Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

58

Sûredeki Ayet No: 

13

Ayet No: 

5117

Sayfa No: 

544

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَأَشْفَقْتُمْ أَن تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوَاكُمْ صَدَقَاتٍ ۚ فَإِذْ لَمْ تَفْعَلُوا وَتَابَ اللَّهُ عَلَيْكُمْ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

Çeviriyazı: 

eeşfaḳtüm en tüḳaddimû beyne yedey necvâküm ṣadeḳât. feiẕ lem tef`alû vetâbe-llâhü `aleyküm feeḳîmu-ṣṣalâte veâtü-zzekâte veeṭî`ü-llâhe verasûleh. vellâhü ḫabîrum bimâ ta`melûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Gizli (özel) bir şey konuşmanızdan önce sadaka vermekten korktunuz da mı yerine getirmediniz? Fakat Allah da sizi affetti. Şu halde namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

Diyanet İşleri: 

Hususi konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü ki bunu yerine getirmediniz? Ama Allah, tevbenizi kabul etmiştir. Öyleyse namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Peygamberine itaat edin. Allah, işlediklerinizden haberdardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gizlice konuşmadan önce sadakalar vermeden korktunuz mu? Mademki yapmadınız, Allah da tövbe nasip etti artık size ve kabul etti tövbenizi, şu halde namaz kılın ve zekat verin ve itaat edin Allah'a ve Peygamberin'e ve Allah, ne yapıyorsanız hepsinden de haberdardır.

Şaban Piriş: 

Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar verip (fakir olmaktan) çekindiniz mi? (Size emredileni) yapmadığınıza (göre), Allah da sizi affetti. Artık namazı ikame edin, zekâtı verin, Allah'a ve Rasûlüne itaat edin. Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.

Edip Yüksel: 

Özel görüşmenizden önce bir sadaka vermekten çekindiniz mi ki onu uygulamadınız? ALLAH tevbenizi kabul eder. Namazı gözetin, zekatı verin, ALLAH'a ve elçisine uyun. ALLAH yaptıklarınızdan haberdardır.

Ali Bulaç: 

Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a ve O'nun Resûlü’ne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

Suat Yıldırım: 

Özel görüşmeden önce sadaka vermeniz halinde fakir düşeceğinizden mi korktunuz?Size emredilen bir bu tasadduku yapmadığınıza göre, Allah da sizi bundan muaf tuttu.Artık namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin! Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ya maruzatta bulunmadan önce sadakalar takdîm etmenizden korktunuz mu? Madem ki yapmadınız ve Allah üzerinize afv ile nazar buyurdu, artık namazı ikame edin ve zekâtı verin ve Allah´a ve Peygamberine itaat eyleyin ve Allah yapar olduğunuz şeylerden haberdardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Gizli konuşmanızdan önce, sadakalar vermekten ürperdiniz mi? Çünkü yapmadınız. Allah size tövbe nasip etti. Artık namazı/duayı yerine getirin, zekâtı verin, Allah'a ve resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

Bekir Sadak: 

seytan onlarin baslarina dikilip Allah´i anmayi unutturmustur. Iste onlar seytanin taraftarlaridir. Iyi bilin

İbni Kesir: 

Mahrem bir şey konuşmazdan önce, sadaka vermekten korktunuz mu da yerine getirmediniz? Fakat Allah, sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı kılın, zekatı verin, Allah´a ve Rasulüne itaat edin. Allah

Adem Uğur: 

Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin Allah´a ve Resûlüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

İskender Ali Mihr: 

Gizli görüşmenizden önce sadaka vermekten korktunuz mu? Öyleyse yapamadığınız zaman Allah sizin tövbenizi kabul etti. O taktirde namazı ikame edin, zekâtı verin, Allah´a ve O´nun Resûl´üne itaat edin. Ve Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

Celal Yıldırım: 

Yoksa özel gizli toplantınızdan önce sadakalar vermekten endişelendiniz mi ? Zaten bunu yapamadınız. Allah, tevbenizi kabul etmiştir. Artık namaz kılmaya devam edin, zekâtı verin, Allah´a ve Peygamberine itaat edin. Allah, yapageldiğiniz şeylerden haberlidir.

Tefhim ul Kuran: 

Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden ürküntü mü duydunuz? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah´a ve O´nun Resulüne itaat edin! Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olandır.

Fransızca: 

Appréhendez-vous de faire précéder d'aumônes votre entretien ? Mais, si vous ne l'avez pas fait et qu'Allah a accueilli votre repentir, alors accomplissez la Salat, acquittez la Zakat, et obéissez à Allah et à Son messager. Allah est Parfaitement Connaisseur de ce que vous faites.

İspanyolca: 

¿Os arredra hacer preceder vuestra conversación a solas de limosnas? Si no lo hacéis y Alá se aplaca con vosotros, ¡haced la azalá, dad el azaque y obedeced a Alá y a su Enviado! Alá está bien informado de lo que hacéis.

İtalyanca: 

Forse temete [di cadere in miseria] se farete precedere un elemosina ai vostri incontri privati [con l'Inviato]? Se non lo avrete fatto - e che Allah accolga il vostro pentimento - eseguite l'orazione, versate la decima e obbedite ad Allah e al Suo Inviato. Allah è ben informato di quello che fate.

Almanca: 

Scheut ihr euch etwa, vor eurer vertraulichen Unterredung Sadaqa zugeben?! Und wenn ihr es nicht macht - und ALLAH nahm bereits eure Reue an, so verrichtet ordnungsgemäß das rituelle Gebet, entrichtet die Zakat und gehorcht ALLAH und Seinem Gesandten! Und ALLAH ist dessen allkundig, was ihr tut.

Çince: 

难道你们怕在密谈之前有所施舍吗?你们没有施舍,而真主已赦宥你们,故你们应当谨守拜功、完纳天课、服从真主和使者。真主是全知你们的行为的。

Hollandaca: 

Vreest gij aalmoezen te geven vóór uw gesprek met den profeet, duchtende u te verarmen? Indien gij het niet doet, hetgeen God u zal vergeven, verricht dan ten minste het gebed, geeft de voorgeschreven (wettige) aalmoezen (de schatting), en gehoorzaamt God en zijn gezant in alle andere zaken; want God weet wel wat gij doet.

Rusça: 

Неужели вы боялись предварять вашу тайную беседу милостыней? Если вы не сделали этого и Аллах принял ваше покаяние, то совершайте намаз, выплачивайте закят и повинуйтесь Аллаху и Его Посланнику. Аллах ведает о том, что вы совершаете.

Somalice: 

Ma waxaad ka cabsateen inaad hormarsataan Sadaqooyin markaad Nabiga la kulmaysaan; haddaydaan saas falin Eebe waa idin ka toobada aqbalaye ee Salaadda ooga Sakadana bixiya Ilaahaay iyo Rasuulkiisana adeeca, Eebana waa ogyahay waxaad camal falaysaan.

Swahilice: 

Mnachelea kutanguliza hiyo sadaka kabla ya kusemezana kwenu? Ikiwa hamkufanya hayo, na Mwenyezi Mungu akapokea toba yenu, basi shikeni Sala, na toeni Zaka, na mt'iini Mwenyezi Mungu na Mtume wake. Na Mwenyezi Mungu anazo khabari za mnayo yatenda.

Uygurca: 

سىلەر رەسۇلۇللاھ بىلەن مەخپىي سۆزلىشىشتىن ئىلگىرى سەدىقىلەر بېرىشتىن (كەمبەغەل بولۇپ قالىمىز) دەپ قورقتۇڭلارمۇ؟ سىلەر سەدىقە بەرمىدىڭلار، اﷲ سىلەرنى ئەپۇ قىلدى، ناماز ئوقۇڭلار، زاكات بېرىڭلار، اﷲ قا ۋە ئۇنىڭ پەيغەمبىرىگە ئىتائەت قىلىڭلار، قىلىۋاتقان ئىشىڭلاردىن اﷲ تولۇق خەۋەرداردۇر

Japonca: 

あなたがたは,私的な相談を始める前に施しをすることを尻込みするのか。仮にそれを行わず,アッラーがあなたがたに悔悟を赦された場合は,礼拝の務めを守り,定めの喜捨をし,アッラーと使徒に従いなさい。アッラーはあなたがたの行う一切を熟知なされる。

Arapça (Ürdün): 

«أأشفقتم» بتحقيق الهمزتين وإبدال الثانية ألفا وتسهليها وإدخال ألف بين المسهلة والأخرى وتركه، أي خفتم من «أن تقدِّموا بين يدي نجواكم صدقات» لفقر «فإذا لم تفعلوا» الصدقة «وتاب الله عليكم» رجع بكم عنها «فأقيموا الصلاة وآتوا الزكاة وأطيعوا الله ورسوله» أي داوموا على ذلك «والله خبير بما تعملون».

Hintçe: 

(मुसलमानों) क्या तुम इस बात से डर गए कि (रसूल के) कान में बात कहने से पहले ख़ैरात कर लो तो जब तुम लोग (इतना सा काम) न कर सके और ख़ुदा ने तुम्हें माफ़ कर दिया तो पाबन्दी से नमाज़ पढ़ो और ज़कात देते रहो और ख़ुदा उसके रसूल की इताअत करो और जो कुछ तुम करते हो ख़ुदा उससे बाख़बर है

Tayca: 

พวกเจ้ากลัวต่อการบริจาคทานก่อนหน้าการปรึกษาหารือเป็นการส่วนตัวของพวกเจ้ากระนั้นหรือ? หากพวกเจ้ามิได้กระทำเช่นนั้น อัลลอฮฺก็ได้ทรงอภัยโทษให้แก่พวกเจ้าแล้ว ดังนั้นพวกเจ้าจงดำรงไว้ซึ่งการละหมาดและบริจาคซะกาต และจงเชื่อฟังภักดีต่ออัลลอฮฺและร่อซูลของพระองค์ และอัลลอฮฺทรงรอบรู้ยิ่งในสิ่งที่พวกเจ้ากระทำ

İbranice: 

ואם פוחדים אתם להתרושש אם תקדימו לתת צדקה לפני השיחה הפרטית עם הנביא, יסלח לכם אלוהים אם תקפידו לקיים את התפילה, ושלמו את הזכאת ושמעו בקול אלוהים ושליחו, כי אלוהים יודע את מעשיכם

Hırvatça: 

Zar vas je strah da prije razgovora svoga sadaku udijelite?! A ako ne udijelite i Allah vam oprosti, onda namaz obavljajte i zekat dajite i budite pokorni Allahu i Poslaniku Njegovu! Allah u potpunosti zna ono što vi radite.

Rumence: 

Vă temeţi ca înainte de vorba voastră să daţi milostenie? Când nu o faceţi, iar Dumnezeu se întoarce către voi, atunci faceţi rugăciunea, daţi milostenie, daţi-i ascultare lui Dumnezeu şi trimisului Său. Dumnezeu este Ştiutor a ceea ce făptuiţi.

Transliteration: 

Aashfaqtum an tuqaddimoo bayna yaday najwakum sadaqatin faith lam tafAAaloo wataba Allahu AAalaykum faaqeemoo alssalata waatoo alzzakata waateeAAoo Allaha warasoolahu waAllahu khabeerun bima taAAmaloona

Türkçe: 

Gizli konuşmanızdan önce, sadakalar vermekten ürperdiniz mi? Çünkü yapmadınız. Allah size tövbe nasip etti. Artık namazı/duayı yerine getirin, zekâtı verin, Allah'a ve resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

Sahih International: 

Have you feared to present before your consultation charities? Then when you do not and Allah has forgiven you, then [at least] establish prayer and give zakah and obey Allah and His Messenger. And Allah is Acquainted with what you do.

İngilizce: 

Is it that ye are afraid of spending sums in charity before your private consultation (with him)? If, then, ye do not so, and Allah forgives you, then (at least) establish regular prayer; practise regular charity; and obey Allah and His Messenger. And Allah is well-acquainted with all that ye do.

Azerbaycanca: 

Məgər siz (Peyğəmbərlə) məxfi danışmazdan əvvəl sədəqə verməkdən qorxdunuzmu? Madam ki, siz (bunu) etmədiniz (sədəqə vermədiniz) və Allah da tövbənizi qəbul buyurdu, onda namaz qılıb zəkat verin, Allaha və Onun Peyğəmbərinə itaət edin. Allah nə etdiklərinizdən xəbərdardır!

Süleyman Ateş: 

Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden korktunuz mu? Çünkü yapmadınız. Allah da sizi (bundan) affetti. Artık namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Elçisine ita'at edin. Allah yaptıklarınızı bilmektedir.

Diyanet Vakfı: 

Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekatı verin Allah'a ve Resulüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

Erhan Aktaş: 

Gizli bir şey konuşmadan önce sadaka vermek ağır geldi değil mi? Bunu yapamayınca Allah, size tevbe etti.(1) Artık salâtı ikâme edin, zekâtı yapın;(2) Allah’a ve Resûl’üne itaat edin.(3) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

Kral Fahd: 

Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin Allah'a ve Rasûlüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

Hasan Basri Çantay: 

Mahrem konuşmanızdan evvel sadakalar vereceğinizden korkdunuz mu? Çünkü işte yapmadınız. (Bununla beraber) Allah sizin tevbelerinizi kabul etdi. O halde dosdoğru namazı kılın. Zekâtı verin. Allaha ve peygamberine (diğer emirlerinde de) îtâat edin. Allah, ne yaparsanız hakkıyle haberdârdır.

Muhammed Esed: 

(Elçi´ye) danışmanız vesilesiyle kimseye bir yardımda bulunmamaktan dolayı (günah işlemiş olabileceğinizden) korkuyor musunuz? Eğer (imkanlarınızın olmamasından dolayı) bunu yapamazsanız ve Allah size affediciliğini gösterirse, siz de namazlarınızda devamlı ve dikkatli olun ve (sadece) arındırıcı yükümlülüklerinizi yerine getirin ve (böylece) Allah´a ve Elçisi´ne itaat edin! Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.

Gültekin Onan: 

Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Tanrı sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Tanrı´ya ve O´nun Resulü´ne itaat edin. Tanrı, yaptıklarınızdan haberdardır.

Ali Fikri Yavuz: 

(Peygambere maruzatta bulunmak için) konuşmanızdan önce sadakalar vereceğinizden korktunuz mu? Mademki (emredildiğiniz şeyi) yapmadınız, Allah da sizin kusurunuzu bağışladı. Artık namazı gereği üzre kılın, zekâtı verin. Allah’a ve peygamberine itaat edin. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

Portekizce: 

Temeis, acaso, fazer caridade, antes da vossa consulta privativa (a ele)? Mas, se não o fizerdes - e que Deus vos perdoe-, observai, a oração, pagai o zakat e obedecei a Deus e ao Seu Mensageiro, porque Deus está inteirado de tudo quantofazeis.

İsveççe: 

Om föreskriften att inför ert samtal ge en offergåva vållar er bekymmer och ni har underlåtit att [följa den] och Gud i Sin nåd förlåter er, [nöj er då med att samvetsgrant] förrätta bönen och betala allmoseskatten; och lyd Gud och Hans Sändebud; Gud är underrättad om vad ni gör.

Farsça: 

آیا ترسیدید از اینکه پیش از گفتگوی محرمانه خود صدقاتی بپردازید؟ پس چون نپرداختید و خدا هم توبه شما را پذیرفت، پس نماز را برپا دارید و زکات بدهید و از خدا و پیامبرش اطاعت کنید، و خدا به اعمالی که انجام می دهید، آگاه است.

Kürtçe: 

ئایا دەترسان (لە ھەژاری) پێش چپە کردنەکەتان خێرێك بکەن ئەمجا ئەگەر خێرەکەتان نەکرد وخواش تەوبەی لێ گیرا کردن ئەوسا نوێژ بکەن وزەکات بدەن وە گوێڕایەڵی خوا وپێغەمبەرەکەی بکەن وە خوا شارەزایە بەوەی کە دەیکەن

Özbekçe: 

Сизларга сирли суҳбатингиздан аввал садақа бериш оғир келдими. Агар бажармасангиз, (майли) Аллоҳ авф қилди. Бас, намоз ўқинглар ва закот беринглар. Ва Аллоҳга ва Унинг Пайғамбарига итоат қилинглар. Аллоҳ қилаётган ишларингиздан хабардордир. (Аллоҳ таоло аввалги ҳукмини бекор қилмаса ёки ундан ҳам оғирроқ ҳукмни жорий қилса бўлаверар эди. Лекин Аллоҳ таоло ўзини унутиб қўйган баъзи кишиларни огоҳлантириб бўлгач, яна кўпчиликка раҳм қилиб, аввалги Ўз ҳукмини бекор қилди.)

Malayca: 

Adakah kamu takut (akan kemiskinan) kerana kerap kali kamu memberi sedekah sebelum kamu mengadap? Kalau kamu tidak melakukan (perintah) itu, dan Allah pun memaafkan kamu (kerana kamu tidak mampu), maka dirikanlah sembahyang dan berikanlah zakat (sebagaimana yang sewajibnya), serta taatlah kamu kepada Allah dan RasulNya. Dan (ingatlah), Allah Maha Mendalam PengetahuanNya akan segala amalan yang kamu lakukan.

Arnavutça: 

A mos po frikoheni që para këshillimit tuaj të jepni lëmoshë?! E nëse nuk jepni, e Perëndia ju ka falur, atëherë kryeni namazin dhe jepini zeqatin dhe dëgjoni Perëndinë e Profetin e Tij. Perëndia di çdo gjë që punoni.

Bulgarca: 

Нима ви е страх да раздавате милостиня преди разговора си насаме? Ако не го извършите, а Аллах вече ви позволи това, отслужвайте молитвата и давайте милостинята закат, и се покорявайте на Аллах и на Неговия Пратеник! Сведущ е Аллах за вашите дела.

Sırpça: 

Зар вас је страх да пре разговора свога уделите милостињу?! А ако не уделите и Аллах вам опрости, онда обављајте молитву и дајте обавезну милостињу и будите покорни Аллаху и Његовом Посланику! Аллах у потпуности зна оно што ви радите.

Çekçe: 

Stydíte se snad dát dobrovolný dar před soukromým rozhovorem? Jestliže tak neučiníte a Bůh se nad vámi smiluje - pak vykonejte modlitbu, dejte almužnu a poslouchejte Boha a posla Jeho! A Bůh dobře je zpraven o všem, co děláte.

Urduca: 

کیا تم ڈر گئے اس بات سے کہ تخلیہ میں گفتگو کرنے سے پہلے تمہیں صدقات دینے ہونگے؟ اچھا، اگر تم ایسا نہ کرو اور اللہ نے تم کو اس سے معاف کر دیا تو نماز قائم کرتے رہو، زکوٰۃ دیتے رہو اور اللہ اور اس کے رسول کی اطاعت کرتے رہو تم جو کچھ کرتے ہو اللہ اس سے باخبر ہے

Tacikçe: 

Оё тарсидед пеш аз наҷво кардан садақа бидиҳед? Ҳол, ки садақа надодаед ва Худо ҳам тавбаи шуморо пазируфтааст, пас намоз бигузоред ва закот бидиҳед ва ба Худову паёмбараш итоъат кунед, ки Худо ба корҳое, ки мекунед, огоҳ аст!

Tatarca: 

Сөйләшүдән әүвәл садака бирсәгез, фәкыйрь булырбыз дип курыктыгызмы? Әгәр садака бирмәсәгез, Аллаһ ул куркуыгызны гафу итте, намазларны үтәгез вә малларыгыздан зәкят бирегез вә Аллаһуга вә Аның рәсүленә итагать итегез! Аллаһ сезнең кылган эшләрегездән хәбәрдардер.

Endonezyaca: 

Apakah kamu takut akan (menjadi miskin) karena kamu memberikan sedekah sebelum mengadakan pembicaraan dengan Rasul? Maka jika kamu tiada memperbuatnya dan Allah telah memberi taubat kepadamu maka dirikanlah shalat, tunaikanlah zakat, taatlah kepada Allah dan Rasul-Nya; dan Allah Maha Mengetahui apa yang kamu kerjakan.

Amharca: 

ከውይይታችሁ በፊት ምጽዋቶችን ከማስቀደም (ድህነትን) ፈራችሁን? ባልሠራችሁም ጊዜ አላህ ከእናንተ ጸጸትን የተቀበለ ሲኾን ሶላትን ስገዱ፡፡ ዘካንም ስጡ፡፡ አላህንና መልክተኛውንም ታዘዙ፡፡ አላህም ውስጥ ዐዋቂ ነው፡፡

Tamilce: 

உங்கள் உரையாடலுக்கு முன்னர் தர்மங்கள் செய்வதை (-அப்படி செய்தால் வறுமை வந்துவிடுமோ என) நீங்கள் பயப்படுகிறீர்களா? நீங்கள் அப்படி செய்யவில்லை என்றால், அல்லாஹ்வும் உங்களை மன்னித்துவிட்டதால் (உங்கள் மீது குற்றமில்லை.) ஆகவே, நீங்கள் தொழுகையை நிலை நிறுத்துங்கள்! இன்னும், ஸகாத்தை கொடுங்கள்! இன்னும், அல்லாஹ்விற்கும் அவனது தூதருக்கும் கீழ்ப்படியுங்கள்! அல்லாஹ் நீங்கள் செய்பவற்றை ஆழ்ந்தறிபவன் ஆவான்.

Korece: 

너희는 그분과 의논하기 전 에 자선을 베풀 수 없으리라 두려 워 하느뇨 너희가 그렇게 할 수 없다 하더라도 하나님은 너희를 용서하시나니 예배를 드리고 이슬 람세를 바치며 하나님과 그분의 선지자에게 순종하라 하나님은 너 희가 행하는 모든 것을 지켜보고 계시니라

Vietnamca: 

Có phải các ngươi sợ làm từ thiện trước khi đến tư vấn việc riêng tư của các ngươi (với Sứ Giả Muhammad)? Nhưng nếu các ngươi không làm được và muốn được Allah tha tội cho các ngươi thì (ít ra) các ngươi hãy chu đáo dâng lễ nguyện Salah và đóng Zakah, và các ngươi hãy tuân lệnh Allah và Sứ Giả của Ngài. Quả thật, Allah thông toàn tất cả những gì các ngươi làm.