Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

63

Sûredeki Ayet No: 

5

Ayet No: 

5193

Sayfa No: 

555

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا يَسْتَغْفِرْ لَكُمْ رَسُولُ اللَّهِ لَوَّوْا رُءُوسَهُمْ وَرَأَيْتَهُمْ يَصُدُّونَ وَهُم مُّسْتَكْبِرُونَ

Çeviriyazı: 

veiẕâ ḳîle lehüm te`âlev yestagfir leküm rasûlü-llâhi levvev ruûsehüm veraeytehüm yeṣuddûne vehüm müstekbirûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlara: "Gelin, Allah'ın Resulü sizin için mağfiret dilesin." denildiği zaman başlarını çevirirler ve onların, büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün.

Diyanet İşleri: 

Onlara: "Gelin de Allah'ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin" dendiği zaman, başlarını çevirirler; büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve onlara, gelin de Allah'ın Peygamberi size yarlıganma dilesin denirse başlarını sallarlar alay ederek ve görürsün ki ululuk satarak dönüp gitmedeler.

Şaban Piriş: 

Onlara: Gelin, Allah'ın Rasûlü sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün.

Edip Yüksel: 

Onlara, "Gelin de ALLAH'ın elçisi sizin için bağışlanma dilesin," denildiğinde, başlarını çevirirler; büyüklük taslayarak saptıklarını görürsün.

Ali Bulaç: 

Onlara: "Gelin Allah'ın Resûlü sizin için mağfiret (bağışlanma) dilesin," denildiği zaman başlarını yana çevirdiler. Sen, onların büyüklük taslamışlar olarak yüz çevirmekte olduklarını görürsün.

Suat Yıldırım: 

Onlara: “Gelin, Resulullahın huzuruna varın, sizin için dua etsin, Allah'tan size af dilesin!” denildiğinde, (açıktan bir şey söyleyemediklerinden), kibirlerinden ötürü başlarını sağa sola büker, içten içe homurdanırlar ve onların kibirli bir şekilde yan çizdiklerini görürsün.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlara: «Geliniz, sizin için Allah´ın peygamberi istiğfarda bulunsun,» denildiği zaman başlarını çevirmiş olurlar ve onları görürsün ki, onlar böbürlenir kimseler olarak irâz ederler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlara, "Hadi gelin, Allah resulü sizin için af dilesin!" dendiğinde kafalarını öteye çevirirler. Ve sen onların böbürlenmiş bir halde dönüp gittiklerini görürsün.

Bekir Sadak: 

Bir canin eceli gelip catinca, Allah onu asla geri birakmaz

İbni Kesir: 

Onlara

Adem Uğur: 

Onlara: Gelin, Allah´ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların, büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.

İskender Ali Mihr: 

Ve onlara (münafıklara): “Geliniz, Allah´ın Resûl´ü sizin için mağfiret dilesin.” denildiği zaman, başlarını alay ederek iki yana salladılar. Ve sen, onların yüz çevirdiklerini (ayrıldıklarını) gördün. Ve onlar, kibirlenen kimselerdir.

Celal Yıldırım: 

Onlara, gelin de Allah´ın Peygamberi sizin için bağışlanma dilesin, denilince, başlarını çevirirler, büyüklük taslayarak yüzlerini döndürdüklerini görürsün.

Tefhim ul Kuran: 

Onlara: «Gelin Allah´ın Resulü sizin için mağfiret (bağışlanma) dilesin,» denildiği zaman başlarını yana çevirdiler. Sen, onların büyüklük taslamışlar olarak yüz çevirmekte olduklarını görürsün.

Fransızca: 

Et quand on leur dit : "Venez que le Messager d'Allah implore le pardon pour vous", ils détournent leurs têtes, et tu les vois se détourner tandis qu'ils s'enflent d'orgueil.

İspanyolca: 

Cuando se les dice: «¡Venid, que el Enviado de Alá pedirá perdon por vosotros!», vuelven la cabeza y se les ve retirarse altivamente.

İtalyanca: 

E quando si dice loro: «Venite, il Messaggero di Allah implorerà il perdono per voi», voltano la testa e li vedi allontanarsi pieni di superbia.

Almanca: 

Und wenn ihnen gesagt wird: "Kommt, damit ALLAHs Gesandter für euch um Vergebung bittet!", wenden sie ihre Köpfe weg. Und du siehst sie sich abwenden, während sie sich in Arroganz erheben.

Çince: 

有人对他们说:你们来道歉吧,使者将为你们求饯。他们却掉头不顾,你看他们妄自尊大,不肯道歉。

Hollandaca: 

En als er tot hen wordt gezegd: Komt, opdat Gods gezant vergiffenis voor u moge vragen, dan wenden zij hunne hoofden af, en gij ziet hoe zij zich met verontwaardiging verwijderen.

Rusça: 

Когда им говорят: "Придите, чтобы Посланник Аллаха попросил для вас прощения", - они качают головой, и ты видишь, как они надменно отворачиваются.

Somalice: 

Marka lagu dhaho Munaafiqiinta kaalaya ha idiin dambi dhaaf weydiiye Rasuulka Eebe waxay ruxaan Madaxa (diico darteed) waxaad aragtaa iyagoo jeedsan oo iskibrin.

Swahilice: 

Na wanapo ambiwa: Njooni ili Mtume wa Mwenyezi Mungu akuombeeni maghfira, huvigeuza vichwa vyao, na unawaona wanageuka nao wamejaa kiburi.

Uygurca: 

ئۇلارغا ئۆزرە ئېيتىپ: «كېلىڭلار، رەسۇلۇللاھ سىلەرگە مەغپىرەت تىلەيدۇ» دېيىلسە، (مەسخىرە قىلىش يۈزىسىدىن) باشلىرىنى سىلكىيدۇ، ئۇلارنىڭ تەكەببۇرلۇق قىلغان ھالدا (دەۋەت قىلىنغان نەرسىدىن) يۈز ئۆرۈگەنلىكىنى كۆرۈسەن

Japonca: 

かれらに向かって,「来なさい。アッラーの使徒が,あなたがたのために御赦しを祈るであろう。」と言うと,あなたはかれらが顔を背けて,微慢に背を向けて去るのを見よう。

Arapça (Ürdün): 

«وإذا قيل لهم تعالوا» معتذرين «يستغفر لكم رسول الله لوّوا» بالتشديد والتخفيف عطفوا «رؤوسهم ورأيتهم يصدون» يعرضون عن ذلك «وهم مستكبرون».

Hintçe: 

और जब उनसे कहा जाता है कि आओ रसूलअल्लाह तुम्हारे वास्ते मग़फेरत की दुआ करें तो वह लोग अपने सर फेर लेते हैं और तुम उनको देखोगे कि तकब्बुर करते हुए मुँह फेर लेते हैं

Tayca: 

และเมื่อได้มีเสียงกล่าวแก่พวกเขาว่า จงมาเถิดร่อซูลของอัลลอฮฺ จงขออภัยโทษให้แก่พวกท่าน พวกเขาก็หันศีรษะของพวกเขาไปอีกทางหนึ่ง และเจ้าเห็นพวกเขาผินหลังออกไปทั้ง ๆ ที่พวกเขาเป็นผู้หยิ่งผยอง

İbranice: 

כאשר יגידו להם: 'בואו, על מנת ששליחו של אלוהים יבקש עבורכם מחילת חטאיכם,' הם מפנים את ראשם, ואז אתה רואה אותם מסתלקים כשהם מתנשאים

Hırvatça: 

A kad im bude rečeno: "Dođite, Allahov Poslanik će moliti da vam se oprosti!", oni glavama svojim tresu i vidiš ih kako nadmeno odbijaju.

Rumence: 

Când li se spune: “Veniţi! Trimisul lui Dumnezeu va cere iertarea pentru voi”, îşi vor întoarce capul şi îi vei vedea îndepărtându-se trufaşi.

Transliteration: 

Waitha qeela lahum taAAalaw yastaghfir lakum rasoolu Allahi lawwaw ruoosahum waraaytahum yasuddoona wahum mustakbiroona

Türkçe: 

Onlara, "Hadi gelin, Allah resulü sizin için af dilesin!" dendiğinde kafalarını öteye çevirirler. Ve sen onların böbürlenmiş bir halde dönüp gittiklerini görürsün.

Sahih International: 

And when it is said to them, "Come, the Messenger of Allah will ask forgiveness for you," they turn their heads aside and you see them evading while they are arrogant.

İngilizce: 

And when it is said to them, "Come, the Messenger of Allah will pray for your forgiveness", they turn aside their heads, and thou wouldst see them turning away their faces in arrogance.

Azerbaycanca: 

Onlara: “Gəlin Allahın Peyğəmbəri (Rəbbinizdən) sizin bağışlanmağınızı diləsin!”–deyildiyi zaman (istehza ilə) başlarını bulayar və sən (Ya Rəsulum!) onların təkəbbürlə üz çevirdiklərini görərsən.

Süleyman Ateş: 

Onlara: "Gelin, Allah'ın Elçisi sizin için mağfiret dilesin" dendiği zaman başlarını çevirirler ve onların, büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün.

Diyanet Vakfı: 

Onlara: Gelin, Allah'ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların, büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.

Erhan Aktaş: 

Ve onlara, “Gelin, Allah’ın Resûl’ü sizin için bağışlanma dilesin.” dendiği zaman; tersleyerek, büyüklük taslayıp, çekip gittiklerini görürsün.

Kral Fahd: 

Onlara: Gelin, Allah'ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların, büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.

Hasan Basri Çantay: 

Onlara «Gelin, Allahın peygamberi sizin için istiğfar ediversin» denildiği zaman başlarını çevirdiler. Gördün ki onlar (özür dilemeyi bile) kibirlerine yediremeyerek haalâ yüz döndürüyorlar.

Muhammed Esed: 

Çünkü onlara: "Gelin, Allah´ın Elçisi bağışlanmanız için (Allah´a) dua edecek!" dendiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların sahte bir kibirle nasıl çekip gittiklerini görürsün.

Gültekin Onan: 

Onlara: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

O münafıklara: “-Gelin, Allah’ın Rasûlü sizin için mağfiret dileyiversin.” denildiği zaman, başlarını bükerler ve görürsün ki, kibir taslayarak, (tevbeye ve özür dilemeye yanaşmıyarak) yüz çevirirler.

Portekizce: 

Porém, quando lhes é dito: Vinde, que o Mensageiro de Deus implorará, para vós, o perdão!, meneiam a cabeça e os vêsafastarem-se, ensoberbecidos.

İsveççe: 

När de uppmanas: "Kom [och låt] Guds Sändebud be att Han förlåter er!" vänder de bort huvudet och du ser dem dra sig undan, fulla av högmod.

Farsça: 

و چون به آنان گویند: بیایید تا پیامبر خدا برای شما آمرزش بخواهد [از روی کبر و غرور] سرهای خود را بر می گردانند، و آنان را می بینی که متکبرانه [از حق،] روی می گردانند.

Kürtçe: 

کاتێك پێیان بووترێت وەرن بۆ لای پێغەمبەری خوا تا داوای لێخۆشبوونتان بۆ بکات (سەرپێچی دەکەن) سەریان با دەدەن وە دەیان بینیت ڕوو وەرئەگێڕن لەکاتێکدا کە ئەوان خۆیان بەگەورە دەزانن

Özbekçe: 

Ва агар уларга: «Келинглар, Аллоҳнинг Расули сизларга истиғфор айтадир», дейилса, улар бошларини чайқарлар. Ва уларни мутакаббирлик ҳолида юз ўгираётганларини кўрарсан.

Malayca: 

Dan apabila dikatakan kepada mereka: " Marilah (bertaubat) supaya Rasulullah meminta ampun (kepada Allah) untuk kamu", mereka (enggan sambil) menggeleng- gelengkan kepalanya; dan engkau melihat mereka berpaling (dari bertaubat) serta mereka berlaku sombong angkuh.

Arnavutça: 

E kur ju thuhet atyre: “Ejani, se i dërguari i Perëndisë do të lutet për t’ju falë”, - ata tundin kokat e tyre dhe i sheh ata që pengojnë, e që janë mendjemëdhenj.

Bulgarca: 

И когато им се каже: “Елате Пратеника на Аллах да моли за вас опрощение!”, те извръщат глави и ги виждаш как надменно се отказват.

Sırpça: 

А кад им буде речено: “Дођите, Аллахов Посланик ће да моли да вам се опрости!” Они својим главама тресу и видиш их како охоло одбијају.

Çekçe: 

A když se jim řekne: 'Pojďte, posel Boží poprosí za vás o slitování,' odvracejí hlavy své a vidíš je, jak odmítají, jsouce pyšní.

Urduca: 

اور جب اِن سے کہا جاتا ہے کہ آؤ تاکہ اللہ کا رسول تمہارے لیے مغفرت کی دعا کرے، تو سر جھٹکتے ہیں اور تم دیکھتے ہو کہ وہ بڑے گھمنڈ کے ساتھ آنے سے رکتے ہیں

Tacikçe: 

Чун ба онҳо гуфта шавад, ки биёед, то паёмбари Худо бароятон бахшоиш бихоҳад, сар мепечанд. Мебинӣ, ки рӯйгардониву такаббурӣ мекунанд.

Tatarca: 

Әгәр аларга Исламга вә пәйгамбәргә хак ышану белән килегез, Аллаһуның расүле сезнең өчен Аллаһудан гафу сорасын диелсә, алар башларын читкә боралар, вә син аларны күрерсең Аллаһудан гафу сораудан баш тарталар, һәм алар тәкәбберләнүчеләрдер.

Endonezyaca: 

Dan apabila dikatakan kepada mereka: Marilah (beriman), agar Rasulullah memintakan ampunan bagimu, mereka membuang muka mereka dan kamu lihat mereka berpaling sedang mereka menyombongkan diri.

Amharca: 

ለእነሱም ፡- «ኑ የአላህ መልክተኛ ለእናንተ ምሕረትን ይለምንላችኋል፤» በተባሉ ጊዜ ራሶቻቸውን ያዞራሉ፡፡ እነርሱም ትዕቢተኞች ኾነው ሲሸሹ ታያቸዋለህ፡፡

Tamilce: 

(உங்கள் செயல்களுக்காக வருந்தி, திருந்தி) வாருங்கள், அல்லாஹ்வின் தூதர் உங்களுக்காக (அல்லாஹ்விடம் பாவ)மன்னிப்புத் தேடுவார் என்று அவர்களிடம் கூறப்பட்டால், தங்கள் தலைகளை (இங்கும் அங்கும்) வேகமாக அசைக்கிறார்கள். இன்னும், (உம்மை) புறக்கணிப்பவர்களாகவே அவர்களை நீர் காண்பீர். அவர்களோ (அல்லாஹ்வின் கட்டளைக்கு கீழ்ப்படியாமல்) பெருமையடிப்பவர்கள் ஆவார்கள்.

Korece: 

하나님의 선지자께로 오라 그분께서 너희의 죄즐 사하여 달라 고 기도하실 때 그들은 얼굴을 돌리나니 그대는 그들이 크게 오만 하며 외면하는 것을 보리라

Vietnamca: 

Khi chúng được bảo “Hãy đến đây, Sứ Giả của Allah sẽ cầu xin Ngài tha thứ tội lỗi cho các ngươi” thì chúng quay đầu sang một bên. Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) sẽ thấy chúng bỏ đi một cách kiêu ngạo.