Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

65

Sûredeki Ayet No: 

8

Ayet No: 

5225

Sayfa No: 

559

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ عَتَتْ عَنْ أَمْرِ رَبِّهَا وَرُسُلِهِ فَحَاسَبْنَاهَا حِسَابًا شَدِيدًا وَعَذَّبْنَاهَا عَذَابًا نُّكْرًا

Çeviriyazı: 

vekeeyyim min ḳaryetin `atet `an emri rabbihâ verusülihî feḥâsebnâhâ ḥisâben şedîdev ve`aẕẕebnâhâ `aẕâben nükrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Nice kent var ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine başkaldırdı, biz de onları çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemiş şekilde azab ettik.

Diyanet İşleri: 

Rablerinin ve O'nun peygamberlerinin buyruğundan çıkan nice kasabalar halkını Biz, çetin bir hesaba çekmiş, onları, görülmedik bir azaba uğratmışızdır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Nice şehirler var ki halkı, Rablerinin ve onun peygamberlerinin emirlerine karşı gelmiştir de onları, çetin bir surette hesaba çekmişizdir ve onları helak ederek azaplandırmışızdır.

Şaban Piriş: 

Rablerinin ve O'nun rasûllerinin emrinden çıkan nice ülkeler halkını biz, çetin bir hesaba çektik ve onları görülmedik bir azaba uğrattık.

Edip Yüksel: 

Nice kentler, Rab'lerinin ve O'nun gönderdiği elçilerin emirlerine baş kaldırdı. Sonunda biz de onları çetin bir hesaba çektik ve onları görülmemiş biçimde cezalandırdık.

Ali Bulaç: 

Ülkelerden niceleri vardır ki, Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine karşı gelip azmışlar, böylece Biz de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları benzeri görülmedik bir azapla azaplandırmışız.

Suat Yıldırım: 

Rab'lerinin emrinden ve O’nun resullerinin talimatlarından taşkınlık ederek azan nice ülkelerin halkları var ki, Biz onları şiddetli bir şekilde hesaba çektik ve eşi benzeri görülmemiş şekilde cezalandırdık.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve nice şehir (ahalisi) Rabbinin ve O´nun peygamberlerinin emrinden böbürlendi, artık onu bir şiddetli hesap ile hesaba çektik ve onu pek münker bir azap ile muazzeb kıldık.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Nice kentler vardı ki, azgınlık edip Rabbinin ve onun resullerinin emrinden çıktılar da biz onları çok zorlu bir hesaba çektik ve onlara, görülmemiş bir azapla azap ettik.

Bekir Sadak: 

Allah suphesiz size, yeminlerinizi keffaretle geri almanizi mesru kilmistir. Allah sizin dostunuzdur. O, bilendir, Hakim´dir.

İbni Kesir: 

Rabbının ve onun peygamberlerinin emrinden uzaklaşıp azmış nice kasabalar halkı vardır ki

Adem Uğur: 

Rabbinin ve O´nun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azmış nice memleketler vardır ki, biz onları (ahalisini) çetin bir hesaba çekmiş ve onları görülmemiş azaba çarptırmışızdır.

İskender Ali Mihr: 

Ve nice ülkeler Rab´lerinin ve O´nun Resûlleri´nin emrine itaat etmediler (haddi aştılar). Bu sebeple onları şiddetli bir hesaba çektik. Ve onları çok korkunç azapla azaplandırdık.

Celal Yıldırım: 

Nice kasaba (halkı) Rabbının ve Peygamberlerinin buyruğu dışına çıkıp azgınlık gösterdi de biz onları çetin bir hesaba tabi tuttuk ve bilinmedik bir azaba uğrattık.

Tefhim ul Kuran: 

Ülkelerden niceleri vardır ki, Rablerinin ve O´nun peygamberinin emrine karşı gelip azmışlar, böylece biz de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları benzeri görülmedik bir azabla azablandırmışız.

Fransızca: 

Que de cités ont refusé avec insolence le commandement de leur Seigneur et de Ses messagers ! Nous leur en demandâmes compte avec sévérité, et les châtiâmes d'un châtiment inouï.

İspanyolca: 

¡A cuántas ciudades, que desdeñaron la orden de su Señor y de Sus enviados, pedimos cuenta rigurosa e infligimos un castigo horroroso!

İtalyanca: 

Quante città si mostrarono orgogliose di fronte all'ordine del loro Signore e dei Suoi messaggeri! Le costringemmo ad un rendiconto rigoroso, e le castigammo di un orribile castigo.

Almanca: 

Und wie viele Ortschaften widersetzten sich der Anweisung ihres HERRN und Seiner Gesandten, dann rechneten WIR mit ihnen ab mit einer harten Abrechnung und peinigten WIR sie eine entsetzliche Peinigung.

Çince: 

有许多城市的居民,曾违抗他们的主和众使者的命令,我将严格地审训他们,严厉的惩罚他们。

Hollandaca: 

Hoevele steden hebben zich van het bevel van hunnen Heer en zijn gezant afgewend! Daarom riepen wij hen tot eene gestrenge verantwoording, en wij kastijdden hen met eene gestrenge kastijding.

Rusça: 

Сколько городов ослушались повелений своего Господа и Его посланников! Мы представили им суровый счет и подвергли их ужасным мучениям.

Somalice: 

Maxay badan tahay Magaalo Caasiday amarka Eebe iyo Rusushiisa, markaas Eebe xisaabay xisaab daran caddibaad adagna caddibay.

Swahilice: 

Na miji mingapi iliyo vunja amri ya Mola wake Mlezi na Mitume wake, basi tuliihisabia hisabu ngumu na tukaiadhibu kwa adhabu kali.

Uygurca: 

نۇرغۇن شەھەرنىڭ ئاھالىلىرى پەرۋەردىگارىنىڭ ۋە ئۇنىڭ پەيغەمبىرىنىڭ ئەمرىدىن باش تارتتى، ئۇلاردىن قاتتىق ھېساب ئالدۇق ۋە ئۇلارنى قاتتىق جازالىدۇق

Japonca: 

どんなに多くの町が,主とかれの使徒たちの命令に背いたことであろう。それでわれは厳しく清算し,みせしめの懲罰でかれらを罰した。

Arapça (Ürdün): 

«وكأين» هي كاف الجر دخلت على أي بمعنى كم «من قرية» أي وكثير من القرى «عتت» عصت يعني أهلها «عن أمر ربها ورسله فحاسبناها» في الآخرة وإن لم تجيء لتحقيق وقوعها «حسابا شديدا وعذبناها عذابا نكرا» بسكون الكاف وضمها فظيعا وهو عذاب النار.

Hintçe: 

और बहुत सी बस्तियों (वाले) ने अपने परवरदिगार और उसके रसूलों के हुक्म से सरकशी की तो हमने उनका बड़ी सख्ती से हिसाब लिया और उन्हें बुरे अज़ाब की सज़ा दी

Tayca: 

มีชาวเมืองกี่มากน้อยแล้วที่ฝ่าฝืนพระบัญชาของพระเจ้าของพวกเขา และบรรดาร่อซูลของพระองค์เราได้ชำระพวกเขาด้วยการชำระอย่างเข้มงวด และเราได้ลงโทษพวกเขาด้วยการลงโทษอย่างหนัก

İbranice: 

מה רבות הערים אשר הפרו את המצוות של ריבונן ושליחיו, על כן ערכנו חשבון קפדני עמן והענשנו אותן עונש נורא

Hırvatça: 

A koliko li samo naselja bi što se o zapovijed Gospodara svoga i Njegovih poslanika ogluši?! Pa smo s njima žestoko račun sveli i kaznili ih - a i kaznit ćemo ih - patnjom užasnom!

Rumence: 

Câte cetăţi n-au dat ascultare Poruncilor Domnului lor şi ale trimişilor Săi! Noi le-am judecat cu asprime şi le-am osândit la o osândă fără seamăn.

Transliteration: 

Wakaayyin min qaryatin AAatat AAan amri rabbiha warusulihi fahasabnaha hisaban shadeedan waAAaththabnaha AAathaban nukran

Türkçe: 

Nice kentler vardı ki, azgınlık edip Rabbinin ve onun resullerinin emrinden çıktılar da biz onları çok zorlu bir hesaba çektik ve onlara, görülmemiş bir azapla azap ettik.

Sahih International: 

And how many a city was insolent toward the command of its Lord and His messengers, so We took it to severe account and punished it with a terrible punishment.

İngilizce: 

How many populations that insolently opposed the Command of their Lord and of His messengers, did We not then call to account,- to severe account?- and We imposed on them an exemplary Punishment.

Azerbaycanca: 

Neçə-neçə məmləkət (əhli) öz Rəbbinin və Onun peyğəmbərinin əmrindən çıxdı. Biz də onlara şiddətli cəza verib görünməmiş müdhiş əzaba düçar etdik.

Süleyman Ateş: 

Nice kent var ki Rabbinin ve elçilerinin buyruğuna baş kaldırdı, biz de onu çetin bir hesaba çektik ve ona görülmemiş biçimde azabettik.

Diyanet Vakfı: 

Rabbinin ve O'nun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azmış nice memleketler vardır ki, biz onları (ahalisini) çetin bir hesaba çekmiş ve onları görülmemiş azaba çarptırmışızdır.

Erhan Aktaş: 

Nice kasaba halkı, Rabb’lerinin buyruğuna ve O’nun Resûllerine başkaldırdılar da Biz de onları şiddetli bir hesaba çektik ve onları korkunç bir azâpla cezalandırdık.

Kral Fahd: 

Rabbinin ve O'nun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azmış nice memleketler vardır ki, biz onları (ahalisini) çetin bir hesaba çekmiş ve onları görülmemiş azaba çarptırmışızdır.

Hasan Basri Çantay: 

Rabbinin ve Onun peygamberlerinin emrinden uzaklaşıb azmış olan nice memleket vardır ki biz onları en çetin bir hisâba çekmiş, onları akıllara şaşkınlık verecek bir azaba dûçâr etmişizdir.

Muhammed Esed: 

Nice topluluk var ki Rablerinin ve Elçilerinin emirlerine küstahça karşı çıkmışlardır! Bunun üzerine Biz tümünü çetin bir hesaba çektik ve görülmemiş bir azaba çarptırdık.

Gültekin Onan: 

Ülkelerden niceleri vardır ki, rablerinin ve O´nun elçilerinin buyruğuna karşı gelip azmışlar, böylece biz de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları benzeri görülmedik (nükra) bir azabla azablandırmışız.

Ali Fikri Yavuz: 

Nice memleket (halkı) Rabbinin ve peygamberlerinin emrinden çıkıb azdı da, biz onları şiddetli bir hesaba çektik ve görülmedik bir azabla kendilerini azablandırdık.

Portekizce: 

Quantas cidades descartaram a autoridade do seu Senhor e dos Seus mensageiros! Saldamo-lhes as contas rigorosamente elhes infligimos um castigo exemplar.

İsveççe: 

HUR många folk, som i övermod satte sig upp emot Guds och Hans sändebuds befallningar, har Vi inte avkrävt sträng räkenskap och låtit dem utstå svåra straff.

Farsça: 

چه بسیار آبادی ها که [اهلش] از فرمان پروردگارشان و فرستادگانش روی برگرداندند، پس ما آنان را به حساب سختی محاسبه کردیم و به عذاب بسیار شدیدی عذاب نمودیم؛

Kürtçe: 

زۆر لە گوندنشین وشارنشینەکان سەرپێچیان کرد لە فەرمانی پەروەردگار وپێغەمبەرەکانی، ئێمەش پرسینەوەمان لەگەڵ کردن بە پرسینەوەیەکی سەخت وە سزامان دان بەسزایەکی دژوار

Özbekçe: 

Кўпгина қишлоқлар ўз Роббисин амрига саркашлик қилди. Бас, Биз уларни шиддатли ҳисобга олдик ва қаттиқ азоб ила азобладик.

Malayca: 

Dan bukan sedikit negeri-negeri yang penduduknya menderhaka terhadap perintah Tuhan mereka dan Rasul-rasulNya, maka Kami hitung amal mereka satu persatu dengan hitungan yang keras rapi, serta Kami seksakan mereka dengan azab yang tidak pernah dikenal dahsyatnya.

Arnavutça: 

Shumë vendbanime u janë larguar urdhërave të Zotit të vet dhe profetëve të Tij; Ne, do të kërkojmë prej tyre llogari precize dhe do t’i dënojmë me dënim të ashpër.

Bulgarca: 

И колко селища се възпротивиха на повелята на своя Господ и на Неговите пратеници, и затова им подирихме строга сметка, и ги мъчихме с ужасно мъчение!

Sırpça: 

А колико ли је само било насеља која су се о заповеди свога Господара и Његових посланика оглушила?! Па смо са њима жестоко рачун свели и казнили их - а и казнићемо их - патњом ужасном!

Çekçe: 

Ať se již kolik chtělo z měst vzepřelo rozkazu Pána svého a posla Jeho, zúčtovali jsme s nimi účtem přísným a potrestali jsme je trestem odporným!

Urduca: 

کتنی ہی بستیاں ہیں جنہوں نے اپنے رب اور اس کے رسولوں کے حکم سے سرتابی کی تو ہم نے ان سے سخت محاسبہ کیا اور ان کو بری طرح سزا دی

Tacikçe: 

Чӣ басо мардуми деҳае, ки аз фармони Парвардигорашон ва паёмбаронаш бар боззаданд. Он гоҳ Мо сахт аз онҳо ҳисоб гирифтем ва ба азобе сангин азобашон кардем.

Tatarca: 

Күпме шәһәр кешеләре Раббыларының әмереннән вә рәсүлләрнең әмереннән баш тарттылар, Без аларны хисаб кылдык каты хисаб белән, вә аларны ґәзаб кылдык куркынычлы ут ґәзабы белән.

Endonezyaca: 

Dan berapalah banyaknya (penduduk) negeri yang mendurhakai perintah Tuhan mereka dan Rasul-rasul-Nya, maka Kami hisab penduduk negeri itu dengan hisab yang keras, dan Kami azab mereka dengan azab yang mengerikan.

Amharca: 

ከከተማም ከጌታዋ ትዕዛዝ ከመልክተኞቹም ያመጸች፣ ብርቱንም ቁጥጥር የተቆጣጠርናት፣ መጥፎንም ቅጣት የቀጣናት ብዙ ናት፡፡

Tamilce: 

எத்தனையோ ஊர்கள், அவற்றின் இறைவனின் கட்டளையையும் அவற்றின் தூதரின் கட்டளையையும் மீறி (பாவம் செய்த)ன. நாம் அவற்றை கடுமையான விசாரணையால் விசாரித்தோம். இன்னும், அவற்றை மோசமான தண்டனையால் தண்டித்தோம்.

Korece: 

얼마나 많은 백성들이 주님의 명령과 선지자에게 거역하였더뇨 그래서 하나님은 그들을 엄격한 계산으로 가혹한 응벌을 내리시니라

Vietnamca: 

Biết bao thị trấn đã xấc xược với mệnh lệnh của Thượng Đế và các Sứ Giả của Ngài nên TA thanh toán các thị trấn đó bằng một cuộc thanh toán dữ dội, và TA đã trừng phạt chúng bằng một sự trừng phạt khủng khiếp.