Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

65

Sûredeki Ayet No: 

9

Ayet No: 

5226

Sayfa No: 

559

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَذَاقَتْ وَبَالَ أَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ أَمْرِهَا خُسْرًا

Çeviriyazı: 

feẕâḳat vebâle emrihâ vekâne `âḳibetü emrihâ ḫusrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İşlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu tam bir hüsran olmuştur.

Diyanet İşleri: 

Onlar, işlerinin karşılığını tattılar; işlerinin sonu hüsran oldu.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken yaptıklarının vebalini tatmışlardır da işlerinin sonu, ziyan olup gitmiştir.

Şaban Piriş: 

Yaptıklarının cezasını çektiler ve yaptıklarının sonucu hüsran oldu.

Edip Yüksel: 

Kararlarının sonucunu tattılar. Kararlarının sonucu bir hüsran oldu.

Ali Bulaç: 

Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı ve işinin sonucu bir hüsran oldu.

Suat Yıldırım: 

Böylece kötü işlerinin sorumluluğunu tattılar, işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık işlerinin vebalini tattı ve işlerinin sonu bir hüsrândan ibaret oldu.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Böylece onlar, yaptıklarının vebalini tattılar ve işlerinin sonu hüsran oldu.

Bekir Sadak: 

Peygamber, eslerinden birine gizlice bir soz soylemisti. O, bunu peygamberin diger bir esine haber verince, Allah da peygambere durumu bildirmis, o da bir kisminin yuzune vurmus bir kisminin yuzune vurmaktan geri durmustu. Esine, gizlice soyledige seyi baskasina nakletmis oldugunu bildirince, esi: «Bunu sana kim haber verdi?» demis, o da: «Bana, herseyi bilen ve herseyden haberdar olan Allah haber verdi» demisti.

İbni Kesir: 

Onlar, yaptıklarının karşılığını tatmışlardır. İşlerinin sonu ise hüsran olmuştur

Adem Uğur: 

Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.

İskender Ali Mihr: 

Böylece (o ülke halkları) işlerinin vebalini tattı. Ve onların işlerinin sonu hüsran oldu.

Celal Yıldırım: 

Böylece onlar, yaptıklarının vebalini tattılar da işlerinin sonu hüsran oldu.

Tefhim ul Kuran: 

Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı ve işinin sonucu da bir hüsran oldu.

Fransızca: 

Elles goûtèrent donc la conséquence de leur comportement. Et le résultat final de leurs actions fut [leur] perdition.

İspanyolca: 

Gustaron la gravedad de su conducta, que acabó por perderles.

İtalyanca: 

Gustarono le conseguenze della loro condotta e l'esito della loro condotta fu la dannazione.

Almanca: 

Dann erfuhren sie die bösen Konsequenzen ihrer Angelegenheit. Und das Anschließende ihrer Angelegenheit war Verlust.

Çince: 

他们将尝试他们行为的恶果,他们的行为的结局是亏折的。

Hollandaca: 

Zij ondervonden het slechte gevolg hunner zaak; en het einde hunner zaak was hun ondergang.

Rusça: 

Они вкусили пагубные последствия своих деяний, и исходом их деяний стал убыток.

Somalice: 

oo dhadhamisay Cidhibtii xaalkaa xumaantiisa, cidhibteediina ku dambaysay khasaare.

Swahilice: 

Basi ikauonja ubaya wa mambo yake; na mwisho wa mambo yao ilikuwa khasara.

Uygurca: 

ئۇلار قىلمىشلىرىنىڭ ۋابالىنى تېتىدى، ئۇلارنىڭ قىلمىشلىرىنىڭ ئاقىۋىتى زىيان تارتىشتىن ئىبارەت بولدى

Japonca: 

こうしてかれらは,その行いの悪い結果を味わい,最後には結局滅亡した。

Arapça (Ürdün): 

«فذاقت وبال أمرها» عقوبته «وكان عاقبة أمرها خسرا» خسارا وهلاكا.

Hintçe: 

तो उन्होने अपने काम की सज़ा का मज़ा चख लिया और उनके काम का अन्जाम घाटा ही था

Tayca: 

ดังนั้นพวกเขาจึงได้ลิ้มรสผลร้ายแห่งกิจกรรมของพวกเขา และบั้นปลาย แห่งกิจกรรมของพวกเขา คือการขาดทุนความหายนะ

İbranice: 

הן טעמו את הטעם המר של תוצאות מעשיהן, והן יצאו ממעשיהן נפסדות

Hırvatça: 

Oni su pogubnost postupaka svojih iskusili, a propast je bila - i bit će - njihov kraj.

Rumence: 

Ele au gustat urmarea faptelor lor, iar sfârşitul faptelor lor a fost pierirea!

Transliteration: 

Fathaqat wabala amriha wakana AAaqibatu amriha khusran

Türkçe: 

Böylece onlar, yaptıklarının vebalini tattılar ve işlerinin sonu hüsran oldu.

Sahih International: 

And it tasted the bad consequence of its affair, and the outcome of its affair was loss.

İngilizce: 

Then did they taste the evil result of their conduct, and the End of their conduct was Perdition.

Azerbaycanca: 

Onlar əməllərinin cəzasını aldılar və axırda işləri ziyana uğramaq oldu.

Süleyman Ateş: 

İşinin vebalini taddı. İşinin sonucu da tüm bir ziyan idi.

Diyanet Vakfı: 

Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.

Erhan Aktaş: 

Böylece işinin vebâlini tattı. İşinin sonu da hüsran oldu.

Kral Fahd: 

Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.

Hasan Basri Çantay: 

İşte o (her memleket halkı) yapdığının ağırlığını tatmış, işinin sonu bir hüsran (ve helak) olmuşdur.

Muhammed Esed: 

Ve böylece onlar kendi yaptıklarının kötü meyvelerini tattılar; (bu dünyada,) yaptıklarının sonu yıkım oldu;

Gültekin Onan: 

Artık o (ülkelerin halkı), buyruğunun karşılığını tattı ve buyruğunun sonucu bir hüsran oldu.

Ali Fikri Yavuz: 

Öylece küfürlerinin cezasını taddılar ve işlerinin sonu bir hüsran oldu. (Ahirette de bir perişanlık içindeler.)

Portekizce: 

Sofreram, então, a dura conseqüência da sua conduta, e o resultado da sua conduta foi a perdição.

İsveççe: 

Och de måste smaka de bittra frukterna av sina handlingar och resultatet var [deras] slutliga undergång och förintelse;

Farsça: 

و آنان کیفر سنگین کفر و کبرشان را چشیدند و سرانجام کارشان خسارت بود.

Kürtçe: 

ئیتر ئاکامی کردەوەی خۆیانیان چەشت وە سەرئەنجامی کاریان بوو بەزیانباریی وخەسارۆمەندی

Özbekçe: 

Бас, улар ўз ишларининг ёмонлигини тотиб кўрдилар ва ишларининг оқибати ютқизиқ бўлди.

Malayca: 

Lalu mereka merasai kesan yang buruk dari perbuatan derhakanya, dan menjadilah akibat perbuatan mereka satu kerugian yang besar.

Arnavutça: 

Ata e kanë shijuar dënimin e veprave të tyre, dhe fundi i tyre ka qenë shkatërrim.

Bulgarca: 

И вкусиха те пагубността на своето дело. И последицата на делото им бе загуба.

Sırpça: 

Они су погубност својих поступака искусили, а пропаст је била - и биће - њихов крај.

Çekçe: 

A okusila následky počínání svého a konec počínání jejich byla ztráta jejich.

Urduca: 

انہوں نے اپنے کیے کا مزا چکھ لیا اور اُن کا انجام کار گھاٹا ہی گھاٹا ہے

Tacikçe: 

Пас уқубати амали худро чашиданд. Оқибати корашон зиёнкорӣ буд.

Tatarca: 

Алар татыдылар Аллаһуга каршы булган эшләренең имгәген, вә аларның эшләренең ахыры ґәзаб, хәсрәт булды.

Endonezyaca: 

Maka mereka merasakan akibat yang buruk dari perbuatannya, dan adalah akibat perbuatan mereka kerugian yang besar.

Amharca: 

የነገርዋንም ቅጣት ቀመሰች፡፡ የነገርዋም መጨረሻ ከሳራ ኾነ፡፡

Tamilce: 

ஆக, (அந்த ஊர்கள்) தமது காரியத்தின் கெட்ட முடிவை சுவைத்தன. அவற்றுடைய காரியத்தின் (-அந்த ஊரார்களின் செயல்களின்) முடிவு மிக நஷ்டமாகவே ஆகிவிட்டது.

Korece: 

그리하여 그들은 그들 행위의 사악한 결과를 맛보았으며 그들 행위의 결과는 멸망이었노라

Vietnamca: 

Các thị trấn đó đã nếm trải hậu quả tồi tệ do tình trạng xấc xược của chúng. Và kết cục cho tình trạng của chúng là sự mất mát thua thiệt.