Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

59

Sûredeki Ayet No: 

15

Ayet No: 

5141

Sayfa No: 

547

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

كَمَثَلِ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ قَرِيبًا ۖ ذَاقُوا وَبَالَ أَمْرِهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

Çeviriyazı: 

kemeŝeli-lleẕîne min ḳablihim ḳarîben ẕâḳû vebâle emrihim. velehüm `aẕâbün elîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Bu yahudilerin durumu) kendilerinden az önce, işlerinin günahını tatmış olan, ahirette de kendileri için acı bir azab bulunan kimselerin (Bedir'de cezalarını bulan putperestlerin) durumu gibidir.

Diyanet İşleri: 

Onların durumu, kendilerinden az zaman önce geçmiş ve işlerinin karşılığını tatmış olanların durumu gibidir. Onlara can yakıcı azap vardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlar, kendilerinden az önce gelip de yaptıkları işin vebalini tatmış olanlara benzerler ve onlara elemli bir azap var.

Şaban Piriş: 

(Onların/Yahudilerin durumu) kendilerinden az önce geçmiş ve yaptıklarının cezasını (Bedir'de) tatmış olanların (Mekkeli müşriklerin) durumu gibidir. Yaptıklarının cezasını tadan kimseler gibidir. Onlar için acı bir azap vardır.

Edip Yüksel: 

Kendilerinden kısa bir süre önce geçmiş olanlara benziyorlar. Onlar, işlediklerinin karşılığını tatmışlar ve acı bir azabı haketmişlerdi.

Ali Bulaç: 

Kendilerinden önce yakın geçmişte olanların durumu gibi; onlar, yaptıklarının sonucunu tadmışlardır. Onlara acı bir azap vardır.

Suat Yıldırım: 

Bu Yahudilerin hali, kendilerinden az önce, yaptıkları işlerin vebalini tatmış olan, âhirette de ayrıca gayet acı bir azap çekecek olan kimselerin durumuna benzer.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar, kendilerinden biraz zaman evvel işlerinin vebalini tatmış kimseler gibidirler ve kendileri için pek elemli bir azap vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kendilerinden biraz önce günahlarının vebalini tadanlara benziyorlar. Acı bir azap var onlara...

Bekir Sadak: 

Eger Biz Kuran´i bir daga indirmis olsaydik, sen, onun, Allah korkusuyla basegerek parca parca oldugnu gorurdun. Bu misalleri, insanlar dusunsunler diye veriyoruz.

İbni Kesir: 

Kendilerinden az önce geçmiş ve işlerin vebalini tatmış olanların durumu gibidir. Onlar için elim bir azab vardır.

Adem Uğur: 

(Onların durumu) kendilerinden az önce geçmiş ve yaptıklarının cezasını tatmış olanların durumu gibidir. Onlara acıklı bir azap vardır.

İskender Ali Mihr: 

(Onların durumu) kendilerinden yakın zaman önce, yaptıkları işlerin sonucunu tatmış olanların durumu gibidir. Ve onlar için acı bir azap vardır.

Celal Yıldırım: 

Bunlar, kendilerinden yakın bir süre önce gelip geçen, işlerinin günah ve vebalini tadan kimselere benzerler. Bunlar için elem verici bir azâb vardır.

Tefhim ul Kuran: 

Kendilerinden önce yakın geçmişte olanların durumu gibi

Fransızca: 

ils sont semblables à ceux qui, peu de temps avant eux, ont goûté la conséquence de leur comportement et ils auront un châtiment douloureux ;

İspanyolca: 

Como los que fueron poco antes que ellos. Gustaron la gravedad de su conducta y tendrán un castigo doloroso.

İtalyanca: 

Sono simili a coloro che di poco li precedettero: subirono le conseguenze del loro comportamento: riceveranno doloroso castigo.

Almanca: 

Gleich denjenigen vor ihnen vor kurzer Zeit, sie erfuhren die bösen Konsequenzen ihrer Angelegenheit, und für sie ist qualvolle Peinigung bestimmt.

Çince: 

他们象在他们之前刚逝去的人们一样,他们已尝试他们行为的恶果,他们将受痛苦的刑罚。

Hollandaca: 

Gelijk degenen, die hen voorafgingen hebben zij het booze gevolg van hunne daden geproefd, en eene pijnlijke straf is hiernamaals voor hen gereed gemaakt.

Rusça: 

Они подобны своим недавним предшественникам, которые вкусили пагубность своих деяний и которым уготованы мучительные страдания.

Somalice: 

Waxay la mid yihiin gaaladii dhawaa ee ka horreeyey ee dhadhamiyey cidhibtii camalkooda, Cadaab daranna u sugnaaday.

Swahilice: 

Ni kama mfano wa walio kuwa kabla yao hivi karibuni. Walionja uovu wa mambo yao. Nao watapata adhabu iliyo chungu.

Uygurca: 

ئۇلار (يەنى يەھۇدىيلار) ئۇلاردىن ئىلگىرى يېقىندىلا ئۆتكەن، قىلمىشلىرىنىڭ ۋابالىنى تېتىغانلارغا (يەنى مۇشرىكلارغا) ئوخشايدۇ، ئۇلار (ئاخىرەتتە) قاتتىق ئازابقا دۇچار بولىدۇ

Japonca: 

かれら以前にも,つい先頃,自分の行いの悪い結果を味わった者がいたが,かれらにしても同じである。(来世においても)かれらには痛ましい懲罰があろう。

Arapça (Ürdün): 

مثلهم في ترك الإيمان «كمثل الذين من قبلهم قريبا» بزمن قريب وهم أهل بدر من المشركين «ذاقوا وبال أمرهم» عقوبته في الدنيا من القتل وغيره «ولهم عذاب أليم» مؤلم في الآخرة.

Hintçe: 

उनका हाल उन लोगों का सा है जो उनसे कुछ ही पेशतर अपने कामों की सज़ा का मज़ा चख चुके हैं और उनके लिए दर्दनाक अज़ाब है

Tayca: 

(สภาพของพวกเขา)ประหนึ่งอุปมาสภาพของบรรดา(พวกยิว)ก่อนหน้าพวกเขาเพียงเล็กน้อยซึ่งพวกเขาได้ลิ้มรสผลร้ายแห่งการงานของพวกเขาและการลงโทษอันเจ็บปวดจะได้แก่พวกเขา

İbranice: 

כמו אלה אשר היו לפניהם, ואשר טעמו את השלכות מעשיהם. אכן, צפוי להם עונש כואב

Hırvatça: 

Slični su onima koji su, tu nedavno, svu pogubnost postupaka svojih iskusili - njih čeka patnja bolna.

Rumence: 

Ei sunt asemenea celor care cu puţin înaintea lor au gustat urmările faptelor lor. Ei vor avea o dureroasă osândă.

Transliteration: 

Kamathali allatheena min qablihim qareeban thaqoo wabala amrihim walahum AAathabun aleemun

Türkçe: 

Kendilerinden biraz önce günahlarının vebalini tadanlara benziyorlar. Acı bir azap var onlara...

Sahih International: 

[Theirs is] like the example of those shortly before them: they tasted the bad consequence of their affair, and they will have a painful punishment.

İngilizce: 

Like those who lately preceded them, they have tasted the evil result of their conduct; and (in the Hereafter there is) for them a grievous Penalty;-

Azerbaycanca: 

Onlar özlərindən bir az əvvəl əməllərinin cəzasını (dünyada) dadmış kimsələrə (Bədrdə məğlub olmuş Məkkə müşriklərinə) bənzəyirlər. Onları (axirətdə) şiddətli bir əzab gözləyir.

Süleyman Ateş: 

Onlar toplu olarak sizinle savaşamazlar, ancak müstahkem kaleler içinde, yahut duvarların ardından (savaşırlar). Kendi aralarında şiddetli ayrılık vardır. Sen onları toplu sanırsın, ama kalbleri dağınıktır. Öyledir, çünkü onlar düşünmez bir topluluktur.

Diyanet Vakfı: 

(Onların durumu) kendilerinden az önce geçmiş ve yaptıklarının cezasını tatmış olanların durumu gibidir. Onlara acıklı bir azap vardır.

Erhan Aktaş: 

Onların durumu, kendilerinden yakın zaman öncesinde yaptıkları işlerin sonucunu tatmış olanların durumu gibidir. Ve onlar için acı bir azâp vardır.

Kral Fahd: 

(Onların durumu) kendilerinden az önce geçmiş ve yaptıklarının cezasını tatmış olanların durumu gibidir. Onlara acıklı bir azap vardır.

Hasan Basri Çantay: 

(Onların) haali kendilerinden az öncekiler (in haali) gibidir ki onlar, yapdıklarının kötü aakıbetini (dünyâda) tatmışlardır. Onlar için (âhiretde de) çetin bir azâb vardır.

Muhammed Esed: 

(Ey müminler, düşmanlarınızın her ikisinin akibeti de) onlardan kısa bir süre önce, kendi yaptıklarından doğan felaketi tatmış olanlar(ınki) gibi (olacak)tır ve onları (öteki dünyada daha şiddetli) bir azap beklemektedir;

Gültekin Onan: 

Kendilerinden önce yakın geçmişte olanların durumu gibi

Ali Fikri Yavuz: 

Onların hali, kendilerinden az önce geçenlerin hali gibidir ki, yaptıklarının cezasını (dünyada) taddılar. Onlara (ahirette) acıklı bir azab da var.

Portekizce: 

Parecem-se com os seus predecessores imediatos, ao auferirem e revés da sua conduta; terão um doloroso castigo.

İsveççe: 

Liksom de som en kort tid före dem fick känna på [de onda] följderna av sina handlingar, måste de utstå svåra lidanden [också i nästa liv].

Farsça: 

[داستان این یهودی های نابکار بنی نظیر] مانند کسانی است که اندکی پیش از اینان [در پیرامون مدینه] بودند که سرانجام وخیم کارشان را چشیدند، و برای آنان عذابی دردناک است.

Kürtçe: 

نموونەی (ئەم جوولەکانە) وەك نموونەی ئەوانەن کە لە پێش ئەماندا بوون بە ماوەیەکی کەم (مەبەست پێی موشریکەکانی قوڕەیش وجولەکەکانی بەنو قەینوقاعە) سەرئەنجامی کاری خۆیان چەشت وە بۆ ئەوان ھەیە سزای سەخت

Özbekçe: 

Бу худди яқинда ўз қилмишларининг оқибатини татиб кўрганларга ўхшашдир. Ва уларга (охиратда) аламли азоблар бор. (Бу оятда, Бани Назийр аҳли ҳам хиёнат, исён туфайли худди улардан аввалги Бани Қайниқоъ аҳли тушган ҳолга тушганлари эслатилмоқда.)

Malayca: 

(Keadaan kaum Yahudi itu) samalah seperti orang-orang (dari suku Yahudi) yang terdahulu sedikit dari mereka, yang telah merasai akibat yang buruk (di dunia) dengan sebab bawaan kufur mereka; dan mereka pula akan beroleh azab seksa yang tidak terperi sakitnya (pada hari akhirat kelak).

Arnavutça: 

Këta janë të ngjashëm me ata që kanë qenë pak para tyre, që e kanë shijuar dënimin e punës së tyre – ata i pret dënimi i dhembshëm!

Bulgarca: 

Подобно на онези, които бяха преди тях неотдавна, те вкусиха пагубността на своето дело и за тях има болезнено мъчение,

Sırpça: 

Слични су онима који су, ту недавно, искусили сву погубност својих поступака - њих чека болна патња.

Çekçe: 

podobní těm, kdož byli nedlouho před nimi: okusili již špatných následků svého počínání a očekává je ještě trest bolestný.

Urduca: 

یہ اُنہی لوگوں کے مانند ہیں جو اِن سے تھوڑی ہی مدت پہلے اپنے کیے کا مزا چکھ چکے ہیں اور اِن کے لیے دردناک عذاب ہے

Tacikçe: 

Монанди онҳое ҳастанд, ки чанде пеш вуболи гуноҳи худро чашиданд. Ва ба азобе дардовар низ гирифтор хоҳанд шуд.

Tatarca: 

Ул яһүдләрнең мисалы үзләреннән алда якында гына Бәдер сугышында һәлак булган мөшрикләр кебидер, ул мөшрикләр явыз эшләренең җәзасын татыдылар, дәхи аларга рәнҗеткүче ґәзаб булды.

Endonezyaca: 

(Mereka adalah) seperti orang-orang Yahudi yang belum lama sebelum mereka telah merasai akibat buruk dari perbuatan mereka, dan bagi mereka azab yang pedih.

Amharca: 

(ብጤያቸው) እንደእነዚያ ከእነሱ በፊት በቅርብ ጊዜ የነገራቸውን ቅጣት እንደቀመሱት ብጤ ነው፡፡ ለእነርሱም አሳማሚ ቅጣት አላቸው፡፡

Tamilce: 

(இந்த யூதர்களுக்கு உதாரணம்) இவர்களுக்கு சற்று முன்னர் தங்கள் (தீய) காரியத்தின் கெடுதியை (பத்ர் போரில்) அனுபவித்தார்களே அவர்களின் உதாரணத்தைப் போன்றுதான். இன்னும் (இதை விட) துன்புறுத்தும் தண்டனை (மறுமையில்) இவர்களுக்கு உண்டு.

Korece: 

그들 이전의 자들처럼 이들 도 사악한 결과를 맛보리니 고통 스러운 응벌이 있으리라

Vietnamca: 

(Hình ảnh của chúng) giống như hình ảnh của những kẻ vừa bị trừng phạt trước chúng (không lâu). Những kẻ đó đã nếm trải hậu quả tồi tệ về vụ việc của chúng và (rồi đây vào Đời Sau) chúng sẽ phải chịu một sự trừng phạt đau đớn khác.