Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

67

Sûredeki Ayet No: 

15

Ayet No: 

5256

Sayfa No: 

563

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

هُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ ذَلُولًا فَامْشُوا فِي مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِن رِّزْقِهِ ۖ وَإِلَيْهِ النُّشُورُ

Çeviriyazı: 

hüve-lleẕî ce`ale lekümü-l'arḍa ẕelûlen femşû fî menâkibihâ vekülû mir rizḳih. veileyhi-nnüşûr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O size yeri boyun eğer kıldı. Haydi onun omuzlarında (dağlarında, tepelerinde) yürüyün ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.

Diyanet İşleri: 

Yeryüzünü, size boyun eğdiren O'dur; öyleyse yerin sırtlarında dolaşın, Allah'ın verdiği rızıktan yiyin; sonunda dönüş O'nadır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

O, öyle bir mabuttur ki yeryüzünü, size karşı aşağı gönüllü, münkat ve sakin bir halde yaratmıştır, köşesinde, bucağında dolaşın artık ve yiyin mabudunuzun rızkından ve dönüp gideceğiniz yer, gene onun tapısıdır.

Şaban Piriş: 

Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yiyin. Dönüş de O’nadır.

Edip Yüksel: 

O ki yeri emriniz altına verdi. Yeryüzünü dolaşın ve onun besinlerinden yeyin. Son dönüş O'nadır.

Ali Bulaç: 

Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. Şu halde onun omuzlarında yürüyün ve O'nun rızkından yiyin. Sonunda gidiş O'nadır.

Suat Yıldırım: 

Yeryüzünü size hizmete hazır, uysal bir binek gibi kılan da O'dur.Haydi öyleyse siz de onun omuzları üstünde rahatça dolaşın. O’nun takdir ettiği rızıklardan yiyin, istifade edin. Ama ölümden sonra dirilip O’nun huzuruna çıkacağınızı da bilin.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O, O´dur ki, sizin için yeri münkat kıldı, artık onun (yeryüzünün) omuzlarında yürüyün ve rızkından yeyin ve dönüş de O´nadır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O, yeri sizin için boyun eğer yaptı. Haydi, onun omuzlarında yürüyün ve Allah'ın rızıklarından yiyin. Dönüş O'nadır.

Bekir Sadak: 

Allah size verdigi rizki kesiverirse, size rizik verecek baska kim vardir? Hayir

İbni Kesir: 

Size yeryüzünü boyun eğdiren O´dur. O halde onun sırtlarında yürüyün. O´ nun rızkından yiyin, nihayet dönüş O´nadır.

Adem Uğur: 

Yeryüzünü size boyun eğdiren O´dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah´ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O´nadır.

İskender Ali Mihr: 

Arzı size zelil kılan (boyun eğdiren) O´dur. Artık onun omuzlarında (üzerinde, dağlarda, ovalarda) dönüp dolaşın ve O´nun rızkından yeyin. Ve neşir (yeniden var olup huzurunda toplanma) O´nadır.

Celal Yıldırım: 

O yeryüzünü sizin yararınıza başeğdirdi (üzerini yaşanacak duruma getirdi). Bunun için yerin engebelerinde gezip dolaşın da, Allah´ın rızkından yeyin. (Yeniden dirilip kalkınca) dönüşünüz ancak O´nadır.

Tefhim ul Kuran: 

Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O´dur. Şu halde onun omuzlarında yürüyün ve O´nun rızkından yiyin. Sonunda gidiş O´nadır.

Fransızca: 

C'est Lui qui vous a soumis la terre : parcourez donc ses grandes étendues. Mangez de ce qu'Il vous fournit. Vers Lui est la Résurrection.

İspanyolca: 

Él es Quien os ha hecho dócil la tierra. Recorredla, pues, de acá para allá y comed de Su sustento. La Resurrección se hará hacia Él.

İtalyanca: 

Egli è Colui che vi ha fatto remissiva la terra: percorretela in lungo e in largo, e mangiate della Sua provvidenza. Verso di Lui è la Resurrezione.

Almanca: 

ER ist Derjenige, Der für euch die Erde nachgiebig machte, so zieht in ihren Gegenden umher und esst von Seinem Rizq. Und zu Ihm ist das Auferwecken.

Çince: 

他为你们而使大地平稳,你们应当在大地的各方行走,应当吃他的给养,你们复活后,只归於他。

Hollandaca: 

Hij is het, die de aarde voor u geëffend heeft; wandelt dus door hare dreven, en eet van haar voorraad. Gij zult opgewekt worden om tot hem terug te keeren.

Rusça: 

Он - Тот, Кто сделал для вас землю покорной. Ступайте же по свету и вкушайте из Его удела, и к Нему вы явитесь после воскрешения.

Somalice: 

Eebe waa kan Dhulka ka dhigay mid laylan ee ku socda Waddooyinkiisa kana Cuna Quudkiisa Eebaana Dadku loo soo kulmin (Qiyaamada).

Swahilice: 

Yeye ndiye aliye idhalilisha ardhi kwa faida yenu, basi tembeeni katika pande zake, na kuleni katika riziki zake. Na kwake Yeye ndio kufufuliwa.

Uygurca: 

اﷲ سىلەرگە زېمىننى مېڭىشقا ئاسان قىلدى، زېمىننىڭ ئەتراپىدا مېڭىڭلار. اﷲ نىڭ (بەرگەن) رىزقىدىن يەڭلار، سىلەر تىرىلگەندىن كېيىن اﷲ نىڭ دەرگاھىغا قايتۇرۇلىسىلەر

Japonca: 

かれこそは,大地をあなたがたに使い易くなされた方である。それでその諸地域を往来し,かれの糧を食べるがよい。そして復活の時にはかれに召されていく身である。

Arapça (Ürdün): 

«هو الذي جعل لكم الأرض ذلولا» سهلة للمشي فيها «فامشوا في مناكبها» جوانبها «وكلوا من رزقه» المخلوق لأجلكم «وإليه النشور» من القبور للجزاء.

Hintçe: 

वही तो है जिसने ज़मीन को तुम्हारे लिए नरम (व हमवार) कर दिया तो उसके अतराफ़ व जवानिब में चलो फिरो और उसकी (दी हुई) रोज़ी खाओ

Tayca: 

พระองค์คือผู้ทรงทำแผ่นดินนี้ให้ราบเรียบสำหรับพวกเจ้า ดังนั้นจงสัญจรไปตามขอบเขตของมันและจงบริโภคจากปัจจัยยังชีพของพระองค์ และยังพระองค์เท่านั้นการฟื้นคืนชีพ

İbranice: 

הוא אשר הכשיר עבורכם את האדמה, על כן התהלכו בחופשיות בכל המרחבים שלה ואכלו מאשר יעניק לכם, ואכן, לו שייכת התחייה

Hırvatça: 

On vam je Zemlju pogodnom učinio, pa hodajte predjelima njezinim i hranite se onim što On daje, ali Njemu se sve vraća.

Rumence: 

El a făcut pământul supus vouă. Străbateţi marile sale întinderi şi mâncaţi din dăruirea Lui. Către El va fi Învierea.

Transliteration: 

Huwa allathee jaAAala lakumu alarda thaloolan faimshoo fee manakibiha wakuloo min rizqihi wailayhi alnnushooru

Türkçe: 

O, yeri sizin için boyun eğer yaptı. Haydi, onun omuzlarında yürüyün ve Allah'ın rızıklarından yiyin. Dönüş O'nadır.

Sahih International: 

It is He who made the earth tame for you - so walk among its slopes and eat of His provision - and to Him is the resurrection.

İngilizce: 

It is He Who has made the earth manageable for you, so traverse ye through its tracts and enjoy of the Sustenance which He furnishes: but unto Him is the Resurrection.

Azerbaycanca: 

Yeri (Yer kürəsini) sizə ram edən Odur. Onun qoynunda gəzin, (Allahın) ruzisindən yeyin. Axır dönüş də Onadır!

Süleyman Ateş: 

O size yeri boyun eğer yaptı. Haydi onun omuzlarında yürüyün ve Allah'ın rızkından yeyin. (Sonunda) Dönüş O'nadır (size verdiği ni'metlere karşı şükredip etmediğinizi sizden soracak, sizi hesaba çekecektir).

Diyanet Vakfı: 

Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.

Erhan Aktaş: 

Yeryüzünü size boyun eğdiren O’dur. Artık onun üzerinde dilediğinizce dolaşın ve O’nun rızkından yiyin. Sonunda dönüş O’nadır.

Kral Fahd: 

Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O'nadır.

Hasan Basri Çantay: 

O, yeri, sizin fâidenize, hor (ve müsahhar) kılandır. O halde onun omuzlarında yürüyün. (Allahın) rızkından yeyin. (Fakat şunu dâima hatırlayın ki) son gidiş ancak Onadır (Allâhadır).

Muhammed Esed: 

O, yeryüzünü yaşanması kolay bir yer yapmıştır. Öyleyse onun her tarafını dolaşın ve Allah´ın verdiği rızıktan pay almaya çalışın ama (hiçbir an aklınızdan çıkarmayın ki) yine O´na döneceksiniz.

Gültekin Onan: 

Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O´dur. Şu halde onun omuzlarında yürüyün ve O´nun rızkından yiyin. Sonunda gidiş O´nadır.

Ali Fikri Yavuz: 

O Allah’dır ki, sizin (istifadeniz) için arzı uysal kıldı. O halde, O arzın sırtlarında (dağlarında, tepelerinde, ovalarında) yürüyün de Allah’ın rızkından yeyin. Fakat sonunda dönüş O’nadır. (İhsan ettiği nimetlerin şükründen size sorar).

Portekizce: 

Ele foi Quem vos fez a terra manejável. Percorrei-a pois, por todos os seus quadrantes e desfrutai das Suas mercês; a Ele será o retorno!

İsveççe: 

Det är Han som har skapat jorden för att tjäna er; färdas då över dess vidder och livnär er av det som Han skänker er för er försörjning och [tänk på att] ni skall återuppstå för att möta Honom.

Farsça: 

اوست که زمین را برای شما رام قرار داد، بنابراین بر اطراف و جوانب آن راه روید و از روزی خدا بخورید، و برانگیختن مردگان و رستاخیز به سوی اوست.

Kürtçe: 

خوا ئەو زاتەیە کە زەوی بۆ ڕام کـردوون، دەی بگەڕێن بە ھەموو گۆشە وکەنارێکیدا وە لە ڕۆزی خوا بخۆن وە ھەر بۆلای ئەوە گەڕانەوە

Özbekçe: 

У сизларга ерни бўйсундириб қўйган зотдир. Бас, унинг турли жойларида юринг ва Унинг ризқидан енг ва қабрдан чиқиб бориш ҳам Унинг ҳузурига бўладир. (Уламоларимиз қадимдан ушбу ояти кариманинг тафсирини Исломда меҳнатга чорлаш, ризқни териб ейиш, ер юзинининг турли жойларида ҳаракат қилиш зарурлигига далил қилиб келтирадилар. Дарҳақиқаат, Аллоҳ таоло ерни инсонга бўйсундириб қўйган, лекин бу ҳақиқат ҳозирги асримиздагидек ҳеч қачон яққол кўзга ташланмаган.)

Malayca: 

Dia lah yang menjadikan bumi bagi kamu: mudah digunakan, maka berjalanlah di merata-rata ceruk rantaunya, serta makanlah dari rezeki yang dikurniakan Allah; dan (ingatlah), kepada Allah jualah (tempat kembali kamu sesudah) dibangkitkan hidup semula; (maka hargailah nikmatNya dan takutilah kemurkaanNya).

Arnavutça: 

Ai ju ka bërë Tokën të nënshtruar – të shërbyeshme, andaj ecni nëpër viset e saj dhe ushqehuni me atë që ju ka dhënë Ai. Ju (pasi të ringjalleni), do të ktheheni tek Ai.

Bulgarca: 

Той е, Който подчини за вас земята, затова ходете из нейните краища и яжте от Неговото препитание! Към Него е възкресението.

Sırpça: 

Он вам је Земљу учинио погодном, па ходајте њеним пределима и храните се оним што Он даје, и Њему се све враћа.

Çekçe: 

On je ten, jenž pro vás zemi pokornou učinil; choďte po zádech jejích a jezte z toho, co vám uštědřil a u Něho bude pak vzkříšeni.

Urduca: 

وہی تو ہے جس نے تمہارے لیے زمین کو تابع کر رکھا ہے، چلو اُس کی چھاتی پر اور کھاؤ خدا کا رزق، اُسی کے حضور تمہیں دوبارہ زندہ ہو کر جانا ہے

Tacikçe: 

Ӯст, ки заминро роми шумо гардонид Пас бар рӯи он сайр кунед, ва аз ризқи Худо бихӯред. Чун аз қабр берун оед, ба сӯи Ӯ меравед.

Tatarca: 

Ул – Аллаһ сезгә җирне йөрергә уңай кылды, ул җирнең җилкәсендә йөрегез теләгән җирендә яшәгез вә ул җирнең хәләл ризыкларын ашагыз, вә үлгәннән соң терелеп бармак Аллаһу хозурынадыр.

Endonezyaca: 

Dialah Yang menjadikan bumi itu mudah bagi kamu, maka berjalanlah di segala penjurunya dan makanlah sebahagian dari rezeki-Nya. Dan hanya kepada-Nya-lah kamu (kembali setelah) dibangkitkan.

Amharca: 

እርሱ ያ ምድርን ለእናንተ የተገራች ያደረገላችሁ ነው፡፡ በጋራዎችዋና በመንገዶችዋም ኺዱ፡፡፡ ከሲሳዩም ብሉ፡፡ (ኋላ) መመለሻውም ወደእርሱ ብቻ ነው፡፡

Tamilce: 

அவன்தான் பூமியை உங்களுக்கு (நீங்கள் வசிப்பதற்கும் அதனை பயன்படுத்துவதற்கும்) இலகுவாக ஆக்கினான். ஆகவே, (உங்கள் வாழ்வாதாரத்தைத் தேடி) நீங்கள் அதன் பல பகுதிகளில் செல்லுங்கள்! அவன் வழங்கிய உணவில் இருந்து உண்ணுங்கள்! அவன் பக்கம்தான் (மறுமையில் நீங்கள்) எழுப்பப்படுவது இருக்கிறது.

Korece: 

하나님은 너희를 위해 대지 를 유연하게 하셨나니 곳곳을 다 녀 보라 그리고 그분이 베푼 양식 을 섭취하라 죽은 후에는 그분께 로 귀의하노라

Vietnamca: 

Chính Ngài là Đấng đã làm cho trái đất thuận tiện và dễ dàng sử dụng cho các ngươi. Vì vậy, các ngươi hãy đi trên các nẻo đường của nó và hãy ăn từ nguồn bổng lộc của Ngài. Và (các ngươi hãy biết rằng rồi đây) các ngươi sẽ được phục sinh để trở về với Ngài.