Arapça:
لَا يُقَاتِلُونَكُمْ جَمِيعًا إِلَّا فِي قُرًى مُّحَصَّنَةٍ أَوْ مِن وَرَاءِ جُدُرٍ ۚ بَأْسُهُم بَيْنَهُمْ شَدِيدٌ ۚ تَحْسَبُهُمْ جَمِيعًا وَقُلُوبُهُمْ شَتَّىٰ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَّا يَعْقِلُونَ
Çeviriyazı:
lâ yüḳâtilûneküm cemî`an illâ fî ḳuram müḥaṣṣanetin ev miv verâi cüdür. be'sühüm beynehüm şedîd. taḥsebühüm cemî`av veḳulûbühüm şettâ. ẕâlike biennehüm ḳavmül lâ ya`ḳilûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar toplu olarak sizinle savaşamazlar, ancak, müstahkem şehirlerde yahut duvarların ardından (sizinle savaşmak isterler). Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, oysa onların kalbleri dağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.
Diyanet İşleri:
Onlar sizinle toplu olarak, ancak surla çevrilmiş kasabalar içinde veya duvarlar arkasından savaşı kabul edebilirler. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise serttir; onları birlik sanırsın, oysa kalbleri birbirinden ayrıdır. Bu, akletmeyen bir topluluk olmalarındandır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onların, hepsi birden sizinle savaşmazlar, ancak müstahkem yerlerde, yahut da surların ardında çarpışırlar; onların gücü kuvveti, aralarında çetindir, onları bir topluluk sanırsın ama gönülleri dağınıktır, ayrıayrıdır; bu da akıl etmez bir topluluk olmalarındandır.
Şaban Piriş:
Onlar, surlarla çevrili kasabalar veya duvarlar arkasında olmadıkça sizinle topluca savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise şiddetlidir. Onları birlik sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Böyledir, çünkü onlar akletmeyen bir topluluktur.
Edip Yüksel:
Onlar, iyi korunmuş kentlerde veya duvarların ardında olmaları haricinde bir araya gelip sizinle savaşamazlar. Aralarındaki çekişmeleri çetindir. Onları birlik sanırsın, halbuki kalpleri darmadağınıktır. Zira onlar, akıllarını kullanmıyan bir topluluktur.
Ali Bulaç:
Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.
Suat Yıldırım:
Onlar sizinle toplu durumda savaşmazlar, ancak sağlam kaleler içinden veya duvarların arkasından sizinle savaşmak isterler.Kendi aralarındaki çatışmaları pek şiddetlidir.Sen dışardan onları birlik içinde sanırsın. Halbuki kalpleri darma dağınıktır.Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan, düşünmeyen bir güruhtur.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Sizinle toplanmış olarak savaşta bulunmazlar, ancak müstahkem kasabalarda veya duvarların arkasından (savaşta bulunabilirler). Kendi aralarında savaşları ise pek şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, halbuki onların kalbleri dağınıktır. Bunun sebebi ise şüphe yok ki onlar âkilâne düşünemez bir kavimdirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlar sizinle toplu halde değil ancak müstahkem kaleler içinde yahut duvarlar arasından savaşabilirler. Onların kendi aralarındaki problemleri/çıkmazları çetindir/ciddidir. Sen onları birlik/beraberlik halinde sanıyorsun, oysaki onların kalpleri darmadağınık/parça parçadır. Böyledir; çünkü onlar akıllarını işletmeyen bir topluluktur.
Bekir Sadak:
Cehennemliklerle cennetlikler bir degildir. Kurtulusa ermis kimseler cennetliklerdir.
İbni Kesir:
Onlar, sizinle topluca savaşı
Adem Uğur:
Onlar müstahkem şehirlerde veya siperler arkasında bulunmaksızın sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın, halbuki kalpleri darmadağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.
İskender Ali Mihr:
Onlar, korunmuş şehir içinde veya duvarlar arkasında (surlar içinde) olmadıkça, sizinle toplu olarak savaşamazlar. Onların kendi aralarındaki çarpışmaları şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, (oysa) onların kalpleri dağınıktır. Bu, onların akıl etmez bir kavim olmaları sebebiyledir.
Celal Yıldırım:
Onlar, sizinle toplu halde vuruşmazlar
Tefhim ul Kuran:
Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, gerçekten onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.
Fransızca:
Tous ne vous combattront que retranchés dans des cités fortifiées ou de dernière des murailles. Leurs dissensions internes sont extrêmes. Tu les croirait unis, alors que leurs coeurs sont divisés. C'est qu'ils sont des gens qui ne raisonnent pas.
İspanyolca:
No combatirán unidos contra vosotros, sino en poblados fortificados o protegidos por murallas. Sus disensiones internas son profundas. Les creéis unidos, pero sus corazones están desunidos. Es que son gente que no razona.
İtalyanca:
Vi combatteranno uniti solo dalle loro fortezze o dietro le mura. Grande è l'acrimonia che regna tra loro. Li ritieni uniti, invece i loro cuori sono discordi: è gente che non ragiona.
Almanca:
Sie kämpfen gegen euch nicht gemeinsam außer in befestigten Ortschaften oder von hinter Mauern. Ihre Gewalttätigkeit untereinander ist heftig. Du vermutest sie vereint, während ihre Herzen verschieden sind. Dies, weil sie doch Leute sind, die sich nicht besinnen.
Çince:
他们只在巩固的城市中或在壁垒后共同作战。他们的内争是严重的,你以为他们是团结的,其实,他们的心是涣散的。那是因为他们是不明理的民众。
Hollandaca:
Zij zullen niet vereenigd tegen u strijden, behalve in versterkte steden of van achter muren. Hunne hevigheid in den oorlog onder elkander is groot: gij denkt dat zij vereenigd zijn, maar hunne harten zijn verdeeld. Dit is, omdat zij lieden zijn, die niet begrijpen willen.
Rusça:
Они не станут сражаться с вами вместе, разве что в укрепленных селениях или из-за стен. Меж собой у них жестокая вражда. Ты полагаешь, что они едины, но сердца их разобщены. Это - потому, что они являются людьми неразумеющими.
Somalice:
Kuwa xaqa rumeeyeyna lama dagaallami karaan «dhufaysyo iyo Gidaaro dhexdood mooyee» dhibka dhexdooda ahna waa daranyahay quluubtooduna waa kala tagsan tahay, maxaa yeelay waa dad aan wax kasayn.
Swahilice:
Hawatapigana nanyi kwa mkusanyiko isipo kuwa katika vijiji vilivyo zatitiwa kwa ngome, au nyuma ya kuta. Wao kwa wao vita vyao ni vikali. Utawadhania kuwa wako pamoja, kumbe nyoyo zao ni mbali mbali. Hayo ni kwa kuwa wao ni watu wasio na akili.
Uygurca:
ئۇلار پەقەت مۇستەھكەم شەھەر ئىچىدە ياكى تاملارنىڭ ئارقىسىدا تۇرغاندىلا، ئاندىن سىلەرگە قارشى بىرلىشىپ ئۇرۇش قىلالايدۇ، ئۇلارنىڭ ئۇرۇشى ئۆز ئىچىدە قاتتىقتۇر، ئۇلارنى ئۆم دەپ ئويلايسەن، ھالبۇكى، ئۇلارنىڭ دىللىرى تارقاقتۇر، بۇ شۇنىڭ ئۈچۈندۇركى، ئۇلار چۈشەنمەيدىغان قەۋمدۇر
Japonca:
かれらが一緒でも,しっかりと防備した村とか防壁の陰でない限りは戦わないであろう。強いのはかれらの間の闘争心(だけである)。あなたはかれらが団結していると思うであろうが,その心はばらばらである。これはかれらが,知性のない民のためである。
Arapça (Ürdün):
«لا يقاتلونكم» أي اليهود «جميعا» مجتمعين «إلا في قرى محصنة أو من وراء جدار» سور، وفي قراءة جدر «بأسهم» حربهم «بينهم شديد تحسبهم جميعا» مجتمعين «وقلوبهم شتى» متفرقة خلاف الحسبان «ذلك بأنهم قوم لا يعقلون».
Hintçe:
ये सब के सब मिलकर भी तुमसे नहीं लड़ सकते, मगर हर तरफ से महफूज़ बस्तियों में या (शहर पनाह की) दीवारों की आड़ में इनकी आपस में तो बड़ी धाक है कि तुम ख्याल करोगे कि सब के सब (एक जान) हैं मगर उनके दिल एक दूसरे से फटे हुए हैं ये इस वजह से कि ये लोग बेअक्ल हैं
Tayca:
พวกเขาทั้งหมดจะไม่ต่อสู้กับพวกเจ้าเว้นแต่ในเมืองที่มีป้อมปราการหรือจากเบื้องหลังของกำแพง การเป็นศัตรูระหว่างพวกเขากันเองนั้นรุนแรงยิ่งนัก เจ้าเข้าใจว่าพวกเขารวมกันเป็นปึกแผ่นแต่(ความจริงแล้ว)จิตใจของพวกเขาแตกแยกกัน ทั้งนี้ก็เพราะว่าพวกเขาเป็นหมู่ชนที่ไม่ใช้สติปัญญาใคร่ครวญ
İbranice:
אינם עורכים מלחמה נגדכם כולם יחד, אלא רק בתוך ערים מבוצרות או מאחורי חומות. היריבות בינם לבינן עצמם גדולה מאוד. הם נראים לך מאוחדים, אך לבבותיהם מפולגים, כי הם אנשים חסרי הבנה
Hırvatça:
Samo u utvrđenim gradovima ili iza zidina oni se protiv vas smiju skupa boriti. Njihovo međusobno neprijateljstvo žestoko je. Ti misliš da su oni složni, međutim, srca su njihova razjedinjena, zato što su to ljudi koji ne razumiju.
Rumence:
Toţi se războiesc cu voi numai din cetăţi fortificate ori din spatele zidurilor. Vitejia lor este mare când sunt între ei! Voi socotiţi că sunt uniţi, însă inimile lor sunt dezbinate, fiindcă sunt oameni fără minte.
Transliteration:
La yuqatiloonakum jameeAAan illa fee quran muhassanatin aw min warai judurin basuhum baynahum shadeedun tahsabuhum jameeAAan waquloobuhum shatta thalika biannahum qawmun la yaAAqiloona
Türkçe:
Onlar sizinle toplu halde değil ancak müstahkem kaleler içinde yahut duvarlar arasından savaşabilirler. Onların kendi aralarındaki problemleri/çıkmazları çetindir/ciddidir. Sen onları birlik/beraberlik halinde sanıyorsun, oysaki onların kalpleri darmadağınık/parça parçadır. Böyledir; çünkü onlar akıllarını işletmeyen bir topluluktur.
Sahih International:
They will not fight you all except within fortified cities or from behind walls. Their violence among themselves is severe. You think they are together, but their hearts are diverse. That is because they are a people who do not reason.
İngilizce:
They will not fight you (even) together, except in fortified townships, or from behind walls. Strong is their fighting (spirit) amongst themselves: thou wouldst think they were united, but their hearts are divided: that is because they are a people devoid of wisdom.
Azerbaycanca:
Onlar (münafiqlərlə yəhudilər) hamılıqla sizə qarşı ancaq möhkəm şəhərlərdə (kəndlərdə), yaxud divar arxasında (qala içərisində) olarkən döyüşərlər (başqa şəraitdə sizinlə vuruşmağa cür’ət etməzlər). Onların öz aralarındakı vuruşmaları (və düşmənçilikləri) isə çox güclüdür. (Ya Peyğəmbər!) Sən onların əlbir olduqlarını güman edirsən, lakin onların qəlbləri dağınıqdır. Bunun səbəbi onların ağılsız bir qövm olmalarıdır.
Süleyman Ateş:
Onların kalblerinde sizin korkunuz, Allah'ınkinden fazladır. (Allah'tan çok sizden korkarlar). Böyledir, çünkü onlar anlamaz bir topluluktur.
Diyanet Vakfı:
Onlar müstahkem şehirlerde veya siperler arkasında bulunmaksızın sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın, halbuki kalpleri darmadağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.
Erhan Aktaş:
Onlar, korunaklı şehirler içinde veya surlar arkasında olmadıkça, sizinle, toplu olarak karşı karşıya gelerek savaşmazlar. Kaldı ki kendi aralarında da derin ayrılıklar içindedirler. Sen, onların birlik olduklarını sanırsın, oysaki kalben farklı farklıdırlar. Bu, onların akıllarını doğru kullanmayan bir halk olmaları nedeniyledir.
Kral Fahd:
Sizinle toplu olarak değil de ancak surlarla çevrilmiş kasabalarda, yahut duvarların arkasında dövüşürler. Kendi aralarındaki savaşları ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın, halbuki kalpleri darmadağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.
Hasan Basri Çantay:
Onlar müstahkem kasabalarda, yahud dıvarlar (siperler) arkasında bulunmaksızın sizinle toplu bir hâlde vuruşamazlar. Kendi aralarındaki savaşlar ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın. Halbuki kalbleri darma dağınıkdır. Bunun sebebi şudur: Çünkü onlar akıllarını kullanmaz bir kavmdir.
Muhammed Esed:
Onlar ittifak içinde oldukları zaman (bile), ancak sağlam kaleler içinden veya surlar arkasından savaşırlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir; sen onları birlik sanırsın, halbuki (aslında) kalpleri (birbirlerine) karşı soğuktur; çünkü onlar akıllarını kullanmayan bir topluluktur.
Gültekin Onan:
Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.
Ali Fikri Yavuz:
Onlar (Yahudi’lerle münafıklar) toplu bir halde size karşı savaşamazlar
Portekizce:
Eles não vos combaterão (mesmo) em conjunto, senão em cidades fortificadas, ou por detrás das muralhas. A hostilidadeentre eles é intensa. Vós os credes unidos, quando os seus corações estão divididos; isso, porque são uns insensatos.
İsveççe:
De kommer aldrig att kämpa i samlad trupp mot er om det inte sker från [ställningar i] befästa städer eller bakom murar. Inbördes är de hätska fiender. Det är lätt att tro att de håller samman, men i sitt inre är de splittrade [utom i sitt hat mot de troende]; de är människor som inte använder sitt förstånd.
Farsça:
همه آنان [به صورت متحد و یک پارچه] با شما نمی جنگند مگر در آبادی هایی که دارای حصار و قلعه و دژ هستند، یا از پشت دیوارها، دلاوری آنان میان خودشان شدید است [ولی از رویارویی با شما می ترسند] ، آنان را متحد و هم دست می پنداری در حالی که دل هایشان پراکنده است؛ زیرا آنان گروهی هستند که تعقّل نمی کنند.
Kürtçe:
(جوولەکە) جەنگتان لەگەڵ ناکەن ھەموو پێکەوە، مەگەر لەچەند گوندێکی قایمی قەڵاییندا نەبێت یان لەپشتی دیوارەوە، دژایەتی نێوانیان زۆر سەختە، تۆ وادەزانی کە ئەوان کۆ وپێکەوەن لەکاتێکدا دڵیان جیا ولەیەك دوورە، ئەوە بەھۆی ئەوەوەیە کە ئەوان گەلێکی نەفامن
Özbekçe:
Сизларга қарши уюшиб очиқ уруш қила олмаслар, балки қўрғон билан ўралган қишлоқларда ёки деворлар ортига бекиниб олиб уруш қилурлар. Ўз ораларида адоватлари шиддатли. Уларни бир деб ўйлайсан. Ҳолбуки, қалблари тарқоқдир. Бу, уларнинг ақл юритмайдиган қавм эканликларидандир. (Табиийки, ихтилофлар туфайли истаклар, мақсадлар, фирқалар ва шиорлар кўпаяди. Бу эса ҳар бир миллатни ҳалокатга олиб боради.)
Malayca:
(Orang-orang Yahudi dan orang-orang munafik) dengan keadaan bersatu padu sekalipun, tidak berani memerangi kamu melainkan di kampung-kampung yang berbenteng kukuh, atau dari sebalik tembok. (Sebabnya): permusuhan di antara mereka sesama sendiri amatlah keras; engkau menyangka mereka bersatu padu, sedang hati mereka berpecah belah (disebabkan berlainan kepercayaan mereka). Yang demikian itu, kerana mereka adalah kaum yang tidak memahami (perkara yang sebenarnya yang memberi kebaikan kepada mereka).
Arnavutça:
Ata luftojnë me ju duke qenë grumbull vetëm në vende të fortifikuara, ose pas mureve. Lufta ndërmjet tyre është e ashpër. Ti mendon se ata janë kompakt, mirëpo, zemrat e tyre janë të përçara, meqë ata janë njerëz që nuk mendojnë.
Bulgarca:
И не ще се сражават с вас вкупом, освен ако са в укрепени селища или зад стени. Враждебността помежду им е силна. Смяташ ги, че са вкупом, ала сърцата им са разединени. Това е, защото са хора, които не проумяват.
Sırpça:
Само у утврђеним градовима или иза зидина они против вас смеју заједно да се боре. Њихово међусобно непријатељство је жестоко. Ти мислиш да су они сложни, међутим, срца су њихова разједињена, зато што су то људи који не разумеју.
Çekçe:
Nebudou bojovat proti vám společně, nýbrž jednotlivě v sídlištích opevněných či za hradbami. Jsou-li mezi sebou, je statečnost jejich velká a ty je pokládáš za sjednocené, avšak srdce jejich jsou rozdělena. A to proto, že jsou to lidé, kteří rozumně neuv
Urduca:
یہ کبھی اکٹھے ہو کر (کھلے میدان میں) تمہارا مقابلہ نہ کریں گے، لڑیں گے بھی تو قلعہ بند بستیوں میں بیٹھ کر یا دیواروں کے پیچھے چھپ کر یہ آپس کی مخالفت میں بڑے سخت ہیں تم اِنہیں اکٹھا سمجھتے ہو مگر ان کے دل ایک دوسرے سے پھٹے ہوئے ہیں اِن کا یہ حال اِس لیے ہے کہ یہ بے عقل لوگ ہیں
Tacikçe:
Онон ҳамагӣ бо шумо ҷанг намекунанд, магар дар деҳаҳое, ки қалъа дошта бошад ё аз паси девор. Онҳо сахт бо якдигар душмананд, ту якдил мепиндорияшон ва ҳол он ки дилҳошон аз ҳам ҷудост, ки мардуме бехираданд.
Tatarca:
Яһүдләр барчасы бер иттифакта булып сезнең илә сугыша алмаслар ягъни сезнең белән сугышуда бер сүздә була алмаслар, мәгәр сездән куркып крепостьлары булган авылларда гына сугышырлар яки койма артында гына сугышырлар, аларның үзара ачу ярсулары куәтледер, син аларны берләшкәннәр дип уйларсың, ләкин аларның күңелләре таркаудыр. Аларның күңелләре таркау вә куркулы булуы, гакылларын эшләтмәүче эшнең хакыйкатен аңламаулары сәбәпледер.
Endonezyaca:
Mereka tidak akan memerangi kamu dalam keadaan bersatu padu, kecuali dalam kampung-kampung yang berbenteng atau di balik tembok. Permusuhan antara sesama mereka adalah sangat hebat. Kamu kira mereka itu bersatu, sedang hati mereka berpecah belah. Yang demikian itu karena sesungguhnya mereka adalah kaum yang tidak mengerti.
Amharca:
በተመሸጉ ከተሞች ውስጥ ወይም ከአጥሮች ጀርባ ኾነው እንጅ፤ የተሰበሰቡ ኾነው አይዋጉዋችሁም፡፡ ኀይላቸው በመካከላቸው ብርቱ ነው፡፡ ልቦቻቸው የተበታተኑ ሲኾኑ የተሰበሰቡ ናቸው ብለህ ትጠረጥራቸዋለህ፡፡ ይህ እነሱ አእምሮ የሌላቸው ሕዝቦች በመኾናቸው ነው፡፡
Tamilce:
அவர்கள் (-அந்த யூதர்கள்) பாதுகாப்பான ஊர்களில்; அல்லது, சுவர்களுக்கு பின்னால் இருந்தே தவிர, அவர்கள் எல்லோரும் சேர்ந்து (நேரடியாக) உங்களிடம் போர் புரிய மாட்டார்கள். அவர்களின் பகைமை அவர்களுக்கு மத்தியில் கடுமையாக இருக்கிறது. நீர் அவர்களை ஒன்று சேர்ந்தவர்களாக எண்ணுகிறீர். ஆனால், அவர்களின் உள்ளங்களோ பலதரப்பட்டதாக (பிரிந்து) இருக்கின்றன. அதற்கு காரணம், நிச்சயமாக அவர்கள் சிந்தித்துப் புரியாத மக்கள் ஆவார்கள்.
Korece:
이들은 요새의 마을과 성벽 뒤가 아니고는 너희와 협력하여 싸우지 아니하며 오히려 그들간의 싸움만 격렬할 뿐 그들이 하나로 단결된 것처럼 보이나 그들의 마 음들은 분열되어 있노라 이는 그 들이 이해하지 못하는 백성이기 때문이라
Vietnamca:
(Dân Do Thái) sẽ không hợp lực đánh (trực diện) các ngươi, ngoài việc chúng cố thủ trong các thị trấn kiên cố hoặc từ đằng sau các bức tường. Sự thù hằn giữa bọn chúng với nhau rất nghiêm trọng. Ngươi cứ tưởng rằng chúng đoàn kết nhưng thực chất tấm lòng của chúng chia rẽ. Đó là bởi vì chúng là một đám người không hiểu.
Ayet Linkleri: