Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

48

Sûredeki Ayet No: 

20

Ayet No: 

4603

Sayfa No: 

513

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَعَدَكُمُ اللَّهُ مَغَانِمَ كَثِيرَةً تَأْخُذُونَهَا فَعَجَّلَ لَكُمْ هَٰذِهِ وَكَفَّ أَيْدِيَ النَّاسِ عَنكُمْ وَلِتَكُونَ آيَةً لِّلْمُؤْمِنِينَ وَيَهْدِيَكُمْ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا

Çeviriyazı: 

ve`adekümü-llâhü megânime keŝîraten te'ḫuẕûnehâ fe`accele leküm hâẕihî vekeffe eydiye-nnâsi `anküm. velitekûne âyetel lilmü'minîne veyehdiyeküm ṣirâṭam müsteḳîmâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve Allah sizi doğru yola iletsin.

Diyanet İşleri: 

Allah size, ele geçireceğiniz bol bol ganimetler vadetmiştir. İnananlar için bir belge olması, sizi doğru yola eriştirmesi için bunları size hemen vermiş ve insanların size uzanan ellerini önlemiştir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve Allah, size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaadetmiştir ve bunu çabuklamıştır ve inananlara bir delil olsun ve size, doğru yolda başarı versin diye de insanların ellerini, sizden çekmiştir.

Şaban Piriş: 

Allah, size elde edeceğiniz bir çok ganimet vaadi vermiştir. Bunu sizin için çabuklaştırmış ve müminlere bir işaret olması, sizin de doğru yolu bulmanız için insanların ellerini sizden çekmiştir.

Edip Yüksel: 

ALLAH sizin birçok ganimet ele geçireceğinizi size söz vermiş bulunuyor. Size bunu çabucak verdi ve halkın ellerini sizden çekti. Böylece bunu inananlar için bir delil kıldı ve sizi dosdoğru yola iletti.

Ali Bulaç: 

Allah, alacağınız daha birçok ganimetleri size va'detti, bunu size hemencecik verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki, (bu,) mü'minler için bir ayet olsun ve sizi dosdoğru bir yola yöneltsin.

Suat Yıldırım: 

Allah size daha başka birçok ganimet vâd etti. Onları ileride alacaksınız. Şimdilik size bunu verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki müminler için Allah'ın teyidine bir delil ve ibret olsun ve sizi dosdoğru yola eriştirsin. Allah size henüz güç yetiremediğiniz ama Kendisinin (ilim ve kudretiyle) hazırladığı başka fetih ve ganimetler de vâd etti. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Allah Teâlâ size birçok ganîmetler vaadetmiştir ki, siz onları alacaksınızdır. Bunu da size alelacele verdi ve sizden nâsın ellerini çekti ki, mü´minler için bir âyet olsun ve sizi bir müstakim caddeye çıkarsın.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaat etti. Şunu da size aceleden verdi ve insanların ellerini de sizden uzak tuttu ki bu, inananlara bir ibret olsun ve Allah sizi dosdoğru yola kılavuzlasın.

Bekir Sadak: 

Inkar edenler, gonullerindeki cahiliyye caginin asabiyet atesini ateslendirdiklerinde, Allah, peygamberine ve inananlara huzur indirdi

İbni Kesir: 

Allah

Adem Uğur: 

Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimet vâdetmiştir. (Bu ganimetlerden) işte şunları hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin.

İskender Ali Mihr: 

Allah size, alacağınız pekçok ganimet vaadetti. Böylece bu (konuda) sizin için acele etti. Ve insanların ellerini sizden çekti. Ve mü´minlere âyet olsun ve sizi Sıratı Mustakîm´e ulaştırsın diye.

Celal Yıldırım: 

Allah, size, ele geçireceğiniz birçok ganimetleri va´detmiştir. Bunu şimdilik size hemen verdi

Tefhim ul Kuran: 

Allah, alacağınız daha birçok ganimetleri de size va´detti, bunu size hemencecik verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki, (bu,) mü´minler için bir ayet olsun ve sizi dosdoğru bir yola yöneltip iletsin.

Fransızca: 

Allah vous a promis un abondant butin que vous prendrez, et Il a hâté pour vous Celle-ci et repoussé de vous les mains des gens, afin que tout cela soit un signe pour les croyants et qu'Il vous guide dans un droit chemin;

İspanyolca: 

Alá os ha prometido mucho botín, del que os apoderaréis. Os ha acelerado éste y ha retirado de vosotros las manos de la gente, a fin de que sea signo para los creyentes y de dirigiros por una vía recta.

İtalyanca: 

Allah vi promette l'abbondante bottino che raccoglierete, ha propiziato questa [tregua] e ha trattenuto le mani di [quegli] uomini, affinché questo sia un segno per i credenti e per guidarvi sulla Retta via.

Almanca: 

ALLAH versprach euch viele Beutegüter, die ihr einnehmt, so beschleunigte ER euch diese und hielt die Hände der Menschen von euch zurück, und damit dies eine Aya für die Mumin wird. Und ER euch zu einem geraden Weg rechtleitet.

Çince: 

真主以你们所取得的许多战利品应许你们,而将这战利品迅速的赏赐你们,并制止敌人对你们下手,以便这战利品作为信士们的一种迹象,以便真主昭示你们一条正路。

Hollandaca: 

God beloofde u, dat gij een grooten buit zoudt verkrijgen, en hij gaf u dezen werkelijk en hij hield de handen der menschen van u terug , opdat het een teeken voor de ware geloovigen zou zijn, en om u op den rechten weg te leiden.

Rusça: 

Аллах обещал вам многочисленные трофеи, которые вы возьмете. Он ускорил для вас это и убрал от вас руки людей, чтобы это стало знамением для верующих и чтобы наставить вас на прямой путь.

Somalice: 

Eebena wuxuu idiin yaboohay Qaniimooyin badan ood Qaadanaysaan, Tanna wuu idiin hormariyay, (qaa Qaniimadii khaybar), wuuna idinka reebay Gacmaha dadka (gaalada) si ay ugu noqoto mu'miniinta calaamo (Runta Nabiga) idiinkuna hanuuniyo jidka toosan.

Swahilice: 

Mwenyezi Mungu anakuahidini ngawira nyingi mtakazo zichukua, basi amekutangulizieni hizi kwanza, na akaizuia mikono ya watu isikufikieni, na ili hayo yawe ni Ishara kwa Waumini, na akakuongozeni Njia Iliyo Nyooka.

Uygurca: 

اﷲ سىلەر ئالىدىغان نۇرغۇن غەنىمەتلەرنى سىلەرگە ۋەدە قىلدى، بۇنى (يەنى خەيبەرنىڭ غەنىمىتىنى) ھەممىدىن بۇرۇن ئاتا قىلدى، سىلەرنى دۈشمەنلەرنىڭ قول سېلىشىدىن ساقلىدى، (غەنىمەتلەر، مەككىنىڭ پەتھى قىلىنىشى، مەسجىدى ھەرەمغا كىرىش) مۆمىنلەرگە نىشان بولۇپ قېلىشى ئۈچۈن ۋە سىلەرنى توغرا يولغا باشلاش ئۈچۈن (اﷲ شۇنداق قىلدى)

Japonca: 

アッラーは,あなたがたが得ることになる沢山の戦利品を約束なされた。しかも直ぐにそれを果たされ,あなたがたに(反抗する)人びとの手を押えられた。それは信仰する者への印であり,またあなたがたを正しい道に導くためである。

Arapça (Ürdün): 

«وعدكم الله مغانم كثيرة تأخذونها» من الفتوحات «فعجَّل لكم هذه» غنيمة خيبر «وكفَّ أيدي الناس عنكم» في عيالكم لما خرجتم وهمت بهم اليهود فقذف الله في قلوبهم الرعب «ولتكون» أي المعجلة عطف على مقدر، أي لتشكروه «آية للمؤمنين» في نصرهم «ويهديكم صراطا مستقيما» أي طريق التوكل عليه وتفويض الأمر إليه تعالى.

Hintçe: 

ख़ुदा ने तुमसे बहुत सी ग़नीमतों का वायदा फरमाया था कि तुम उन पर काबिज़ हो गए तो उसने तुम्हें ये (ख़ैबर की ग़नीमत) जल्दी से दिलवा दीं और (हुबैदिया से) लोगों की दराज़ी को तुमसे रोक दिया और ग़रज़ ये थी कि मोमिनीन के लिए (क़ुदरत) का नमूना हो और ख़ुदा तुमको सीधी राह पर ले चले

Tayca: 

อัลลอฮ.ด้ทรงสัญญาแก่พวกเจ้าซึ่งทรัพย์เชลยอันมากมายที่พวกเจ้าจะได้รับมันโดยพระองค์ทรงเร่ง(ทรัพย์เชลยที่ค็อยบัร)อันนี้แก่พวกเจ้าและพระองค์ทรงยับยั้งมือของผู้คน(พวกยะฮูด)จาก(การทำร้าย)พวกเจ้าและเพื่อมัน(การยับยั้งจากการทำร้าย)จะได้เป็นสัญญาณหนึ่งแก่บรรดาผู้ศรัทธาและเพื่อพระองค์จะได้ทรงชี้แนะทางแก่พวกเจ้าสู่ทางอันเที่ยงตรง พระองค์จะได้ทรงชี้แนะทางแก่พวกเจ้าสู่ทางอันเที่ยงตรง

İbranice: 

אלוהים הבטיח לכם כי תקבלו שלל רב, והחיש לכם את זה, ומנע מהאנשים להילחם בכם. זאת כאות למאמינים, ולמען ידריך אתכם בדרך הישר

Hırvatça: 

Allah vam obećava obilni plijen koji ćete uzeti, a s ovim je požurio i ruke ljudi od vas je zadržao - da bi to bio znak za vjernike i da bi vas na Pravi put uputio

Rumence: 

Dumnezeu v-a făgăduit multă pradă şi v-a grăbit spre ea. El a îndepărtat de voi mâinile oamenilor ca aceasta să fie un semn credincioşilor şi ca să vă călăuzească pe o Cale Dreaptă.

Transliteration: 

WaAAadakumu Allahu maghanima katheeratan takhuthoonaha faAAajjala lakum hathihi wakaffa aydiya alnnasi AAankum walitakoona ayatan lilmumineena wayahdiyakum siratan mustaqeeman

Türkçe: 

Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaat etti. Şunu da size aceleden verdi ve insanların ellerini de sizden uzak tuttu ki bu, inananlara bir ibret olsun ve Allah sizi dosdoğru yola kılavuzlasın.

Sahih International: 

Allah has promised you much booty that you will take [in the future] and has hastened for you this [victory] and withheld the hands of people from you - that it may be a sign for the believers and [that] He may guide you to a straight path.

İngilizce: 

Allah has promised you many gains that ye shall acquire, and He has given you these beforehand; and He has restrained the hands of men from you; that it may be a Sign for the Believers, and that He may guide you to a Straight Path;

Azerbaycanca: 

Allah sizə çox-çox qənimətlər və’d buyurmuşdur; siz onları əldə edəcəksiniz. Bunu (Xeybərdəki bu qəniməti) isə sizə tezliklə verdi. Mö’minlərə işarə olsun və sizi doğru yola çıxartsın deyə, (Allah) insanların sizə qarşı uzanmış əllərini kəsdi (Xeybərdə müttəfiqlərin, yaxud Məkkə müşriklərinin müqavimətini qırdı).

Süleyman Ateş: 

Allah size elde edeceğiniz birçok ganimetler va'detti. Şimdilik size bu(Hudeybiye Barışı)nı verdi. İnsanların ellerini sizden çekti ki bu, inananlara bir ibret olsun ve (Allah) sizi dosdoğru yola iletsin.

Diyanet Vakfı: 

Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimet vadetmiştir. (Bu ganimetlerden) işte şunları hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin.

Erhan Aktaş: 

Allah size, alacağınız pek çok ganimet sözü verdi. Şimdilik size bunları bahşetti. İnsanların ellerini sizden çekti. Îmân Edenler’e âyet(1) olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin diye.

Kral Fahd: 

Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimet vâdetmiştir. (Bu ganimetlerden) işte şunları hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin.

Hasan Basri Çantay: 

Allah size alacağınız daha birçok ganimetler de va´detmiş, şimdilik bunu size peşin vermiş, insanların ellerini sizden çekmişdir. (Bunun) hikmeti de mü´minlere bir âyet olması ve sizi (Allahın) doğru bir yola iletmesidir.

Muhammed Esed: 

(Ey müminler!) Allah size daha birçok savaş ganimeti vaad etti. O, bu (dünyevi kazanç)ları önceden size ihsan etmiş ve (düşman) toplumun ellerini üzerinizden çektirmiştir ki (sizden sonra gelenlere) bu (iç huzurunuz) bir örnek olsun ve Allah hepinizi dosdoğru yola iletsin.

Gültekin Onan: 

Tanrı, alacağınız daha birçok ganimeti size vaadetti, bunu size hemencecik verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki, (bu) inançlılar için bir ayet olsun ve sizi dosdoğru bir yola yöneltsin.

Ali Fikri Yavuz: 

Allah, size (kıyamete kadar olacak fetihlerden) alacağınız daha bir çok ganimetler vaadetmiştir. Şimdilik bunu (Hayber ganimetini) size peşin vermiş ve insanların ellerini (savaş hususunda) sizden çekmiştir ki, müminlere bir ibret olsun ve sizi doğru bir yola çıkarsın, (Allah’ın lütûf ve ihsanına olan güveninizi artırsın).

Portekizce: 

Deus vos prometeu muitos ganhos, que obtereis, ainda mais, adiantou-vos estes e conteve as mãos dos homens, para quesejam um sinal para os fiéis e para guiar-vos para uma senda reta.

İsveççe: 

Gud har gett er löfte om [många segrar och att] rikligt byte skall tillfalla er - ja, detta har redan kommit er till del - och Han hindrade fienden från att angripa er för att ge de troende ett tecken och för att leda er på en rak väg.

Farsça: 

خدا غنیمت های فراوانی را در آینده به شما وعده داده است که به دست می آورید، و این یک غنیمت را [که فتح خیبر است] برای شما پیش انداخت، و دست های [تجاوز و ستم] مردم را از شما باز داشت تا این [پیروزی ها] برای مؤمنان نشانه ای [از حقّانیّت دین و یاری خدا] باشد و تا شما را به راهی راست هدایت کند.

Kürtçe: 

خوا بەڵێنی پێ داوون کەغەنیمەتی زۆر (لە بێ باوەران) دەگرن بۆیە ئەم (غەنیمەتەی خەیبەر)ی بۆ پێش خستن وە دەستی خەڵکی (مەککەی) لێتان کۆتا کرد تا (ئەم ڕووداوە) ببێتە بەڵگەیەك بۆ باوەڕداران وەتا ڕێنموونیتان بکات بۆ ڕێگای ڕاست

Özbekçe: 

Аллоҳ сизларга кўпгина ўлжаларни ваъда қилди. Уларни олсангизлар, бунисини сизга тезлатиб берди, (ўтган воқеа) мўминларга ибрат бўлиши учун ва сизларни сироти мустақиймга бошлаш учун одамларнинг қўлини сиздан тўсди. (Ояти каримада «Бунисини сизга тезлатиб берди» деганда Ҳудайбия назарда тутилган. «Одамларнинг қўлини сиздан тўстди» ифодасининг маъноси шуки, Қурайш мушриклари сизларга қарши уруш қилмоқчи эдилар, Аллоҳ уларнинг кўнглига сулҳни солиб, қўлларини мусулмонларга зарар беришдан тўсди.)

Malayca: 

(Sebagai memuliakan orang-orang yang memberi pengakuan taat setianya di Hudaibiyah, Tuhan menujukan firmannya kepada mereka): Allah menjanjikan kepada kamu harta rampasan yang banyak yang kamu akan mengambilnya, lalu Ia menyegerakan untuk kamu harta rampasan perang ini, serta Ia telah menahan tangan manusia (pihak musuh di situ) daripada menyerang kamu; (Allah melakukan yang demikian supaya kamu beroleh manfaat) dan supaya menjadi tanda (yang membuktikan kebenaran janjiNya) bagi orang-orang yang beriman, dan juga supaya Ia menambahkan kamu hidayah ke jalan yang lurus.

Arnavutça: 

Perëndia u ka premtuar juve plaçkë të pasur që do ta fitoni, e ua shpejtoi këtë juve (Ai) dhe i pengoi duart e njerëzve (nga të dëmtuarit juve) – për të qenë ky argument për besimtarët (që premtimi i Perëndisë është i realizueshëm) dhe për t’u udhëzuar juve në rrugën e drejtë,

Bulgarca: 

Аллах ви обеща да вземете [във война] много богатства и ускори това за вас. И възпря от вас ръцете на хората, за да бъде то знак за вярващите и да ви насочи по правия път.

Sırpça: 

Аллах вам обећава обилни плен који ћете узети, а са овим је пожурио и руке људи од вас је задржао - да би то био поучан пример за вернике и да би вам на Прави пут указао.

Çekçe: 

Bůh vám přislíbil, že se zmocníte kořisti hojné, a On ji pro vás uspíšil a odvrátil od vás ruce oněch lidí. A učinil tak, aby se to stalo znamením pro věřící a aby vás uvedl na stezku přímou.

Urduca: 

اللہ تم سے بکثرت اموال غنیمت کا وعدہ کرتا ہے جنہیں تم حاصل کرو گے فوری طور پر تو یہ فتح اس نے تمہیں عطا کر دی اور لوگوں کے ہاتھ تمہارے خلاف اٹھنے سے روک دیے، تاکہ یہ مومنوں کے لیے ایک نشانی بن جائے اور اللہ سیدھے راستے کی طرف تمہیں ہدایت بخشے

Tacikçe: 

Худо ба шумо ваъдаи ғаниматҳои бисёр додааст, ки ба даст меоваред ва ин ғаниматро зудтар ато кард ва шуморо аз осеби мардумон амон бахшид, то барои мӯъминон ибрате бошад ва ба роҳи рост ҳидояташон кунад.

Tatarca: 

Аллаһ сезгә күп табыш малларын вәгъдә кылды, алырсыз ул табышларны Хәйбәрдән, һәм ашыктырды сезгә ул табышны, вә дошман булган кешеләрнең кулларын сездән тыйды, ягъни табыш малын алудан сезне туктата алмаслар. Аллаһ бу табыш малларын бирде, пәйгамбәрнең хаклыгына мөэминнәргә дәлил булсын өчен һәм сез мөселманнарны туры юлга күндермәк өчен.

Endonezyaca: 

Allah menjanjikan kepada kamu harta rampasan yang banyak yang dapat kamu ambil, maka disegerakan-Nya harta rampasan ini untukmu dan Dia menahan tangan manusia dari (membinasakan)mu (agar kamu mensyukuri-Nya) dan agar hal itu menjadi bukti bagi orang-orang mukmin dan agar Dia menunjuki kamu kepada jalan yang lurus.

Amharca: 

አላህ ብዙዎችን ዘረፋዎች የምትወስዷቸው የኾኑን ተስፋ አደረገላችሁ፡፡ ይህችንም ለእናንተ አስቸኮለላችሁ፡፡ ከእናንተም የሰዎችን እጆች ከለከለላችሁ፡፡ (ልታመሰግኑትና) ለምእምናንም ምልክት እንድትኾን ቀጥተኛውን መንገድ ይመራችሁም ዘንድ (ይህንን ሠራላችሁ)፡፡

Tamilce: 

அல்லாஹ் உங்களுக்கு அதிகமான கனீமத்துகளை வாக்களித்தான். அவற்றை நீங்கள் பெறுவீர்கள். ஆக, (அவற்றில்) இதை (-கைபர் யுத்தத்தின் கனீமத் பொருட்களை) அவன் உங்களுக்கு விரைவாகக் கொடுத்தான். இன்னும், (பிற) மக்களின் கரங்களை உங்களை (விட்டும் உங்கள் குடும்பத்தை) விட்டும் அவன் தடுத்தான். (நம்பிக்கையாளர்களையும் அவர்களின் குடும்பங்களையும் அல்லாஹ் பாதுகாத்தது) நம்பிக்கையாளர்களுக்கு ஓர் அத்தாட்சியாக இருப்பதற்காகவும்; இன்னும், உங்களை நேரான பாதையில் வழி நடத்துவதற்காகவும் (அவன் உங்களை விட்டு எதிரிகளின் கரங்களை தடுத்து, உங்களை பாதுகாத்தான்).

Korece: 

이렇듯 하나님은 너희가 갖 게 될 많은 전리품을 약속하신 후 너희를 위해 이것을 서둘러 주사 사람들의 손들을 제지하여 주셨 으니 그것은 믿는 신도들을 위한 예증이며 너희를 바른 길로 인도 하여 주실 것이라는 예증이라

Vietnamca: 

Allah đã hứa với các ngươi (hỡi những người có đức tin) nhiều chiến lợi phẩm mà các ngươi sẽ thu được (trong tương lai), cho nên, Ngài đã nhanh chóng cho điều này mau đến với các ngươi; Ngài đã giữ tay của địch xa khỏi các ngươi, Ngài muốn sự việc đó trở thành một dấu hiệu cho những người có đức tin, và Ngài muốn hướng dẫn các ngươi con đường ngay thẳng (Chính đạo).