Arapça:
وَفِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِّلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
Çeviriyazı:
vefî emvâlihim ḥaḳḳul lissâili velmaḥrûm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardı.
Diyanet İşleri:
Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve mallarında, dileyene ve mahrum olana bir hak vardı.
Şaban Piriş:
Onların mallarında isteyenler ve ihtiyaç sahipleri için de bir hak vardır.
Edip Yüksel:
Paralarında, isteyenler ve yoksullar için bir pay vardı.
Ali Bulaç:
Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.
Suat Yıldırım:
Mallarında isteyenlerin ve yoksulların hakkını ayırırlardı.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(19-20) Ve mallarında da dilenen ve yoksul bulunan için bir hak var idi. Ve yerde imân-ı yakin erbâbı için deliller vardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
İhtiyaç sahibi için, yoksun için bir hak vardı mallarında onların.
Bekir Sadak:
Onlar, Ibrahim´in yanina girip: «Selam sana» demislerdi, Ibrahim de: «Selam size» demisti
İbni Kesir:
Onların mallarında yoksullar ve muhtaçlar için de bir hak vardır.
Adem Uğur:
Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.
İskender Ali Mihr:
Ve onların mallarında isteyenlerin ve mahrum olanların (isteyemeyenlerin) hakkı vardır.
Celal Yıldırım:
Onların mallarında, dilenen ve yoksul için bir hakk vardır.
Tefhim ul Kuran:
Onların mallarında dilenip isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.
Fransızca:
et dans leurs biens, il y avait un droit au mendiant et au déshérité.
İspanyolca:
y parte de sus bienes correspondía de derecho al mendigo y al indigente.
İtalyanca:
e nei loro beni c'era un diritto per il mendicante e il diseredato.
Almanca:
Und in ihren Vermögensgütern ist ein Anrecht für den Bittenden und den Ausgeschlossenen.
Çince:
他们的财产中,有乞丐和贫民的权利。
Hollandaca:
Een voegzaam deel van hunne welvaart werd hem gegeven, die vroeg, en aan hem, die door schaamte teruggehouden werd te vragen.
Rusça:
Они выделяли известную долю своего имущества для просящих и обездоленных.
Somalice:
Xoolohoodana xaq bay ku leeyihiin kuwa waydiista iyo kadhibaataysan.
Swahilice:
Na katika mali yao ipo haki ya mwenye kuomba na asiye omba.
Uygurca:
ئۇلارنىڭ پۇل - ماللىرىدا سائىللار ۋە (ئىپپەتلىكىدىن سائىللىق قىلمايدىغان) موھتاجلار ھوقۇققا ئىگە ئىدى (يەنى ئۇلار سائىللارغا ۋە موھتاجلارغا سەدىقە قىلاتتى)
Japonca:
またかれらの財産には,乞う者や,乞うこともできない困窮者たちの権利があると認識していた。
Arapça (Ürdün):
«وفي أموالهم حق للسائل والمحروم» الذي لا يسأل لتعففه.
Hintçe:
और उनके माल में माँगने वाले और न माँगने वाले (दोनों) का हिस्सा था
Tayca:
และในทรัพย์สมบัติของพวกเขาจัดไว้เป็นส่วนของผู้เอ่ยขอ และผู้ไม่เอ่ยขอ
İbranice:
ועל אשר הם נותנים זכות ברכושם למבקש חסד ולמחוסר כל
Hırvatça:
a u imecima njihovim bio je udio i za onoga koji prosi i za onoga koji je uskraćen a ne prosi.
Rumence:
Din averile lor aveau parte şi cerşetorul şi lipsitul!
Transliteration:
Wafee amwalihim haqqun lilssaili waalmahroomi
Türkçe:
İhtiyaç sahibi için, yoksun için bir hak vardı mallarında onların.
Sahih International:
And from their properties was [given] the right of the [needy] petitioner and the deprived.
İngilizce:
And in their wealth and possessions (was remembered) the right of the (needy,) him who asked, and him who (for some reason) was prevented (from asking).
Azerbaycanca:
Mallarında da dilənçinin və (abrına qısılıb dilənməyən) yoxsulun haqqı (payı) var idi.
Süleyman Ateş:
Mallarında dilenci ve yoksul için hak vardı.
Diyanet Vakfı:
Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.
Erhan Aktaş:
Mallarından –istesin, istemesin- ihtiyaç sahipleri için bir pay ayırırlardı.
Kral Fahd:
Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.
Hasan Basri Çantay:
Onların mallarında sâilin ve (kemâl-i iffetinden dolayı dilencilik etmeyen) yoksulun da bir hakkı vardı.
Muhammed Esed:
ve sahip oldukları her şeyden, (yardım) isteyenlere ve sıkıntı içinde bulunanlara bir pay (ayırırlardı).
Gültekin Onan:
Onların mallarında dilenip isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.
Ali Fikri Yavuz:
Onların mallarında dilencinin ve (ihtiyacını açıklayamayan) mahrumun bir hakkı vardır.
Portekizce:
E há em seus bens uma parte para o mendigo e o desafortunado
İsveççe:
Och av det som de ägde gav de tiggarna och dem som led nöd [i tysthet] deras rättmätiga andel.
Farsça:
و در اموالشان حقّی برای سائل تهیدست و محروم از معیشت بود.
Kürtçe:
وە لە ماڵ و داراییاندا بۆ (ھەژاری) داواکەر وداوانەکەر مافی خۆیان ھەبوو
Özbekçe:
Ва молу мулкларида, сўровчи ва бечораларнинг ҳақи бордир.
Malayca:
Dan pada harta-harta mereka, (ada pula bahagian yang mereka tentukan menjadi) hak untuk orang miskin yang meminta dan orang miskin yang menahan diri (daripada meminta).
Arnavutça:
e, në pasuritë e tyre ka pasur pjesë për lypësit dhe nevojtarët.
Bulgarca:
и в техните имоти имаше дял за просяка и нуждаещия се.
Sırpça:
а у њиховим иметцима био је удео и за онога који проси и за онога који је ускраћен а не проси.
Çekçe:
a ze svých majetků vždy patřičně žebrákům a nemajetným dávali.
Urduca:
اور اُن کے مالوں میں حق تھا سائل اور محروم کے لیے
Tacikçe:
ва дар молҳояшон барои пурсандаву маҳрум хаққе буд.
Tatarca:
Алар сораучы вә сорамаучы мохтаҗларга малларыннан садакалар бирә иделәр.
Endonezyaca:
Dan pada harta-harta mereka ada hak untuk orang miskin yang meminta dan orang miskin yang tidak mendapat bagian.
Amharca:
በገንዘቦቻቸውም ውስጥ ለለማኝና (ከልመና) ለተከለከለም (በችሮታቸው) መብት አልለ፡፡
Tamilce:
இன்னும், யாசிப்பவர்களுக்கும் இல்லாதவர்களுக்கும் அவர்களது செல்வங்களில் உரிமை உண்டு.
Korece:
그가 가진 재산중에서 필요 로 한 자와 요구하지 못한 자에게 일정한 몫을 베푸는 자라
Vietnamca:
Và trong tài sản của họ, (họ đã luôn chừa) một phần bắt buộc dành cho người ăn xin và người túng thiếu nhưng không xin xỏ.
Ayet Linkleri: