Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

68

Sûredeki Ayet No: 

28

Ayet No: 

5299

Sayfa No: 

565

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالَ أَوْسَطُهُمْ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ لَوْلَا تُسَبِّحُونَ

Çeviriyazı: 

ḳâle evseṭuhüm elem eḳul leküm levlâ tüsebbiḥûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İçlerinde en makul olanı şöyle dedi: "Ben size Rabbinizi tesbih etsenize dememiş miydim?"

Diyanet İşleri: 

Ortancaları: "Ben size Allah'ı anmanız gerekmez mi, dememiş miydim?" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İçlerinden en iyileri, ben demedim miydi size dedi, mabudunuzu tenzih etseniz ne olurdu.

Şaban Piriş: 

Onların en insaflı olanı: "Ben size (Allah’ı) tesbih etmemiz gerekmez mi, dememiş miydim?" dedi.

Edip Yüksel: 

Ortancaları (erdemlileri), "Ben size demedim mi? Rabbinizi yüceltmeniz gerekmez miydi?" dedi.

Ali Bulaç: 

(İçlerinde) Mutedil olan biri dedi ki: "Ben size dememiş miydim? (Allah'ı) Tesbih edip yüceltmeniz gerekmez miydi?"

Suat Yıldırım: 

En makul olanları ise: “Ben size Allah'ı zikretmenizi söylememiş miydim!” dedi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Orta halde bulunanları dedi ki: «Ben size, ´tesbih eder olmalı değil misiniz?´ demedim mi?»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ortancaları/ılımlı olanı şöyle dedi: "Ben size söylemedim mi? Tespih etseydiniz ya!"

Bekir Sadak: 

Allah´a karsi gelmekten sakinanlara, Rableri katinda nimet cennetleri vardir.

İbni Kesir: 

Ortancaları dedi ki: Ben size demedim mi? Tesbih etmeli değil miydiniz?

Adem Uğur: 

İçlerinden en makul olanı şöyle dedi: Ben size &quot

İskender Ali Mihr: 

Onların en makul düşüneni: “Ben, size eğer (Allah´ı) tesbih etmiyorsanız, olmaz (tesbih etmeniz gerekir) demedim mi?” dedi.

Celal Yıldırım: 

çlerinden en uygun düşüneni : «Ben size demedim mi, tesbîh etseydiniz ya !?» dedi.

Tefhim ul Kuran: 

(İçlerinde) Mutedil olan biri dedi ki: «Ben size dememiş miydim? (Allah´ı) Tesbih edip yüceltmeniz gerekmez miydi?»

Fransızca: 

Le plus juste d'entre eux dit : "Ne vous avais-je pas dit : Si seulement vous avez rendu gloire à Allah ! "

İspanyolca: 

El más moderado de ellos dijo: «¿No os lo había dicho? ¿Por qué no glorificáis?»

İtalyanca: 

Il più equilibrato tra loro disse: «Non vi avevo forse avvertito di rendere gloria ad Allah?».

Almanca: 

Der Mittlere von ihnen sagte: "Sagte ich euch nicht: würdet ihr doch nur lobpreisen?"

Çince: 

他们中最优秀的人说:难道我没有对你们说吗?你们怎么不赞颂真主呢?

Hollandaca: 

De verstandigste van hen zeide: Heb ik u niet gezegd: Waarom gedenkt gij God niet?

Rusça: 

Лучший из них сказал: "Разве я не говорил вам, что надо было прославить Аллаха?"

Somalice: 

Markaas kii u fiicnaa yiri: miyaana idin dhihin war Eebe weyneeya.

Swahilice: 

Mbora wao akasema: Sikukwambieni, kwa nini hamumtakasi Mwenyezi Mungu?

Uygurca: 

ئۇلارنىڭ ياخشىسى (يەنى ئەڭ ئەقىللىقى): «سىلەر نېمىشقا اﷲ قا تەۋبە قىلىپ تەسبىھ ئېيتمايسىلەر دېمىگەنمىدىم؟ دېدى

Japonca: 

かれらの中,すこし穏やかな一人が言った。「あなたがたはどうして(主を)讃えないのかと,わたしが言ったのに。」

Arapça (Ürdün): 

«قال أوسطهم» خيرهم «ألم أقل لكم لولا» هلا «تسبحون» الله تائبين.

Hintçe: 

जो उनमें से मुनसिफ़ मिजाज़ था कहने लगा क्यों मैंने तुमसे नहीं कहा था कि तुम लोग (ख़ुदा की) तसबीह क्यों नहीं करते

Tayca: 

คนที่มีสติปัญญาคนหนึ่งในหมู่พวกเขากล่าวว่า ฉันมิได้บอกพวกท่านดอกหรือว่า ทำไม่พวกท่านจึงไม่กล่าวสดุดีแด่อัลลอฮฺ

İbranice: 

החכם שביניהם אמר: 'הלא שאלתי אתכם למה לא תשבחו את אלוהים

Hırvatça: 

Ponajbolji između njih reče: "Nisam li vam ja govorio zašto Allaha ne slavite!"

Rumence: 

Cel mai cumsecade dintre ei spuse: “Nu v-am spus eu să-l fi preamărit pe Dumnezeu?”

Transliteration: 

Qala awsatuhum alam aqul lakum lawla tusabbihoona

Türkçe: 

Ortancaları/ılımlı olanı şöyle dedi: "Ben size söylemedim mi? Tespih etseydiniz ya!"

Sahih International: 

The most moderate of them said, "Did I not say to you, 'Why do you not exalt [Allah]?' "

İngilizce: 

Said one of them, more just (than the rest): "Did I not say to you, 'Why not glorify (Allah)?'"

Azerbaycanca: 

Onların ən ağıllısı (və insaflısı) dedi: “Məgər mən sizə (Allahı) həmd-səna ilə təqdis etməli olduğunuzu demədimmi?!”

Süleyman Ateş: 

Orta(yolda giden iyi)leri: "Ben size demedim mi? Rabbinizi tesbih etmeniz gerekmez miydi?" dedi.

Diyanet Vakfı: 

İçlerinden en makul olanı şöyle dedi: Ben size "Rabbinizi tesbih etsenize" dememiş miydim?

Erhan Aktaş: 

En makul düşünenleri: “Ben, size tesbih(1) etmeliyiz dememiş miydim?” dedi.

Kral Fahd: 

İçlerinden en makul olanı şöyle dedi: Ben size «Rabbinizi tesbih etsenize» dememiş miydim?

Hasan Basri Çantay: 

Ortancaları: «Ben size demedim mi? (Allâhı) tenzîh etmeli değil miydiniz?» dedi.

Muhammed Esed: 

Aralarındaki en akl-ı selim sahibi olanı, "Ben size, Allah´ın sınırsız şanını yüceltmelisiniz demedim mi?" diye sordu.

Gültekin Onan: 

(İçlerinde) Mutedil olan biri dedi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

İnsaflıları şöyle dedi: “- Ben demedim mi size, tesbîh etseydiniz? (İnşaallah deyeydiniz).”

Portekizce: 

E o mais sensato deles disse: Não vos havia dito? Por que não glorificastes (Deus)?

İsveççe: 

Den förnuftigaste av dem sade: ”Jag sa' er ju att ni skulle prisa Gud.”

Farsça: 

عاقل ترینشان گفت: آیا به شما نگفتم که چرا خدا را [به پاک بودن از هر عیب و نقصی] یاد نمی کنید [و چرا او را از انتقام گرفتن درمانده می دانید؟!]

Kürtçe: 

برا ناوەنجی یەکەیان (لە ژیریدا) ووتی: مەگەر پێم نەووتن؟ بۆ چی یاد وسوپاسی خوا ناکەن

Özbekçe: 

Уларнинг энг яхши ва адолатлиси, «Сизларга тасбиҳ айтсаларингиз-чи, демабмидим?!», деди.

Malayca: 

Berkatalah orang yang bersikap adil di antara mereka: "Bukankah aku telah katakan kepada kamu (semasa kamu hendak menghampakan orang-orang fakir miskin dari habuannya): amatlah elok kiranya kamu mengingati Allah (serta membatalkan rancangan kamu yang jahat itu) ?"

Arnavutça: 

Njëri më i arsyeshëm, prej tyre tha: “A nuk ju thashë unë se duhet ta kujtoni Perëndinë!”

Bulgarca: 

Най-разумният от тях рече: “Не ви ли казах - защо не прославяте Аллах?”

Sırpça: 

Најбољи између њих рече: „Нисам ли вам ја говорио да треба Аллаха да славите?“

Çekçe: 

I pravil nejobezřetnější z nich: 'Což neříkal jsem vám, že slávu Boží pronésti jsme měli?'

Urduca: 

اُن میں جو سب سے بہتر آدمی تھا اُس نے کہا "میں نے تم سے کہا نہ تھا کہ تم تسبیح کیوں نہیں کرتے؟"

Tacikçe: 

Некмардашон гуфт: «Шуморо нагуфгам, чаро Худоро тасбеҳ намегӯед?»

Tatarca: 

Аларның уртанчысы яки гакыллырагы: "Мин сезгә әйткән идем түгелме? Аллаһ теләсә дисәгезче", – дип.

Endonezyaca: 

Berkatalah seorang yang paling baik pikirannya di antara mereka: "Bukankah aku telah mengatakan kepadamu, hendaklah kamu bertasbih (kepada Tuhanmu)?"

Amharca: 

ትክክለኛቸው «ለእናንተ አላህን ለምን አታጠሩም አላልኳችሁምን?» አላቸው፡፡

Tamilce: 

அவர்களில் நீதவான் கூறினார்: (நீங்கள் இன் ஷா அல்லாஹ் என்று கூற வேண்டும் என்று) நான் கூறவில்லையா? (அதன்படி) நீங்கள் இன் ஷா அல்லாஹ் சொல்லி இருக்க வேண்டாமா!

Korece: 

그들 중에 보다 정직했던 자가 왜 하나님을 찬양하지 아니 했느냐 내가 너희에게 말하지 아니 했더뇨 라고 하매

Vietnamca: 

Một người tốt nhất trong số họ nói: “Tôi đã không nói với các người hãy nên tán dương (Allah) đó sao?”