Arapça:
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ
Çeviriyazı:
bel naḥnü maḥrûmûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yok, biz mahrum edilmişiz. (dediler).
Diyanet İşleri:
Bahçeyi gördüklerinde: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız; belki de biz yoksun bırakıldık" dediler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hayır dediler, biz mahrum olup gitmişiz.
Şaban Piriş:
Hayır! Biz mahrum bırakıldık.
Edip Yüksel:
Yok, doğrusu biz yoksun bırakıldık.
Ali Bulaç:
Hayır, biz (herşeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık.
Suat Yıldırım:
Çok geçmeden işi anlayınca: “Hayır! dediler, Doğrusu felakete uğramışız!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
68:26
Yaşar Nuri Öztürk:
Hayır, hayır! Biz mahrum edilenleriz.
Bekir Sadak:
Iste azap boyledir
İbni Kesir:
Hayır, belki de biz mahrum bırakıldık.
Adem Uğur:
Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!
İskender Ali Mihr:
Hayır, biz mahrum olan kimseleriz.
Celal Yıldırım:
68:26
Tefhim ul Kuran:
«Hayır, biz (her şeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık.»
Fransızca:
Ou plutôt nous somme frustrés".
İspanyolca:
¡No, se nos ha despojado!»
İtalyanca:
[Ma poi convennero: ] Siamo rovinati»
Almanca:
Nein, sondern wir sind Ausgeschlossene."
Çince:
不然,我们是被剥夺的!
Hollandaca:
(Maar toen zij bevonden dat het hun eigen tuin was), riepen zij uit: Waarlijk, het is ons niet geoorloofd (de vruchten daarvan te plukken).
Rusça:
О нет! Мы лишились этого".
Somalice:
haddana way isgarteen waxayna dhaheen ma ehee waa la ina hoojiyey.
Swahilice:
Bali tumenyimwa!
Uygurca:
ئۇلار باغنىڭ (كۆيۈپ قاپقارا بولۇپ كەتكەنلىكىنى) كۆرۈپ: «بىز ھەقىقەتەن ئېزىپ قېلىپتۇق، ياق بىز (باغنىڭ مېۋىسىدىن) قۇرۇق قېلىپتۇق» دېدى
Japonca:
いや,わたしたちは(収穫物を)奪われた。」
Arapça (Ürdün):
«بل نحن محرومون» ثمرتها بمنعنا الفقراء منها.
Hintçe:
(ये हमारा बाग़ नहीं फिर ये सोचकर बोले) बात ये है कि हम लोग बड़े बदनसीब हैं
Tayca:
(บางคนกล่าวว่า) เปล่าดอก พวกเราถูกหวงห้ามสิทธิ์เสียแล้ว
İbranice:
ונותרנו חסרי כל
Hırvatça:
štaviše - svega smo lišeni!"
Rumence:
Suntem acum lipsiţi de tot!”
Transliteration:
Bal nahnu mahroomoona
Türkçe:
"Hayır, hayır! Biz mahrum edilenleriz."
Sahih International:
Rather, we have been deprived."
İngilizce:
Indeed we are shut out (of the fruits of our labour)!
Azerbaycanca:
Xeyr, biz (bağımızın bərəkətindən) məhrum olmuşuq!”
Süleyman Ateş:
Hayır, doğrusu biz mahrum bırakıldık!
Diyanet Vakfı:
Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!
Erhan Aktaş:
“Hayır! Biz, mahrum bırakılanlarız.”
Kral Fahd:
Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!
Hasan Basri Çantay:
(Sonra hakıykatı anlayınca da) «Hayır, biz mahrum (kalmış) larız».
Muhammed Esed:
(ve sonra da) "Hayır, galiba elimizden çıkmış!" (dediler).
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
(Etrafa bakınıp kendi bahçeleri olduğunu anladıkları zaman da): “-Hayır, (bahçenin bereketinden) biz mahrum edilmişiz.” dediler.
Portekizce:
Em verdade, estamos privados de tudo!
İsveççe:
[Men när de insåg vad som hänt ropade de:] "Vi har blivit ruinerade!"
Farsça:
بلکه ما [از لطف خدا هم] محرومیم.
Kürtçe:
نا، بەڵکو بەش بڕاو کراوین
Özbekçe:
Балки биз маҳрум бўлгандиримиз, дедилар.
Malayca:
(Setelah mereka perhati dengan teliti, mereka berkata: "Tidak! Kita tidak sesat), bahkan kita orang-orang yang dihampakan (dari hasil kebun kita, dengan sebab ingatan buruk kita sendiri)".
Arnavutça:
por, jo, jo, - krejt paskemi mbaruar!”
Bulgarca:
Не, ние сме лишени.”
Sırpça:
напротив - свега смо лишени!“
Çekçe:
Ba co víc, vždyť nezbylo nám vůbec nic!'
Urduca:
نہیں، بلکہ ہم محروم رہ گئے"
Tacikçe:
На, мо аз ҳосил маҳрум шудаем».
Tatarca:
Үз бакчаларының шул хәлгә калганын белгәч, юк без адашмаганбыз, бәлки без Аллаһуның нигъмәтеннән тәмам мәхрүм ителгәнбез, Аллаһ безгә бәла җибәргән, диештеләр
Endonezyaca:
bahkan kita dihalangi (dari memperoleh hasilnya)".
Amharca:
«ይልቁንም እኛ የተከለከልን ነን» አሉ፡፡
Tamilce:
“இல்லை, மாறாக நாங்கள் இழப்பிற்குள்ளாகி விட்டோம்” (என்றும் கூறினார்கள்).
Korece:
실로 우리는 크게 빼앗긴 자들이요 라고 하더라
Vietnamca:
“Không, đúng hơn là chúng ta đã bị tước mất (mùa màng).”
Ayet Linkleri: