Arapça:
فَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً ۖ قَالُوا لَا تَخَفْ ۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَامٍ عَلِيمٍ
Çeviriyazı:
feevcese minhüm ḫîfeh. ḳâlû lâ teḫaf. vebeşşerûhü bigulâmin `alîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yemediklerini görünce onlardan içine bir korku düştü. Onlar İbrahim'e: "Korkma!" dediler ve onu çok bilgili bir oğul ile müjdelediler.
Diyanet İşleri:
(Yemediklerini görünce) onlardan endişeye düştü; "Korkma" dediler ve ona bilgin bir oğul sahibi olacağını müjdelediler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken onlardan, içine bir korkudur düşmüştü de korkma demişlerdi, ve ona, bilgi sahibi bir oğlu olacağını müjdelemişlerdi.
Şaban Piriş:
Onlardan dolayı içine bir korku düştü. Korkma, dediler. Ona bilgin bir erkek çocuğu müjdelediler.
Edip Yüksel:
Onlardan bir korku duydu. Bunun üzerine onlar, "Korkma" dediler ve ona bilgin bir oğul müjdelediler.
Ali Bulaç:
(Onlar yemeyince) Bunun üzerine içine bir tür korku düştü. "Korkma" dediler ve ona bilgin bir erkek çocuk müjdesini verdiler.
Suat Yıldırım:
O sırada onlardan yana içine bir korku düştü. “Korkma!” dediler ve ona büyüdüğünde âlim olacak bir çocuklarının dünyaya geleceğini müjdelediler. [11,70-73; 15,53]
Ömer Nasuhi Bilmen:
(28-29) O vakit onlardan kalbinde bir korku gizlendi. Dediler ki: «Korkma!» ve O´nu bir bilgin oğul ile müjdelediler. Bunun üzerine zevcesi bir sayha içinde yüzünü döndü de elini yüzüne çarpıverdi ve dedi ki: «Kısır bir koca kadın!»
Yaşar Nuri Öztürk:
O arada, içine bunlardan bir kuşku düştü. "Korkma!" dediler. Ve ona bilgin bir oğlan müjdelediler.
Bekir Sadak:
51:32
İbni Kesir:
Derken onlardan endişeye düşmüştü. Korkma
Adem Uğur:
Derken onlardan korkmaya başladı. "
İskender Ali Mihr:
Fakat onlardan korktuğunu hissetti: “Korkma!” dediler. Ve onu alîm bir erkek çocukla müjdelediler.
Celal Yıldırım:
(Yemediklerini görünce) onlardan içinde bir korku ve endişe doğdu. Onlar, ona
Tefhim ul Kuran:
(Onlar yemeyince) Bunun üzerine onlardan içine bir tür korku düştü. «Korkma» dediler ve ona bilgin bir erkek çocuk müjdesini verdiler.
Fransızca:
Il ressentit alors de la peur vis-à-vis d'eux. Ils dirent : "N'aie pas peur". Et ils lui annoncèrent [la naissance] d'un garçon plein de savoir.
İspanyolca:
Y sintió temor de ellos. Dijeron: «¡No temas!» Y le dieron la buena nueva de un muchacho lleno de ciencia.
İtalyanca:
Ebbe allora paura di loro. Dissero: «Non aver paura». Gli diedero la lieta novella di un figlio sapiente.
Almanca:
Dann verbarg er Furcht vor ihnen. Sie sagten: "Fürchte dich nicht!" Und sie überbrachten ihm frohe Botschaft über einen äußerst wissenden Jungen.
Çince:
他为他们而心怀恐惧。他们说:你不要恐惧。他们以一个有学识的儿童向他报喜。
Hollandaca:
En hij begon vrees voor hen te koesteren. Zij zeiden: Vrees niet, en zij verklaarden hem de belofte van een wijzen zoon.
Rusça:
Он испугался их в душе, и тогда они сказали: "Не бойся". Они обрадовали его вестью о знающем мальчике.
Somalice:
Wuxuuna naftiisa ka kasay cabsi xaggooda ah, waxayna ku dheheen ha cabsanin, waxayna ugu bishaareeyeen wiil cilmi yeelan,
Swahilice:
Akahisi kuwaogopa katika nafsi yake. Wakasema: Usiwe na khofu, nao wakambashiria kupata kijana mwenye ilimu.
Uygurca:
(ئۇلارنىڭ تاماق يېمىگەنلىكىنى كۆرۈپ) دىلىدا ئۇلاردىن قورقتى، ئۇلار «قورقمىغىن (بىز پەرۋەردىگارىڭنىڭ ئەلچىلىرىمىز)» دېدى، ئۇلار ئىبراھىمغا بىلىملىك بىر ئوغۇل بىلەن خۇش خەۋەر بەردى
Japonca:
かれは,かれら(賓客)が薄気味悪くなり,心配になった。かれらは「恐れるには及びません。」と言い,やがて,かれに賢い息子が授かるであろうという吉報を伝えた。
Arapça (Ürdün):
«فأوجس» أضمر في نفسه «منهم خيفة قالوا لا تخف» إنا رسل ربك «وبشروه بغلام عليم» ذي علم كثير وهو إسحاق كما ذكر في هود.
Hintçe:
(इस पर भी न खाया) तो इबराहीम उनसे जो ही जी में डरे वह लोग बोले आप अन्देशा न करें और उनको एक दानिशमन्द लड़के की ख़ुशख़बरी दी
Tayca:
(เมื่อพวกเขาไม่กินอาหาร) ดังนั้น เขารู้สึกกลัวพวกเขา พวกเขากล่าวว่า อย่ากลัวเลยและได้แจ้งข่าวดีแก่เขาเกี่ยวกับลูกคนหนึ่งที่มีความรู้
İbranice:
הוא החל לפחד מפניהם, אך הם אמרו: 'אל תפחד'! ובישרו לו על בן שיהיה בעל תבונה
Hırvatça:
i osjeti od njih u sebi strah. "Ne boj se.", rekoše i obradovaše ga dječakom koji će učen biti.
Rumence:
Şi atunci îl prinse frica de ei. Aceştia spuseră: “Să nu-ţi fie frică! Şi îi vestiră un fecior însemnat.
Transliteration:
Faawjasa minhum kheefatan qaloo la takhaf wabashsharoohu bighulamin AAaleemin
Türkçe:
O arada, içine bunlardan bir kuşku düştü. "Korkma!" dediler. Ve ona bilgin bir oğlan müjdelediler.
Sahih International:
And he felt from them apprehension. They said, "Fear not," and gave him good tidings of a learned boy.
İngilizce:
(When they did not eat), He conceived a fear of them. They said, "Fear not," and they gave him glad tidings of a son endowed with knowledge.
Azerbaycanca:
(İbrahim qonaqların yeməyə əl uzatmadıqlarını gördükdə) onlardan qorxuya düşdü. Onlar: “Qorxma!” – dedilər və ona çox bilikli bir oğlan uşağı (İshaqın dünyaya gələcəyi) ilə müjdə verdilər.
Süleyman Ateş:
(Yemediklerini görünce) Onlardan içine bir korku düşürdü. "Korkma" dediler ve ona bilgin bir oğlan çocuğu müjdelediler.
Diyanet Vakfı:
Derken onlardan korkmaya başladı. "Korkma" dediler ve ona bilgin bir oğlan çocuğu müjdelediler.
Erhan Aktaş:
Durumlarından dolayı içine bir korku düştü. “Korkma.” dediler ve ona bilgin bir çocuk müjdelediler.
Kral Fahd:
Derken onlardan korkmaya başladı. «Korkma» dediler ve ona bilgin bir oğlan çocuğu müjdelediler.
Hasan Basri Çantay:
Derken içine onlardan gizli bir korku çökdü. «Korkma» dediler ve onu çok bilgin bir oğulla müjdelediler.
Muhammed Esed:
(İbrahim, misafirlerin yemediklerini görünce,) onlardan endişeye kapıldı; (ama) onlar: "Korkma!" dediler ve derin bilgi ile donatılan bir erkek çocuk (sahibi olacağı) müjdesini verdiler.
Gültekin Onan:
(Onlar yemeyince) Bunun üzerine içine bir tür korku düştü. "
Ali Fikri Yavuz:
O vakit onlardan (İbrahim’in) içine bir korku düştü. Onlar: “korkma!” dediler ve onu çok bilgin bir oğul ile müjdelediler.
Portekizce:
Então sentiu medo deles. Disseram-lhe: Não temas! E anunciaram-lhe (o nascimento de) uma criança, que seria sábia.
İsveççe:
[När han såg att de inte åt] blev han rädd att de [hade ont i sinnet]. Men då sade de: "Du har ingenting att frukta!" - och de gav honom det glada budskapet om en son [som skulle födas åt honom och bli en man] med stor visdom.
Farsça:
و [در دلش] از آنان احساس ترسی کرد. گفتند: مترس. و او را به پسری دانا مژده دادند.
Kürtçe:
ئەوسا لێیان ترسا ووتیان مەترسە (ئێمە نێردراوی خواین) وە مزگێنیان پێ دا بەکوڕێکی دانا (کەئیسحاقە)
Özbekçe:
Улардан хавфсиради. Улар: «қўрқма», дедилар ва унга илмли ўғил башоратини бердилар.
Malayca:
(Setelah dilihatnya mereka mereka tidak menjamah makanan itu), maka ia merasa takut dari keadaan mereka. (Melihat kecemasannya), mereka berkata: "Janganlah engkau takut (wahai Ibrahim)". Lalu mereka memberikan berita gembira kepadanya, bahawa ia akan beroleh seorang anak yang berpengetahuan.
Arnavutça:
Dhe, ndjeu frikë prej tyre, (e) ata i thanë: “Mos u friko!” dhe e sihariquan atë (se do t’i lindë) një djalë i dijshëm.
Bulgarca:
И спотаи страх от тях. Рекоха: “Не се страхувай!” И го благовестиха за знаещ син.
Sırpça:
и осети од њих у себи страх. „Не бој се!“ Рекоше и обрадоваше га дечаком који ће учен да буде.
Çekçe:
A pocítil strach před nimi, však oni mu pak pravili 'Neboj se!' a zvěst o narození chlapce moudrého mu oznámili.
Urduca:
پھر وہ اپنے دل میں ان سے ڈرا انہوں نے کہا ڈریے نہیں، اور اُسے ایک ذی علم لڑکے کی پیدائش کا مژدہ سنایا
Tacikçe:
Ва аз онҳо бимнок шуд. Гуфтанд: «Матарс!» Ва ӯро ба фарзанде доно хушхабар доданд.
Tatarca:
Кунаклар ашамагач Ибраһимнең күңеленә курку төште, ихтимал бу кешеләр начар ният белән килгәннәрдер, дип уйлады. Кунаклар үзләренең фәрештәләр икәнне белдереп, Ибраһимгә курыкма, диделәр, һәм зур галәм буларак бер ир бала белән Ибраһимгә сөенеч бирделәр.
Endonezyaca:
(Tetapi mereka tidak mau makan), karena itu Ibrahim merasa takut terhadap mereka. Mereka berkata: "Janganlah kamu takut", dan mereka memberi kabar gembira kepadanya dengan (kelahiran) seorang anak yang alim (Ishak).
Amharca:
ከእነርሱ መፍራትንም በልቡ አሳደረ፡፡ «አትፍራ» አሉት፡፡ በዐዋቂ ወጣት ልጅም አበሰሩት፡፡
Tamilce:
(ஆனால், அவர்கள் சாப்பிடவில்லை.) ஆகவே, அவர்களினால் அவர் பயத்தை உணர்ந்தார். அவர்கள் கூறினார்கள்: “பயப்படாதீர்!” இன்னும், கல்வியாளரான ஓர் ஆண் குழந்தையைக் கொண்டு அவருக்கு அவர்கள் நற்செய்தி கூறினார்கள்.
Korece:
그들이 먹지 아니하자 그는 그들을 두려워 하였노라 이때 그 들이 두려워 하지 말라고 말하며 그에게 총명한 아들이 있을 것이 라는 기쁜 소식을 전하였더라
Vietnamca:
(Không thấy các vị khách ăn), Ibrahim lo sợ trong lòng. (Thấy vẻ lo sợ của Ibrahim), họ nói: “Ngươi đừng lo sợ!” Và họ báo cho Y tin mừng về một đứa con trai hiểu biết.
Ayet Linkleri: