Arapça:
سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَسْتَغْفَرْتَ لَهُمْ أَمْ لَمْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ لَن يَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
Çeviriyazı:
sevâün `aleyhim estagferte lehüm em lem testagfir lehüm. ley yagfira-llâhü lehüm. inne-llâhe lâ yehdi-lḳavme-lfâsiḳîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de onlar için birdir. Allah onları bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkmış bir toplumu yola iletmez.
Diyanet İşleri:
Onlar için, bağışlanma dilesen de dilemesen de birdir; Allah onları bağışlamayacaktır. Doğrusu Allah, yoldan çıkmış milleti doğru yola eriştirmez.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Birdir onlara, yarlıganmalarını dilesen de, yahut dilemesen de; Allah kesin olarak yarlıgamaz onları; şüphe yok ki Allah, buyruktan çıkmış topluluğu doğru yola sevketmez.
Şaban Piriş:
Onlar için bağışlanma dilesen de dilemesen de birdir. Allah, onları bağışlamayacaktır. Allah fasıklar topluluğuna hidayet etmez.
Edip Yüksel:
Onlar için bağışlanma dilesen de dilemesen de birdir; ALLAH onları bağışlamıyacaktır. ALLAH yoldan çıkmış topluluğu doğruya ulaştırmaz.
Ali Bulaç:
Senin onlar adına mağfiret dilemen ile mağfiret dilememen onlar için birdir. Allah, onlara kesin olarak mağfiret etmeyecektir. Şüphesiz Allah, fasık bir kavme hidayet vermez.
Suat Yıldırım:
Ha mağfiret diledin, ha dilemedin, onlara göre birdir. Allah onları asla affetmeyecektir. Çünkü Allah, fâsıklığı tabiat haline getirenleri hidâyet etmez, emellerine ulaştırmaz. [9,80]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlar için istiğfarda bulunsan da veya onlar için istiğfarda bulunmasan da onlara karşı müsavîdir. Elbette Allah, onlar için mağfiret buyurmayacaktır. Şüphe yok ki Allah fâsıklar olan kavmi hidâyete erdirmez.
Yaşar Nuri Öztürk:
Sen onlar için ha af dilemişsin ha dilememişsin. Aleyhlerindeki sonuç aynı kalacaktır. Allah onları asla affetmeyecektir. Çünkü Allah, sapıklar topluluğunu doğruya ve güzele iletmez.
Bekir Sadak:
Goklerde olanlar ve yerde bulunanlar Allah´i tesbih ederler. Hukumranlik O´nundur, ovulmek O´na mahsustur. O herseye Kadir´dir.
İbni Kesir:
Onlar için mağfiret dilesen de, mağfiret dilemesen de birdir. Allah, onları katiyyen bağışlamayacaktır. Muhakkak ki Allah
Adem Uğur:
Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir. Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkmış topluluğu doğru yola iletmez.
İskender Ali Mihr:
Onlar (münafıklar) için mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir. Allah onlara asla mağfiret etmez. Muhakkak ki Allah, fasıklar kavmini hidayete erdirmez.
Celal Yıldırım:
Onlar için bağışlanma dilesen de, bağışlanma dilemesen de kendilerine göre birdir, farketmez. Allah elbette onları bağışlamıyacaktır. Şüphesiz ki Allah, ilâhî sınırı aşan sapıkları doğru yola eriştirmez.
Tefhim ul Kuran:
Senin onlar adına mağfiret dilemen ile mağfiret dilememen onlar için birdir. Allah, onlara kesin olarak mağfiret etmeyecektir. Şüphesiz Allah, fasık olan bir kavme hidayet vermez.
Fransızca:
C'est égal, pour eux, que tu implores le pardon pour eux ou que tu ne le fasses pas : Allah ne leur pardonnera jamais, car Allah ne guide pas les gens pervers.
İspanyolca:
Da lo mismo que pidas o no que se les perdone. Alá no les perdonará. Alá no dirige a la gente perversa.
İtalyanca:
Per loro è la stessa cosa, che tu implori perdono per loro o che non lo implori: Allah non li perdonerà mai. In verità Allah non guida gli empi.
Almanca:
Es ist für sie gleich, ob du für sie um Vergebung bittest oder für sie nicht um Vergebung bittest. ALLAH wird ihnen nie vergeben! Gewiß, ALLAH leitet die fisq-betreibenden Leute nicht recht.
Çince:
你为他们求饯与否,这在他们,是一样的。真主绝不赦宥他们,真主必定不引导悖逆的民众。
Hollandaca:
Het zal voor hen hetzelfde zijn, of gij al dan niet vergiffenis voor hen vraagt, God zal hen op geenerlei wijze vergeven; want God leidt de verdorvenen niet.
Rusça:
Попросишь ты для них прощения или не станешь просить для них прощения - им все равно. Аллах не простит их. Воистину, Аллах не ведет прямым путем нечестивых людей.
Somalice:
Waa isku mid haddaad u dambi dhaaf weydiisid (Nabiyow) iyo haddii kale, marnaba Eebe u dambi dhaafi mahayo, maxaa yeelay Eebe ma hanuuniyo dad Faasiqiin ah.
Swahilice:
Sawa sawa kwao, ukiwatakia maghfira au hukuwatakia maghfira, Mwenyezi Mungu hatawaghufiria. Hakika Mwenyezi Mungu hawaongoi watu wapotovu.
Uygurca:
ئۇلارغا (مەيلى) مەغپىرەت تەلەپ قىلغىن، (مەيلى) مەغپىرەت تەلەپ قىلمىغىن، بەرىبىر ئوخشاش، اﷲ ئۇلارغا ھەرگىز مەغپىرەت قىلمايدۇ، شۈبھىسىزكى پاسىق قەۋمنى اﷲ ھىدايەت قىلمايدۇ
Japonca:
あなたがかれらのために御赦しを祈っても,また祈らなくても,かれらにとって同じである。アッラーは,決してかれらを御赦しになられない。本当にアッラーは,(アッラーの)掟に背く者を御導きになられない。
Arapça (Ürdün):
«سواء عليهم أستغفرت لهم» استغني بهمزة الاستفهام عن همزة الوصل «أم لم تستغفر لهم لن يغفر الله لهم إن الله لا يهدي القوم الفاسقين».
Hintçe:
तो तुम उनकी मग़फेरत की दुआ माँगो या न माँगो उनके हक़ में बराबर है (क्यों कि) ख़ुदा तो उन्हें हरगिज़ बख्शेगा नहीं ख़ुदा तो हरगिज़ बदकारों को मंज़िले मक़सूद तक नहीं पहुँचाया करता
Tayca:
มีผลเท่ากันแก่พวกเขาที่เจ้าจะขออภัยโทษให้แก่พวกเขาหรือไม่ขออภัยโทษแก่พวกเขาก็ตาม อัลลอฮฺจะไม่ทรงอภัยโทษให้แก่พวกเขา แท้จริงอัลลอฮฺจะไม่ทรงชี้แนะทางแก่หมู่ชนผู้ฝ่าฝืน
İbranice:
זה אותו דבר בשבילם אם תבקש עבורם סליחה או לא תבקש, אלוהים לעולם לא יסלח להם, כי אינו מדריך את האנשים המושחתים
Hırvatça:
Isto im je - molio ti oprost za njih ili ne molio, Allah im neće oprostiti. Allah, doista, neće na Pravi put uputiti narod koji je buntovan.
Rumence:
Nu le pasă dacă tu ceri iertarea pentru ei ori dacă nu ceri iertarea pentru ei! Dumnezeu nu le va ierta lor, căci Dumnezeu nu călăuzeşte poporul desfrânat.
Transliteration:
Sawaon AAalayhim astaghfarta lahum am lam tastaghfir lahum lan yaghfira Allahu lahum inna Allaha la yahdee alqawma alfasiqeena
Türkçe:
Sen onlar için ha af dilemişsin ha dilememişsin. Aleyhlerindeki sonuç aynı kalacaktır. Allah onları asla affetmeyecektir. Çünkü Allah, sapıklar topluluğunu doğruya ve güzele iletmez.
Sahih International:
It is all the same for them whether you ask forgiveness for them or do not ask forgiveness for them; never will Allah forgive them. Indeed, Allah does not guide the defiantly disobedient people.
İngilizce:
It is equal to them whether thou pray for their forgiveness or not. Allah will not forgive them. Truly Allah guides not rebellious transgressors.
Azerbaycanca:
Sən onların bağışlanmasını diləsən də, diləməsən də, fərqi yoxdur. Onsuz da Allah onları bağışlamayacaqdır. Şübhəsiz ki, Allah fasiq qövmü doğru yola yönəltməz!
Süleyman Ateş:
Onlar için mağfiret dilesen de, mağfiret dilemesen de onlar için birdir. Allah onları bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkan topluluğu yola iletmez.
Diyanet Vakfı:
Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir. Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkmış topluluğu doğru yola iletmez.
Erhan Aktaş:
Zaten onlar için bağışlanma dilesen de dilemesen de fark etmez. Allah, onları asla bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, böyle fâsık halkı asla doğru yola iletmez.
Kral Fahd:
Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir. Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkmış topluluğu doğru yola iletmez.
Hasan Basri Çantay:
Onlar için ha istiğfar etmişsin, ha onlara istiğfar etmemişsin, haklarında birdir. Allah onları kat´iyyen yarlığamaz. Şübhe yok ki Allah faasıklar güruhuna hidâyet etmez.
Muhammed Esed:
Onlar için bağışlanma dilemen ile dilememen aynıdır: Allah onları bağışlamayacaktır, çünkü Allah, böyle sapkın bir halka rehberliğini bahşetmez.
Gültekin Onan:
Senin onlar adına mağfiret dilemen ile mağfiret dilememen onlar için birdir. Tanrı, onlara kesin olarak mağfiret etmeyecektir. Şüphesiz Tanrı fasıklar kavmine hidayet vermez.
Ali Fikri Yavuz:
Onlar için mağfiret dilesen de, mağfiret dilemesen de haklarında müsavidir
Portekizce:
Tanto se lhes dá que implores ou não o perdão para eles; Deus jamais os perdoará, porque Deus não encaminha osdepravados.
İsveççe:
Vad dem beträffar är det likgiltigt om du ber om förlåtelse för dem eller inte - Gud kommer inte att förlåta dem. Gud vägleder inte dem som förhärdats i synd och trots.
Farsça:
برای آنان یکسان است چه برای آنان آمرزش بخواهی چه نخواهی، خدا هرگز آنان را نمی آمرزد. مسلماً خدا مردم فاسق را هدایت نمی کند.
Kürtçe:
بۆ ئەوان یەکسانە داوای لێخۆشبوونیان بۆ بکەیت یان داوای لێخۆشبوونیان بۆ نەکەیت ھەرگیز خوا لێیان خۆش نابێت، بەڕاستی خوا ڕێنموونی گەلی لەڕێ لادەران ناکات
Özbekçe:
Уларга истиғфор айтасанми ёки айтмайсанми-улар учун бари бир. Аллоҳ уларни ҳеч мағфират қилмас. Зеро, Аллоҳ фосиқ қавмларни ҳидоятга бошламас. (Истиғфор айтиш - гуноҳнинг кечишини Аллоҳдан сўраш. Суранинг нозил бўлиши ҳақидаги ривоятларда келишича, мунофиқларнинг раҳбари Абдуллоҳ ибн Убайнинг ёлғончилиги фош бўлгандан сўнг кишилар унга: «Энди Расулуллоҳнинг ҳузурларига бориб узр сўра, у киши сенинг гуноҳларингни кечишини сўраб Аллоҳга дуо қилсалар, гуноҳларинг мағфират қилинса ажаб эмас», дейишганда, мутакаббирлик билан бош чайқаб, бормаган экан. Лекин оятнинг ҳукми ҳамма мунофиқлар учун бир.)
Malayca:
(Tidak ada faedahnya) kepada mereka, sama ada engkau meminta ampun untuk mereka atau engkau tidak meminta ampun, Allah tidak sekali-kali akan mengampunkan mereka. Sesungguhnya Allah tidak memberi hidayah petunjuk kepada kaum yang fasik.
Arnavutça:
Njësoj është – u lute për faljen e tyre apo nuk u lute, Perëndia kurrsesi nuk i falë. Perëndia, me të vërtetë, nuk e udhëzon popullin ngatërrestar.
Bulgarca:
Все едно е дали ще молиш опрощение за тях, или не ще молиш. Аллах не ще им опрости. Аллах не напътва нечестивите хора.
Sırpça:
Исто им је – молио ти за њих опрост или не молио, Аллах неће да им опрости. Аллах, заиста, неће на Прави пут да упути невернички народ.
Çekçe:
Je pro ně zcela jedno, zda za ně prosíš o odpuštění, či nikoliv, Bůh jim beztak neodpustí. Bůh přece nepovede cestou správnou lid hanebníků.
Urduca:
اے نبیؐ، تم چاہے ان کے لیے مغفرت کی دعا کرو یا نہ کرو، ان کے لیے یکساں ہے، اللہ ہرگز انہیں معاف نہ کرے گا، اللہ فاسق لوگوں کو ہرگز ہدایت نہیں دیتا
Tacikçe:
Тафовуте накунад, чӣ барояшон бахшоиш бихоҳӣ, чӣ бахшоиш нахоҳӣ. Худояшон нахоҳад бахшид. Ва Худо мардуми нофармонро ҳидоят намекунад!
Tatarca:
Алар өчен бертигездер, кирәк алар өчен Аллаһудан ярлыкауны сора, кирәк – сорама, әлбәттә, Аллаһ аларны һич та ярлыкамас. Тәхкыйк Аллаһ монафикъ булган фәсыйкларны туры юлга күндермәс.
Endonezyaca:
Sama saja bagi mereka, kamu mintakan ampunan atau tidak kamu mintakan ampunan bagi mereka. Sesungguhnya Allah tidak memberi petunjuk kepada orang-orang yang fasik.
Amharca:
ምሕረትን ብትለምንላቸው ወይም ምሕረትን ባትለምንላቸው በእነርሱ ላይ እኩል ነው፡፡ አላህ ለእነርሱ በፍጹም አይምርም፡፡ አላህ አመጸኞችን ሕዝቦች አየመራምና፡፡
Tamilce:
நீர் அவர்களுக்காக பாவமன்னிப்புத் தேடினாலும், அவர்களுக்காக பாவமன்னிப்புத் தேடவில்லை என்றாலும் (இரண்டும்) அவர்களுக்கு சமம்தான். அல்லாஹ் அவர்களை மன்னிக்கவே மாட்டான். நிச்சயமாக அல்லாஹ் (தனக்கு கீழ்ப்படிய மறுக்கிற) பாவிகளான மக்களை நேர்வழி செலுத்த மாட்டான்.
Korece:
그대가 그들의 죄를 사하여 달라 기도하든 아니하든 그들에게는 똑같은 것으로 하나님은 그들 을 용서하지 아니할 것이니 실로 하나님은 사악한 백성들을 인도하지 아니하시노라
Vietnamca:
Tất cả đều giống nhau đối với chúng cho dù Ngươi cầu xin Allah tha thứ cho chúng hay không cầu xin tha thứ cho chúng; Allah sẽ không bao giờ tha thứ cho chúng. Thật vậy, Allah không hướng dẫn đám người dấy loạn, bất tuân.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: