Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

162

Ayet No: 

655

Sayfa No: 

103

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لَّٰكِنِ الرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ مِنْهُمْ وَالْمُؤْمِنُونَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ ۚ وَالْمُقِيمِينَ الصَّلَاةَ ۚ وَالْمُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَالْمُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ أُولَٰئِكَ سَنُؤْتِيهِمْ أَجْرًا عَظِيمًا

Çeviriyazı: 

lâkini-rrâsiḫûne fi-l`ilmi minhüm velmü'minûne yü'minûne bimâ ünzile ileyke vemâ ünzile min ḳablike velmüḳîmîne-ṣṣalâte velmü'tûne-zzekâte velmü'minûne billâhi velyevmi-l'âḫir. ülâike senü'tîhim ecran `ażîmâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve iman edenler, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Onlar, namazı kılan, zekatı veren, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlerdir. İşte onlara büyük bir mükafat vereceğiz.

Diyanet İşleri: 

Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlara, sana indirilen Kitap'a ve senden önce indirilen Kitap'a inanan müminlere, namaz kılanlara, zekat verenlere, Allah'a ve ahiret gününe inananlara, elbette büyük ecir vereceğiz.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Fakat onlardan bilgide ileri olanlar ve inananlar, sana indirilene de inanırlar, senden önce indirilenlere de ve namaz kılanlardır, zekat verenlerdir, Allah'a ve ahiret gününe inananlardır onlar ve biz onlara büyük bir ecir vereceğiz.

Şaban Piriş: 

Fakat onlardan ilimde derinleşip sana indirilene, senden önce indirilenlere iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekât veren müminlere, Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş olanlara işte onlara çok büyük bir mükâfat vereceğiz.

Edip Yüksel: 

Ancak aralarındaki derin ilim sahipleri ve inananlar, sana indirilene ve senden önce indirilen(ler)e inanır. Namazı gözetir, zekatı verir, ALLAH'a ve ahiret gününe inanırlar; bunlara büyük bir ödül vereceğiz.

Ali Bulaç: 

Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz.

Suat Yıldırım: 

Fakat onlardan geniş ilmi olanlar ile müminler, hem sana indirilen Kur'ân’a, hem de senden önce indirilen kitaplara iman ederler.O namaz kılanlar, zekât verenler, Allah’a ve âhirete hakkıyla iman edenler var ya, işte onlara yarın büyük mükâfat vereceğiz.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Fakat onlardan ilimde mütehassıs olanlar ve mü´min olanlar sana indirilmiş olana ve senden evvel indirilmiş olana inanırlar, ve namazı dosdoğru kılanlar ve zekâtı verenler, ve Allah Teâlâ´ya ve ahiret gününe imân edenler var ya, işte onlara elbette azim bir mükâfaat vereceğizdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ama onların ilimde derinleşmiş olanları ve müminler, sana indirelene de senden önce indirilene de inanırlar. Namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı vericidirler, Allah'a ve âhiret gününe inanırlar. İşte bunlara yakında büyük bir ödül vereceğiz.

Bekir Sadak: 

Fakat Allah sana indirdigine sahidlik eder, onu bilerek indirmistir, melekler de sahidlik ederler. sahid olarak Allah yeter.

İbni Kesir: 

Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü´minler

Adem Uğur: 

Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler

İskender Ali Mihr: 

Fakat, onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü´minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Ve namazı ikame edenler, zekâtı verenler, Allah´a ve ahiret gününe inananlar

Celal Yıldırım: 

Ama onlardan ilimde kök salıp derinleşenler, sana indirilene de, senden önce indirilene de inanan, namazı kılan, zekâtı veren, Allah´a ve Âhiret gününe imân eden mü´minlere gelince: İşte onlara büyük bir ecir (karşılık ve mükâfat) vereceğiz.

Tefhim ul Kuran: 

Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü´minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah´a ve ahiret gününe inananlar

Fransızca: 

Mais ceux d'entre eux qui sont enracinés dans la connaissance, ainsi que les croyants , (tous) ont foi à ce qu'on a fait descendre sur toi et à ce qu'on a fait descendre avant toi. Et quant à ceux qui accomplissent la Salat, paient la Zakat et croient en Allah et au Jour dernier, ceux-là Nous leur donnerons une énorme récompense.

İspanyolca: 

Pero a los que, de ellos, están arraigados en la Ciencia, a los creyentes, que , creen en lo que se te ha revelado a ti y a otros antes de ti, a los que hacen la azalá, a los que dan el azaque, a los que creen en Alá y en el último Día, a ésos les daremos una magnífica recompensa.

İtalyanca: 

Ma quelli di loro che sono radicati nella scienza, e i credenti, credono in quello che è stato fatto scendere su di te e in quello che è stato fatto scendere prima di te, eseguono l'orazione, pagano la decima e credono in Allah e nell'Ultimo Giorno: daremo loro mercede immensa.

Almanca: 

Doch diejenigen unter ihnen, die über fundiertes Wissen verfügen, und die Mumin, sie verinnerlichen den Iman an das, was dir hinabgesandt wurde, und an das, was vor dir hinabgesandt wurde - und (insbesondere unter ihnen lobe ICH) diejenigen, die das rituelle Gebet ordnungsgemäß verrichten - ebenso diejenigen, die Zakat entrichten, und diejenigen, die den Iman an ALLAH und an den Jüngsten Tag verinnerlichen, diesen allen werden WIR übergroße Belohnung zuteil werden lassen.

Çince: 

但他们中学问渊博的,确信正道的棗确信降示你的经典, 和在你之前所降示的经典棗和谨守拜功的,完纳天课的,和确信真主与末日的人,这等人,我将赏赐他们重大的报酬。

Hollandaca: 

Maar degene onder hen, die met grondige kennis zijn uitgerust, en de geloovigen, die gelooven in hetgeen hun door u werd nedergezonden, en dus wat hun vóór u werd nedergezonden, en die de bepaalde tijden in acht nemen en aalmoezen geven, en in God en den oordeelsdag gelooven, dezen zullen wij eene groote belooning geven.

Rusça: 

Однако тех из них, которые обладают основательными знаниями и веруют в то, что ниспослано тебе и что ниспослано до тебя, которые совершают намаз, выплачивают закят и веруют в Аллаха и Последний день, Мы одарим великим вознаграждением.

Somalice: 

Laakiin kuwa ku xeeldheer Cilmiga oo ka mid ah iyo Mu'miniintu waxay rumeyn waxa lagugu Dejiyay, iyo wixii la Dejiyey hortaa, iyo kuwa Oogo Salaadda ee Bixiya Zakada ee rumeeya Eebe iyo Maalintii Dambe kuwaas waxaan siinaynaa Ajir wayn.

Swahilice: 

Lakini walio bobea katika ilimu miongoni mwao, na Waumini, wanayaamini uliyo teremshiwa wewe, na yaliyo teremshwa kabla yako. Na wanao shika Sala, na wakatoa Zaka, na wanao muamini Mwenyezi Mungu na Siku ya Mwisho - hao tutawapa malipo makubwa.

Uygurca: 

ئۇلارنىڭ ئىچىدىكى بىلىمى چوڭقۇر بولغانلارغا، ساڭا نازىل قىلىنغان كىتابقا (يەنى قۇرئانغا)، سەندىن ئىلگىرى (ئۆتكەن پەيغەمبەرلەرگە) نازىل قىلىنغان كىتابلارغا ئىمان ئېيتىدىغان مۆمىنلەرگە، نامازنى ئۆتىگۈچىلەرگە، زاكات بەرگۈچىلەرگە، اﷲ قا ۋە ئاخىرەت كۈنىگە ئىمان ئېيتقۇچىلارغا (جەننەتتە مەڭگۈ قېلىشتىن ئىبارەت) كاتتا ئەجىر ئاتا قىلىمىز

Japonca: 

ただしかれらの中,確実な根拠のある知識を持つ者,と信者たちは,あなたに下されたものと,あなた以前に下されたものを信じ,礼拝の務めを守り,定めの喜捨をして,アッラーと終末の日を信じる。これらの者には,われはやがて偉大な報奨を与えるであろう。

Arapça (Ürdün): 

«لكن الراسخون» الثابتون «في العلم منهم» كعبد الله بن سلام «والمؤمنون» المهاجرون والأنصار «يؤمنون بما أنزل إليك وما انزل من قبلك» من الكتب «والمقيمين الصلاة» نصب على المدح وقرئ بالرفع «والمؤتون الزكاة والمؤمنون بالله واليوم الآخر أولئك سنؤتيهم» بالنون والياء «أجرا عظيما» هو الجنة.

Hintçe: 

लेकिन (ऐ रसूल) उनमें से जो लोग इल्म (दीन) में बड़े मज़बूत पाए पर फ़ायज़ हैं वह और ईमान वाले तो जो (किताब) तुमपर नाज़िल हुई है (सब पर ईमान रखते हैं) और से नमाज़ पढ़ते हैं और ज़कात अदा करते हैं और ख़ुदा और रोज़े आख़ेरत का यक़ीन रखते हैं ऐसे ही लोगों को हम अनक़रीब बहुत बड़ा अज्र अता फ़रमाएंगे

Tayca: 

แต่ทว่าบรรดาผู้มั่นในความรู้ในหมู่พวกเขา และบรรดาผุ้ที่ศรัทธานั้น พวกเขาย่อมศรัทธาต่อสิ่งที่ถูกประทานลงมาแก่เจ้า และสิ่งที่ถูกประทานลงมาก่อนเจ้า และบรรดาผู้ที่ดำรงไว้ซึ่งการละหมาด และบรรดาผู้ชำระซะกาต และบรรดาผู้ศรัทธาต่ออัลลอฮฺ และวันปรโลกชนเหล่านี้แหละเราจะให้แก่พวกเขาซึ่งรางวัลอันใหญ่หลวง

İbranice: 

ואולם אלה מבינם אשר מושרשים ומבוססים בידע, והמאמינים במה שהורד אליך ובמה שהורד לפניך, המקיימים את התפילה, והנותנים את הזכאת (צדקת חובה,) והמאמינים באלוהים וביום האחרון, לכל אלה נעניק גמול אדיר

Hırvatça: 

Ali oni među njima koji su u znanje duboko pronikli, i vjernici koji vjeruju u ono što se objavljuje tebi i u ono što je objavljeno prije tebe, naročito oni koji namaz obavljaju i oni koji zekat daju i u Allaha i Posljednji dan vjeruju - njima ćemo sigurno veliku nagradu dati.

Rumence: 

Acelora dintre ei care s-au adâncit însă în Cunoaştere, credincioşii care cred în ceea ce a fost pogorât asupra ta şi în ceea ce a fost pogorât înaintea ta, cei care îşi săvârşesc rugăciunea, cei care dau milostenie, cei care cred în Dumnezeu şi în Ziua

Transliteration: 

Lakini alrrasikhoona fee alAAilmi minhum waalmuminoona yuminoona bima onzila ilayka wama onzila min qablika waalmuqeemeena alssalata waalmutoona alzzakata waalmuminoona biAllahi waalyawmi alakhiri olaika sanuteehim ajran AAatheeman

Türkçe: 

Ama onların ilimde derinleşmiş olanları ve müminler, sana indirelene de senden önce indirilene de inanırlar. Namazı/duayı yerine getirirler,zekâtı vericidirler, Allah'a ve âhiret gününe inanırlar. İşte bunlara yakında büyük bir ödül vereceğiz.

Sahih International: 

But those firm in knowledge among them and the believers believe in what has been revealed to you, [O Muhammad], and what was revealed before you. And the establishers of prayer [especially] and the givers of zakah and the believers in Allah and the Last Day - those We will give a great reward.

İngilizce: 

But those among them who are well-grounded in knowledge, and the believers, believe in what hath been revealed to thee and what was revealed before thee: And (especially) those who establish regular prayer and practise regular charity and believe in Allah and in the Last Day: To them shall We soon give a great reward.

Azerbaycanca: 

Lakin onların elmdə qüvvətli (möhkəm) olanları və mö’minləri sənə nazil edilənə və səndən əvvəl nazil edilənə və səndən əvvəl nazil olanlara inanır, namaz qılır, zəkat verir, Allaha və axirət gününə iman gətirirlər. Biz, əlbəttə, onlara böyük mükafat verəcəyik!

Süleyman Ateş: 

Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve mü'minler, sana indiriline ve senden önce indirilene inanırlar. O namazı kılanlar, zekatı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara büyük bir mükafat vereceğiz!

Diyanet Vakfı: 

Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekatı verenler; Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükafat vereceğiz.

Erhan Aktaş: 

Ancak, onlardan ilimde derinleşmiş(1) olanlar ve Mü’minler, sana ve senden önce indirilene îmân ederler. Salâtı ikâme edenler, zekâtı yapanlar,(2) Allah’a ve âhiret gününe îmân edenler; işte onlara büyük bir ödül vereceğiz.

Kral Fahd: 

Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz.

Hasan Basri Çantay: 

Şu kadar ki onlardan ilimde yüksek payeye erenlerle mü´minler, (gerek) sana indirilen (Kur´an-ı Kerîm) e, (gerek) senden evvel indirilen (kitab) lara îman ederler. (Onlar) namazı dosdoğru kılanlar, zekâtı verenler, Allaha ve âhiret gününe inananlardır. İşte onlar (böyle) Biz onlara çok büyük bir ecir vereceğiz.

Muhammed Esed: 

İçlerinden bilgide derinleşmiş olanlara, sana ve senden öncekilere indirilmiş olana iman edenlere, (özellikle) namazlarında dikkatli ve devamlı olanlara, karşılık beklemeden harcayanlara, Allaha ve Ahiret Gününe inananlara gelince; işte Biz, bunlara büyük bir mükafat bahşedeceğiz.

Gültekin Onan: 

Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile inançlılar, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Tanrı´ya ve ahiret gününe inançlı olanlar

Ali Fikri Yavuz: 

Fakat içlerinden ilimde kökleşenlerle müminler, senden önce, indirilenle beraber sana indirilene de iman ederler. Bunlar, namazı erkânı ile kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve âhiret günene inananlardır. İşte bunlara çok büyük bir mükâfat vereceğiz.

Portekizce: 

Quanto aos sábios, dentre eles, bem como aos fiéis, que crêem tanto no que te foi revelado como no que foi reveladoantes de ti, que são observantes da oração, pagadores do zakat, crentes em Deus e no Dia do Juízo Final, premiá-los-emoscom magnífica recompensa.

İsveççe: 

Men de av dem vars kunskap är fast och djupt rotad tror med de troende på det som har uppenbarats för dig och på det som uppenbarades före din tid, och de som regelbundet förrättar bönen och hjälper de behövande och tror på Gud och den Yttersta dagen - alla dessa skall Vi ge en rik belöning.

Farsça: 

ولی از میان آنان، ثابت قدمان در دانش، مؤمنانِ [به موسی و تورات] برپادارندگان نماز، پرداخت کنندگان زکات، مؤمنان به خدا و روز قیامت، به آنچه بر تو و [بر پیامبران] پیش از تو نازل شده ایمان واقعی می آورند آنان هستند که یقیناً پاداش بزرگی به ایشان عطا خواهیم کرد.

Kürtçe: 

بەڵام دامەزراوان وشارەزایان لەزانیاریدا لەوان (لە جولەکەکان) و لە باوەڕدارەکان بڕوایان ھەیە بەوەی نێردراوەتە خوارەوە بۆ سەر تۆ وەبەوەش پێش تۆ نێردراوەتە خوارەوە, وە بەجێ ھێنەرانی نوێژ وزەکات دەران وباوەڕداران بەخوا و بە ڕۆژی دوایی ئەوانە لە داھاتوویەکی نزیکدا پێیان دەبەخشین پاداشتێکی زۆر گەورە

Özbekçe: 

Лекин улардан илмда мустаҳкам бўлганлари ва мўминлари сенга нозил бўлган нарсага ва сендан олдин нозил бўлган нарсага иймон келтирарлар. Хусусан, намозни қоим қилувчилар, закот берувчилар, Аллоҳга ва охират кунига иймон келтирувчилар ҳам. Ана ўшаларга, албатта, улуғ ажр берамиз.

Malayca: 

Tetapi orang-orang yang teguh serta mendalam ilmu pengetahuannya di antara mereka dan orang-orang yang beriman, sekaliannya beriman dengan apa yang telah diturunkan kepadamu (Al-Quran), dan kepada apa yang telah diturunkan dahulu daripadamu, - khasnya orang-orang yang mendirikan sembahyang, dan orang-orang yang menunaikan zakat, serta yang beriman kepada Allah dan hari akhirat; mereka itulah yang Kami akan berikan kepadanya pahala (balasan) yang amat besar.

Arnavutça: 

Por disa nga ata (Hebrenjt), të cilët janë udhëzuar plotësisht në dijeni dhe muslimanët, - ata besojnë në atë që të është shpallur ty (o Muhammed!) dhe në atë, që është shpallur para teje; e atyre që falin namazin dhe ndajnë zeqatin, dhe atyre që i besojnë Perëndisë dhe Ditën e Kijametit, - këtyre, me siguri do t’u japim shpërblim të madh.

Bulgarca: 

Ако утвърдените в знанието сред тях и повярвалите вярват в низпосланото на теб и в низпосланото допреди теб, и извършващите молитвата, и даващите милостинята закат, и вярващите в Аллах и в Сетния ден - на тях ще въздадем огромна награда.

Sırpça: 

Али они међу њима који су у знање дубоко проникли, и верници који верују у оно што се објављује теби (Мухаммеде) и у оно што је објављено пре тебе, нарочито они који молитву обављају и они који обавезну милостињу дају и у Аллаха и Последњи дан верују - њима ћемо сигурно велику награду да дамо.

Çekçe: 

Avšak těm z nich, kdož ve vědění jsou pevní a věřící a uvěřili v to, co bylo tobě sesláno, a v to, co bylo sesláno před tebou, a dodržují modlitbu a rozdávají almužnu a věří v Boha a v den soudný, těm věru dáme odměnu nesmírnou.

Urduca: 

مگر ان میں جو لوگ پختہ علم رکھنے والے ہیں اور ایماندار ہیں وہ سب اُس تعلیم پر ایمان لاتے ہیں جو تمہاری طرف نازل کی گئی ہے اور جو تم سے پہلے نازل کی گئی تھی اِس طرح کے ایمان لانے والے اور نماز و زکوٰۃ کی پابندی کرنے والے اور اللہ اور روز آخر پر سچا عقیدہ رکھنے والے لوگوں کو ہم ضرور اجر عظیم عطا کریں گے

Tacikçe: 

Вале донишмандонашон ва он мӯъминонеро, ки ба он чӣ бар ту ва ба он чӣ пеш аз ту нозил шуда, имон доранд ва намозгузорону закотдиҳандагон ва мӯъминон ба Худову рӯзи қиёматро аҷри бузурге хоҳем дод!

Tatarca: 

Ләкин хакыйкый белемгә ирешкән ислам галимнәре һәм сиңа иңдерелгән вә синнән әүвәл иңдерелгән китапларга ышанучы мөэминнәр – алар намазларын үтәрләр, зәкят сәдакасын бирерләр һәм Аллаһуга вә ахирәт көненә нык ышанырлар. Әнә шуларга тиздән олы әҗерне – җәннәтне бирербез.

Endonezyaca: 

Tetapi orang-orang yang mendalam ilmunya di antara mereka dan orang-orang mukmin, mereka beriman kepada apa yang telah diturunkan kepadamu (Al Quran), dan apa yang telah diturunkan sebelummu dan orang-orang yang mendirikan shalat, menunaikan zakat, dan yang beriman kepada Allah dan hari kemudian. Orang-orang itulah yang akan Kami berikan kepada mereka pahala yang besar.

Amharca: 

ግን ከነርሱ ውስጥ በዕውቀት የጠለቁትና ምእምናኖቹ በአንተ ላይ በተወረደውና ከአንተም በፊት በተወረደው መጽሐፍ የሚያምኑ ሲኾኑ ሶላትንም ደንቡን ጠብቀው ሰጋጆችን (እናመሰግናለን)፡፡ ዘካንም ሰጪዎቹ በአላህና በመጨረሻዎቹም ቀን አማኞቹ እነዚያ ታላቅ ምንዳን በእርግጥ እንሰጣቸዋለን፡፡

Tamilce: 

எனினும் (நபியே!) அவர்களில் கல்வியில் தேர்ச்சிபெற்றவர்கள்; இன்னும் (உண்மையான) நம்பிக்கையாளர்கள் (உம்மிடம் மூடர்கள் கேள்வி கேட்டது போன்று கேட்க மாட்டார்கள். மாறாக,) உமக்கு இறக்கப்பட்டதையும், உமக்கு முன்னர் இறக்கப்பட்டதையும் தொழுகையை நிலைநிறுத்துகின்ற வானவர்களையும் நம்பிக்கை கொள்வார்கள். இன்னும், ஸகாத்தைக் கொடுப்பவர்கள்; இன்னும், அல்லாஹ்வையும் இறுதி நாளையும் நம்பிக்கை கொண்டவர்கள் (ஆகிய) இவர்கள் எல்லோருக்கும் மகத்தான கூலியைக் கொடுப்போம்.

Korece: 

그들 가운데 확고한 지식을갖고 있는 이들과 그대와 그대 이 전에 계시된 것을 믿는 신도들과 예배를 행하는 자들과 이슬람세를 바치는 자와 하나님과 내세를 믿 는 신도들에게는 크나큰 보상이 있을 것이라

Vietnamca: 

Riêng những người thông thạo kiến thức trong số (những người Do Thái) và những người có đức tin đã (hết lòng) tin tưởng vào những điều được ban xuống cho Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) cũng như những điều được ban xuống trước Ngươi, họ thiết lập lễ nguyện Salah, thực thi bổn phận Zakah, có đức tin nơi Allah và cõi Đời Sau, thì sẽ sớm được TA ban cho phần thưởng vĩ đại.