Arapça:
فَلَمَّا رَأَوْهَا قَالُوا إِنَّا لَضَالُّونَ
Çeviriyazı:
felemmâ raevhâ ḳâlû innâ leḍâllûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat bahçeyi gördüklerinde: "Biz herhalde yanlış gelmişiz" dediler.
Diyanet İşleri:
Bahçeyi gördüklerinde: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız; belki de biz yoksun bırakıldık" dediler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bahçeyi görünce gerçekten de dediler, elbette yolumuzu şaşırdık.
Şaban Piriş:
Onu gördüklerinde: Yolu şaşırdık, dediler.
Edip Yüksel:
Fakat bahçeyi görünce, "Biz yolu şaşırdık," dediler.
Ali Bulaç:
Ama onu görünce: "Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız" dediler.
Suat Yıldırım:
Bahçeyi görünce: apışıp kaldılar. “Galiba yolu şaşırdık, yanlış yere geldik!” dediler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(26-27) Vaktâ ki o bostanlarını (o halde) gördüler, dediler ki: «Şüphe yok bizler elbette sapık kimseleriz. Hayır, biz mahrum kimseleriz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Fakat bahçeyi görünce: "Yahu, biz yanlış gelmişiz." dediler!
Bekir Sadak:
«Belki Rabbimiz bize bundan daha iyisini verir
İbni Kesir:
Onu gördüklerinde dediler ki: Herhalde biz yanlış geldik.
Adem Uğur:
Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.
İskender Ali Mihr:
Fakat onu (bostanın halini) görünce: “Muhakkak ki biz, gerçekten dalâlette olan kimseleriz.” dediler.
Celal Yıldırım:
(26-27) Bahçeyi görünce : «Biz şüphesiz şaşırıp (başka yere) sapmışız, hayır biz mahrum kalmışız» dediler.
Tefhim ul Kuran:
Ama onu görünce: «Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız» dediler.
Fransızca:
Puis, quand ils le virent [le jardin], ils dirent : "vraiment, nous avons perdus notre chemin,
İspanyolca:
Cuando lo vieron, dijeron: «¡Seguro que nos hemos extraviado!
İtalyanca:
Quando poi videro [quel che era avvenuto], dissero: «Davvero abbiamo sbagliato [strada]!
Almanca:
Und als sie sie sahen, sagten sie: "Gewiß, wir haben uns doch geirrt.
Çince:
当他们看见园圃的时候,他们说:我们碓是迷误的,
Hollandaca:
Toen zij zagen dat de tuin verzengd en verwoest was, zeiden zij: Wij hebben ons zeker in den weg vergist.
Rusça:
Когда же они увидели его, они сказали: "Мы сбились с пути!
Somalice:
Markay ay arkeen Beertii siday tahay yey isu dhaheen waan soo dhunnay.
Swahilice:
Basi walipo liona, wakasema: Hakika tumepotea!
Uygurca:
ئۇلار باغنىڭ (كۆيۈپ قاپقارا بولۇپ كەتكەنلىكىنى) كۆرۈپ: «بىز ھەقىقەتەن ئېزىپ قېلىپتۇق، ياق بىز (باغنىڭ مېۋىسىدىن) قۇرۇق قېلىپتۇق» دېدى
Japonca:
だがかれらがそれを見た時,言った。「わたしたちは,道を間違えている。
Arapça (Ürdün):
«فلما رأوها» سوداء محترقة «قالوا إنا لضالون» عنها، أي ليست هذه ثم قالوا لما علموها:
Hintçe:
फिर जब उसे (जला हुआ सियाह) देखा तो कहने लगे हम लोग भटक गए
Tayca:
ครั้นเมื่อพวกเขาเห็นสวน (อยู่ในสภาพที่ถูกทำลาย) พวกเขาก็กล่าวขึ้นว่าแท้จริงพวกเราหลงทางเสียแล้ว
İbranice:
אבל, כאשר הם ראו את הגן, הם זעקו 'אבדנו
Hırvatça:
a kad je ugledaše, povikaše: "Mi smo zalutali,
Rumence:
Când o văzură, spuseră: “Precis ne-am rătăcit!”
Transliteration:
Falamma raawha qaloo inna ladalloona
Türkçe:
Fakat bahçeyi görünce: "Yahu, biz yanlış gelmişiz." dediler!
Sahih International:
But when they saw it, they said, "Indeed, we are lost;
İngilizce:
But when they saw the (garden), they said: "We have surely lost our way:
Azerbaycanca:
(Bağı) bu vəziyyətdə (yanıb külə dönmüş) gördükdə dedilər: “Yəqin ki, (yolumuzu) azmışıq!
Süleyman Ateş:
Fakat bahçeyi görünce: "Herhalde biz yolu şaşırdık." dediler.
Diyanet Vakfı:
Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.
Erhan Aktaş:
Fakat onu gördüklerinde: “Herhalde yanlış yere geldik!” dediler.
Kral Fahd:
Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.
Hasan Basri Çantay:
Fakat onu (bu halde) görüverince dediler ki: «Her halde biz yanlış gelenleriz».
Muhammed Esed:
Ama bahçeye bakıp onu (tanınmaz halde) görünce: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız!" diye bağırdılar;
Gültekin Onan:
Ama onu görünce: "
Ali Fikri Yavuz:
Vakta ki o bahçeyi (böyle yanmış kapkara) gördüler : “-Biz, herhalde yanlış gelmişiz.” dediler.
Portekizce:
Mas, quando o viram daquele jeito, disseram: Em verdade, estamos perdidos!
İsveççe:
Men när de fick se [trädgården] sade de: "Vi måste ha tagit fel väg!"
Farsça:
پس چون [به باغ رسیدند و آن را نابود] دیدند، گفتند: یقیناً ما گمراه بوده ایم [که چنان تصمیم خلاف حقّی درباره مستمندان و تهیدستان گرفتیم.]
Kürtçe:
کە باخەکەیان بینی (بە سوتاوی) ووتیان: ئێمە ڕێگامان وون کردووە (ئەمە باخەکەی ئێمە نیە)
Özbekçe:
Уни кўрганларида, биз адашибмиз, дедилар.
Malayca:
Sebaik-baik sahaja mereka melihat kebunnya, mereka berkata: "Sebenarnya kita sesat jalan, (ini bukanlah kebun kita)".
Arnavutça:
e kur e panë (kopshtin e shkretëruar), ata thanë: “Na, me të vërtetë, qenkemi të humbur;
Bulgarca:
И когато я видяха, рекоха: “Наистина сме се заблудили.
Sırpça:
а кад је угледаше, повикаше: „Ми смо залутали,
Çekçe:
však vidouce zahradu, vykřikli: 'Věru jsme v bludu byli!
Urduca:
مگر جب باغ کو دیکھا تو کہنے لگے "ہم راستہ بھول گئے ہیں
Tacikçe:
Чун бӯстонҳои худро диданд, гуфтанд: «Роҳро гум кардаем.
Tatarca:
Бакчалары янына килеп андагы хәлне күргәч, тәхкыйк бакча юлыбыздан адаштык, башка юлга киткәнбез, диделәр, чөнки бакчаларының коры җире генә калган иде.
Endonezyaca:
Tatkala mereka melihat kebun itu, mereka berkata: "Sesungguhnya kita benar-benar orang-orang yang sesat (jalan),
Amharca:
(ተቃጥላ) ባዩዋትም ጊዜ «እኛ በእርግጥ ተሳሳቾች ነን» አሉ፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் அ(ந்த தோட்டத்)தைப் பார்த்தபோது, “நிச்சயமாக நாங்கள் வழிதவறி விட்டோம்” என்று கூறினார்கள்.
Korece:
그들이 과수원을 보았을 때 우리가 길을 잃었도다 라고 그들 은 말하며
Vietnamca:
Nhưng khi nhìn thấy khu vườn, họ nói: “Chắc chắn chúng ta đã đi lạc đường rồi.”
Ayet Linkleri: