Arapça:
وَأَنَّهُمْ ظَنُّوا كَمَا ظَنَنتُمْ أَن لَّن يَبْعَثَ اللَّهُ أَحَدًا
Çeviriyazı:
veennehüm żannû kemâ żanentüm el ley yeb`aŝe-llâhü eḥadâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu onlar sizin zannettiğiniz gibi, zannetmişlerdi ki, Allah asla kimseyi Peygamber göndermeyecek.
Diyanet İşleri:
Doğrusu, onlar da sizin, Allah'ın kimseyi yeniden diriltmeyeceğinizi sandığınız gibi sanıda bulunmuşlardı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve şüphe yok ki onlar da sizin sandığınız gibi Allah'ın, kesin olarak hiçbir kimseyi tekrar diriltmiyeceğini sanıyorlar.
Şaban Piriş:
Sizin zannettiğiniz gibi, onlar da Allah’ın hiç kimseyi yeniden diriltemeyeceğini sanmışlardı.
Edip Yüksel:
Onlar, tıpkı sizin sandığınız gibi, ALLAH'ın hiç bir kimseyi göndermeyeceğini sanıyorlardı.
Ali Bulaç:
Ve onlar, sizin de sandığınız gibi Allah'ın hiç kimseyi kesin olarak diriltmeyeceğini sanmışlardı.
Suat Yıldırım:
De ki: Bana vahyolunduğuna göre bir cin cemaati Kur'ân’ı dinledikten sonra şöyle dediler: “Biz gerçekten, doğru yolu gösteren harikulade bir Kur’ân dinledik.Bundan böyle Rabbimize asla bir şerik tanımayacağız.Rabbimizin şanı çok yücedir, O ne eş, ne de çocuk edinmiştir.Meğer içimizden birtakım cahiller, Allah hakkında gerçek olmayan sözler söylüyormuş! Biz de saf saf, insanları ve cinleri, Allah hakkında yalan söylemez sanmışız!Meğer bir kısım insanlar cinlerden bazılarına sığınıp, böylece onları daha da azgın hale getirmişler! Onlar da, sizin zannettiğiniz gibi, Allah’ın ölen hiçbir kimseyi diriltmeyeceğini zannetmişler. [37,1;46,29-33]
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Ve şüphesiz onlar da sizin zannetiğiniz gibi zannetmişlerdir ki, Allah hiçbir kimseyi peygamber göndermeyecektir.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlar, tıpkı sizin sandığınız gibi, Allah'ın hiç kimseyi asla diriltmeyeceğini/peygamber göndermeyeceğini sanmışlardı.
Bekir Sadak:
«Şuphesiz, dogruluk rehberi olan Kuran´i dinledigimizde ona inandik
İbni Kesir:
Doğrusu onlar da sizin sandığınız gibi, Allah´ın yeniden kimseyi diriltemeyeceğini sandılar.
Adem Uğur:
Onlar da sizin sandığınız gibi, Allah´ın hiç kimseyi tekrar diriltmeyeceğini sanmışlardı.
İskender Ali Mihr:
Ve onlar da, sizin zannettiğiniz gibi Allah´ın hiç kimseyi yeniden diriltmeyeceğini zannettiler.
Celal Yıldırım:
Onlar da sizin sandığınız gibi Allah´ın hiçbir kimseyi diriltip kal, dırmıyacağını sanmışlardı.
Tefhim ul Kuran:
«Ve onlar, sizin de sandığınız gibi Allah´ın hiç kimseyi kesin olarak diriltmeyeceğini sanmışlardı.»
Fransızca:
Et ils avaient pensé comme vous avez pensé qu'Allah ne ressusciterait jamais personne.
İspanyolca:
Y: 'Creían ellos, como vosotros, que Alá no iba a enviar a nadie'.
İtalyanca:
anch'essi pensavano, come lo pensavate voi, che Allah non avrebbe resuscitato nessuno.
Almanca:
"Und gewiß, sie dachten wie ihr dachtet, daß ALLAH niemanden erwecken wird."
Çince:
那些男人曾像你们一样猜想真主绝不使任何死者复活。
Hollandaca:
Maar zij vermeerderden hunne dwaasheid en hunne zonden. Zij dachten, zooals gij denkt, dat God niemand tot het leven zal doen verrijzen.
Rusça:
Они думали так же, как и вы, что Аллах никого не воскресит.
Somalice:
Waxayna jinnigu u maleeyeen sidaad u malayseen inaan Eebe soo Bixinhaynin Ruuxna.
Swahilice:
Na kwa hakika wao walidhani, kama mlivyo dhani nyinyi, ya kuwa Mwenyezi Mungu hatamleta Mtume.
Uygurca:
ئۇلار (يەنى ئىنساننىڭ كۇففارلىرى)، سىلەرگە ئوخشاش، اﷲ ھېچ ئادەمنى (ئۆلگەندىن كېيىن) تىرىلدۈرمەيدۇ، دەپ گۇمان قىلدى»
Japonca:
かれらもあなたがたが考えたように,アッラーは,何者も甦らされないだろうと考えていた。
Arapça (Ürdün):
«وأنهم» أي الجن «ظنوا كما ظننتم» يا إنس «أن» مخففة من الثقيلة، أي أنه «لن يبعث الله أحدا» بعد موته.
Hintçe:
और ये कि जैसा तुम्हारा ख्याल है वैसा उनका भी एतक़ाद था कि ख़ुदा हरगिज़ किसी को दोबारा नहीं ज़िन्दा करेगा
Tayca:
และแท้จริงพวกเขา (มนุษย์) คาดคิดเช่นเดียวกับที่พวกท่าน (ญิน) คาดคิดว่าอัลลอฮฺ จะไม่ทรงแต่งตั้งผู้ใดขึ้น (เป็นร่อซูล)
İbranice:
גם הם חשבו כמותכם, שאלוהים לעולם לא יקים לתחייה אף אחד
Hırvatça:
i oni misle, kao što i vi mislite, da Allah nikoga neće oživiti.
Rumence:
Ei îşi închipuie, aşa cum vă închipuiţi şi voi, că Dumnezeu nu va învia pe nimeni.
Transliteration:
Waannahum thannoo kama thanantum an lan yabAAatha Allahu ahadan
Türkçe:
"Onlar, tıpkı sizin sandığınız gibi, Allah'ın hiç kimseyi asla diriltmeyeceğini/peygamber göndermeyeceğini sanmışlardı."
Sahih International:
And they had thought, as you thought, that Allah would never send anyone [as a messenger].
İngilizce:
And they (came to) think as ye thought, that Allah would not raise up any one (to Judgment).
Azerbaycanca:
Onlar (o insanlar) da siz (cinlər, yaxud o cinlər də siz insanlar) təkin elə güman edirdilər ki, Allah heç kəsi (öləndən sonra) diriltməyəcəkdir.
Süleyman Ateş:
Onlar da sizin sandığınız gibi Allah'ın hiç kimseyi diriltmeyeceğini sanmışlardı.
Diyanet Vakfı:
Onlar da sizin sandığınız gibi, Allah'ın hiç kimseyi tekrar diriltmeyeceğini sanmışlardı.
Erhan Aktaş:
Gerçekten de onlar sizin sandığınız gibi, Allah’ın hiç kimseyi diriltmeyeceğini sanmışlardı.
Kral Fahd:
Onlar da sizin sandığınız gibi, Allah’ın hiç kimseyi tekrar diriltmeyeceğini sanmışlardı.
Hasan Basri Çantay:
«Hakıykaten onlar da, sizin zannetdiğiniz gibi, Allahın hiçbir kimseyi kat´iyyen diriltemeyeceğini sanmışlar».
Muhammed Esed:
O kadar ki, sizin (vaktiyle) düşündüğünüz gibi, onlar da Allah´ın hiç kimseyi (yeniden) asla (elçi olarak) göndermeyeceğini düşünmeye başladılar.
Gültekin Onan:
72:4
Ali Fikri Yavuz:
O insanlar da, (ey cinler) sizin zannettiğiniz gibi, Allah’ın ebedîyen hiç bir kimseyi öldükten sonra diriltmiyeceğini zannetmişlerdi.
Portekizce:
E eles pensaram como pensastes: que Deus jamais ressuscitará alguém.
İsveççe:
och de trodde, liksom ni har trott, att Gud inte skulle sända någon ytterligare [profet].
Farsça:
و مردانی از انس پنداشتند چنان که شما [جنیان] پنداشتید که خدا هرگز کسی را [به نبوّت] برنمی انگیزد!
Kürtçe:
وە ئادەمیی گومانیان بردووە ھەروەك ئێوە - ئەی جنۆکە - گومانتان بردووە کە ئیتر خوا ھیچ پێغەمبەرێك نانێرێت
Özbekçe:
Ва албатта у(инс)лар худди сизлар гумон қилганингиздек, Аллоҳ бирор кишини ўлгандан сўнг тирилтирмас, деб гумон қилардилар.
Malayca:
`Dan bahawa sesungguhnya (tidaklah benar) manusia menyangka sebagaimana yang kamu sangka, bahawa Allah tidak sekali-kali mengutuskan sebarang Rasul (atau tidak akan membangkitkan manusia pada hari kiamat).
Arnavutça:
dhe, ata mendojnë siç mendoni edhe ju: se, Perëndia nuk do të ringjallë askë;
Bulgarca:
И [хората] предполагаха, както и вие предполагахте, че Аллах не ще възкреси никого.
Sırpça:
и они мисле, као што и ви мислите, да Аллах никога неће да оживи.
Çekçe:
a lidé se - podobně jako vy - že Bůh nikoho nevzkřísí, domnívali.
Urduca:
اور یہ کہ "انسانوں نے بھی وہی گمان کیا جیسا تمہارا گمان تھا کہ اللہ کسی کو رسول بنا کر نہ بھیجے گا"
Tacikçe:
Ҳамчунон ки шумо мепиндоштед, онҳо ҳам мепиндоштанд, ки Худо ҳеҷ касро дубора зинда намесозад.
Tatarca:
Тәхкыйк ул җеннәр уйладылар сез кәферләр уйлаган кеби, Аллаһ һичкемне кубармас, тергезмәс дип.
Endonezyaca:
Dan sesungguhnya mereka (jin) menyangka sebagaimana persangkaan kamu (orang-orang kafir Mekah), bahwa Allah sekali-kali tidak akan membangkitkan seorang (rasul)pun,
Amharca:
‹እነርሱም አላህ አንድንም አይቀሰቅስም ማለትን እንደጠረጠራችሁ ጠረጠሩ፡፡›
Tamilce:
இன்னும் நிச்சயமாக விஷயமாவது, அவர்கள் (-ஜின்களில் உள்ள நிராகரிப்பாளர்கள்) நீங்கள் (-மனிதர்களில் உள்ள நிராகரிப்பாளர்கள்) எண்ணுவது போன்றுதான் அல்லாஹ் ஒருவரையும் (அவர் மரணித்த பின்னர் மறுமையில்) அறவே எழுப்ப மாட்டான் என்று எண்ணினர்.
Korece:
그들은 너희가 생각했듯 하 나님은 어느 누구도 부활시키지 않으리라 생각했더라
Vietnamca:
“Quả thật, (loài người) đã nghĩ như các ngươi (loài Jinn) đã nghĩ, rằng Allah sẽ không bao giờ cử bất cứ ai (làm Sử Giả).”
Ayet Linkleri: