Arapça:
وَأَنَّا مِنَّا الصَّالِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذَٰلِكَ ۖ كُنَّا طَرَائِقَ قِدَدًا
Çeviriyazı:
veennâ minne-ṣṣâliḥûne veminnâ dûne ẕâlik. künnâ ṭarâiḳa ḳidedâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu bizler; bizden iyi olanlar da var, olmayanlar da var. Biz çeşitli yollara ayrılmışız.
Diyanet İşleri:
Doğrusu aramızda iyiler de vardır, bundan aşağı bulunanlar da vardır. Biz, türlü türlü yolda olan topluluklardık.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve gerçekten bizden temiz kişiler de vardı, içimizde, böyle olmayanlar da vardı; ayrıayrı yollar tutmuştuk.
Şaban Piriş:
Şüphesiz bizden salih olanlar da vardır ve bizden böyle (salih) olmayanlar da. Biz, türlü türlü yollara ayrılmışız
Edip Yüksel:
Aramızda erdemliler de var, bunun aşağısında olanlar da var; biz çeşitli tarikatlara(yollara) ayrıldık.
Ali Bulaç:
Gerçek şu ki, bizden salih olanlar vardır ve bunun dışında (ya da aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz.
Suat Yıldırım:
“Bizden iyi kimseler olduğu gibi, iyi olmayanlar da var. Biz türlü türlü yollar tutmuşuz.
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Ve şüphe yok ki bizden sâlih kimseler vardır ve bizden onun dûnunda olanlar da vardır. Biz müteferrik cemaatler olmuşuzdur.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Şu da bir gerçek ki, bizden hayra yönelenler/barışçılar vardır; ama bizden, başka türlü olanlar da vardır. Dilim dilim yollar olmuşuz biz.
Bekir Sadak:
72:16
İbni Kesir:
Gerçekten aramızda salihler de vardır ve bundan aşağı olanlar da. Biz, türlü türlü yollara ayrılmışız.
Adem Uğur:
Gerçekten biz, -kimimiz sâlih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak üzere- türlü türlü yollar tutmuştuk.
İskender Ali Mihr:
Ve gerçekten biz, bir kısmımız salihleriz ve bizden bir kısmımız bunun dışında. Biz ayrı ayrı yollarda (olan topluluklar) olduk.
Celal Yıldırım:
Ve doğrusu bizden iyi-yararlı kişiler de var ve onların ötesinde alçaklar da vardır. Bizler ayrı ayrı yollar tutmuşuzdur.
Tefhim ul Kuran:
«Gerçek şu ki, bizden salih olanlar da vardır ve bizden bunun dışında (ya da aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz.»
Fransızca:
Il y a parmi nous des vertueux et [d'autre] qui le sont moins : nous étions divisés en différentes sectes.
İspanyolca:
Y: 'Entre nosotros hay unos que son justos y otros que no. Seguimos doctrinas diferentes'.
İtalyanca:
Tra noi ci sono dei giusti e altri che non lo sono: siamo in diverse sette.
Almanca:
"Und gewiß, unter uns sind die gottgefällig Guttuenden und unter uns sind manche unter diesem (Niveau), wir gehörten verschiedenen Konfessionen an."
Çince:
我们中有善良的,有次於善良的,我们是分为许多派别的。
Hollandaca:
Er zijn sommigen onder ons, die rechtschapen zijn, en er zijn sommigen onder ons, die anders zijn; wij zijn in verschillende soorten verdeeld.
Rusça:
Среди нас есть праведные и те, которые ниже этого. Мы были разрозненными группами.
Somalice:
Waxaa naga mid ah kuwo suuban iyo kuwo kaleba, waxaan nahay kooxa kala duwan.
Swahilice:
Na hakika katika sisi wamo walio wema, na wengine wetu ni kinyume na hivyo. Tumekuwa njia mbali mbali.
Uygurca:
بىزنىڭ ئىچىمىزدە ياخشىلارمۇ ۋە ئۇنىڭدىن تۆۋەن تۇرىدىغانلارمۇ بار، بىز تۈرلۈك يوللارغا بۆلۈندۇق
Japonca:
わたしたちの中には,正しい者もいるが,そうではない者もいて,様々な道に従っている。
Arapça (Ürdün):
«وأنا منا الصالحون» بعد استماع القرآن «ومنا دون ذلك» أي قوم غير صالحين «كنا طرائق قددا» فرقا مختلفين مسلمين وكافرين.
Hintçe:
और ये कि हममें से कुछ लोग तो नेकोकार हैं और कुछ लोग और तरह के हम लोगों के भी तो कई तरह के फिरकें हैं
Tayca:
และแท้จริงในหมู่พวกเรานั้นมีคนดีและในหมู่พวกเราก็มีคนอื่นจากนั้น พวกเราอยู่ในแนวทางที่แตกต่างกัน
İbranice:
גם בינינו יש ישרים, ויש גם כאלה שאינם ישרים, וכבר שוסעו דרכינו
Hırvatça:
A među nama ima i dobrih i onih koji to nisu, ima nas vrsta različitih;
Rumence:
Unii dintre noi sunt drepţi, alţii nu sunt şi căi felurite urmăm.
Transliteration:
Waanna minna alssalihoona waminna doona thalika kunna taraiqa qidadan
Türkçe:
"Şu da bir gerçek ki, bizden hayra yönelenler/barışçılar vardır; ama bizden, başka türlü olanlar da vardır. Dilim dilim yollar olmuşuz biz."
Sahih International:
And among us are the righteous, and among us are [others] not so; we were [of] divided ways.
İngilizce:
There are among us some that are righteous, and some the contrary: we follow divergent paths.
Azerbaycanca:
Şübhəsiz ki, aramızda əməlisaleh olanlar da var, olmayanlar da. Biz müxtəlif firqələrə (məzhəblərə) ayrılmışıq.
Süleyman Ateş:
Bize gelince, bizden iyiler de var ve bizden başka türlü olan da var. Biz çeşitli yollara ayrıldık.
Diyanet Vakfı:
Gerçekten biz, -kimimiz salih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak üzere- türlü türlü yollar tutmuştuk.
Erhan Aktaş:
“Doğrusu bir kısmımız sâlihlerdeniz, bir kısmımız da bunun dışındadır. Biz, ayrı ayrı yollar tuttuk.”
Kral Fahd:
Gerçekten biz, kimimiz sâlih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak üzere türlü türlü yollar tutmuştuk.
Hasan Basri Çantay:
«Hakıykaten biz, kimimiz salâha ermiş (iyi kişi) leriz, kimimiz ise bunlardan aşağıdır. Çeşid çeşid yollar (a saahib) olmuşuz».
Muhammed Esed:
tıpkı, içimizden bazıları (nasıl) dürüst ve erdemli olurken bazılarımızın da bunun (çok çok) aşağısında kaldı(ğını bilmediğimiz gibi). Biz her zaman birbirinden çok farklı yollar/yöntemler izledik.
Gültekin Onan:
72:10
Ali Fikri Yavuz:
Doğrusu, biz cinlerin içinde, mümin olanlar da var, içimizden bundan aşağı (kâfirler) olan da var. (Allah’a iman etmezden önce) çeşit çeşit mezheplere ayrılmış idik.
Portekizce:
E, entre nós (os gênios), há virtuosos e há também os que não o são, porque seguimos diferentes caminhos.
İsveççe:
Bland oss finns de som vill göra det rätta och andra som har mindre intresse för det rätta; ja, vi har alltid varit delade i olika grupper.
Farsça:
واینکه از ما برخی شایسته وبرخی غیر شایسته اند، [و] ما بر مذاهب گوناگون ومتفاوتی هستیم،
Kürtçe:
وە بێگومان ئێمە ھەندێکمان چاکین وە ھەندێکمان لەوە کەمتر، ئێمە جاران خاوەنی ڕێبازی زۆر بووین
Özbekçe:
Ва, албатта, биздан солиҳлар ҳам ва бошқалар ҳам бор. Турли гуруҳлар бўлган эдик.
Malayca:
`Dan bahawa sesungguhnya (memang maklum) ada di antara kita golongan yang baik keadaannya, dan ada di antara kita yang lain dari itu; kita masing-masing adalah menurut jalan dan cara yang berlainan.
Arnavutça:
e midis nesh ka të mirë dhe ka që nuk janë të mirë, ka prej nesh kategori të ndryshme, (grupe të përçara);
Bulgarca:
Сред нас има правдиви, сред нас има и други освен това. Следваме различни пътища.
Sırpça:
А међу нама има и добрих и оних који то нису, има нас врста различитих;
Çekçe:
Mezi námi jsou věru bezúhonní a jsou mezi námi zajisté i jiní než takoví, my na sekty jsme rozděleni.
Urduca:
اور یہ کہ "ہم میں سے کچھ لوگ صالح ہیں اور کچھ اس سے فروتر ہیں، ہم مختلف طریقوں میں بٹے ہوئے ہیں"
Tacikçe:
Баъзе аз мо солеҳанд ва баъзе ҷуз он ва мо фирқаҳое гуногунем.
Tatarca:
Дәхи бездән, әлбәттә, яхшылар да бар вә бездә яхшылардан башка явызлар да бар, без, әлбәттә, төрле юлда булдык.
Endonezyaca:
Dan sesungguhnya di antara kami ada orang-orang yang saleh dan di antara kami ada (pula) yang tidak demikian halnya. Adalah kami menempuh jalan yang berbeda-beda.
Amharca:
‹እኛም ከእኛ ውስጥ ደጎች አልሉ፡፡ ከኛም ከዚህ ሌላ የኾኑ አልሉ፡፡ የተለያዩ መንገዶች (ባለ ቤቶች) ነበርን፡፡
Tamilce:
இன்னும் நிச்சயமாக எங்களில் நல்லவர்களும் உள்ளனர். இன்னும், எங்களில் அவர்கள் அல்லாத மற்ற (தீய)வர்களும் உள்ளனர். நாங்கள் பலதரப்பட்ட பிரிவுகளாக இருந்தோம்.
Korece:
우리 중에는 의로운 자들이있고 의롭지 못한 자들이 있어 우리는 다른 길을 따르고 있노라
Vietnamca:
“Thật vậy, trong chúng ta có những kẻ đức hạnh và cũng có những kẻ không như vậy. Chúng ta đã đi theo những con đường khác nhau.”
Ayet Linkleri: