Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

72

Sûredeki Ayet No: 

8

Ayet No: 

5455

Sayfa No: 

572

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَنَّا لَمَسْنَا السَّمَاءَ فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَسًا شَدِيدًا وَشُهُبًا

Çeviriyazı: 

veennâ lemesne-ssemâe fevecednâhâ müliet ḥarasen şedîdev veşühübâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Cinler, dediler ki): "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk."

Diyanet İşleri: 

Doğrusu biz göğü yokladık; onu sert bekçiler ve kayan ateşlerle (ışınlarla) doldurulmuş bulduk.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve gerçekten de biz, göğü yokladık da orasını, kuvvetli bekçilerle ve şihaplarla dolu bulduk.

Şaban Piriş: 

Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle (yıldızlarla) doldurulmuş bulduk.

Edip Yüksel: 

Biz göğe dokunduk ve onu güçlü bekçilerle ve ateş toplarıyla korunmuş bulduk.

Ali Bulaç: 

Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla kaplı (doldurulmuş) bulduk.

Suat Yıldırım: 

“Biz göğe çıkmak istedik: Bir de ne görelim: orası sert ve kuvvetli bekçiler, şihablar, alevler, (roket gibi mermiler)le dolu!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Ve muhakkak ki, biz göğe dokunduk ta hemen onu şiddetli bekçiler ile ve şihaplar ile doldurulmuş bulduk.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Biz göğe gerçekten dokunduk da onu titiz ve güçlü bekçilerle ve kayıp giden ışınlarla/alevlerle doldurulmuş bulduk.

Bekir Sadak: 

«cimizde, kendini Allah´a vermis olanlar da, yazik edenler de vardir. Kendini Allah´a veren kimseler, iste onlar, dogru yolu arayanlar, ona layik olanlardir.»

İbni Kesir: 

Doğrusu biz

Adem Uğur: 

Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk.

İskender Ali Mihr: 

Ve gerçekten biz semaya, elbette dokunduk. O zaman onu çok güçlü bekçiler ve şihaplarla (yakıcı ışınlarla) doldurulmuş bulduk.

Celal Yıldırım: 

Biz, gerçekten göğü yokladık da sert ve güçlü bekçilerle ve şihablarla dolu bulduk.

Tefhim ul Kuran: 

«Doğrusu biz göğü yokladık

Fransızca: 

Nous avions frôlé le ciel et Nous l'avions trouvé plein d'une forte garde et de bolides.

İspanyolca: 

Y: 'Hemos palpado el cielo y lo hemos encontrado lleno de guardianes severos y de centellas'.

İtalyanca: 

Invero abbiamo sfiorato il cielo, ma lo abbiamo trovato munito di temibili guardiani e di bolidi fiammeggianti.

Almanca: 

"Und gewiß, wir suchten den Himmel, dann fanden sie voll gefüllt mit starken Wächtern und Blitzflammen."

Çince: 

我们曾试探天,发现天上布满坚强的卫士和灿烂的星宿。

Hollandaca: 

En wij trachtten vroeger te bespieden, wat er in den hemel voortging; maar wij bevonden, dat die met eene sterke wacht van engelen en vlammende flitsen opgevuld was.

Rusça: 

Мы достигли неба, но обнаружили, что оно заполнено суровыми стражами и пылающими огнями.

Somalice: 

Waxaan Doonnay samada waxaana hellay iyadoo ka buuxda Ilaalin daran iyo danabyo.

Swahilice: 

Nasi tulizigusa mbingu, na tukaziona zimejaa walinzi wenye nguvu na vimondo.

Uygurca: 

(جىنلار ئېيتتى) «بىز (ئاسمان ئەھلىنىڭ سۆزلىرىنى تىڭشاش ئۈچۈن) ئاسمانغا (چىقىشنى) تىلىدۇق، ئاسماننىڭ كۈچلۈك مۇھاپىزەتچىلەر (يەنى پەرىشتىلەر) بىلەن ۋە (كۆيدۈرگۈچى) يۇلتۇزلار بىلەن تولۇپ كەتكەنلىكىنى بايقىدۇق

Japonca: 

わたしたちは,天(の秘密)に触れようとしたが,これは強い護衛の燃え輝く星(流星)で一杯であることが分った。

Arapça (Ürdün): 

قال الجن «وأنا لمسنا السماء» رمنا استراق السمع «فوجدناها ملئت حرسا» من الملائكة «شديدا وشهبا» نجوما محرقة وذلك لما بعث النبي صلى الله عليه وسلم.

Hintçe: 

और ये कि हमने आसमान को टटोला तो उसको भी बहुत क़वी निगेहबानों और योलो से भरा हुआ पाया

Tayca: 

และแท้จริงเราได้ค้นคว้าหาข่าว ณ ชั้นฟ้า แต่เราได้พบ ณ ที่นั่งเต็มไปด้วยยามเฝ้าผู้เข้มแข็งและเปลวเพลิง

İbranice: 

וניסינו לטפס במעלה הרקיעים שבשמים, אבל הם מלאים שומרים עזים ולהבות

Hırvatça: 

I mi smo nebo izvidjeli i utvrdili smo da je moćnih čuvara i plamtećih svjetlica puno;

Rumence: 

Noi am atins cerul şi l-am aflat plin de aprigi păzitori şi limbi de foc.

Transliteration: 

Waanna lamasna alssamaa fawajadnaha muliat harasan shadeedan washuhuban

Türkçe: 

"Biz göğe gerçekten dokunduk da onu titiz ve güçlü bekçilerle ve kayıp giden ışınlarla/alevlerle doldurulmuş bulduk."

Sahih International: 

And we have sought [to reach] the heaven but found it filled with powerful guards and burning flames.

İngilizce: 

And we pried into the secrets of heaven; but we found it filled with stern guards and flaming fires.

Azerbaycanca: 

Biz (cinlər yuxarı aləm əhlinin söhbətinə oğrun-oğrun qulaq asmaq üçün) göyə qalxmaq istədik (səmanı yoxladıq), amma onun (mələklərdən ibarət) güclü gözətçilər və yandırıb-yaxan (axan) ulduzlarla dolu olduğunu gördük.

Süleyman Ateş: 

Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçilerle ve ışınlarla doldurulmuş bulduk.

Diyanet Vakfı: 

Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk.

Erhan Aktaş: 

“Gerçekten de biz göğe erişmek istedik, fakat onun zorlu bekçiler ve ışınlarla doldurulmuş olduğunu gördük.”

Kral Fahd: 

Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk.

Hasan Basri Çantay: 

(Cin devamla:) «Biz ciddî bir suretde göğe erişmek istedik. Fakat onu sert bekçilerle ve (yakıcı) şihablarla doldurulmuş bulduk».

Muhammed Esed: 

Ve (zaman oldu) biz göğe uzandık ama onu güçlü muhafızlar ve alevlerle dolu bulduk,

Gültekin Onan: 

72:4

Ali Fikri Yavuz: 

Doğrusu biz (cinler topluluğu, meleklerin sözünü dinlemek için) semayı yokladık da, onu (meleklerden ibaret) çok kuvvetli bekçiler ve şihaplarla (akan yakıcı yıldızlarla) doldurulmuş bulduk.

Portekizce: 

(Disseram os gênios): Quisemos inteirar-nos acerca do céu e o achamos pleno de severos guardiães e flamígeros meteoros.

İsveççe: 

Vi försökte nå himlen [för att utforska dess hemligheter], men där fann vi mäktiga väktare och flammor av eld;

Farsça: 

و اینکه [برای کسب خبر] به آسمان نزدیک شدیم، پس آن را پر از نگهبانان نیرومند و تیرهای شهاب یافتیم،

Kürtçe: 

جنۆکەکان ووتیان : ئێمە دەگەڕاین بە شوێن دەنگ وباسی ئاسماندا کەچی بینیمان پڕکراوە لە پاسەوانی بەھێز وتیری ئەستێرەکان

Özbekçe: 

Ва албатта биз осмонга (етишни) талаб қилдик. Бас, уни кучли қўриқчиларга ва учқунларга тўлган ҳолда кўрдик.

Malayca: 

`Dan bahawa sesungguhnya kami telah berusaha mencari berita langit, lalu kami dapati langit itu penuh dengan pengawal-pengawal yang sangat kuat kawalannya, dan (dengan rejaman-rejaman) api yang menyala.

Arnavutça: 

ne jemi ata që kemi arritur në qiell, por kemi hasur në plotë roje të forta (engjëj) dhe shigjeta të zjarrta (meteorë);

Bulgarca: 

И досегнахме небето, и открихме, че е пълно със силна стража и с изгарящи звезди.

Sırpça: 

И ми смо на небу увидели и утврдили да је моћних чувара и пламтећих светлица пуно;

Çekçe: 

A prohledali jsme nebe, avšak nalezli jsme je plné stráží silných a plamenů šlehajících.

Urduca: 

اور یہ کہ "ہم نے آسمان کو ٹٹولا تو دیکھا کہ وہ پہرے داروں سے پٹا پڑا ہے اور شہابوں کی بارش ہو رہی ہے"

Tacikçe: 

Мо ба осмон расидем ва онро пур аз нигаҳбонони қудратманду шиҳобҳо (чароғ, оташак) ёфтем.

Tatarca: 

Коръәнгә иман китереп мөселман булган җеннәр янә әйттеләр: "Без күк тарафына менгән идек, күкне көчле сакчы фәрештәләр вә атылучы ялкынлы йолдызлар белән тутырылган таптык.

Endonezyaca: 

dan sesungguhnya kami telah mencoba mengetahui (rahasia) langit, maka kami mendapatinya penuh dengan penjagaan yang kuat dan panah-panah api,

Amharca: 

‹እኛም ሰማይን (ለመድረስ) ፈለግን፡፡ ብርቱ ጠባቂዎችንና ችቦዎችንም ተሞልታ አገኘናት፡፡

Tamilce: 

இன்னும், நிச்சயமாக நாங்கள் வானத்தை (சென்றடைய)த் தேடினோம். ஆக, அது கடுமையான காவல்களாலும் எரி நட்சத்திரங்களாலும் நிரப்பப்பட்டிருப்பதாக அதை நாங்கள் கண்டோம்.

Korece: 

우리가 하늘에 이르려고 시도하였으나 힘센 수호자들과 빛나는별들로 가득차 있음을 알았노라

Vietnamca: 

“Chúng tôi đã tìm cách lên trời (để nghe trộm thông tin) nhưng chúng tôi thấy đầy những vệ binh hùng mạnh cùng với những ngọn lửa rực cháy (dùng để ném những ai muốn tiếp cận.”

Rubu tag: 

Hizb tag: