Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

63

Sûredeki Ayet No: 

7

Ayet No: 

5195

Sayfa No: 

555

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

هُمُ الَّذِينَ يَقُولُونَ لَا تُنفِقُوا عَلَىٰ مَنْ عِندَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّىٰ يَنفَضُّوا ۗ وَلِلَّهِ خَزَائِنُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَٰكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَفْقَهُونَ

Çeviriyazı: 

hümü-lleẕîne yeḳûlûne lâ tünfiḳû `alâ men `inde rasûli-llâhi ḥattâ yenfeḍḍû. velillâhi ḫazâinü-ssemâvâti vel'arḍi velâkinne-lmünâfiḳîne lâ yefḳahûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar öyle kimselerdir ki: "Allah'ın elçisinin yanında bulunanları beslemeyin ki dağılıp gitsinler." diyorlar. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır, fakat münafıklar anlamazlar.

Diyanet İşleri: 

Bunlar: "Allah'ın Peygamberinin yanında bulunanlara bir şey vermeyin de dağılıp gitsinler" diyen kimselerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır, ama ikiyüzlüler bu gerçeği anlamazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlar, öyle kişilerdir ki Allah'ın Peygamberinin yanında olanlara bir şey vermeyin de derler, sonunda dağılıp gitsinler ve Allah'ındır hazineleri göklerin ve yeryüzünün ve fakat münafıklar, anlamazlar.

Şaban Piriş: 

Onlar; "Allah’ın Rasûlünün yanındaki kimselere infakta bulunmayın ki dağılıp gitsinler" diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır ama münafıklar anlayamazlar.

Edip Yüksel: 

Onlar, "ALLAH''ın elçisinin yanında bulunanlara yardım etmeyin ki dağılıp gitsinler," diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri ALLAH'a aittir; ama ikiyüzlüler kavrayamazlar.

Ali Bulaç: 

Onlar ki: "Allah'ın Resûlü yanında bulunanlara hiçbir infak (harcama)da bulunmayın, sonunda dağılıp gitsinler," derler. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Ancak münafıklar kavramıyorlar.

Suat Yıldırım: 

Onlar: “Resulullahın etrafındaki fakirlere infak etmeyin, destek olmayın ki dağılsınlar!” diyen bedbahtlardır. Halbuki göklerin ve yerin bütün hazineleri Allah'ındır, lâkin münafıklar bunu bilmezler, anlamazlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar o kimselerdir ki, «Allah´ın Peygamberinin yanında bulunanlara nafaka vermeyin, tâ ki dağılsınlar,» derler. Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah´ındır. Fakat o münafıklar anlamazlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlar: "Allah resulünün yanındakilere infak edip bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler!" diyen kişilerdir. Oysaki göklerin ve yerin hazineleri, Allah'ın tekelindedir. Ama münafıklar bunu anlamazlar.

Bekir Sadak: 

Sizi yaratan O´dur

İbni Kesir: 

Onlar öyle kimselerdir ki

Adem Uğur: 

Onlar: Allah´ın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler, diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah´ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar.

İskender Ali Mihr: 

Onlar (münafıklar): “Resûlallah´ın yanında bulunanlara infâk etmeyin (bir şey vermeyin) ki, onlar dağılıp gitsinler.” diyenlerdir. Ve semaların ve arzın (göklerin ve yerin) hazineleri Allah´ındır. Ve lâkin münafıklar, fıkıh (idrak) edemezler.

Celal Yıldırım: 

Bunlar o kimselerdir ki, «Allah´ın Peygamberi´nin yanında bulunanlara (yardım olarak) harcama yapmayın ki dağılıp gitsinler» derler. Göklerin ve yerin hazîneleri Allah´ındır. Fakat ikiyüzlü dönekler (bu gerçeği) anlamazlar.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar ki: «Allah´ın Resulü yanında bulunanlara hiçbir infak (harcama)da bulunmayın, sonunda dağılıp gitsinler.» derler. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah´ındır. Ancak münafıklar kavramıyorlar.

Fransızca: 

Ce sont eux qui disent : "Ne dépensez point pour ceux qui sont auprès du Messager d'Allah, afin qu'ils se dispersent". Et c'est à Allah qu'appartiennent les trésors des cieux et de la terre, mais les hypocrites ne comprennent pas.

İspanyolca: 

Son ellos los que dicen: «No gastéis nada en favor de los que están con el Enviado de Alá; así, se escaparán de él». Los tesoros de los cielos y de la tierra pertenecen a Alá, pero los hipócritas no comprenden.

İtalyanca: 

Essi sono coloro che dicono: «Non date nulla a coloro che seguono il Messaggero di Allah, affinché si disperdano». Appartengono ad Allah i tesori dei cieli e della terra, ma gli ipocriti non lo capiscono.

Almanca: 

Sie sind diejenigen, die sagen: "Spendet nicht für diejenigen, die bei ALLAHs Gesandten sind, damit sie auseinandergehen." Und ALLAH gehören die Magazine der Himmel und der Erde. Doch die Munafiq begreifen es nicht.

Çince: 

他们说:你们不要供给使者左右的人,以便他们离散。天地的库藏,只是真主,伪信的人们却不明理。

Hollandaca: 

Dit zijn de lieden, die tot de bewoners van Medina zeggen: Geeft niets aan de uitgewekenen die met Gods gezant zijn, opdat zij verplicht worden, zich van hem te scheiden. De schatten van hemel en aarde behooren aan God; maar de huichelaars begrijpen het niet.

Rusça: 

Именно они говорят: "Не жертвуйте в пользу тех, кто возле Посланника Аллаха, пока они не покинут его". Аллаху принадлежат сокровищницы небес и земли, но лицемеры не понимают этого.

Somalice: 

Waa kuwa dhihi (Munaafiqiintu) ha quudinina kuwa Rasuulka la jooga intay ka kala tagaan, Eebaa iska leh khasnadaha Samaawaatka iyo Dhulka, haseyeeshee Munaafiqiintu ma fahansana.

Swahilice: 

Hao ndio wanao sema: Msitoe mali kwa ajili ya walioko kwa Mtume wa Mwenyezi Mungu, ili waondokelee mbali! Na Mwenyezi Mungu ndiye Mwenye khazina za mbingu na ardhi, lakini wanaafiki hawafahamu.

Uygurca: 

ئۇلار: «رەسۇلۇللاھ نىڭ يېنىدىكى كىشىلەرنى تەمىنلىمەڭلار، ئۇلار تاراپ كەتسۇن» دەيدۇ، ئاسمانلارنىڭ ۋە زېمىننىڭ خەزىنىلىرى اﷲ نىڭ ئىلكىدىدۇر. ۋە لېكىن مۇناپىقلار (اﷲ نىڭ ھېكمىتىنى) چۈشەنمەيدۇ

Japonca: 

かれらはこう言うのである。「アッラーの使徒と一緒の者に,施しをしてはいけません。かれらは結局解散されるのです。」本当に天と地の宝庫はアッラーの有である。だが,偽信者たちはそれを理解しない。

Arapça (Ürdün): 

«هم الذين يقولون» لأصحابهم من الأنصار «لا تنفقوا على من عند رسول الله» من المهاجرين «حتى ينفضُّوا» يتفرقوا عنه «ولله خزائن السماوات والأرض» بالرزق فهو الرازق للمهاجرين وغيرهم «ولكن المنافقين لا يفقهون».

Hintçe: 

ये वही लोग तो हैं जो (अन्सार से) कहते हैं कि जो (मुहाजिरीन) रसूले ख़ुदा के पास रहते हैं उन पर ख़र्च न करो यहाँ तक कि ये लोग ख़ुद तितर बितर हो जाएँ हालॉकि सारे आसमान और ज़मीन के ख़ज़ाने ख़ुदा ही के पास हैं मगर मुनाफेक़ीन नहीं समझते

Tayca: 

พวกเขาคือผู้ที่กล่าวว่า อย่าบริจาคให้แก่ผู้ที่อยู่กับร่อซูลของอัลลอฮฺ เพื่อพวกเขาจะได้แยกย้ายออกไป แต่ขุมคลังแห่งชั้นฟ้าทั้งหลายและแผ่นดินนั้นเป็นของอัลลอฮฺ แต่ว่าพวกมุนาฟิกีนไม่เข้าใจ

İbranice: 

הם אלה אשר אומרים: 'אל תשקיעו ממון באנשים אשר הולכים עם שליחו של אלוהים, עד שהם יעזבו אותו.' אך כל אוצרות השמים והארץ שייכים לאלוהים, והצבועים אינם מבינים זאת

Hırvatça: 

Oni govore: "Ne udjeljujte ništa onima koji su uz Allahova Poslanika, da bi ga napustili!" A riznice nebesa i Zemlje Allahove su, ali licemjeri ne shvataju.

Rumence: 

Ei sunt cei care spun: “Nu cheltuiţi nimic pentru cei din preajma trimisului lui Dumnezeu până când nu-l părăsesc.” Comorile cerurilor şi ale pământului sunt ale lui Dumnezeu, însă cei făţarnici nu înţeleg.

Transliteration: 

Humu allatheena yaqooloona la tunfiqoo AAala man AAinda rasooli Allahi hatta yanfaddoo walillahi khazainu alssamawati waalardi walakinna almunafiqeena la yafqahoona

Türkçe: 

Onlar: "Allah resulünün yanındakilere infak edip bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler!" diyen kişilerdir. Oysaki göklerin ve yerin hazineleri, Allah'ın tekelindedir. Ama münafıklar bunu anlamazlar.

Sahih International: 

They are the ones who say, "Do not spend on those who are with the Messenger of Allah until they disband." And to Allah belongs the depositories of the heavens and the earth, but the hypocrites do not understand.

İngilizce: 

They are the ones who say, "Spend nothing on those who are with Allah's Messenger, to the end that they may disperse (and quit Medina)." But to Allah belong the treasures of the heavens and the earth; but the Hypocrites understand not.

Azerbaycanca: 

Onlar: “Allahın Peyğəmbəri yanında olanlara bir şey verməyin ki, dağılıb getsinlər!” – deyən kimsələrdir. Halbuki göylərin və yerin xəzinələri Allaha məxsusdur, lakin münafiqlər (bunu) anlamazlar.

Süleyman Ateş: 

Onlar öyle kimselerdir ki: "Allah'ın Elçisinin yanında bulunanları beslemeyin ki dağılıp gitsinler" diyorlar. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır, fakat münafıklar anlamazlar.

Diyanet Vakfı: 

Onlar: Allah'ın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler, diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar.

Erhan Aktaş: 

Onlar, Allah’ın Resûl’ünün yanında bulunanlara, “Yardım etmeyin ki, dağılıp gitsinler.” diyenlerdir. Oysa göklerin ve yeryüzünün bütün hazineleri Allah’ındır. Ancak, münâfıklar, bu gerçeği kavrayamıyorlar.

Kral Fahd: 

Onlar: Allah'ın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler, diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hâzineleri Allah'ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar.

Hasan Basri Çantay: 

Onlar öyle kimselerdir ki «Allahın peygamberi nezdinde bulunan kimseleri beslemeyin. Tâki dağılıb gitsinler» diyorlardı. Halbuki göklerin ve yerin hazîneleri Allahındır. Fakat o münafıklar ince anlamazlar.

Muhammed Esed: 

Onlar, (hemşehrilerine): "Allah´ın Elçisi ile birlikte olanlara hiçbir şey vermeyin ki belki o´nu terk et(mek zorunda kal)ırlar" derler. Göklerin ve yerin hazineleri Allah´ındır ama bu gerçeği ikiyüzlüler kavrayamaz.

Gültekin Onan: 

Onlar ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar öyle kimselerdir ki: “- Rasûlüllah’ın yanındakilere harcayıb yedirmeyin

Portekizce: 

São aqueles que dizem: Nada dispendais, com os que acompanham o Mensageiro de Deus, até que se dispersem. Ostesouros dos céus e da terra pertencem a Deus, embora os hipócritas continuem a ser insensatos.

İsveççe: 

Det är de som säger [till andra]: "Ge ingenting till dem som sluter upp kring Guds Sändebud; då ger de sig nog av härifrån!" - Men himlarnas och jordens skatter tillhör Gud, fastän hycklarna inte förstår det.

Farsça: 

فقط آنانند که می گویند: به کسانی که نزد پیامبر خدایند، انفاق مکنید تا [از پیرامون او] پراکنده شوند. در حالی که خزانه های آسمان ها و زمین در سیطره خداست، ولی منافقان نمی فهمند.

Kürtçe: 

ئەوان ئەو کەسانەن کە دەڵێن: (ھیچ) مەبەخشن بە ئەوانەی کە لەگەڵ پێغەمبەردان تا بڵاوەی لێ بکەن ( و ئەم دینە بفەوتێت) لە کاتێکدا ھەرچی گەنجینەکانی ئاسمانەکان وزەویی ھەیە ھەمووی ھی خوایە، بەڵام دوو ڕووەکان نازانن

Özbekçe: 

Улар, Расулуллоҳнинг ҳузуридагиларга нафақа берманглар, токи тарқаб кетсинлар, дерлар. Ҳолбуки, осмонлару ернинг хазиналари Аллоҳникидир. Ва лекин мунофиқлар тушунмаслар.

Malayca: 

Merekalah yang mengatakan (kepada orang-orang Islam di Madinah yang menolong Rasulullah dan orang-orang Muhajirin): "Janganlah kamu membelanjakan harta kamu kepada orang-orang yang ada bersama-sama Rasulullah supaya mereka bersurai (meninggalkannya)". Padahal bagi Allah jualah perbendaharaan langit dan bumi, (tiada sesiapapun yang dapat memberi atau menyekat sebarang pemberian melainkan dengan kehendakNya); akan tetapi orang-orang yang munafik itu tidak memahami (hakikat yang sebenarnya).

Arnavutça: 

Ata thonë: “Mos u jepni kurrgjë atyre që janë te Profeti i Perëndisë, përderisa të largohen (prej tij)!” Por, Perëndisë i takojnë thesarët në qiej dhe në Tokë, por hipokritët nuk kuptojnë.

Bulgarca: 

Те са, които казват: “Не харчете за онези, които са при Пратеника на Аллах, за да се разотидат!” Но на Аллах принадлежат съкровищниците на небесата и на земята. Ала лицемерите не проумяват.

Sırpça: 

Они говоре: “Не удељујте ништа онима који су уз Аллаховог Посланика, да би га напустили!” А ризнице небеса и Земље су Аллахове, али лицемери не схватају.

Çekçe: 

To jsou ti, kdož říkají: 'Nepřispívejte nic na ty, kdož jsou s poslem Božím, ale ať utečou!' A Bohu patří pokladnice nebes i země, ale pokrytci to nechápou.

Urduca: 

یہ وہی لوگ ہیں جو کہتے ہیں کہ رسول کے ساتھیوں پر خرچ کرنا بند کر دو تاکہ یہ منتشر ہو جائیں حالانکہ زمین اور آسمانوں کے خزانوں کا مالک اللہ ہی ہے، مگر یہ منافق سمجھتے نہیں ہیں

Tacikçe: 

Инҳо ҳамонҳоянд, ки мегӯянд: «Бар онҳо, ки гирди паёмбари Худоянд, чизе надиҳед, то аз гирдаш пароканда шаванд». Ва ҳол, он ки хазинаҳои осмонҳову замин аз они Худост, вале мунофиқон намефаҳманд!

Tatarca: 

Ул монафикълар ансарларга әйтерләр: "Мүхаҗирләргә ярдәм итмәгез, малыгызны бирмәгез пәйгамбәр янында булганнарга хәтта таралып киткәннәренә чаклы", – дип. Җирдә вә күкләрдә булган байлык Аллаһу тәгаләнекедер, ләкин монафикълар һичнәрсә уйламаслар.

Endonezyaca: 

Mereka orang-orang yang mengatakan (kepada orang-orang Anshar): "Janganlah kamu memberikan perbelanjaan kepada orang-orang (Muhajirin) yang ada disisi Rasulullah supaya mereka bubar (meninggalkan Rasulullah)". Padahal kepunyaan Allah-lah perbendaharaan langit dan bumi, tetapi orang-orang munafik itu tidak memahami.

Amharca: 

እነርሱ እነዚያ ፡- «አላህ መልክተኛ ዘንድ ላሉት ሰዎች እስከሚበታተኑ ድረስ አትቀልቡ» የሚሉ ናቸው፡፡ የሰማያትና የምድር ድልቦችም የአላህ ናቸው፡፡ ግን መናፍቃን አያውቁም፡፡

Tamilce: 

“அல்லாஹ்வின் தூதரிடம் இருப்பவர்கள் மீது தர்மம் செய்யாதீர்கள், இறுதியாக அவர்கள் (நபியை விட்டும்) பிரிந்து விடுவார்கள்” என்று இவர்கள் கூறுகிறார்கள். வானங்கள் இன்னும் பூமியின் பொக்கிஷங்கள் எல்லாம் அல்லாஹ்விற்கே உரியன. என்றாலும் நயவஞ்சகர்கள் புரிய மாட்டார்கள்.

Korece: 

하나님의 선지자와 함께 있는자들이 분산할 때까지 그들에게 자선을 베풀지 말라고 말하는 자 들이 바로 그들이라 하늘과 대지 의 보물이 하나님께 있으나 위선 자들은 이해하지 못하노라

Vietnamca: 

Chúng là những kẻ nói “Chớ chi tiêu cho những người theo Sứ Giả của Allah cho đến khi họ giải tán”. Tuy nhiên, những kẻ giả tạo đức tin không hiểu rằng các kho chứa (bổng lộc) trong các tầng trời và trái đất đều là của Allah.