Arapça:
وَكَذَّبَ بِهِ قَوْمُكَ وَهُوَ الْحَقُّ ۚ قُل لَّسْتُ عَلَيْكُم بِوَكِيلٍ
Çeviriyazı:
vekeẕẕebe bihî ḳavmüke vehüve-lḥaḳḳ. ḳul lestü `aleyküm bivekîl.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kavmin o (Kur'ân'ı) yalan saydı, halbuki o gerçektir. De ki: " Ben sizin vekiliniz değilim".
Diyanet İşleri:
Gerçekten, senin milletin Kuran'ı yalanladı. "Cezanızı ben verecek değilim" de.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kavmin, Kur'an'ı yalan saymada, halbuki o, gerçektir. De ki: Ben, sizi koruyucu değilim.
Şaban Piriş:
Senin kavmin (Kur'an'ı) hak olmasına rağmen, yalanladı. “Ben, sizin üzerinize vekil değilim” de!
Edip Yüksel:
Gerçek olmasına rağmen senin halkın bunu yalanladı. De ki: "Ben üzerinizde gözetici değilim."
Ali Bulaç:
Senin kavmin, O (Kur'an) hak iken onu yalanladı. De ki: "Ben, üzerinize bir vekil değilim."
Suat Yıldırım:
Bu, hakikatin ta kendisi olduğu halde, senin halkın onu yalan saydı. De ki: “Ben sizden sorumlu değilim. Her haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır; Siz de yakında öğrenirsiniz.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Kavmin O´nu (Kur´an-ı kerîm´i) yalan saydı. Halbuki, o bir hakikattır. De ki: «Ben sizin üzerinize vekil olmuş değilim.»
Yaşar Nuri Öztürk:
O, hak olduğu halde senin toplumun onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil değilim."
Bekir Sadak:
(71-72) De ki: «Arkadaslari bize gel diye dogru yola cagirirken, seytanlarin yeryuzunde sasirttiklari bir kimse gibi geriye mi donelim. Allah bizi dogru yola eristirdikten sonra, bize faydasi olmayan, zarar da veremeyen Allah´tan baska seylere mi yalvaralÙm?» De ki, «Doru yol ancak Allah´Ùn yoludur. Alemlerin Rabbine teslim olarak namaz kÙlÙn, Allah´tan sakÙnÙn diye emrolunduk.» Kendisine toplanacaÙnÙz O´dur.
İbni Kesir:
Kavmin onu yalanladı. Halbuki o, haktır. De ki: Ben, sizin üzerinize vekil değilim.
Adem Uğur:
Kur´an hak olduğu halde kavmin onu yalanladı. De ki: Ben size vekil (kefil) değilim.
İskender Ali Mihr:
Ve o hak olduğu halde, senin kavmin onu yalanladı. "
Celal Yıldırım:
Kavmin Onu (Kur´ân´ı) yalan saydı. Halbuki O haktır. De ki: Üzerinize vekîl değilim, (benim görevim açık tebliğdir. Azâb ve mükâfat verme Allah´ın kudreti dahilindedir.)
Tefhim ul Kuran:
Senin kavmin, O (Kur´an), hak iken onu yalanladı. De ki: «Ben, üzerinize bir vekil değilim.»
Fransızca:
Et ton peuple traite cela (le Coran) de mensonge, alors que c'est la vérité. Dis : "Je ne suis pas votre garant .
İspanyolca:
Pero tu pueblo lo ha desmentido, que es la Verdad. Di: «Yo no soy vuestro protector.
İtalyanca:
Il tuo popolo taccia di menzogna quello che invece è la verità! Di': «Io non sono il vostro difensore».
Almanca:
Doch deine Leute haben dies verleugnet, und dies ist die Wahrheit. 1 Sag: "Ich bin über euch kein Wakil."
Çince:
这部经是真理,而你的宗族否认它。你说:我不是监护你们的。
Hollandaca:
Dit volk heeft de openbaring, die gij gebracht hebt, van valschheid beschuldigd, hoewel het de waarheid is. Zeg: Ik ben geen waker over u;
Rusça:
Твой народ счел его (Коран) ложью, хотя он является истиной. Скажи: "Я не являюсь вашим попечителем и хранителем".
Somalice:
Waxaa Beeniyey (Quraanka) Qoomkaagii Isagoo Xaq ah, waxaad Dhahdaa kama ahi Korkiinna Wakiil (ILaaliye).
Swahilice:
Na watu wako wameikanusha, nayo ni Haki. Sema: Mimi sikuwakilishwa juu yenu.
Uygurca:
قۇرئان ھەق تۇرسا، ئۇنى قەۋمىڭ ئىنكار قىلدى. «مەن سىلەرگە ھامىي ئەمەس» دېگىن
Japonca:
これは真理であるが,あなたの民は虚偽であるとした。言ってやるがいい。「わたしは,あなたがたの後見人ではない。」
Arapça (Ürdün):
«وكذب به» بالقرآن «قومك وهو الحق» الصدق «قل» لهم «لست عليكم بوكيل» فأجازيكم إنما أنا منذر وأمركم إلى الله وهذا قبل الأمر بالقتال.
Hintçe:
और उसी (क़ुरान) को तुम्हारी क़ौम ने झुठला दिया हालॉकि वह बरहक़ है (ऐ रसूल) तुम उनसे कहो कि मैं तुम पर कुछ निगेहबान तो हूं नहीं हर ख़बर (के पूरा होने) का एक ख़ास वक्त मुक़र्रर है और अनक़रीब (जल्दी) ही तुम जान लोगे
Tayca:
และกลุ่มชนของเจ้านั้นได้ปฏิเสธอัลกุรอาน ทั้ง ๆ ที่อัลกุรอานนั้นเป็นสัจธรรม จงกล่าวเถิด (มุฮัมมัด) ว่า ฉันมิใช่ผู้พิทักษ์พวกท่านดอก
İbranice:
והתכחשו לו בני עמך (הקוראן,) ואולם הוא הצדק. אמור, אין אני אחראי לכם
Hırvatça:
Tvoj narod Kur'an poriče, a on je Istina. Reci: "Ja nisam zadužen da vam Uputu dam.
Rumence:
Poporul tău socoteşte minciună ceea ce este Adevărul. Spune: “Eu nu vă sunt vouă oblăduitor.
Transliteration:
Wakaththaba bihi qawmuka wahuwa alhaqqu qul lastu AAalaykum biwakeelin
Türkçe:
O, hak olduğu halde senin toplumun onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil değilim."
Sahih International:
But your people have denied it while it is the truth. Say, "I am not over you a manager."
İngilizce:
But thy people reject this, though it is the truth. Say: "Not mine is the responsibility for arranging your affairs;
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Sənin camaatın onu (Qur’anı), haqq olduğu halda, yalan hesab etdi. (Onlara) de: “Mən sizin vəkiliniz deyiləm!”
Süleyman Ateş:
O, gerçek iken kavmin onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil değilim!"
Diyanet Vakfı:
Kur'an hak olduğu halde kavmin onu yalanladı. De ki: Ben size vekil (kefil) değilim.
Erhan Aktaş:
O hakikât olduğu halde halkın onu yalanladı. “Ben üzerinize vekil değilim.” de.
Kral Fahd:
Kur'an hak olduğu halde kavmin onu yalanladı. De ki: Ben size vekil (kefil) değilim.
Hasan Basri Çantay:
O (Kur´an) hak iken kavmin onu yalan saydı. De ki: «Ben sizin üzerinize (gönderilmiş) bir vekîl değilim».
Muhammed Esed:
Oysa senin hitap ettiğin toplum, bütün bunların hakikat olduğu ortadayken, yine de bunları yalanlıyor. (O zaman) de ki, "Ben sizin davranışınızdan sorumlu değilim."
Gültekin Onan:
Senin kavmin, O (Kuran) hak iken onu yalanladı. De ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Kur’an hak olduğu halde, senin kavmin onu yalanladı. Onlara şöyle de: “- Ben, sizin üzerinize gönderilmiş vekil değilim.”
Portekizce:
Teu próprio povo o desmentiu (o Alcorão), não obstante ser (seu conteúdo) a pura verdade. Dize: Eu não sou vossoguardião.
İsveççe:
Ditt folk påstår att detta är lögn, fastän det är sanningen. Säg: "Jag är inte satt att vaka över er.
Farsça:
و قوم تو [قرآن] را در حالی که حق است تکذیب کردند؛ بگو: من بر [هدایت، پاداش و کیفر] شما کارساز و صاحب اختیار نیستم.
Kürtçe:
گەلەکەت باوەڕیان بەم قورئانە نەکرد کە ھەر ئەوە حەق و ڕاست بڵێ: من پارێزەر و بەرپرستان نیم
Özbekçe:
Қавминг уни ёлғонга чиқарди. Ҳолбуки у ҳақдир. Сен: «Мен сизларга вакил эмасман.
Malayca:
Dan kaum engkau (wahai Muhammad) mendustakannya (Al-Quran), padahal ia adalah benar. Katakanlah: "Aku bukanlah orang yang ditugaskan menjaga urusan kamu, (aku hanya seorang Rasul yang menyampaikan perintah-perintah Allah kepada kamu)".
Arnavutça:
Populli yt e pëgënjeshtron atë (Kur’anin), por ai është i vërtetë. Thuaj: “Unë nuk jam rojtari jua,
Bulgarca:
Твоят народ го взе за лъжа [Корана], въпреки че той е истината. Кажи: “Не съм над вас пазител.”
Sırpça:
Твој народ пориче Кур' ан, а он је Истина. Реци: „Ја нисам задужен да Упуту прихватите,
Çekçe:
Lid tvůj to prohlásil za lež, zatímco je to pravda. Rci: 'Já nejsem dozorcem vaším.
Urduca:
تمہاری قوم اُس کا انکار کر رہی ہے حالانکہ وہ حقیقت ہے اِن سے کہہ دو کہ میں تم پر حوالہ دار نہیں بنایا گیا ہوں
Tacikçe:
Қавми ту Қуръонро дурӯғ мешумурданд, дар ҳоле ки суханест барҳақ. Бигӯ: «Ман корсози шумо нестам».
Tatarca:
Синең каумең Коръәнне ялган диделәр, хәлбуки ул Коръән – хак. "Мин сезне дингә көчләп кертүче вәкил түгелмен", – диген.
Endonezyaca:
Dan kaummu mendustakannya (azab) padahal azab itu benar adanya. Katakanlah: "Aku ini bukanlah orang yang diserahi mengurus urusanmu".
Amharca:
በእርሱም (በቁርኣን) እሱ እውነት ሲኾን ሕዝቦችህ አስተባበሉ፡፡ በላቸው፡- «በናንተ ላይ ጠባቂ አይደለሁም፡፡»
Tamilce:
இதுதான் உண்மையாக இருந்தும், உம் சமுதாயம் இதை பொய்ப்பித்தனர். (நபியே!) கூறுவீராக: “உங்கள் மீது பொறுப்பாளனாக நானில்லை.’’
Korece:
그러나 그대의 백성들이 그 것이 진리임에도 불구하고 거역 했노라 일러가로되 너희들의 그러한 행위는 나의 책임이 아니라
Vietnamca:
Nhưng người dân của Ngươi (hỡi Thiên Sứ) đã phủ nhận nó trong khi nó là sự thật. Ngươi hãy nói: “Ta không được cử đến để trông chừng các người (mà Ta chỉ là người cảnh báo các người về sự trừng phạt khủng khiếp mà thôi).”
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: