Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

69

Sûredeki Ayet No: 

50

Ayet No: 

5373

Sayfa No: 

568

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِنَّهُ لَحَسْرَةٌ عَلَى الْكَافِرِينَ

Çeviriyazı: 

veinnehû leḥasratün `ale-lkâfirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kuşkusuz bu Kur'ân kafirler için bir pişmanlık vesilesidir.

Diyanet İşleri: 

Doğrusu Kuran, inkarcılar için bir üzüntüdür.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve şüphe yok ki Kur'an, kafirlere adeta bir hasrettir.

Şaban Piriş: 

O kâfirler için bir hasret/pişmanlıktır.

Edip Yüksel: 

O, inkarcılar için bir üzüntü kaynağıdır.

Ali Bulaç: 

Gerçekten o (Kur'an), kafirler için bir hasrettir.

Suat Yıldırım: 

Şüphesiz o, kâfirler için büyük bir pişmanlık ve karşılaşacakları kesin bir gerçektir. [26,200-201; 34,54]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve muhakkak ki, o (Kur´ân-ı Azîm) elbette kâfirlerin üzerlerine bir hasrettir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ve o, gerçeği örten nankörler/inkârcılar için tam bir hasrettir.

Bekir Sadak: 

Melekler ve Cebrail mikdari ellibin yil olan o derecelere bir gunde yukselirler.

İbni Kesir: 

Ve muhakkak ki o

Adem Uğur: 

Muhakkak o, kâfirler için bir iç yarasıdır.

İskender Ali Mihr: 

Ve muhakkak ki O (Kur´ân), kâfirlere elbette hasrettir.

Celal Yıldırım: 

Şüphesiz ki O, (Kur´ân), kâfirler üzerinde bir hasret, üzüntü ve iç sıkıntısıdır.

Tefhim ul Kuran: 

Gerçekten o (Kur´an), kafirler için (kahırlı) bir hasrettir.

Fransızca: 

mais en vérité, ce sera un sujet de regret pour les mécréants,

İspanyolca: 

Es, sí, un motivo de lamentación para los infieles.

İtalyanca: 

in verità ciò sarà un rimpianto per i miscredenti;

Almanca: 

Und gewiß, er ist doch eine Selbstanklage für die Kafir.

Çince: 

这对於不信道的人们确是悔恨。

Hollandaca: 

Maar hij zal de oorzaak van de wanhoop der ongeloovigen zijn;

Rusça: 

Воистину, это - горе для неверующих.

Somalice: 

Qur'aanku waa qoomamada Gaalada (Maalinta Qiyaame).

Swahilice: 

Na hakika bila ya shaka itakuwa ni majuto kwa wanao kataa.

Uygurca: 

قۇرئان كاپىرلارغا (ئۇلار قۇرئاننى تەستىق قىلغۇچىلارنىڭ ساۋابىنى ۋە ئىنكار قىلغۇچىلارنىڭ ئازابىنى كۆرگەن چاغدا) ئەلۋەتتە ھەسرەت بولىدۇ

Japonca: 

本当にこの(クルアーン)は,不信者にとっては悲しみ(の種)であろう。

Arapça (Ürdün): 

«وإنه» أي القرآن «لحسرة على الكافرين» إذا رأوا ثواب المصدقين وعقاب المكذبين به.

Hintçe: 

और इसमें शक़ नहीं कि ये काफ़िरों की हसरत का बाएस है

Tayca: 

และแท้จริงอัลกุรอานนั้น เป็นการเศร้าโศกเสียใจแก่บรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธา

İbranice: 

אך יגון הוא לכופרים

Hırvatça: 

I on je zbilja jad nevjernicima,

Rumence: 

Ea este tânguire celor tăgăduitori!

Transliteration: 

Wainnahu lahasratun AAala alkafireena

Türkçe: 

Ve o, gerçeği örten nankörler/inkârcılar için tam bir hasrettir.

Sahih International: 

And indeed, it will be [a cause of] regret upon the disbelievers.

İngilizce: 

But truly (Revelation) is a cause of sorrow for the Unbelievers.

Azerbaycanca: 

Şübhəsiz ki, bu (Qur’an) kafirlər üçün bir peşmançılıqdır (ona inanmadıqlarına görə qiyamət günü böyük zərər çəkəcəklər).

Süleyman Ateş: 

Doğrusu o, kafirler için hasrettir.

Diyanet Vakfı: 

Muhakkak o, kafirler için bir iç yarasıdır.

Erhan Aktaş: 

O, Kâfirler için derin bir pişmanlıktır.(1)

Kral Fahd: 

Muhakkak o, kâfirler için bir iç yarasıdır

Hasan Basri Çantay: 

Muhakkak ki o (Kur´an) kâfirlere karşı (kaçınılmaz) bir hasretdir.

Muhammed Esed: 

ama bu (red), şüphesiz, (Allah´ın vahyinin) doğruluğu(nu) inkar edenler için acı bir pişmanlık kaynağı olacaktır,

Gültekin Onan: 

Gerçekten o (Kuran), kafirler için bir hasrettir.

Ali Fikri Yavuz: 

Muhakkak ki, o Kur’an, kâfirler için bir pişmanlıktır, (kıyamet günü, Kur’ân’a iman etmediklerinin nedametini çekeceklerdir).

Portekizce: 

E ele é uma angústia para os incrédulos;

İsveççe: 

och detta kommer att orsaka förnekarna [själva] bitter grämelse.

Farsça: 

و این انکار قطعاً مایه حسرت کافران است،

Kürtçe: 

وە بێگومان ئەم قورئانە ھۆی پەشیمانی بێ بڕوایانە

Özbekçe: 

Ва албатта у кофирлар учун ҳасратдир.

Malayca: 

Dan sesungguhnya Al-Quran itu sudah tentu akan menyebabkan penyesalan bagi orang-orang yang kafir (semasa mereka menerima balasan).

Arnavutça: 

Me të vërtetë, ai (Kur’ani), është, fatkeqësi për mohuesit,

Bulgarca: 

То е скръб за неверниците.

Sırpça: 

И он је збиља јад неверницима,

Çekçe: 

A věru on zármutku nevěřících je příčinou

Urduca: 

ایسے کافروں کے لیے یقیناً یہ موجب حسرت ہے

Tacikçe: 

Ва Қуръон кофиронро мояи пушаймонӣ аст.

Tatarca: 

Тәхкыйк ул Коръән аның белән гамәл кылмаучы кәферләр вә аның илә гамәл кылмаучы бидеґәтче мөселманнарга да хәсрәтдер.

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya Al Quran itu benar-benar menjadi penyesalan bagi orang-orang kafir (di akhirat).

Amharca: 

እርሱም (ቁርኣን) በከሓዲዎቹ ላይ ጸጸት ነው፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக இது நிராகரிப்பாளர்களுக்கு மிகத் துக்கமானதாகும்.

Korece: 

실로 그것은 불신자들에게 큰 슬픔이라

Vietnamca: 

Quả thật, (Qur’an) sẽ là (nguyên nhân gây ra) sự hối tiếc cho những kẻ vô đức tin.