Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

56

Sûredeki Ayet No: 

46

Ayet No: 

5025

Sayfa No: 

535

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنثِ الْعَظِيمِ

Çeviriyazı: 

vekânû yüṣirrûne `ale-lḥinŝi-l`ażîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Büyük günahı işlemekte ısrar ediyorlardı.

Diyanet İşleri: 

Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve büyük günahları yapmada ısrar ederlerdi.

Şaban Piriş: 

Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı

Edip Yüksel: 

Büyük günahı işlemekte direniyorlardı.

Ali Bulaç: 

Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı.

Suat Yıldırım: 

O en büyük günahta, şirkte ısrar ederlerdi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

56:44

Yaşar Nuri Öztürk: 

O büyük günah üzerinde ısrar edip dururlardı.

Bekir Sadak: 

Dogrusu zakkum agacindan yiyeceksiniz.

İbni Kesir: 

Ve büyük günah işlemekte direnip dururlardı.

Adem Uğur: 

Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı.

İskender Ali Mihr: 

Ve onlar, büyük günahta ısrar ediyorlardı.

Celal Yıldırım: 

Büyük günah üzerinde ısrar edip dururlardı.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı.

Fransızca: 

Ils persistaient dans le grand péché [le polythéisme]

İspanyolca: 

sin salir del enorme pecado.

İtalyanca: 

e persistevano nel grande peccato

Almanca: 

und pflegten auf der gewaltigen Verfehlung zu beharren.

Çince: 

确是固执大罪的,

Hollandaca: 

En zij volhardden stijfhoofdig in eene hatelijke zondigheid.

Rusça: 

упорствовали в великом грехе

Somalice: 

Waxayna Daa'imi jireen dambi wayn.

Swahilice: 

Na walikuwa wakishikilia kufanya madhambi makubwa,

Uygurca: 

ئۇلار چوڭ گۇناھتا (يەنى كۇفرىدا) چىڭ تۇرغان ئىدى

Japonca: 

大罪を敢て犯していた。

Arapça (Ürdün): 

«وكانوا يصرون على الحنث» الذنب «العظيم» أي الشرك.

Hintçe: 

और बड़े गुनाह (शिर्क) पर अड़े रहते थे

Tayca: 

และพวกเขาเคยดื้อรั้นในการทำบาปใหญ่ ๆ อยู่เป็นเนือง

İbranice: 

והיו ממשיכים בחטא האדיר

Hırvatça: 

i uporno teške grijehe činili

Rumence: 

stăruiau în marele păcat.

Transliteration: 

Wakanoo yusirroona AAala alhinthi alAAatheemi

Türkçe: 

O büyük günah üzerinde ısrar edip dururlardı.

Sahih International: 

And they used to persist in the great violation,

İngilizce: 

And persisted obstinately in wickedness supreme!

Azerbaycanca: 

Özləri də böyük günah içində (Allaha şərik qoşmaqla) israr edib dururdular.

Süleyman Ateş: 

Büyük günahı işlemekte ısrar ediyorlardı.

Diyanet Vakfı: 

Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı.

Erhan Aktaş: 

Büyük ihanette ısrar ediyorlardı.

Kral Fahd: 

Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı.

Hasan Basri Çantay: 

O büyük günâh üzerinde ısrar ederlerdi.

Muhammed Esed: 

çirkin günahlar işlemekte inat ediyorlardı,

Gültekin Onan: 

Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı.

Ali Fikri Yavuz: 

Ve en büyük günah (Allah’a ortak koşmak) üzerinde ısrar ediyorlardı...

Portekizce: 

E persistiram, em seu supremo pecado.

İsveççe: 

och vältrade sig i grov synd,

Farsça: 

و همواره بر گناهان بزرگ پافشاری داشتند،

Kürtçe: 

وە بەردەوام بوون لەسەر گوناھە گەورەکە (ھاوەڵ دانان بۆ خوا)

Özbekçe: 

Ва мудом катта гуноҳ ишлар қилар эдилар.

Malayca: 

Dan mereka pula sentiasa melakukan dosa yang besar,

Arnavutça: 

dhe me këmbëngulje bënin mëkate të rënda,

Bulgarca: 

И упорстваха в огромния грях.

Sırpça: 

и упорно су чинили тешке грехе

Çekçe: 

setrvávajíce úporně ve velkém hříchu,

Urduca: 

اور گناہ عظیم پر اصرار کرتے تھے

Tacikçe: 

ва бар гуноҳони бузург исрор (давом) мекарданд

Tatarca: 

Вә алар олугъ гөнаһка, ягъни ширеккә даимчелек кыла иделәр.

Endonezyaca: 

Dan mereka terus-menerus mengerjakan dosa besar.

Amharca: 

በታላቅ ኀጢአትም ላይ ይዘወትሩ ነበሩና፡፡

Tamilce: 

இன்னும், பெரும் பாவங்களை தொடர்ந்து பிடிவாதம் பிடித்தவர்களாக செய்துகொண்டிருந்தனர்.

Korece: 

크게 사악하고 오만하였으며

Vietnamca: 

Chúng đã ngoan cố phạm các tội lớn.