Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

72

Sûredeki Ayet No: 

10

Ayet No: 

5457

Sayfa No: 

572

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَنَّا لَا نَدْرِي أَشَرٌّ أُرِيدَ بِمَن فِي الْأَرْضِ أَمْ أَرَادَ بِهِمْ رَبُّهُمْ رَشَدًا

Çeviriyazı: 

veennâ lâ nedrî eşerrun ürîde bimen fi-l'arḍi em erâde bihim rabbühüm raşedâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?

Diyanet İşleri: 

Yeryüzünde olanlara kötülük mü murad edildi, yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir, doğrusu biz bilemeyiz.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve gerçekten de bilmiyoruz, yeryüzündekilere bir kötülük gelmesi mi isteniyor, yoksa Rabbleri, onlara doğru yolu buldurmayı mı diledi?

Şaban Piriş: 

Gerçekten bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?

Edip Yüksel: 

Yerdekiler için bir kötülük mü planlanmıştır, yoksa Rab'leri onlar için bir iyilik mi dilemiştir, bilmiyoruz.

Ali Bulaç: 

Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi?

Suat Yıldırım: 

“Doğrusu, iyi anlayamadık: Yerde oturanlara fenalık mı irade edildi, yoksa Rab'leri onlar hakkında hayır ve hidâyet mi diledi, bilemiyoruz.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Ve doğrusu biz bilmiyoruz ki, yerde bulunanlar için bir şer mi murad edilmiştir, yoksa onlar için Rableri bir doğruluk mu irâde buyurmuştur?»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Doğrusu, bilmiyoruz, yeryüzündeki şuurlulara şer mi istendi, yoksa Rableri onlar için doğru ve güzel olanı mı istemiştir.

Bekir Sadak: 

(16-17) Ama dogru yola girmis olsalardi, onlari bu hususta denememiz icin onlara bol su icirirdik

İbni Kesir: 

Doğrusu biz bilmiyoruz

Adem Uğur: 

Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?

İskender Ali Mihr: 

Ve gerçekten biz bilmiyoruz. Yeryüzünde olan kimselere bir şerr mi murad edildi, yoksa Rab´leri onların irşad olmalarını mı diledi?

Celal Yıldırım: 

Gerçekten biz bilmiyorduk, yeryüzündekilere kötülük mü istenildi, yoksa Rabbları onlar için bir hayır mı murâd etmiştir?

Tefhim ul Kuran: 

«Doğrusu bilmiyoruz

Fransızca: 

Nous ne savons pas si on veut du mal aux habitants de la terre ou si leur Seigneur veut les mettre sur le droit chemin.

İspanyolca: 

Y: 'No sabemos si se quiere mal a los que están en la tierra o si su Señor quiere dirigirles bien'.

İtalyanca: 

Noi non sappiamo se sia stata decretata una sventura per coloro che stanno sulla terra, o se il loro Signore li voglia guidare

Almanca: 

"Und gewiß, wir wissen nicht, ob Böses für diejenigen auf der Erde gewollt wird, oder ob ihr HERR für sie Gutes wollte."

Çince: 

我们不知道,究竟是大地上的万物将遭患难呢?还是他们的主欲引他们於正道呢?

Hollandaca: 

Wij weten niet, of daardoor eene ramp voor hen wordt bedoeld, die op de aarde wonen, dan wel of hun Heer voornemens is, hen op den rechten weg te leiden.

Rusça: 

Мы не знаем, зло ли задумано для тех, кто на земле, или Господь пожелал направить их на прямой путь.

Somalice: 

Mana ogin inay tahay shar lala Doonay dadka Dhulka ku nool ama Eebohood la Doonay hanuun (iyo khayr).

Swahilice: 

Nasi hatujui kama wanatakiwa shari wale wanao kaa kwenye ardhi au Mola wao Mlezi anawatakia uwongofu.

Uygurca: 

بىز (جىنلار جامائەسى) زېمىندىكىلەرگە يامانلىق ئىرادە قىلىندىمۇ ياكى پەرۋەردىگارى ئۇلارغا ياخشىلىق ئىرادە قىلدىمۇ؟ بىلمەيمىز

Japonca: 

わたしたちは,主が地上の者に対して悪を望まれているのか,または,かれらを正しい道に,導くことを望まれているのか知らなかった。

Arapça (Ürdün): 

«وأنا لا ندري أشر أُريد» بعد استراق السمع «بمن في الأرض أم أراد بهم ربهم رشدا» خيرا.

Hintçe: 

और ये कि हम नहीं समझते कि उससे अहले ज़मीन के हक़ में बुराई मक़सूद है या उनके परवरदिगार ने उनकी भलाई का इरादा किया है

Tayca: 

และแท้จริงเราไม่รู้ดอกว่า ความชั่วร้ายนั้นจะถูกให้มีขึ้นแก่ผู้ที่อยู่ในแผ่นดินนี้ หรือว่าพระเจ้าของพวกเขาปรารถนาแนวทางที่ถูกต้องแก่พวกเขา

İbranice: 

לכן, איננו יודעים אם עונש ממתין לאלה שעל פני האדמה, או שאולי רוצה ריבונם להדריכם אל היושר

Hırvatça: 

i mi ne znamo da li se onima na Zemlji želi zlo ili im Gospodar njihov želi dobro.

Rumence: 

Nu ştim dacă se vrea vreun rău celor de pe pământ, ori dacă Domnul lor îi vrea pe Calea cea bună

Transliteration: 

Waanna la nadree asharrun oreeda biman fee alardi am arada bihim rabbuhum rashadan

Türkçe: 

"Doğrusu, bilmiyoruz, yeryüzündeki şuurlulara şer mi istendi, yoksa Rableri onlar için doğru ve güzel olanı mı istemiştir."

Sahih International: 

And we do not know [therefore] whether evil is intended for those on earth or whether their Lord intends for them a right course.

İngilizce: 

And we understand not whether ill is intended to those on earth, or whether their Lord (really) intends to guide them to right conduct.

Azerbaycanca: 

Biz bilmirik ki, (göyün gözətçi mələklərlə, axan ulduzlarla doldurulması və mələklərin söhbətinə qulaq asmağın bizə qadağan edilməsi ilə) yerdə olanlara bir pislik etmək istənilmişdir, yoxsa Rəbbi onlara bir xeyir diləmişdir.

Süleyman Ateş: 

Bilmiyoruz bununla yeryüzündekilere kötülük mü (yapılmak) istendi, yoksa Rabbleri onları doğruya mı iletmek diledi.

Diyanet Vakfı: 

Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?

Erhan Aktaş: 

“Gerçekten bilmiyoruz. Yeryüzünde olan kimselere kötülük mü istendi yoksa Rabb’leri onlara bir iyilik mi istedi bilmiyoruz.”

Kral Fahd: 

Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi ?

Hasan Basri Çantay: 

«Doğrusu biz yerdeki kişilere şer mi murad ediliyor, yoksa Rableri onlar için bir hayır mı irâde ediyor, bilmiyormuşuz».

Muhammed Esed: 

Ve (şimdi anladık ki) biz (yaratılmış varlıklar,) yeryüzünde yaşayanlar için kötü bir akibetin hazırlanıp hazırlanmadığını, yahut Rablerinin onları doğru ile eğriyi ayırd etme bilinciyle donatmak isteyip istemediğini bilmiyoruz

Gültekin Onan: 

&quot

Ali Fikri Yavuz: 

Doğrusu biz bilmeyiz

Portekizce: 

E nós não compreendemos se o mal era destinado àqueles que estão na terra ou se o Senhor tencionava encaminhá-los para a boa conduta.

İsveççe: 

Vi vet inte om de som lever på jorden skall få det onda [på sin lott] eller om deras Herre vill [ge dem] kunskap om rätt och orätt.

Farsça: 

و اینکه ما نمی دانیم آیا درباره کسانی که در زمین هستند گزند و شری خواسته شده یا پروردگارشان برای آنان هدایت خواسته است؟

Kürtçe: 

وە بەڕاستی نازانین ئایا خراپی ویستراوە بۆ ئەوانەی کە لە سەر زەوین؟ یان پەروەردگاریان ڕێنمونی ویستووە بۆیان؟

Özbekçe: 

Ва, албатта, биз ер юзидагиларга ёмонлик ирода қилиндими ёки Роббилари уларга рушдни ирода қилдими-билмасмиз.

Malayca: 

`Dan bahawa sesungguhnya kami tidak mengetahui adakah (dengan adanya kawalan langit yang demikian) hendak menimpakan bala bencana kepada penduduk bumi, atau pun Tuhan mereka hendak melimpahkan kebaikan kepada mereka?

Arnavutça: 

dhe ne nuk dimë, se e keqja i qëllimohet atyre që janë në Tokë, apo Zoti i tyre don t’i udhëzojë në rrugë të mirë,

Bulgarca: 

И не знаем дали зло е поискано за онези, които са на земята, или техният Господ е поискал добро за тях.

Sırpça: 

и ми не знамо да ли се онима на Земљи жели зло или им њихов Господар жели добро.

Çekçe: 

A my věru nevíme, zda zlo je zamýšleno pro ty, kdož na zemi dlí, či zda Pán jejich si pro ně přeje správného vedení.

Urduca: 

اور یہ کہ "ہماری سمجھ میں نہ آتا تھا کہ آیا زمین والوں کے ساتھ کوئی برا معاملہ کرنے کا ارادہ کیا گیا ہے یا اُن کا رب اُنہیں راہ راست دکھانا چاہتا ہے"

Tacikçe: 

Аз ин рӯй намедонем, ки оё барои касоне, ки дар рӯи замин ҳастанд, бадӣ тақдир мешавад ё Парвардигорашон мехоҳад ба роҳи росташон бибарад.

Tatarca: 

Без, әлбәттә, белмибез йә җирдәге кешеләргә бер зарар касд ителмәде, әллә Раббылары аларга һидәятне теләдеме?

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya kami tidak mengetahui (dengan adanya penjagaan itu) apakah keburukan yang dikehendaki bagi orang yang di bumi ataukah Tuhan mereka menghendaki kebaikan bagi mereka.

Amharca: 

‹እኛም በምድር ውስጥ ባልሉ ሰዎች ክፉ ተሽቷል? ወይስ በእነርሱ ጌታቸው ደግን ነገር ሽቷል? ማለትን አናውቅም፡፡

Tamilce: 

இன்னும், நிச்சயமாக நாங்கள் அறியமாட்டோம், “பூமியில் உள்ளவர்களுக்கு தீமை ஏதும் நாடப்பட்டதா? அல்லது, அவர்களின் இறைவன் அவர்களுக்கு நேர்வழியை நாடினானா?” என்று.

Korece: 

우리는 지상에 있는 그들 위에 재앙이 있을 것인지 아니면 주님께서 그들을 인도 하실련지 알지 못하노라

Vietnamca: 

“Chúng tôi không biết liệu (việc trên trời có những vệ binh với những ngọn lửa cháy rực mai phục) là điều xấu mà Thượng Đế của họ muốn dành cho những ai sống trên trái đất hay Ngài muốn hướng dẫn họ một con đường đúng đắn.”

Rubu tag: 

Hizb tag: