәслихәтчә эш кылучы.

Endonezyaca: 

(Ingatlah), ketika orang-orang munafik dan orang-orang yang ada penyakit di dalam hatinya berkata: "Mereka itu (orang-orang mukmin) ditipu oleh agamanya". (Allah berfirman): "Barangsiapa yang bertawakkal kepada Allah, maka sesungguhnya Allah Maha Perkasa lagi Maha Bijaksana".

Amharca: 

መናፍቃንና እነዚያ በልቦቻቸው ውስጥ በሽታ ያለባቸው «እነዚህን (ሙስሊሞች) ሃይማኖታቸው አታለላቸው» ባሉ ጊዜ (አስታውስ)፡፡ በአላህም ላይ የሚጠጋ (ያሸንፋል)፤ አላህ አሸናፊ ጥበበኛ ነውና፡፡

Tamilce: 

நயவஞ்சகர்களும், தங்கள் உள்ளங்களில் நோயுள்ளவர்களும், (நம்பிக்கையாளர்களை நோக்கி) “இவர்களை இவர்களுடைய மார்க்கம் மயக்கிவிட்டது” என்று கூறிய சமயத்தை நினைவு கூருங்கள். எவர் அல்லாஹ் மீது நம்பிக்கை வை(த்து அவனை சார்ந்து இரு)ப்பாரோ (அவரே வெற்றியாளர்.) நிச்சயமாக அல்லாஹ் மிகைத்தவன், மகா ஞானவான் ஆவான்.

Korece: 

위선자들과 마음이 병든자 들은 종교가 그들을 현흑했도다 말하나 하나님께 위탁하는 자는 실로 하나님이 강하시고 현명하심을 알게 되리라

Vietnamca: 

Các ngươi (những người có đức tin) hãy nhớ lại khi những kẻ giả tạo đức tin và những kẻ mà trong con tim của chúng mang chứng bệnh (hoài nghi) nói: “Đám người (Muslim) này, tôn giáo của họ đã lừa họ (rằng họ sẽ thắng kẻ thù trong khi họ với lực lượng ít ỏi còn kẻ thù thì đông và mạnh)”. Tuy nhiên, người nào phó thác cho Allah thì (sẽ thấy) Allah là Đấng Toàn Năng, Đấng Sáng Suốt.